Hürriyet

31 Ocak 2014 Cuma

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Yaşamında Keşke kelimesi olmayan Burcu Göker

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Yaşamında Keşke kelimesi olmayan Burcu Göker:   Yazıma başlamadan önce eklediğim resmi açıklamak istiyorum. Bu resimde Burcu Göker, Lawrence Üniversitesindeki keman profesörü Stephane ...

Yaşamında Keşke kelimesi olmayan Burcu Göker

  Yazıma başlamadan önce eklediğim resmi açıklamak istiyorum. Bu resimde Burcu Göker, Lawrence Üniversitesindeki keman profesörü Stephane Tran Ngoc, eşi ve iki güzel kızı ile görülüyor. Ayrıca resimde Burcu'nun piyanisti ve daha sonraları eşi olan Eric Jenkins, ve eşim Mazlum Göker de bulunuyor.
   Bir önceki yazımda Şikago'da Burcu'ya Eric'in ailesinin nasıl sevgi dolu sıcak bir aile yuvası sağladığını anlatmıştım.Burcu'nun gittiği ülkelerde bir koruyucu ailesi olması sanki kaderiydi. Fransa'da yaşarken yerleşik Türk ailelerinin ona nasıl güzel bir aile ortamı sağladıklarını daha önceki yazılarımı okuyanlar hatırlayacaklar. Sadece Türk aileler mi. Daha Fransa'ya kurs için gittikleri dönemde ona kapılarını, kucaklarını açan Fransız aileleri nasıl unutabiliriz.
  Newyok'ta Juilliard'da okurken ona sahip çıkan aileler nasıl unutulabilir. Daha sonraları Amerika'nın başka şehirlerinde yaşarken, Kanada'da bulunurken hep böyle koruyucu aileleri oldu Burcu'nun .Burcu gittiği şehirlerde kendisini koruyan bu ailelerin etrafına çevrelediği sevgi halesi sayesinde yalnızlığını hissetmedi ve güçlendi.Bu belki Burcu'nun kendi sevecen ve iyimser kişiliğinden kaynaklanıyordu.Kimbilir belki de insanlar bu küçücük bedenli ama kocaman yürekli kızı görünce ona mutlaka destek olmalıyız diyorlardı. Burcu insanlara ailenin küçük kızı imajı yaratıyordu sanırım.
  Üniversitedeki ilk yılını gerek kişisel,gerek mesleki açıdan çok olumlu tamamlayan Burcu artık yaz tatili için ülkesine dönebilir, aylardır görmediği ailesi ile özlem giderebilirdi.Bursunun dışında boş vakitlerinde ufak çalışmalarla para biriktiren Burcu artık sevdiklerine  hediyeler de alabilirdi dönerken.
   Amerika'da öğrencilerin okul saatleri dışında böyle ufak işler yapmaları mümkün ve kanuni. Haftalık belli saatle kısıtlı olarak Üniversitelerin sağladığı veya kendi buldukları işlerde çalışarak ek gelir elde edebiliyor öğrenciler.
  Burcu da ilk yıl özel dersler vererek, ekstra konserlerde çalarak gelir temin etti. Burcu'nun ilk yıl  yaptığı, daha sonraki yıllar da zaman zaman tekrarladığı bir ek çalışma dikkatimi çekmişti. Burcu üniversite konser salonunda konser vermeye gelen çok ünlü müzisyenin  konserlerinde yer gösterici olarak çalışıyor ve ek gelir elde ediyordu.Zaman zaman aynı konser salonunda kendi konserleri de oluyordu.Kendi konser verdiği salonda, bir başka gün başka bir müzisyenin konserinde yer gösterici olarak çalışmak ancak Burcu kadar özgüvenli ve mütevazi bir kişiye yakışır. Ben 'Kızım çekinmiyormusun bu işten' dediğimde 'Yer gösterdiğim konserleri bedava da dinliyorum.'diyerek cevap veriyordu.
  Burcu Amerika'ya giderken kışlık giysileri, notaları ile doldurduğu bavullarına bu sefer kendi parası ile aldığı hediyeleri doldurarak ülkesine, sevdiklerine geliyordu.
  Burcu Göker Eylül 2004 de ikinci ders yılı için Lawrence Üniversite'ye dönerken bir önceki yıldan daha güçlü ve deneyimli idi. Birinci yılın sonunda aldığı yüksek puanlarla bursunu devam ettirmiş, bir çok arkadaş ve büyük bir sosyal çevreye sahip olmuştu.Eric ile oluşturdukları ikili ile bir çok konserler vermiş ve bu konserlerle okulda epey tanınmıştı.Bütün bunlar onu bir önceki seneye göre daha güçlü yapmıştı.Bu arada ilk yıl denediği Concord Orkestrası Konçerto Yarışmasında başarılı olamamıştı ama bu yıl aynı yarışmayı başka bir Konçerto ile tekrar deneyebilirdi.
  Geçen yıl Üniversitede ilk yılı idi.Bu sebepten Konçerto yarışmasında seçilememesini bir başarısızlık olarak algılamıyordu.Daha önünde gireceği ve kazanacağı çok yarışma vardı.
   Burcu'da çocukluğundan bu yana bir karekter özelliği çok dikkatimi çekiyor.Bir etkinlikten, konserden veya bir olaydan çıkışta hemen önündeki bir başka olaya odaklanıp ona çalışmaya başlıyor. Hani derler ya trende hep gidiş istikametinde oturuyor.Kısacası hep önüne, hep ileri bakıyor.Geriye dönüp aynı hataları tekrar etmemek için düşündüğü oluyor ama keşke sözünü ben ondan hiç duymadım.Keşke diyerek geçmişteki olaylara dövüneceğine o olaydan ders çıkarıp, aynı hataları tekrarlamayıp önüne bakmayı tercih ediyor.Sanırım bugünkü başarısının sırrı da bu.
  İşte ikinci yıl hedefte gene aynı Konçerto yarışması var. Bir başka Konçerto ile yeniden......

22 Ocak 2014 Çarşamba

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Üniversite'de bir yıl sonraki Bursun garantisi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Üniversite'de bir yıl sonraki Bursun garantisi:   Eklediğim resimde Burcu Göker Amerika'daki ilk yıllarında verdiği bir kilise konserinde selam anında görülüyor.   Burcu'nun Law...

Üniversite'de bir yıl sonraki Bursun garantisi

  Eklediğim resimde Burcu Göker Amerika'daki ilk yıllarında verdiği bir kilise konserinde selam anında görülüyor.
  Burcu'nun Lawrence Üniversitesi'ndeki ilk günlerini anlatıyordum. İstemeden yazılarıma bir kaç gün ara vermek zorunda kaldım. Şimdi kaldığımız yerden devam etmek istiyorum.
  Lawrence'deki ilk günler , yeni bir okul, yeni bir ülke, yeni arkadaşlar ve yeni bir düzen.Normalde herkese çok zor gelebilecek bu olaya Burcu fazla tepkili değildi veya öyle gözüküyordu.Artık bizden çok uzaktı ve tek iletişimimiz bilgisayardı. Burcu'nın kendi bilgisayarı yoktu henüz ama Üniversite'de çok sayıda bilgisayar odası vardı ve öğrenciler bu konuda hiç sıkıntı çekmiyorlardı.Öğrenciler ödevlerini, derslerini de bilgisayar üzerinden yaptıkları için bu konu çok iyi düşünülmüştü Üniversitede.
  İşte biz de Burcu ile email kanalı ile yazışarak anlaşıyorduk. Ama bu yazışmalar öyle kısa yazışmalar değildi. Burcu hergün neler yaptığını oldukça uzun ve tafsilatlı bir şekilde yazıyordu bana. Bu yazışmalar daha sonra Burcu'nun anılarını yazarken çok yararlı oldu bana. Okuyan herkes soruyordu. Hadi Fransa'da yanında idin ve bizzat şahittin neler yaşadığına, Amerika'daki olayları nasıl bu kadar yakından biliyorsun diye. İşte bu mailler bana yardımcı oldu. Ayrıca bu yazışmalar Burcu'nun anadilinden kopmasını engelledi. Hergün anadilinde yaptığı bu yazışmalar , onun hiç Türkçe konuşmadığı günlerde dilini kaybetmemesini sağladı.
   2003 yılının başında Lawrence Üniversite'de herşey çok yoluında gidiyordu.Keman hocası Prof. Ngoc ile çalışmalar çok güzeldi. Juilliard mezunu çok iyi bir solist olan hocasının Burcu ile ilgili çok güzel hayalleri vardı. Önce çok geniş bir repertuar hazırlığı ile işe başladılar. Bu arada Burcu Üniversitenin Orkestra seçmelerine girmiş ve Lawrence Senfoni Orkestrasında 1. kemancı olarak çalmaya hak kazanmıştı.
  Hayallerine sınır tanımayan ve Burcu'yu Fransa günlerinden çok iyi tanıyan Prof. Ngoc ilk yıl Burcu'nun bir konçerto yarışmasına girmesi önerisini getirdi.Bu konçerto yarışmasını kazanan kişi bir sonraki yıl Concord Orkestrası önünde konserler verecek ve bu konserler cd olarak yayınlanacaktı. Bu olay Burcu için çok büyük bir şans ve deneyimdi. Gerçi başarı şansı azdı ama denemeye değerdi. Burcu daha Üniversitede çok yeni idi. Bu zorlu yarışta şansı ne olabilirdi ki.
  Bütün bunlara rağmen Burcu hocasınında seçimi ile bir Konçerto seçip çalışmaya başlamıştı bile.
  Gene Üniversitede ilk aylarda olan bir olay Burcu'nun daha sonraki yıllarına imza atacaktı.Sınıfında tanıştığı Portage-Wiskonsin doğumlu bir piyano öğrencisi ile gelişen arkadaşlığı yaşamında o güne kadar hiç açılmamış bir sayfanın açılmasına sebep olmuştu.
  İEric ile ilk günlerde sınıfta bir sıra kavgası ile başlayan arkadaşlığı uzun yıllar Keman &Piyano birlikteliği olarak devam edecekti.
  Aralık 2003 de Burcu Lawrence Üniversite'de ilk ders notlarını aldığı zaman hiç şaşırmadı.Bütün dersleri A idi. Şaşırmadı , çünkü bu sonucu bekliyordu, çok çalışmıştı.
  Burcu bu seviyesini Üniversite döneminde hiç bozmadı.Biliyordu ki aldığı burs ancak çok yüksek ders notları alırsa devam edecekti.
  Yıl sonunda bütün ders notlarından A alıp her yıl Üniversite yönetimi tarafından her branşta en yüksek not alan öğrencilere verilen 'Dean List' ödülünü almayı başardı.Bu olay bir sonraki yıl bursunun garantilenmesi demekti. Daha önceki yazılarımda da belirttim. Burs alan öğrenci notları çok yüksek tutmak zoruında. Yoksa burs kesiliyor.
  Burcu çok iyi arkadaş olduğu Eric ile arkadaşlığını mesleki bir beraberilğe de dönüştürmeyi düşündü.
   Neden olmasındı. Burcu keman, eric piyano çalıyordu. Her ikisi de solist seviyesinde başarılı birer yorumcu olan iki genç neden Keman &Piyano ikilisi olarak konserler vermesindi.Keman repertuarında en fazla Keman&Piyano için bestelenmiş eserler olduğu düşüncesi bu tasarıyı güçlendirdi.
  Hocalarının ve okul yönetiminin bu konudaki destekleri ile bu fikirleri daha çok şekillendi.
  Uzun süren bir çalışma neticesinde ikili ilk konserlerini 18 mart 2004 de Lawrence Üniversitesi'nde Harper Hall Konser salonunda verdiler. Cüsseleri birbirinden epey farklı ,biri minicik bir kız  ,diğeri iri yarı bir delikanlı bu iki genç ve güzel çocuğun sahnedeki uyumu harika idi.Seçtikleri repertuar, enstrümanlarına olan hakimiyetleri,müzikal birliktelikleri seyredenleri büyülemişti.Konser salonunu dolduran öğretmenleri, arkadaşları ve diğer dinleyiciler bu ikiliye hayran olmuştu.
  O gün ilk defa sahneye çıkan bu ikili uzun yıllar beraberce bir çok ülkede konserler verdiler ve her seferinde artan bir beğeni ile karşılaştılar,
   Bu arada Eric'in Portage'de yaşayan çok geniş ailesi de Burcu'yu büyük sevgi ile sarıp sarmalamış  ve bu uzak diyarda ona bir aile eksikliğini göstermemeye çalışıyordu.

13 Ocak 2014 Pazartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Lawrence Üniversite'de İlk Günler

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Lawrence Üniversite'de İlk Günler: Yazıma başlamadan önce eklediğim resmi ve ekleme nedenimi açıklayayım. Resimde Burcu Göker bir doğa yürüyüşünde görülüyor. Bu resmi neden ...

Lawrence Üniversite'de İlk Günler

 Yazıma başlamadan önce eklediğim resmi ve ekleme nedenimi açıklayayım. Resimde Burcu Göker bir doğa yürüyüşünde görülüyor. Bu resmi neden mi ekledim.Burcu ,çok küçük yaşından beri spora çok meraklıydı.Keman eğitimi ile aynı zamanda bale eğitimine de başladığını daha önceki yazılarımda yazmıştım. Konservatuar bale eğitmini üç yıl sonra yoğun eğitim programından dolayı bırakmak zorunda kaldı ama baleyi ve dansı hiç bırakmadı. Amatör olarak kurslarla modern dans ve bale çalışmalarına devam etti. Bu çalışmalar onun keman çalışmalarında çok büyük destek sağladı. Bu  bale ve dans çalışmalarından başka Üniversite yıllarında dağcılık ve diğer spor dallarında da çalışmalar yaptı. Keman çalışması için sağlam bir bedene sahip olması gerektiğini biliyordu. Halen de her gün 2 saat muntazam spor salonunda çalışıyor ve bedenini dinamik tutuyor. Keman çalışırken ihtiyacı olan kuvvetli kasları ancak böyle sağlayabilir. Bir enstürman çalacak kişinin günlük sporunu ihmal etmemesi gerekiyor. Tabii normal kişilerin de ama ne yazık ki ülkemizde hep sporu ihmal ediyoruz. Hatta ben bile bu gerçeği  bildiğim halde ihmal ediyorum.
  Burcu Göker 2003 yılı Eylülünde yeni bir eğitim yaşamına başlamak için uzun bir yolculuktan sonra Wiskonsin Lawrence Üniversite'ye geldi ve kampüste kalacağı evine yerleşti. İlk yıl Burcu kampüs içinde Prof. Ngoc'un bir yıl önce eğitim için Fransa'dan gelmiş 3 öğrencisi ile aynı evde kalacaktı.
   Daha sonraki yıllarda ben de gittim, Üniversiteyi ve kampüsü gezdim.Üniversite çok geniş bir kampüs içinde idi. Çok güzel bahçeler, öğrencilerin bütün ihtiyaçlarını karşılayacak kapalı ve açık spor salonları,sosyal tesisler,öğrenim için her branşta çok donanımlı binalar, Konferans , konser salonları.Kısacası bu Üniversite'de okumak ve bu kampüste yaşamak büyük bir zevkti.Öğrencilerin kalması için çok lüks , bütün ihtiyaçların karşılandığı yurtlar olduğu gibi,kampüs içinde de harika evler vardı.Masal evine benzeyen bu evlerde öğrencilerle birlikte belli yaşın üstünde kişiler de kalabiliyordu. Bu çok güzel bir uygulama idi. Daha sonra İstanbul'da bir Vakıf Üniversite'sinin Şile yakınlarındaki kampüsünde aynı uygulamayı yaptığını okudum basında.Bilmem hala İstanbul'daki Üniversite'de bu uygulama devam ediyor mu ama bu olay Amerika'da benim çok hoşuma gitmişti.Belli yaşın üstündeki kişilerin , gençlerle birlikte yaşaması çok eğlenceli, çok olumlu sonuçlar getiren bir uygulama. Ben kendi hesabıma yaşlılık günlerimde böyle bir yaşamı düşlerim.
  Burcu'nun aynı branştan 3 kişi ile aynı evde kalması çok iyi olacaktı. Hem yalnızlık hissetmeyecek, hem de beraber kaldığı arkadaşları Fransız olduğu için Fransa'dan ayrılmanın hüznünü yaşamayacaktı.
  Daha önce İstanbul'da ,Paris'te Konservatuar eğitmi gören Burcu ilk defa bir Amerikan Üniversite'sinde eğitime başlıyordu. Bu Üniversitede yoğun keman ve müzik eğitiminin yanısıra diğer kültür derslerini de okuyacaktı. İlk yıl bütün branşlara giren öğrenciler hep beraber ortak kültür dersleri almak zorunda idiler. Kısacası müzik öğrencisi ile siyasal öğrencisi, tıp öğrencisi , tarih öğrencisi aynı kültür derslerini okuyacaktı. Bence bu da çok güzel bir uygulama. Hangi branşı okursa okusun her kişinin bilmesi gereken bazı tarihsel, sosyal ve edebi bilgiler var. Bir kişi ancak bunları okur ve bilirse olgunluk seviyesine ulaşabilir kanımca.
  Evine yerleşme, arkadaşları ile tanışma, okuldaki kayıt işlerinin ve ders saatlerinin tanzimi gibi teknik konulardan sonra Burcu derslere başladı.
  Keman, Oda Müziği, Orkestra, Müzik Teori, Solfej gibi mesleki derslerin yanısıra, Freshman Studies diye bir ders vardı.Ders saatleri diğer derslerden çok fazla,kredisi yüksek bu ders sanki ilk yıl eğitiminin omurgası gibi idi. Bütün Üniversite birinci sınıf öğrencilerinin ortak okumak zorunda oldukları bu ders dünya edebiyatında çok ses getirmiş eserlerin tanıtımı ve incelenmesi idi. İlk ay okuyup , incelemek zorunda oldukları eser Pluton'un 'Devlet'adlı eseri idi. Bu çok tanınmış eserleri okumanın, analizler yapmanın  amacı sadece edebi değil, Üniversiteye yeni başlayan öğrencilerin  felsefe, kültür ve hayat görüşü yönünden gelişimimi  sağlamaktı.Genel amaç ister müzisyen, ister kimyager, ister doktor, ister mühendis olsun bu Üniversitede eğitim gören bütün öğrencilerin belli bir kültür seviyesinde olması idi.Kolej eğitimlerini İngilizce olarak Amerika'da yapan öğrenciler için bu yoğun kültürel eğitim fazla ağır gelmeyebilirdi.Ama bir başka dilde eğitimden gelen Burcu bakalım bu derste ne yapacaktı. Üç dönem devam eden bu derste Pluton'dan sonra Dosteyevski,Emile Zola ve bir çok ünlü yazarın, düşünürün eserlerini inceleyip bu eserlerle ilgili makaleler yazacaklardı.Tüm Üniversite birinci sınıf öğrencilerinin katıldığı bu ortak dersler Burcu'nun ilk günlerde bir çok farklı branştan arkadaş edinmesini sağlamıştı.Bu arada Türkiye'den okumaya gelen iki kız arkadaş da hemen tanıdıkları  arasında idi. İlerki dönemlerde bu arkadaşları ile çok güzel anıları oldu.
    Bu arada keman hocası Prof Ngoc ile çok uyumlu bir çalışmaya başlamışlardı.Fransa'da bulunduğu dönemlerde  hocasının görev yaptığı Lyon şehrine gidip hocası ile çalışan, masterclasslarına katılan Burcu için hocası ile uyumlu bir çalışma ortamı yakalamak zor olmamıştı. Hatta önümüzdeki günlerde vereceği konserler için repertuar hazırlıklarına da başlamıştı.

10 Ocak 2014 Cuma

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu'nun bavulları artık daha büyük ve daha ağırd...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu'nun bavulları artık daha büyük ve daha ağırd...:   Eklediğim resimde Burcu Göker Amerika'daki bir konserinde görülüyor.   Burcu Göker  3 Haziran 2003 tarihinde girmiş olduğu son müla...

Burcu'nun bavulları artık daha büyük ve daha ağırdı.

  Eklediğim resimde Burcu Göker Amerika'daki bir konserinde görülüyor.
  Burcu Göker  3 Haziran 2003 tarihinde girmiş olduğu son mülakatta göstermiş olduğu büyük başarıdan sonra Lawrence Üniversite'ye girme hakkını ve ilk sene için tam bursla okuma imkanını elde etmişti.Dört yıl sürecek Üniversite eğitiminin diğer yıllarında burs alması, bir önceki sene puanının belli bir seviyede durması ile mümkündü.Kısacası her seneki puanı, bir sonraki senenin bursunun garantisi olacaktı. 4 Tam puan üzerinden verilen ders notlarından burs almak için gerekli olan sayı nerdeyse tama yakındı.
  Sınavı kazanıp,Üniversite'de tam bursla okuma imkanını elde ettiğini öğrenen Burcu , eylül ayında gelip eğitimine başlayana kadar ülkesine dönüp uzun zamandır görmediği ailesini görmek ve bir tatil yapmak istiyordu.
  Burcu ülkesine dönüp tatil yapacak ve eylül 2003 de geri dönüp Lawrence'de yeni bir eğitim yaşamına başlayacaktı ama daha büyük bir sorun vardı.
  7 Sene önce Paris'te kurulmuş ev, yaşam ne olacaktı.Fransa ile artık bağımız kalmadığı için gidip evi kapatmak, eşyaları tasfiye etmek, işimize yarayanları Türkiye'ye getirmek, diğerlerini dağıtmak, bankalarla hesapları kapatmak, ev kirasını feshetmek, elektirk, su, telefon gibi adımıza açılmış hesapların kapatılması vs. Bunların hepsi bana düşmüştü.
  Ben daha Burcu Amerika'dan dönmeyip biletini yaktığı zaman gerçeği kabul etmiştim. Fransızca çok iyi bilen büyük kızımın  yardımı ile kanuni zorunluluklarımızı feshettik Paris'te. Banka hesapları kapatıldı. ev kira kontratı feshedildi. elektirk, su ve telefonlar kapatıldı.
  İş 7 yıl yaşadığımız ve bir çok anımız , dolayısı ile eşyamız biriken evin dağıtılmasına gelmişti. Bu iş tamamen bana düşüyordu. Neyse ki bu konuda da Paris'te yerleşmiş dostlarımız beni yalnız bırakmadı.
  Ne zor bir şey. yıllarca yaşadığınız evinizi, anılarınızı, eşyalarınızı parçalamak. Paris'te eğitim yapan öğrencilere dağıttım evin eşyalarının büyük çoğunluğunu. bir çok evrak, değerli ve gerekli şeyi yaklın bir arkadaşımızın evin altındaki depoya koyduk. Giysi , ev mefruşatı gibi şeyleri fakirler için Paris Belediyesinin tesbit ettiği yerlere bıraktık. Ben de çok önemli bazı şeylerı Türkiye'ye götürmek üzere ayırdım. Bütün bunları yaparken aklım mutlu, kalbim mutsuzdu. Aklım Burcu'nun Amerika'ya gitmekle en doğru kararı verdiğini söylüyor, kalbim ise onu artık eskisi kadar sık göremeyeceğim için hüzün dolu idi.
   Yanımda anılarla dolu bavullarım ile Paris havaalanına geldiğimde geriye dönüp baktım. Bundan sonra Fransa'ya artık turist olarak gelecektim.
   Yaz aylarında Ülkesine gelip sevdikleri ile özlem gideren Burcu'nun artık Wiskonsin'e dönme zamanı gelmişti.Bu sefer bavulları artık daha büyük ve ağırdı.Wiskonsin Avrupa'dan daha soğuktu. Ne de olsa Kuzey Amerika.Kışları daha uzun olan Wiskonsin'de yaşarken Burcu'nun daha kalın giysilere ihtiyacı olacaktı.Bu sebepten Burcu bavullarını daha kalın ve yünlü giysilerle doldurmuştu.Ayrıca yolu daha uzundu. Wiskonsin'e , İstanbul-Şikago 11 saat ve Şikago -Wiskonsin 3 saat ,14 saatlık bir yolculuktan sonra ulaşabiliniyordu.Bu durumda Fransa'da yaşadığı kadar sık sık gidip gelemeyecekti ülkesine.Yanına hem yazlık, hem de kışlık giysiler almak zorunda idi. Kısacası Burcu uzun ve zor bir ayrılığa hazırlanıyordu.Artık Fransa'daki gibi yanında ben de yoktum.
  Geçen kışı Newyork'ta yalnız geçirmişti. Burcu artık büyümüştü.

9 Ocak 2014 Perşembe

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker Şikago'da Yeni bir Sayfa Açıyor.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker Şikago'da Yeni bir Sayfa Açıyor.:   Eklediğim resimde Burcu Göker bir konser önce çalışırken görülüyor.   Burcu Göker 3 Haziran 2003 günü Şikago Lawrence Üniversite'de...

Burcu Göker Şikago'da Yeni bir Sayfa Açıyor.

  Eklediğim resimde Burcu Göker bir konser önce çalışırken görülüyor.
  Burcu Göker 3 Haziran 2003 günü Şikago Lawrence Üniversite'de bir mülakata girecek ve bu mülakatın sonucuna göre tam burs alıp almayacağı belli olacaktı.
  Bu Üniversiteye girmek için aylardır çalışan, Tofel sınavını alan, cd doldurup Üniversiteye gönderen Burcu'yu 1 Haziranda ülkesinde çok önemli bir başka olay bekliyordu.
  Burcu için çok değerli olan biricik ablası sırf Burcu törene katılabilsin diye evlilik törenini 1 Haziran gününe ayarlamış ve hepimiz onu bu mutlu günümüzde aramızda görmek için bekliyorduk.Burcu bir tercih durumunda idi. Bir atarfta ablasının mutlu günü, diğer tarafta en büyük hayali olan Amerika'da eğitim.Burcu'nun aklı ile kalbi arasındaki bu zorlu seçim mücadelesi sonunda Lawrence Üniversitesine gidip sınava girme kararı ile sonuçlandı.
  Ablasının 1 Hazirandaki düğün törenine telefonla katılan Burcu ablası evet derken karşıda ağlıyordu.Herşeyin bir bedeli vardı ve biz bunu çok önceden öğrenmiştik.
   Burcu 3 Haziran günkü Üniversiteye giriş ve mülakat için çok uzun ve zorlu bir yolculukla Şikago'ya vardı.Amerika çok büyük bir ülke ve eyaletler arası çok uzak.Saatlerce süren uçak ve otobüs yolculukları sonucunda Şikago'ya varan Burcu nerede kalacağını bilmeden , bilinmez bir yolculuğa çıkmıştı.Tek güvencesi artık çok iyi bildiği ve konuştuğu İngilizcesi idi. Bu çok iyi konuştuğu,Türkçe ve Fransızca kadar zeki bir şekilde hakim olduğu dil ona Lawrence'de tam burs kapılarını açacaktı.
  Şikago'dan Üniversitenin olduğu Wiskonsin Eyaletine otobüsle geçen Burcu ,bu çok uzun ve maddi imkanların yetersizliği sebebiyle ucuz yolculuk seçeneklerinin kullanıldığı yolculukta çok yorulmuştu.Ama Burcu'nun yorulmak ve hasta olmak gibi hakları yoktu.
  Kısa bir dinlenmenin ardından Üniversite'ye giden Burcu, mesleki performanısı için gönderdiği cd nin çok beğenildiğini ve bir süre sonra jüri tarafından çok geniş sözlü mülakata alınacağını ve sonucun bundan sonra belli olacağını öğrenci. Bu arada Prof. Ngoc'u henüz görmemişti.Nihayyet Burcu jüri önüne çıktı. Üniversite Yüksek Kurulundan ve hocalardan müteşekkil 5 kişilik jüri ve karşılarında yorgun Burcu.Prof. Ngoc jüride yoktu.Hiç tanımadığı bu kişiler Burcu'ya kişisel, sosyal ve kültürel bir çok sual sordular. Sorular arasında hiç mesleki konu yoktu.3.30 saat süren bu zorlu söz karşılaşması,adeta bir söz savaşı gibi idi. Burcu kendisine sorulan bütün soruları bir beceri ve özgüvenle cevaplıyor , herseferinde jürinin takdiri artıyordu. En sonmunda Burcu'ya hakikaten çok zor bir mantık sorusu sordu jüri.Burcu çok güzel bir manevra ile suali geri döndürüp cevabını jüriye verdirdi.Bu harika zekice ve mütevazi şekilde yapılan cevaplama jüriyi mat etmişti.Bu cevaptan sonra jürinin söyeleyeck bir şeyi yoktu artık.Salondan çıkan jüri bu genç kıza hayran olmuştu.Keman çalmasını cdden dinleyip hayran oldukları Burcu'nun zekası, mütevaziliği,İngilizceye hakimiyeti,hayat görüşü,mücadele azmi jürinin tam bursla ona Üniversitenin kapılarını açmasını sağlamıştı.
  Daha sonra Prof Ngoc'un anlattığına göre jüri mülakattan sonra gelip bu kadar mükemmel bir öğrenciyi Üniversiteye kazandırdığı için onu tebrik etmiş.
  Burcu her zamanki gibi bu zorlu savaştan galip çıkmış ve Şikago Lawrence Üniversite'ye tam burslu öğrenci olarak kabul edilmişti.
  Esas Amerika macerası şimdi başlıyordu.
  Bu arada Juilliard'a değil de Lawrence Üniversite'ye girmesinin ne kadar olumlu bir olay olduğunu zaman içinde daha iyi anlayacaktı.Zira Juilliard bir Müzik Okulu idi.Sadece müzik eğitimi veriyordu.Oysa ki Lawrence Üniversite keman ve müzik eğitiminin yanısıra komple kültür dersleri ile eğitim veren bir okuldu.
   İşte bu geniş kapsamlı Üniversite eğitimi bugünkü Burcu Göker'in inşaasına sebep oldu.

8 Ocak 2014 Çarşamba

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker ,Amacına Ulaşmak için Nelerden Vazgeçt...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker ,Amacına Ulaşmak için Nelerden Vazgeçt...: Eklediğim resimde Burcu Göker bir konseri sonrası tebrikleri kabul ediyor. Elinde tuvalet torbası, sırtında kemanı ve eşyaları.Çok başarıl...

Burcu Göker ,Amacına Ulaşmak için Nelerden Vazgeçti.

Eklediğim resimde Burcu Göker bir konseri sonrası tebrikleri kabul ediyor. Elinde tuvalet torbası, sırtında kemanı ve eşyaları.Çok başarılı geçen bir konser sonrası mutluluğu yüzünden okunuyor değilmi?
 Mart 2003 sonunda biletini yakıp Paris'e dönmeyen Burcu'nun bundan sonra Amerika'da ne yapacağını ben dahi bilmiyordum. Herkes merakla bekliyordu.
  Burcu öncelikle Mart ayı sonuna kadar kaydı yapılan lisan okulunun ve kaldığı yurdun sürelerini uzatmakla işe başladı.Mücadeleye tekrar sil baştan başlıyordu.Bu anda ilk yapması gereken aklıselimle düşünmek ve bundan sonraki taktikleri iyi ayarlamaktı.
  Savaştaki askerlerin arada istihkam çukurunda dinlenip, matarasından bir yudum su içip,bir peksimet yiyerek toparlanıp yeniden savaşa başlaması gibi o da yeniden mücadeleye başlayacaktı.
  Bundan sonra keman eğitimine Amerika'da devam etmeyi kafasına koymuştu bir kere.
  Lisan okulunda İngilizce eğitimine devam eden Burcu ,Tofel sınavını tekrar deneyerek  daha önce aldığı puanı yükseltmek amacında idi. Bu arada tam burs alacağıve keman eğitimine devam edeceği okul ve hocaların araştırmasına devam ediyordu.İşte o günlerde bir mucize oldu. Daha önce Burcu'nun Frnsa Lyon'da defalarca beraber çalıştığı , masterclasslarına katıldığı C.N.S.M Lyon Profesörü Stephane Tran Ngoc'un Şikago Lawrence Üniversite'sinde görev aldığını ve yaylı çalgılar bölüm başkanlığını stlendiğini öğrendi.Prof Ngoc Burcu'yu çok iyi tanıyorve takdir ediyordu.Htta Juilliard sınavını denemeden önce kendisi ile çalışması için çok ısrar etmişti. Lawrence Üniversite çok tanınmış ve iyi bir Üniversite idive herşeyden önce Prof Ngoc çok değerli ve adı çok duyulmuş bir solist ve hoca idi. Bu Burcu için bir mucize idi diyeceğim ama aslında bu olay B urcu'nun önceden uzun çalışmalar sonucu hazırldığı bir durumun sonucu idi. Hiç bir şey mucize değildir. İnsan isterse kendi mucizelerini kendi yaratabilir. Burcu uzun yıllar o kadar çok hoca ile çalıştı, o kadar kendini tanıttı ki bu raslantılar kaçınılmazdı.
  Prof .Ngoc'un Lawrence Üniversite'sinde öğrencisi olmak çok güzel olacaktı.Tek sorun hoca ile temasa geçmek ve Üniversiteye tam burslu olarak kabul edilebilmekti.
  Prof. Ngoc ile iletişime geçen Burcu Üniversiteye tam burslu kabul edilmenin şartlarını öğrendi.Üniversitenin gerekli gördüğü Tofel puanı Juilliard'ın puanından çok yüksekti.Çünkü Juilliard sadece Müzik okulu idi ve sadece müzik dersleri vardı.Oysa ki Lawrence Üniversite bütün kültür dersleri ile komple bir eğitim veriyordu ve bu dersleri öğrenebilmek için daha iyi İngilizce bilmek gerekiyordu.Ayrıca sadece Prof Ngoc'un Burcu'nun keman seviyesi hakkında verdiği garanti geçerli olmuyordu.Burcu'nun gidip Üniversite'de bir keman dinletisi vermesi ve sözlü bir mülakata girmesi gerekiyordu.Ancak o zaman yeterli görülürse tam burs alabilirdi.
  Burcu Tofel seviyesini,puanını yükseltecek,Lawrence giriş sınavına hazırlanacak ve bu sınavı kazanacaktı.Bu da çok yoğun bir çalışma gerektiriyordu.
  Bütün bunların yanısıra Amerika vizesinin uzatılması, maddi sorunlar gibi teknik konular da vardı gündemde.
  Üniversite yönetimi ile sürekli yazışan Burcu sonunda dinleti işini, bu sınav için Amerika'da doldurduğu ve zorunlu eserleri kapsayan bir cd göndererek halletti.İş tofel sınavında gerekli yüksek puanı almaya ve milakata kalıyordu.Burcu'nun cdsini dinleyen ve Prof Ngoc'un referansını kabul eden Üniversite Yönetimi Burcu'nun adaylığını kabul etmişti.
  Bu arada yoğun İngilizce çalışan Burcu tekrar tekrar denediği Tofel sınavları sonucunda Üniversite için gerekli puanı tutturmuştu.
  Bütün bu yoğunluk içinde haziran ayı gelip çatmıştı. Ama ne çatmak. Saat farkından dolayı telefonla konuşmak için uykusuz kaldığımız, bizim buralarda elmizden bir şey gelmeden sadece dua edip çırpındığımız günler geçmiş ve hazira ayı gelmişti.
  3 Hazira 2003 günü Burcu mülakat için Şikago'ya gidecekti.Oysa ki aynı günlerde Türkiye'de Burcu için çok önemli ve mutlaka bulunması gereken bir olay vardı.
  Burcu'nun amacına ulaşmak için nelerden vazgeçtiğini bir sonraki yazımda yazayım.

7 Ocak 2014 Salı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Hayat bir Satranç Oyunu mu?

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Hayat bir Satranç Oyunu mu?:   Eklediğim resimde Burcu Göker bir konser arasında soyunma odasında görülüyor.Sanatçıların soyunma odalarının neler ifade ettiğini sadece...

Hayat bir Satranç Oyunu mu?

  Eklediğim resimde Burcu Göker bir konser arasında soyunma odasında görülüyor.Sanatçıların soyunma odalarının neler ifade ettiğini sadece sanatçılar ve belki konser organizatörleri bilir. Soyunma odaları Sanatçıların Gizli Mabedleri adlı bir yazımda bu konuyu Milliyet Blog okurlarımla paylaştım.
  Burcu Mart 2003 başında Newyork'ta Juilliard Scholl'un giriş sınavına girdi. Aralarında Dekan Prof. Stephane Clapp, dünyaca ünlü keman yorumcusu İzhak Perlman'ın da olduğu büyük bir jüri karşısında önceden çok iyi hazırladığı zorunlu eserleri ve kendi seçtiği eserleri yorumladı.Hocası Prof.Clapp'ın da önerisi ile besteci yönünü vurgulamak için kendi bestelerinden de örnekler vardı repertuarında.Jüri tarafından çok beğenilen Burcu için tek bir sorun kalmıştı, okulun bursunu almak.
  Daha önceki yazılarımda da belirttim.Amerika'daki okullarda, Üniversitelerde burs almazsanız okumanız çok zor.Sadece okul ücretinin yıllık 45000 dolar olduğu Juilliard da bunlara dahil. Tabii yıllık ücreti cebinden ödeyecek zengin ebeveynleriniz varsa sorun yok.Zaten bütün Amerika'daki bütün Üniversitelere bakarsanız iki tip öğrenci görüyorsunuz. Birincisi tam burs almış yetenekli, çok çalışkan öğrenciler, ikincisi baba parası ile okuyan kesim. Aynı okulda , aynı sınıfta iki çeşit öğrenci bulunuyor. Bir bileğinin hakkı ile okuyan, diğeri ...kızamayın bana ne olur böyle yazdığım için.
  Kısacası Burcu tam burs almadığı taktirde Juilliard'da okuması sadece bir hayaldı.Okulda eğitim gören Koreli, Japon öğrenciler okul ücretleri ülkeleri tarafından karşılandığı için çok rahattı.Oysa ki Burcu'yu destekleyen bir kurum yoktu arkasında. Fransa'daki eğitiminde 6 yıl burs veren Nejat Eczacıbaşı Vakfı da artık burs vermiyordu. Hem o burs ile bu yüksek okul ücretini ödemek imkansızdı.
  O tarihlerde A.B.D büyük siyası olayların içinde idi ve dünyada A.B.D ninde içinde olduğu büyük bir savaş vardı.Bunlar ve Burcu'nun geldiği ülke Burcu'nun bursunu ne kadar etkiledi bilemeyeceğim ama Burcu eğitimi için gerekli bursu okul yönetiminden alamadı.Okulun Burcu'ya teklif ettiği burs yetersizdi. Bir çok dostumuz ülkemizden tekrar burs arayışına girmemizi önerdi. Ama bizim artık tekrar aynı savaşı verecek gücümüz yoktu.
  Hocaları da Burcu için çok üzülüyordu ama yapacak pek bir şey yoktu.Bu şartlarda Juilliard'da okuyamazdı. Mart sonunda Paris'e dönüp Fransa'da kaldığı yerden yaşamına devam etmekten başka çaresi yoktu.Nasılsa Fransa'da bir düzeni, evi, geçerli diplomaları, çevresi vardı. Hem Fransa Hükümeti vatandaşlığını da teklif etmişti. İşlemler son raddedeydi. Amerika macerası bir yenilge değil sadece bir denemeydi. Burcu denemiş ve olmamıştı.
  Biz bu şekilde düşünüyorduk ama Burcu bizim gibi düşünmüyordu.
   Mart sonunda dönüş günü geldiğinde Burcu'dan bir telefon aldık. Newyork-Paris biletini yakmış ve dönmekten vazgeçmişti. Veya dönmeyi hiç düşünmemişti.O daha Newyork'a giderken gemileri yakmıştı.
  Hayatı bir satranç oyunu gibi düşünen Burcu aleyhine gibi gözüken bu durumu bir hamle ile lehine çevirip kazanan olacakmıydı.Bunu gelecek yazılarımda okuyacaksınız.
  Burada bir konuyu belirtmek istiyorum. Burcu bu hamleleri yaşamı süresince hep yaptı. Ben artık alıştım. Bazen tedirgin olup endişeye düştüğüm ve çenemi tutamayıp müdahale etttiğim anlar olmuyor değil bir anne olarak. Sonra daha önce yapıkları aklıma geliyor ve ona güvenmem gerektiğini kabul ediyorum.

6 Ocak 2014 Pazartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bir Ülkedeki Gerçek Başarı nedir.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bir Ülkedeki Gerçek Başarı nedir.:   8 şubat 2003 tarihli Newyork konserinden sonra Burcu Göker,Sayın Ahmet Ertegün ile görülüyor.   Bir önceki yazımda başladığım konserin ...

Bir Ülkedeki Gerçek Başarı nedir.

  8 şubat 2003 tarihli Newyork konserinden sonra Burcu Göker,Sayın Ahmet Ertegün ile görülüyor.
  Bir önceki yazımda başladığım konserin anlatımına devam ediyorum. O gece Central Park'taki Tavern on the Grann'de yüzlerce Amerikalı, Türk jet sosyetesi mensupları, tanınmış kişiler arasında davetli olarak bulunan Burcu, bir çok ünlü kişi ile de tanışma imkanına sahip olmuştu.Hatta o geceden Burcu'nun nefis bir kaç anısından birini burada kısaca anlatacağım. Gecede Ünlü Tiyatro sanatçısı Şirin Devrim Hanımla aynı masada yanyana oturan Burcu, Şirin Hanımı önce tanımamış. Oysaki Burcu'nun ilk tiyatro seyirciliği Şirin Hanım'ın rol aldığı Sarah Bernadr'ın anıları adlı temsil olmuştu. Gecede heyacandan Şirin Hanımı tanımayınca, Şirin hanım 'Beni nasıl tanımazsın , ben Şakir Paşa torunuyum.'demiş. Bu söze Burcu'nun verdiği cevap beni hem çok güldürmüş hem de düşündürmüştü. Burcu da 'Ben de Türk Hüseyin Paşa torunuyum.'diye kendini takdim etmiş, Şirin Hanıma. Hakikaten büyük babaanne tarafından Türk Hüseyin Paşa torunu olduğumuz babaannem Rüveyda Hanım tarafından devamlı söylenirdi. Demek ki çocuğun aklında kalmış. Bu arada neden Türk Hüseyin Paşa demişler büyük büyük dedemize onu da bilmiyorum.Burcu da Şirin Hanım'ın kendini tanıtmasına nazire olarak kendisini böyle tanıtmış. Bu tanıtım şekli Şirin Hanım'ın çok hoşuna gitmiş ki gece boyunca Burcu'yu yanından ayırmamış ve özel olarak ilgilenmiş, büyük sevgi göstermiş.
  Gecenin ilerleyen saatlerinde Ahmet Ertegün tarafından bir dinleti vermek üzere sahneye davet edilen Burcu'nuın dinletisi ile ilgili izlenimleri Alem Dergisi başyazarı Sayın Berna Ertem Hanım'ın dergideki yazısından esinlenerek yazıyorum.
  Çok değerli bir amaç için gerçekleşen bu gecede Burcu yorumladığı eserlerle büyük beğeni almış.Burcu'nun o gece yaptığı ve o gecenin unutulmayan sahnesi olarak akıllarda kalan olay ise daha sonra çok konuşuldu.
  Burcu Göker dinletisinin sonunda Kurtuluş adlı bestesini yorumlamış.Bu eser Türkiye Kurtuluş Savaşını anlatan bir eser.Kurtuluş Savaşını yoğun ve duygulu müzik tınıları ile anlatan eser, coşkulu bir şekilde İstiklal Marşı ile sonlanıyor.İşte Kurtuluş adlı eserini yorumlayan Burcu eserin sonunda İstiklal marşını çalarken salonda bulunan bütün davetliler bir anda ayağa kalkıp esas duruşa geçmiş ve gözyaşları içinde marşı dinlemiş.O günün en unutulmayan olayı bu olmuş.Berna Ertan Hanım yazısında bu olayı herkesin görmesi gerektiğini söylüyor.22 Yaşında ülkesinden bu kadar uzakta , daha yeni geldiği bir ülkede , önceden hiçbirini tanımadığı yüzlerce davetlinin önünde kendi eseri ile bu kadar övgü almış Burcu. Dinletinin sonunda bütün  izleyiciler tarafından ayakta alkışlanan Burcu çok mutludur artık.
  Ülkesini bu kadar güzel temsil etmek,mesleğini bu kadar başarılı icra etmek onu daha da yüreklendirmiştir.
  Bu arada 8 Mart günü gerçekleşen bir diğer konserden de  kısaca bahsedeyim. 8 Mart 2003 günü Dünya Kadınlar günü etkinliği çerçevesinde Newyork'taki Türk Başkonsolosluğunda Amerika'daki Türk Kadınlar Birliği adına verdiği resital Türk camiasında büyük beğeni almıştır Burcu'nun. O gün yani 8 Mart Burcu'nun doğum günü de idi. Doğum gününde bir Türk genç kadını olarak Ülkesinin yurt dışındaki bir etkinliğinde dinleti vermek onurların en büyüğü idi onun için.
  Burcu keman ve yoğun lisan eğitimin yanısıra Amerika'da verdiği başarılı konserlerle de adından söz ettirmeye başlamıştı.
  Oysaki Burcu Amerika'da başarılı olmanın kendi ülkesinden gelen kişilere vermiş olduğu konserlerde aldığı büyük övgüye bağlı olmadığını çok iyi takdir ediyordu.Burcu daha Fransa'da yaşarken bir yabancı ülkede başarılı olmanın şartının önce o ülke insanı tarafından kabul edilmek olduğunu biliyordu.Fransa'da geçirdiği 7 yıl bunu çok iyi anlamasına sdebep olmuştu.Fransa'da yaşarken daha ikinci yılımızda 15 yaşında bana söylediği bir sözü hiç unutamam.Anne demişti bana.'Fransa'da Fransızlar 100 puanlık çalışıyorsa , ben kendimi kabul ettirmek için 200 puanlıuk çalışmak zorundayım.Ancak o zaman benim başarımı kabul ederler.'
  İşte daha 15 yaşında Fransa'da bu gerçeği kabul eden Burcu Amerika'da kendi ülkesinin  insanına verdiği konserlerdeki büyük beğeni ile başarı havasına girecek kişi değildi.
  Bu konuyu burada neden belirtmek gereğini duydum. Yurt dışına giden bir çok sanatçımız orada kendi yurtdaşlarına verdikleri konserlerdeki beğeniyi sanki o ülkenin beğenisi gibi sunma durumuna giriyorlar. Bu biraz yanlış bir değerlendirme oluyor bence.

4 Ocak 2014 Cumartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker'in Newyork'taki Başarıları

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker'in Newyork'taki Başarıları:   Her zaman yaptığım  gibi yazıma başlamadan önce eklediğim resmi açıklayayım. Resimde 8 şubat 2003 günü Newyok'da Alem dergisinin düz...

Burcu Göker'in Newyork'taki Başarıları

  Her zaman yaptığım  gibi yazıma başlamadan önce eklediğim resmi açıklayayım. Resimde 8 şubat 2003 günü Newyok'da Alem dergisinin düzenlediği gecede bir konser veren Burcu Göker görülüyor.
  Burcu 5 Ocak sabahı Paris'ten kalkan Newyork uçağına bindiğinde yolculamaya  beraber gittiğimiz can dostum , arkadaşım bana sıkı sıkı sarıldı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Bugüne kadar küçük kızımla nerede olursak olalım beraberdik. Ama  bugünden sonra o kendi kanatları ile uçacaktı. Bana da sadece onu uzaktan izlemek kalacaktı.
  O gün meyus bir şekilde eve dönecektim eğer arkadaşım olmasaydı. Beni ve kızımı gurbette hiç yalnız bırakmayan arkadaşım o gün de beni yalnız bırakmadı. Beraber onun evine döndük ve o aile ortamında kafamın içindekileri dinlemek fırsatı bulamadım pek.Ama eninde sonunda kafamdakilerle kalacaktım.
  Burcu Newyork'a vasıl oldu. Artık tecrübeli idi. Bu onun ikinci gidişi idi Newyork'a. Hem bu sefer Newyork'un içinde Manhattan'da bir kız yurdunda kalacaktı. Devam edceeği lisan okulu Metropolitan Collage of Newyork da Manhattan'da idi. Keman eğitimi göreceği Juilliard School da Lincoln Center'da idi. O da diğerlerine yakındı. Dolayısı ile Newyork merkezde ve fazla yol derdi olmadan eğitimini sürdürecektı.
  Burcu ile sık sık telefonlaşıyorduk. O zamanlar bilgisayar bu kadar yaygın değildi Avrupa'da. Zaten ben de bu konulara oldukça yabancı idim. Paris-Newyork arası 7 saat fark vardı. Gece uykumdan feda edip onun telefonunu bekliyordum ta ki sesini ve iyi haberini duyayım diye.
  Burcu'nun Amerika'dan döneceğini düşündüğümden Paris'teki evi bozmadım.Ama biraz eşyaları toparladım.İstanbul'a getirilecek bazı şeyleri ayırdım. Ocak sonu gibi ülkeme döndüm. Nasılsa Burcu Mart sonuna kadar Newyork'da kalacaktı.
  Burcu Juilliard'da Prof. Clapp ile çalışmanın yanısıra çocukluğundan beri hayran olduğu cdlerini biriktirdiği ünlü keman virtüözü İzhak Perlman ile tanışmak ve çalışmak fırsatına da sahip olmuştu. Zira İzhak Perlman Juillard'da profesördü. Bu rüya gibi keman eğitiminin yanısıra Metropolitan Collage'de yoğun İngilizce eğitimi devam ediyordu. İngilizce eğitim yaptığı Collage'de Türk öğrencilerin bulunması Burcu'ya ülke özlemini gidermekte çok yardımcı oluyordu. Hatta arada arkadaşları ile olan eğlenceli anılarını anlatarak telefonda beni de güldürüyordu.
  Arkadaşları arasında Üniversite okumak için Amerika'ya gelen ama önce Tofel sınavı için İngilizcesini kuvvetlendirmek amacı ile aynı Collage'de Burcu ile eğitim gören Ayvaz adında bir arkadaşından bahsetti. Burcu Ayvaz'a adın ne kadar Uluslar arası İngilizcede de I was. demiş. Bu benzetme beni çok güldürmüştü. Bir keresinde Ayvaz Burcu'ya bir müzik parçası dinletmiş ve parçayı tanıyıp tanımadığını sormuş. Çok küçük yaşından beri yurt dışında olan ve klasik müziğe kulağı daha yatkın olan Burcu bu parça Verdi'nin mi demiş. Ayvaz da Erdiler tuttu. Bu parça Ferdi Tayfur'un diye cevap vermiş. Bu da beni çok güldürmüştü. Burcucuk o kadar küçük uzaklaştı ki ülkesinden Ferdi Tayfur'u bilmeyebilir. Ama bu olayda enteresan bir durum var. Burcu'nun harika bir müzik kulağı var. Demekki Verdi ile Ferdi Tayfur'un müziğinde bir benzerlik var.
  Burcu Newyork'taki yaşama çok iyi adapte oılmuştu. İstanbul'da doğup çocukluğu geçen, ilk yetişme çağlarını Paris gibi büyük bir metropolde geçiren Burcu'ya Newyork hiç yabancı gelmemişti.
  Newyork'taki eğitim günlerinde sanat ve kültür olaylarını da izleyerek mesleki gelişimine büyük katkıda bulunuyordu.
  Bütün bunlar olurken Burcu hiç mi zorlukla karşılaşmıyordu. Olmaz mı. herşeyden önce özlem vardı. Ülkesine, ailesine karşı, Ama Burcu'nun çok büyük bir amacı vardı.Bu amacını gerçekleştirmeye çalışırken çok zorluklarla karşılaşacağının bilincinde idi.
  Günler geçerken Burcu gelen konser tekliflerini de değerlendiriyordu.
8 şubat 2003 günü Alem Dergisinin tertiplediği bir etkinlikte konser vermesi için bir davet aldı. Ülkemizde çok tanınan Alem Dergisi, Amerika'da yaşayan çok ünlü cerrahımız Prof. Dr. Mehmet Öz, Atlantic Records sahibi Ahmet Ertegün, Grammy ödüllü prodüktör Arif Mardin, Ünlü ressamımız Burhan Doğançay ve çok tanınmış tiyatrocumuz Şirin Devrim'in bir araya gelerek Turkcell'ın sponsorluğunda gerçekleştirdiği bir projede konser vermesi isteniyordu.
  Newyork'un en ünlü salonlarından Central Park'daki Tavern on the Grenn'de gerçekleşecek ve Newyork'da yaşayan Türk Jet sosyetesi mensupları ile  Amerikan jet sosyetesinden kişilerin katılacağı bu gecenin geliri ile bir Türk doktorumuz 6 ay Prof. Mehmet Öz'ün yanında Amerika'da staj yapacaktı.
  Bu harika gecede konser verme teklifi Burcu'ya gelmişti. Bu onur verici teklifi büyük bir sevgi ve mutlulukla değerlendiren Burcu yoğun çalışmaları içinde hemen çok güzel bir repertuar hazırlamış ve çalışmalara başlamıştı.
  Bu harika konseri ve sonrasını bir sonraki yazımda anlatayım.

3 Ocak 2014 Cuma

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Paris'teki Son Yılbaşı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Paris'teki Son Yılbaşı:   Yazıma kaldığım yerden başlamadan önce eklediğim resmi açıklamak istiyorum. Resim 2002 yılbaşı günü çok sevdiğimiz dostlarımızın evinde ...

Paris'teki Son Yılbaşı

  Yazıma kaldığım yerden başlamadan önce eklediğim resmi açıklamak istiyorum. Resim 2002 yılbaşı günü çok sevdiğimiz dostlarımızın evinde Burcu Göker'i dostlarımızın evlatları, Habibe, Şule ve Şakir Yurdakul ile gösteriyor.Çocuklar yeni yıl hediyelerini açıyorlar büyük bir coşku ile.
   Bir önceki yazımda Burcu'nun Ocak 2003 başında Amerika'ya gideceğini yazmıştım. Amerika maceramıza geçmeden önce Paris'teki son yılbaşımızı  anlatmak istiyorum.
   2002 yılının son günleri idi. Burcu ile ikimiz Paris'in soğuğunda bir kaç gün sonraki ayrılığımızı düşünüp yılbaşına hazırlanıyorduk. Burcu 2003 yılının ilk günleri 5 Ocak günü A.B.D Newyork'a hareket edecekti. Herşey hazırdı. Daha önce de yazdığım gibi lisan okulu, Juillard Akademi program,kalacağı yer, vizesi, bileti, kısacası herşey hazırdı.Burcu Mart ayındaki Juillard sınavını deneyecek, yoğun İngilizce öğrenip Tofelde puan tutturmaya çalışacak ve sınav sonucuna göre kararımızı verecektik. Bu arada ben Paris'te biraz daha kalıp İstanbul'a dönecektim.Anlaşıldığı gibi bizi uzun bir özlem dönemi bekliyordu.
   O yıl başı Paris'te yaşayan ve bize her zaman bir aile sıcaklığı sağlayan arkadaşlarımızda toplanacak, kutlama yapacak ve ertesi günü evimize dönecektik.Bu yılbaşı gecesi bizim için çok öenemliydi. Zira daha sonra uzun süre hasret kalacaktık.
  Yılbaşı gecesi, arkadaşımızın evinde çok güzel bir yemekle başladı.Arkadaşımızın çocukları Şule, Habibe ve Şakir Burcu'nun en iyi arkadaşları idi.Herkes bize bir kaç gün sonraki ayrılığı anımsatmamak için çok eğlenceli bir ortam sağlamaya çalışıyordu.Burcu'nun Amerika'ya gidişi Paris'teki yaşamı gibi değildi.Artık daha da uzak olacaktı bizden.Her zaman gidip gelemeyecektik Amerika'ya Paris gibi.
  Çok neşeli yenen harika bir yemekten sonra gece yarısına doğru herkes birbirine önceden hazırladığı hediyeleri vermeye başladı.Çok özenle seçilmiş harika hediyelerdi herbiri.Hele Burcu'nun hediyesi çok güzeldi. Kocaman  bir noel baba.Tahtadan bacakları olan ,oturabilen,şirin , kocaman bir noel baba.O gece çocuklarla ve arkadaşlarla oynadığımız oyunlarla,sohbetlerle  sabaha kadar sürdü.Sabahın ilk ışıkları ağarırken biz ancak yatmaya gitmiştik. Ertesi gün öğleden sonra uyanabildik.Kahvaltının ardından biz evimize dönmek istedik.Çünkü 5 ocak sabahı çok erken Newyork uçağına binecek olan Burcu'nun hazurlıkları vardı.Oysaki Burcu ve çocuklar ayrılmak istemiyorlardı.Bir gece daha kalın diye yalvaran çocukların seslerine ben ve arkadaşım dayanamadık ve o geceyi de orada geçirmeye karar verdik.Ertesi gün bizi evimize bıraktıklarında neredeyse akşam üzeri olmuştu.Eve geldik. Asansörü  beklemeye başladık.O sırada aynı apartımanda oturan bir komşumuzu gördük. Bize sitemizin büyük bir sorun sebebiyle elektrik sisteminin arızalandığını ve asansörlerin çalışmadığını söyledi.Bu olay Paris'te hiç rastlanan bir durun değildi.Bizim ülkemizde elektrik kesintisi çok olduğu için biz alışkındık bu duruma ama Paris'te hiç rastlanan  bir olay değildi.Önce şaşırdık ama sonra derin derin düşünmeye başladık.Bizim oturduğumuz daire 11 .katta idi ve ellerimizde eşyalarımız, hediyelerimiz dolu idi.Bu durumda o kadar katı çıkmak büyük sorundu.Zavallı Burcu 'Elindeki tüm eşyaları bana ver,ben çıkarayım.sen sadece noel babayı al ve çık.'  dedi.Biz evin merdivenlerinden çıkmaya başladık.Burcucuk tüm eşyaları sırtlanmış, ben sadece noel babayı taşıyarak çıkıyorduk ama kucağımda tuttuğum noel babanın tahta ayakları her merdiven çıkışında tak tak ötüyordu.Önce bize çok komik gelen bu ses bir süre sonra yorulmaya başlayan Burcu'nun asabını bozmaya başlamıştı. 6 . kata geldiğimizde Burcu isyan etti. 'Anne şunun ayaklarını sıkı tut, vurmasın, çok sinirime gitti. 'dedi.Neyse yukarı çıkınca bu olaya epey güldük. Hala hatırlayıp güleriz.
  Katımıza çıkınca beni bir düşünce aldı. Eğer elektriklerin tamiri uzarsa ve Burcu gidene kadar asansör çalışmazsa o kadar bavulu biz 11. kattan nasıl indireceğiz düşüncesi kafama saplanmıştı. Burcu uzun süre Amerika'da kalacağı için 30 ar kiloluk iki bavulla gidecekti. Kemanı, sırt çantası, epey yükümüz olacaktı. Umarım elektrikler o güne kadar tamir edilirdi.
  Tabii korktuğumuz başımıza geldi.Arıza çok büyüktü ve Burcu'nun gideceği sabahın gecesi hala asansör çalışmıyordu. Bavulumuzu indirecek kimse yoktu. Ben artık çok komik çareler üretmeye başlamıştım. Paris'te çok donanımlı bir itfaiye kuruluşu vardı. En sonunda sabah 5 de itfaiyeyi çağırıp bavulları indirtmeyi bile düşündüm.
  Ertesi sabah 4 de uyandım. İlk işim kalkıp asansörü kontrol  etmek oldu. Gene çalışmıyordu. Bu arada dairelere elektrik veriyorlardı. Sadece asansör ve genel elektrik çalışmıyordu. Bu arada bizi havalimanına götürecek arkadaşımız da geldi. Ne yazık ki o da bir hanımdı ve biz üç hanım bu yükü 11 kat aşağı indirmak zorunda idik.
  Saat 5 de asansörün önüne çıktığımız zaman bir mucize oldu ve asansör çalışmaya başladı. Asansör tamir edilmişti ve ilk defa çalışıyordu.
   Biz rahatlıkla aşağı indik.
   Bu olaydan sonra Burcu'ya yardım eden bir şansın varlığına inandım.Evet onun yolu Amerika idi. Asansör bile bunu istemiş ve bize zorluk çıkatmamıştı.
  Burcu o gün Newyork'a gitti. Ama Mart ayında dönmedi, uçak biletini yaktı ve dönmedi. Hala Amerika'da.
   Artık sadece turist olarak geliyor ülkesine......

2 Ocak 2014 Perşembe

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Herkes Burcu'yu 3 ay sonra dönecek sanıyordu. Hatt...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Herkes Burcu'yu 3 ay sonra dönecek sanıyordu. Hatt...:   Yazıma kaldığım yerden başlamadan önce eklediğim resmi açıklayayım. Nisan 2002 tarihinde Burcu Göker Newyok'ta Juillard Scholl'u...

Herkes Burcu'yu 3 ay sonra dönecek sanıyordu. Hatta ben bile....

  Yazıma kaldığım yerden başlamadan önce eklediğim resmi açıklayayım. Nisan 2002 tarihinde Burcu Göker Newyok'ta Juillard Scholl'un önünde görülüyor.
  Nisan 2002 sonu Paris'e dönen Burcu'nun artık tek amacı Dekan Prof.Stephen Clap ile bir ay süre staj gördüğü Newyork Juillard Scholl'u kazanmak ve solistlik  eğitimine orada devam  etmekti. Fransa artık ona dar geliyordu.
  Bir sonraki yıl tofel sınavını da alarak Juliard sınavını denemek için Amerika'ya gitmeyi planlayan Burcu önce 7 yıldır yaşadığı, eğitim gördüğü Fransa'daki anlaşmalarını  halletmek zorunda idi.
  Burcu'yu 2002 yazında çok yoğun bir program bekliyordu gene.Temmuz ve Ağustos aylarında Almanya Leipzig'e giden Burcu Prof. Clap, Leipzig Akademi Direktörü Roland Baldini, gene Leipzig Müzik Akademi Profesörü Klaus Hertel ile yaptığı yoğun keman çalışmalarının yanısıra gerek ikili, gerek dörtlü olarak bir çok konser verdi.
  Bu konserler içinde basında en çok ses getireni Juillard Profesörü Bruce Brubaker yönetiminde yaylı çalgılar dörtlüsü olarak Leipzig Hall'de verdiği konserdi.
  Leipzig'deki bu akademik çalışmalar sırasında 23 dünya ülkesinden 73 katılımcı arasında hemen belirginleşen Burcu çok büyük bir takdir toplamıştı.
  Bu staj döneminin sonunda Prof. Clap, Burcu'yu Ocak 2003 tarihinde Newyork'a çalışmaya ve Mart ayında yapılacak Juillard giriş sınavlarını denemeye davet etti.
  Amerika hayali gerçeğe dönmeye başlamışdı galiba. Bunun bu kadar kolay olmadığını, zorluğunu fakat hiçbir şeyin imkansız olmadığını ilerki yazılarımı okuduğunuzda anlayacaksınız.
  Leipzig'den büyük başarı ve mutlulukla dönen Burcu, Ağustos ve Eylül aylarında çıkacağı Fransa Gençlik Orkestrası yaz turnesine hazırlanmaya başlamıştı bile.
  Bu arada bir noktayı belirteyim.Bütün bu sürede Burcu Türkiye'ye değil, ulaşım daha kolay olduğu ve haberleşme adresi Paris olduğu için Fransa'ya dönüyordu.Kısacası hep ailesinden, yurdundan uzaktı.
  Sanmayın ki bu kadar uzaklığa rağmen Burcu ailesinden ve ülkesinden koptu.Burcu hiçbir zaman ailesine, ülkesine, diline, kültürüne olan bağlılığını ve sevgisini kaybetmedi.
  Onbeş yaşında Türkiye'de katıldığı bir televizyon programında kendisine 'Ülkene dönecekmisin.'diye soran sunucuya verdiği cevap beni çok etkilemişti. Burcu 'Ben ülkemi dünyanın her yerinde temsil edeceğim,bu şekilde ülkeme daha yararlı olacağıma inanıyorum'.demişti.Greçekten de yurt dışında bulunduğu bu uzun sürede daima ülkesini en iyi şekilde temsil etti.
  Aradan uzun yıllar geçti.Şu anda Burcu Amerika'da.Orada yerleşti.İşi , evi orada. Daha dün gece 'Bana yeni yıl hediyesi olarak Elif Şafak'ın kitabını gönderirmisin'.diyordu. Hala ülkesindeki olayları internet üzerinden takip eden. ülkesinde basılan kitapları kendi öz dilinde okuyan, bu kadar yıl geçmesine rağmen dilini bozmayan, örf ve adetlerinden ayrılmayan Burcu sanırım Ülkem gençliğine güzel bir örnek teşkil etmektedir.
   Gelelim 2002 yazına.Burcu, ikinci kez katıldığı Fransa Gençlik Orkestrası yaz turnesinde Dijon, Vichy,Cote Basque,Paris konserlerine katıldı.Ayrıca aynı dönemde Orkestra ile İtalya Verona Festivalinde ve Orkestranın 20. kuruluş yıldönümü sebebiyle Dijon'da gerçekleşen iki özel konserde sahne aldı.
  Eylül ayında Paris'e dönen Burcu'yu, Ocak 2003 de planlanan Amerika yolculuğu, gireceği sınavlar için çalışmalar, Fransa'daki çalışmalarının tamamlanması ve diğer teknik konular bekliyordu.
  Öncelikle Amerika'da okuyacağı okulun gerektirdiği Tofel puanını almak için İngilizce eğitimine ağırlık vermesi,, tofel sınavını tekrar denemesi gerekiyordu.Paris'te vakit kaybetmemek için tekrar İngilizce kursuna başlamıştı. Bu sefer Nation'da Berlizt Dersanesine  her akşam gidiyordu.
  Bu arada 3 ay Amerika'da kalacağı yer,gideceği lisan okulu ve Amerikan vizesi gibi teknik sorunlar vardı.
  Paris'te her yıl düzenlenen çok  büyük bir Uluslararası Öğretim fuarında geçirdiğim iki günlük çok detaylı bir inceleme, lisan okulu problemimizi çözmemize yardımcı oldu. İki gün Sabah 9 akşam 6 fuarda lisan dersanesi araştırdım.
  İş kalacak yer sorununu halletmeye kalmıştı.Paris'te İnternet üzerinden yaptığımız büyük araştırma sonucu yurt işini de hallettik.Paris'teki Amerikan Konsolosluğuna vize başvursunda bulunduk. Nasılsa artık tecrübeli idik. Bu arada Paris_Newyork gidiş, dönüş biletlerini aldık.3 ay sonra  Burcu dönecekti.Bu konuyu özellikle belirtiyorum.3 Ay sonra neler olduğunu sonraki yazılarımda okuyacaksınız.
  Bütün bunlar olup biterken Burcu keman eğitimine, lisan okuluna ve konser çalışmalarına da devam ediyordu.Hayatımızda hiçbir şey değişmemişti.Hiç kimse Burcu'nun Amerika'ya gidip kalacağını tahmin etmiyordu.Herkes biraz kalıp, İngilizcesini ilerletip döneceğini sanıyordu. Ben bile dönecek sanıyordum.Hatta Fransa Hükümeti,Fransa Gençlik Orkestrasında çıkan vize sorunları yüzünden Fransız vatandaşlığını teklif etmiş ve bu konuda başlayan işlemler son raddesine gelmişti.
  Ama Burcu'nun aklında başka planlar vardı.Fransa artık ona yeterli gelmiyordu.

1 Ocak 2014 Çarşamba

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Adı Geçen Besteci Burcu Göker

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Adı Geçen Besteci Burcu Göker:   Öncelikle eklediğim resmi açıklamak istiyorum. Burcu Göker bu resimde 25 Nisan 2002 günü Newyork Büyük Elçiliğinde verdiği Konser sonras...

Adı Geçen Besteci Burcu Göker

  Öncelikle eklediğim resmi açıklamak istiyorum. Burcu Göker bu resimde 25 Nisan 2002 günü Newyork Büyük Elçiliğinde verdiği Konser sonrası görülüyor.Ünlü Orkestra Şefimiz Gürer Aykal Bey'ı ve Sayın Berna Yılmaz Hanım'ı tanıyacaksınız resimde.
  Burcu 2002 yılı Nisan ayında Newyok'ta bir yandan Juillard Scholl'da Prof.Clap ile keman bir yandan yoğun  İngilizce kursu arasında koşup duruyordu.
  Burcu bu .Yetinir mi. Mutlaka başka etkinlikleri de olacaktı Newyork'ta.
  Hemen Newyok'taki Türk camiası ile sıcak bir ilişki kuran Burcu güzel bir konser teklifi aldı. 23 Nisan Milli egemenlik Bayramımız için Newyok'taki Türk Başkonsolosluğunun düzenlediği etkinlikte bir keman resitali verme  önerisine sıcak bakan Burcu konser repertuarını hazırlamaya başlamıştı bile.O gün Başkonsolosluk binası salonlarında Newyok'ta görevli bütün Türklerin katılımı ile gerçekleşen konser,özenle seçilmiş Türk bestecilerinin klasik eserlerini de kapsayan repertuarı, Burcu'nun harika yorumu ile büyük beğeni aldı.Herkes 20 yaşındaki bu gencecik Türk kızına hayran olmuştu.Müzikteki kabiliyetinin , eşsiz yorumunun yanısıra,zarafeti, kibarlığı, herşeyden önce saygılı mütevaziliği ile onu bütün tanıyanları mestetmişti. Bütün bu duyguları o gün onu Newyok'ta tanıyan kişilerin şahsi izlenimlerini dinleyerek yazıyorum.
  Bu konserden 2 gün sonra Burcu 25 Nisan günü çok güzel ve çok etkili bir konsere daha imza atacaktı.Newyork'taki Başkonsolosluğu ziyareti sırasında onu tanıyan Newyork'ta görevli Birleşmiş Milletler Daimi Büyük Elçimizin Hanımı Burcu'dan Büyük Elçilikte bir konser vermesini istedi.Bu öneriyi çok büyük bir sevgi ile karşılayan Burcu, hemen  program çalışmalarına başladı.Konser 25 Nisan günü Büyük Elçilik Salonlarında olacaktı ve Büyük Elçimizin davetlisi olan yabancı büyük Elçiler için yapılacaktı. Bu resepsiyonda konser vermek Burcu için çok büyük bir şanstı.
  O geceki konsere büyük bri özenle hazırlanan  Burcu, o gece için Fransa'daki Türk Moda evlerinin kendisi için seçtiği bordo tuvaletinin içinde heyecandan titriyordu.
  Nihayyet büyük an geldi ve Burcu sahnede yerini aldı.Salonda bütün Dünya Büyükelçileri, eşleri,Türk camiasının adı bilinen kişileri yerlerini almış ve Burcu'yu dinlemeye hazırdı.Bu büyük bir sınavdı. Çok büyük bir özgüvenle sahne alan Burcu kendi seçtiği konser programının her parçasını İngilizce, Fransızca ve Türkçe tanıtarak ve bu parçaları neden seçtiğini açıklayarak çalmaya başladı.Bir çok değişik ülke bestecisinin eserlerinden özenle seçilen programda Fransızi Ermeni, Amerikalı,İngiliz bestecilerinin yanısıra 18. yüzyıl Osmanlı Müziğinden de örnekler vardı.Her parçası alkışlarla desteklenen konserin sonunda Burcu dinleyicilere büyük bir süpriz yapmıştı.Konserin en sonunda kendi bestesi olan Anadolu, Toprak adlı eserlerini seslendiren Burcu konser salonunda büyük bir coşku ile alkışlanıyordu.
   Daha sonra Büyük Elçimizin kendi anlattığı izlenimlerden duyduğumuza göre Büyük Elçimiz yanında bulunan Fransız Büyük elçisine Burcu'nun eseri yorumlanırken 'Bizim Türk bestecilerimiz de iyi değil mi.'demiş.Bu sözün üzerine Fransa Büyük Elçisi 'Evet, bu Türk besteci ,biraz evvel eseri yorumlanan Fransız bestecimizden daha başarılı. 'demiş.Bu olayı bana gülerek anlatan Burcu burada bahsedilen Türk besteci , adı geçen besteci ben oluyorum,Fransız besteci de Martinot .'diye kendi ile dalga geçebiliyordu.
  Bu olay hep gülerek andığımız bir anımız oldu.Konser sonunda verilen resepsiyonda konukların büyük sevgi ve takdirleri ile sarmalanan Burcu Büyük Elçilik konutunda ağırlanarak yolculanıyordu.
  Amerika'dan çok büyük deneyimler, bilgilerle dönen Burcu yeni kararlar arifesindeydi.Ama daha önce Fansa'daki işlerini tamamlaması gerekiyordu.Zira onun Fransa Gençlik Orkestrasındaki büyük başarısını gören Orkestra yönetimi,önümüzdeki yılda devam etmesi için sınava girmesini desteklemiş ve tekrar Fransa Gençlik Orkestrası sınavını kazanan Burcu ikinci yıl bu orkestra ile turneye çıkma hakkını kazanmıştı. Bu durumda Burcu Göker Fransa Gençlik  Orkestrasını kazanan ilk ve tek yabancı ünvanının yanısıra iki yıl üst üste Orkestrada görev alan kişi ünvanını da taşıyacaktı.
  Kısacası gene çok yoğun bir yaz Burcu'yu bekliyordu.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker İlk A.B.D yolcuğuna çıkıyor. Nisan 200...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker İlk A.B.D yolcuğuna çıkıyor. Nisan 200...:   Eklediğim resimde Burcu Göker Fransa Gençlik Orkestrası 2002 Bahar Turnesinde konser afişinin önünde görülüyor.   Burcu 16 Mart 2002 ta...