Hürriyet

31 Mart 2013 Pazar

Argenteuil,Nation Arası Temeli Otomobilde Atılan Büyük Dostluk

  Bir önceki yazımı okuyan okurlarım Paris'te Seydişehir'in işi ne ne, Seydişehir neresi diye sorabilirler. İsterseniz önce Seydişehir neresi ve bizim Seydişehirle ilgimiz nedir onu kısacas anlatayım.
  Ben eşim doğma , büyüme İstanbul'luyuz. Her ikimizin ebeveynleri de İstanbul doğumlu idi. İkimiz de İstanbul'da Üniversite okuduk.Üniversite bitene kadar İstanbul dışına sadece ufak çıkışlarımız oldu. Eşim aile ziyaretleri için Edirne ve civarına, ben de annemin sağlık nedenleri için Almanya'ya gittim o çağlarda.
  Üniversite bitirip evlendikten sonra İstanbul'da bir evimiz olmadı. Eşim askerlik görevini hayata başlamadan yapmak istedi. Bizim zamanımızda bu şekilde düşünülürdü. Eşim askerlik için önce Bursa'ya askeri okula gitti.Daha sonra ise 1.5 yıl görev yapacağı askerlik şubesinin kura çekiminde şansına Konya Meram Askerlik şubesi çıktı. Ben o sıralarda Yapı ve Kredi Bankasının İstanbul'daki bir şubesinde görev yapıyordum.
 Konya'ya askerlik için gitmeyi yaşamımızda bir başlangıç olarak gördük. İkimiz de çok gençtik. Ben 22 ,eşim 24 yaşında idi. Ben de Konya'ya tayinimi yaptırısam nihayyet bir aile olabilecektik.Konya'daki bir küçük çatı katı bizim ilk evimizdi. Çok mutlu ve huzurlu geçen 1,5 yıldan sonra askerlik bitip İstanbul'a dönme zamanı gelince bizi bir hüzün kaplamıştı. O yaşlarda ailelerden uzak, arkadaşlarımız,dostlarımızla bu şehirde yaşadığımız minik aile hayatı bize çok tatlı gelmişti. Adeta evcilik oynar gibi idik.
 Oturduk, düşündük ve İstanbul'a dönmemeye karar verdik. O tarihlerde Konya'nın Seydişehir ilçesinda büyük bir Alüminyum Fabrikasının kurulduğu haberini almıştık. Etibank'a bağlı kurulan bu fabrika geniş istihdam hacmi ile yörede büyük bir değişiklik yapacaktı.Bu fabrikaya iş için başvurmaya karar verdik. Bir gün Konya'dan bindiğimiz bir otobüs bizi Toros dağları eteğinde harika bir yörede büyük bir şantiye sahasına bıraktı. Fabrika yeni kuruluyordu. Bizim gibi genç ve idealist kişilere ihtiyacı vardı.Bize iyi ücret vereceklerdi,Lojman tahsis edeceklerdi. Fabrika istihdam edeceği 10 bin işçi, 1000 kadar idari personeli ile ilerki günlerde çok büyük bir tesis olacaktı. Bizlere çok güzel sosyal imkanlar sağlanacağı garantısı veriliyordu. Hakikaten sonraki günlerde yüzme havuzlarımız, tenis kortlarımız, yürüyüş sahalarımız, lokantalarımız, alışveriş merkezlerimiz ile sanki 5 yıldızlı bir tatil köyünde yaşar gibi idik. Bu rüya gibi yerde , çok iyi bir ücretle çalışma fikri harika idi.
  İşte bizim Seydişehir maceramız böyle başladı. Geldik, yaşamımızı orada kurduk. Hiç düşünemiyeceğimiz kadar güzel bir ev verdiler bize. İstanbul'dan çok güzel eşyalar aldık, Ne de olsa iyi ücret alıyorduk ikimizde. Evet ailelerimizden uzaktık. O zamanlar şimdi ki gibi ulaşım araçları, uçaklar çalışmıyordu ülkemiz dahilinde. Seydişehir'den İstanbul'a ulaşmak nerede ise 1.5 günlük bir serüvendi. Ama olsun biz orada masal alemimizde güzel evimizde, yeni edindiğimiz harika dostlarımızla bir yaşam kurmuştuk.İşte büyük  kızıma da orada sahip oldum. Artık bu kadar düzenli  bir yaşamda bir bebek sahibi olmanın zamanının geldiğini düşününce büyük kızıma orada sahip oldum. Kısacası 5 yıl çalıştığımız, bir dolu dostlar edindiğimiz ki hala onlarla görüşüyoruz, bu ilçeden artık ayrılma zamanı geldiğinde içimiz burkularak, güzel anılarımızı orada bırakarak ayrıldık.
  Biliyorum çok uzun anlattım ama şimdi sanırım 20 Nisan 1997 günü kutlamadan dönerken bir minübüsün arkasında gördüğümüz Seydişehirli ibaresine neden bu kadar sevindiğimizi anlamışınızdır. Evet Paris'te, gurbette ülkemizden bu kadar uzakta, bizim için çok önemli olan bu ilçeden bir iz görünce çok mutlu olmuştuk. Saniye Hanım ki bir önceki yazımda anlattım ,beyaz elbiseli, genç güzel Dernek Başkanı hanım bize eşinin ve kendisinin Seydişehirli olduklarını ve burada yerleştiklerini söyledi. Otomobil Argenteuil'den Nation'a gelene kadar yıllar önce Eşi ile çok genç bir kızken gelip Paris'e yerleşen bu genç ve dinamik hanımın öyküsünü öğrenmiştik. Saniye Hanım  ve eşi Ahmet Bey, Paris'te iyi bir işe sahip 3 çocukları olan çok güzel bir aile idi.Bu arada öğrendiklerimiz arasında Seydişehir'de çok yakın ortak dostlarımız olduğu da vardı.Seydişehir'e ilk gittiğim gün lojmanlar bölgesinde yer alan misafirhane lokantasında yalnız başıma yemek yerken davet edildiğim bir düğünün sahipleri ,Ahmet'in ilk okul öğretmeni çıkıyor veya yaşadığımız evdeki yan komşumuz Saniyeciğim akrabası çıkabiliyordu. Saniyeciğim diyorum farkındaysanız. Nation'a gelene kadar Saniye Hanımla  akrabadan daha yakın olmuştuk. Onun candan samimiliği, bizim ülke özlemimiz, ortak arkadaşlarımız, anılarımız, Seydişehir'in güzel havası birleşmiş ve aramızda yıllarca devam edecek harika bir dostluğun temellerini oluşturmuştu o gün.
  Nation'da arabadan dostlarımıza veda edip inerken ,23 Nisan kutlamasının bize ne büyük bir dost aile kazandırdığının bilincinde idim. Daha sonraki günlerde, yıllarda bize bu büyük savaşımızda verdikleri sayısız destek için bu güzel Yurdakul ailesine bu satırlarımda şükranlarımı sunmak isterim.
 20 nisanda gerçekleşen bu kutlamanın ertesi günü eşim Türkiye'ye döndü. Ben de bir hafta daha kalıp dönmek zorunda idim. Bu güzel bahar günlerinde daha bir güzel olmuş Paris şehrini bırakıp gitmek, hele çocuklarımdan ayrılmak bana çok zor geliyordu ama ......

1 yorum:

  1. tesadufen denk geldım yazılan vs olaylar

    nodame contaible dıye bı anıme dızı var ordakı olaylara benzıyor japon kızın parıse gıtmesı ve yarısmalara katılması ıle ılgılı :)

    YanıtlaSil