Hürriyet

27 Haziran 2014 Cuma

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Malatya İnönü Üniversitesi Konseri öncesi beni çok...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Malatya İnönü Üniversitesi Konseri öncesi beni çok...:   20 Mayıs gecesi daha doğrusu 21Mayıs gece yarısından sonra Malatya Hava Limanına indiğimizde hepimiz çok yorgunduk. Hadi Burcu ve...

Malatya İnönü Üniversitesi Konseri öncesi beni çok etkileyen bir olay


Malatya İnönü Üniversitesi konseri öncesi beni çok etkileyen bir olay
 
20 Mayıs gecesi daha doğrusu 21Mayıs gece yarısından sonra Malatya Hava Limanına indiğimizde hepimiz çok yorgunduk. Hadi Burcu ve Eric bir gün önce yorucu bir konser vermişlerdi. Ben konser vermediğim halde onlar kadar, hatta daha fazla yorgundum. Bir gün önceki İstanbul-Kocaeli yolculuğu, Konser heyecanı, birçok kişi ile tanışma, Konser sonunda acele Sabiha Gökçen Hava Limanına yetişme ve Ankara aktarmalı Malatya yolculuğu beni çok yormuştu.Ben artık Burcu ve Eric kadar genç değildim. Bu uzun konser turneleri onur verici olduğu kadar çok da yorucu oluyordu benim için.
İşte o gece bizi Malatya Hava limanında karşılayan İnönü Üniversitesi Rektörlük aracına bindiğimizde bir an gözlerimi kapattım. Bir an önce Üniversite Konuk evine varmak ve uyumak istiyordum. Uzun süren bir araba yolculuğundan sonra Malatya İnönü Üniversitesi Konuk Evine vardık. Hakikaten Malatya Hava Limanı şehre oldukça uzaktı. Konuk evine vardığımızda bize ayrılan odalara çıktığımızda birden gecemin aydınlandığını ve tüm yorgunluğumun geçtiğini hissettim. Üniversite Konuk Evinde bize ayrılan odalar tamamen kayısı renginin hakim olacağı bir dekorasyona sahipti .Kayısı rengi perdeler, kayısı rengi yatak örtüleri kayısının ana vatanı olan bu güzel şehrin Üniversite konuk evinde karşımıza çıkmiştı. Bu güzel dekore edilmiş odaları görünce birden tüm yorgunluğum geçti .Evet çok güzel bir konser, güzel bir mekan, güzel insanlar ve güzel anılarla dolu iki gün bizi bekliyordu.
O gece geç vakit Malatya'da derin bir uykuya daldık. Ertesi sabah bütün yorgunluklarımızı üzerimizden atmış bir şekilde çok zinde olarak kalktık .Konuk Evinin bahçesinde hazırlanan kahvaltı masasına oturduğumuzda  nefis mayıs sabah hafif esintilerle çok güzel bir günü müjdeliyordu.
Biz kahvaltımızı ederken biri kız iki genç Üniversiteli olduğunu tahmin ettiğimiz kişi masamıza geldi ve kendilerini tanıttılar. Bu kişiler Malatya İnönü Üniversite Yönetiminin bize konser ve sonrası için rehberlik etmesi amacıyle görevlendirdikleri gençlerdi.Gençlerden hanım olan Güzel Sanatlar Fakültesi Konservatuarında master yapan Günsü Yılma adlı kızımızdı. Daha sonra defalarca karşılaşacağımız ve yollarımızın kesişeceği Günsü kızımızla o gün aramızda doğan güzel elektrik gün geçtikçe artarak hala devam ediyor. En son 8 Mayıs Edirne Trakya Üniversitesi konserine özel olarak gelen kızımız halen Yıldız Teknik Üniversitesi Müzik Bölümünde doktora yapıyor.
O gün kahvaltı ve arkasında içilen kahveler sırasında daha da pekişen sohbetin ardından hep beraber Güzel Sanatlar Fakültesine geçtik. Konser öncesi Güzel Sanatlar Fakültesini gezmek, bölüm başkanları ile tanışmak istiyorduk. Üniversitede bizi Güzel sanatlar Fakültesi Profesörü Kadir Karkın Bey ve gene aynı Üniversitede görevli Doç ,Metin Karkın Beyler karşıladı. Bu değerli hocaların içten davranışları bizi daha da çok etkilemişti. Burcu Göker ,Eric Jenkins ve Prof.Kadir Karkın ve Doç Metin Karkın Beylerin müzik dolu sohbetlerini dinlerken birden Burcu'nun konserleri özellikle Üniversite konserleri sebebiyle ne çok değerli kişi ile tanıştığımı düşündüm. Bu çok büyük bir nimetti benim için.
O gün bu sohbetin ardından şahit olduğum ve beni çok etkileyen bir olayı daha sonraki yazımda anlatacağım

26 Haziran 2014 Perşembe

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: 20 Mayıs Gecesi Ankara aktarmalı Malatya uçağına y...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: 20 Mayıs Gecesi Ankara aktarmalı Malatya uçağına y...:   20 mayıs 2010 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Prof.Dr.Baki Komşuoğlu Kongre ve Kültür Merkezinde Burcu Göker ve Eric Jenkins'i...

20 Mayıs Gecesi Ankara aktarmalı Malatya uçağına yetişmek zorunda idik.


20 Mayıs Gecesi Ankara aktarmalı Malatya uçağına yetişmek zorunda idik.
 
20 mayıs 2010 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Prof.Dr.Baki Komşuoğlu Kongre ve Kültür Merkezinde Burcu Göker ve Eric Jenkins'in vermiş olduğu konseri anlatmaya devam ediyorum.
O gün Rektör Yardımcıı Prof.Dr.Ayşe Gökalp hanım ve diğer Üniversite yöneticileri ile Üniversitenin harika manzaralı lokalinde yenen tanışma yemeğinden hemen sonra Burcu ve Eric konser öncesi biraz alıştırma yapmak için hemen Kültür Merkezine gittiler. Prof.Dr.Baki Komşuoğlu Kongre ve Kültür merkezi Kocaeli'nin en büyük Konferans salonu.1200 kişilik bu salonu görünce bu konser için nasıl dolacağını düşünmeye başladım. Mayıs ayı öğrencilerin sınav ayı olduğu için bu tür konserlere gençler fazla rağbet göstermiyor.Ayrıca klasik müzik konserleri de fazla rağbet gösterilen konserler arasında değil ne yazık ki.
Ama o gün bu düşüncem de ne kadar hatalı olduğumu konser sonunda daha iyi anladım. Kocaeli Üniversitesi başta Sayın Rektörleri Sezer Komşuoğlu Hanım da olmak üzere bütün bölüm başkanlarının gösterdiği büyük itina ile olağanüstü bir katılım sağlamış ve konser salonu tamamen dolmuştu. Her bölüm öğrencilerini başta hocaları olmak üzere konser salonunda görmek çok duygulandırıcı bir durumdu.Konser çok güzel geçti .Konser sonunda Rektör yardımcısı Ayşe Gökalp Hanımdan çiçeğini alan Burcu ve Eric bu harika dinleyıcıden çok mutlu idi. Prof.Dr.Sezer Komşuoğlu Hanımla elele resim çektiren Burcu'nun gözlerindeki sevinç ve onur  unutulur gibi değildi.
Çok sevecen bir aile havasında geçen bu güzel konserin ardından uzun süren resim çektirme seaslarından sonra Burcu ve Eric hemen üstlerini değiştirdiler.Bütün ısrarlara rağmen konser ertesi bir çay bile içmeye vakit yoktu. Zira sanatçılar üstlerinden çıkardıkları tuvalet ve simokinleri hemen bavullarına koyacak ve rektörlük aracı bizi Sabiha Gökçen Hava Limanına götürmek üzere hareket edecekti.O gece Ankara aktarmalı Malatya uçağına yetişmek ve ertesi günü Malatya İnönü Üniversitesinde olmak zorunda idik.
Malatya İnönü Üniversitesinde 21 mayıs 2010 günü Üniversite Gençlik Şöleni kapsamında verilecek olan konseri ve anılarımızı bir sonraki yazımda anlatacağım

25 Haziran 2014 Çarşamba

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Prof.Dr.Baki Komşuoğlu Kültür ve Kongre Merkezinde...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Prof.Dr.Baki Komşuoğlu Kültür ve Kongre Merkezinde...: Prof.Dr.Baki Komşuoğlu Kültür ve Kongre Merkezindeki harika konser 18 Mayıs 2010 akşamı Düzce Üniversitesi Akçakoca Meslek Yüksek O...

Prof.Dr.Baki Komşuoğlu Kültür ve Kongre Merkezindeki Harika konser

Prof.Dr.Baki Komşuoğlu Kültür ve Kongre Merkezindeki harika konser

Prof.Dr.Baki Komşuoğlu Kültür ve Kongre Merkezindeki harika konser
18 Mayıs 2010 akşamı Düzce Üniversitesi Akçakoca Meslek Yüksek Okulu konserinden İstanbul'a döndüğümüzde vakit geç olmuştu.O gece iyice dinlenip  bir gün sonra gideceğimiz Kocaeli Üniversitesi Konseri ve onu takiben bir gün sonraki Malatya İnönü Üniversitesi Konserleri için hazırlanmamız gerekiyordu.Tabii bu konserlere hazırlanmak dinlenmenin yanısıra, konser kıyafetlerinin hazırlanması, repertuarın tekrar gözden geçirilmesi, notaların düzenlenmesi gbi bir çok faaliyet gerektiriyordu. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi Burcu her şehirde vereceği konserlerde farklı bir repertuar düzenliyor ve mutlaka o bölgenin müziklerinden seçtiği örnekleri repertuarına katıyordu.
20 Mayıs sabahı Kocaeli Üniversitesi aracı bizi evimizden almaya geldiğinde biz hazırdık. Önce saat 15.00 de Kocaeli Üniversitesi konseri olacak, daha sonra gene aynı Üniversitenin aracı bizi Malatya uçağına yetiştirmek üzere Sabiha Gökçen Hava Limanına bırakacaktı. O gece Ankara aktarmalı uçarak gece geç vakit Malatya'ya varacak ve ertesi gün Burcu Göker ve Eric Jenkins Malatya İnönü Üniversitesi 16.Sanat Spor Etkinlikleri kapsamında bir konser vereceklerdi. Oldukça yoğun gözüken bu programa karşılık hepimiz çok neşeli ve kuvvetli idik.
O gün Kocaeli Üniversitesine gitmeden önce yolumuzun üzerinde olan Hereke'de Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine misafir edildik. Önce Fakülte Dekanı Prof.M.Reşat Başar'in odasında kahvelerimizi içip Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim üyeleri ile tek tek tanıştıktan sonra Fakülte Orkestrasının çalışmalarını izlemek üzere Konser Salonlarına geçtik. O gün bizi en çok etkileyen olaylardan biri de Burcu'nun daha İstanbul'da Konservatuara başladığı zamanlardan tanıdığımız  genç öğrencilerimizin Fakültede öğretim üyesi olarak karşımıza çıkmasıydı. Bu gençlerden biri de Burcu'nun Gonca ablası idi. Burcu İstanbul Üniversitesi Keman bölümüne yarı zamanlı olarak başladığı 8 yaşında sınıfında daha büyük iki abla vardı.Gonca Abla ve Nazlı Abla.O zamanlar Burcu daha keman akort etmeyı bilmediği için Gonca abla ve Nazlı abla Burcu'nun kemanını akort etmesine yardımcı oluyorlardı. Bazen de çalışmalarında zorlandığı zamanlarda ona yol gösteriyorlardı. İşte Burcu çok küçük bir kemancı iken ona yardım eden ablalarından birini ,Gonca Ablasını Kocaeli Üniversitesi Konservatuarında daha da büyümüş.evlenmiş ve çocuk sahibi olmuş olarak karşısında görünce çok sevinmişti. Gonca Ablası da bir zamanlar küçücük olan Burcu'yu yetişkin bir kemancı olarak görünce çok mutlu olmuştu. İki eski dostun yıllar sonra sarılması etraftakileri de çok duygulandırmıştı. Gonca ablası  ile konuşacak çok şeyi olan Burcu, Kocaeli Üniversitesi Prof.Dr Baki Komşuoğlu Kültür Kongre Merkezinde saat 15.00 gerçekleşecek konser sonrası konuşmak üzere vedalaştılar.
Bu güzel ziyaret ne yazık ki fazla uzun süremezdi. Güzel Sanatlar Fakültesinde Öğretim üyeleri ve Öğrencilerle konserde buluşmak üzere vedalaşıp Kocaeli üniversitesine doğru yola çıktık.
Kocaeli Üniversitesine vardığımızda bizi Rektör Yardımcısı Prof.Dr Ayşe Sevim Gökalp Hanım karşıladı ve Üniversitenin harika manzaral lokalinde bareberce bir öğle yemeği düzenlendiğini söyledi. Kocaeli Üniversitesi çok geniş bir kampüs içinde çok büyük bir Üniversite. 55.000 öğrencisi ile Türkiye'nin en kalabalık Üniversitelerinden biri. Bütün bölümlerin olduğu Üniversite çok değerli Öğretim üyeler ile de Türk Yüksek Öğrenimine büyük katkıda bulunuyor.
Rektör yardımcısı Ayşe Hanım ve diğer Öğretim üyelerinin katılımı ile çok neşeli geçen bir yemekten sonra kahvelerimizi içip hemen Konser salonuna geçebileceğimizi söylediler.Burcu özellikle Eric Konser salonunda piyano ile biraz alıştırma yapma gereği duyuyordu. Burcu kemanını yanında taşıdığı için bu enstürüman alıştırması Eric için gerekli oluyor.Her salonun piyanosu farklı olabileceği için Eric'in konserden önce pianoyu tanıması ve biraz  aliştırma yapması gerekiyor.Tabıı Burcu'nun da onunla eşlik  olarak biraz çalışmaları gerekiyor.
Kocaelinin en modern Kültür ve Kongre Merkezi olan Prof.Dr.Baki Komşuoğlu Kültür ve Kongre Merkezindeki o harika konseri bir sonraki yazımda anlatmaya devam edeceğim

24 Haziran 2014 Salı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Düzce Üniversitesi ve Düzce ile ilgili ne güzel an...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Düzce Üniversitesi ve Düzce ile ilgili ne güzel an...:   Bugün 2010 yılı Mayıs ayında Burcu Göker-Eric Jenkins ikilisinin gerçekleştirdiği Türkiye Konser turnesini kaldığımız yerden anla...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Düzce Üniversitesi ve Düzce ile ilgili ne güzel an...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Düzce Üniversitesi ve Düzce ile ilgili ne güzel an...:   Bugün 2010 yılı Mayıs ayında Burcu Göker-Eric Jenkins ikilisinin gerçekleştirdiği Türkiye Konser turnesini kaldığımız yerden anla...

Düzce Üniversitesi ve Düzce ile ilgili ne güzel anılar biriktirdik.


Düzce Üniversitesi ve Düzce ile ilgili ne güzel Anılar biriktirdik.
 
Bugün 2010 yılı Mayıs ayında Burcu Göker-Eric Jenkins ikilisinin gerçekleştirdiği Türkiye Konser turnesini kaldığımız yerden anlatmaya devam edeceğim.
En son 12 Mayıs Konya Selçuk Üniversitesi konserini ve ertesi gün yapmış olduğumuz harika Konya gezimizi anlatmıştım.
12 Mayıs Konya Selçuk Üniversitesi Konserinden sonraki konser durağımız 17 Mayıs Düzce Üniversitesi ve 18 Mayıs Akçakoca Yüksek Okulu konseri idi.
Daha önceki yazılarımı okuyanlar iyi anımsarlar. Burcu Göker ve Eric Jenkins 2009 yılında Düzce Ünivesitesi Konuralp Yerleşkesinde yeni inşaa edilen Konferans Salonunun açılşında bir konser vermişler ve bu konser Üniversite çevresinde ve Düzce basınında çok ses getirmişti.Gene yazılarımı okuyanlar anımsarlar,Konser salonun inşası da Burcu için çok güzel anılar taşımaktaydı.
2010 yılı için Düzce Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.Dr.Funda Sivrikaya Şerifoğlundan tekrar bir konser daveti alan Burcu ve Eric bu daveti büyük bir çoşku ile kabul ettiler. Zaten yıl içinde Eric, Burcu ve Funda hanım konser salonu için yeni bir piyano alımı konusunda haberleşmişlerdi. Bu yıl da gene geçen yıl konser salonunun ilk davetlisi olma şerefi gibi yeni alınan piyanoda ilk çalma şerefi bizim genç sanatçılarımızın olacaktı.
12 Mayıs sabahı bizi evimizden almaya gelen Rektörlük aracına binerken hepimiz çok heyecanlı idik. Bu heyecanımız çok sevdiğimiz bir dostumuzu ziyaret etmenin çoşkusu  kadar, yeni alınan bir piyanonun ilk yorumcusu olmanın duygularını da taşıyordu. Düzce Üniversitesinin ve onun çok değerli üyelerinin bizim için ne denli değerli olduğunu daha önceki yazılarımda bahsetmiştim.
O gün ilk konser Düzce Üniversitesi Konuralp Yerleşkesi Konfeans Salonunda saat 18.00 gerçekleşecekti. Bizi almaya sabah gelen araç Düzce ili sınırlarına girdiğinde daha öğle olmamıştı. Bu kadar erken gelmemizin bir sebebi olduğunu ve bize çok güzel bir süpriz hazırlandığını birazdan öğrenecektik. Bizi Düzce'ye getiren araç Düzce iline girip şehrin içinden geçti ve şehrin dışında ağaçlık, harika bir yolda ilerlemeye başladı. Üçümüz de merakla aracın pencelerinden  bakıyorduk. Biraz gittikten sonra aracımız bir binanın önünde durdu. Binanın üzerinde Kaynaşlı Meslek Yüksek Okulu yazılı büyük bir tabela vardı. Bizi binanın kapısında daha sonra adını öğreneceğimiz Kaynaşlı Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yrd. Doç.Ayhan Şamandar Bey karşıladı. Tanışma ve hoşgeldinden sonra bizi makamında bir kahve içmeye davet etti. Kahvelerimizi içip, biraz dinlendikten sonra okulu gezmek ve öğrenciler ve öğretim üyeleri ile tanışmak için binayı dolaşmaya başladık. Yüksek Okulda Ebru, El Sanatları Atölyelerini büyük bir zevk ve merakla gezerken örenciler bize kendilerini tanıtıp, yaptıkları eserleri göstermek için sıraya girmişlerdi. Ebru Atölyesinde Ebru yapımı konusunda bilgi aldıktan sonra, El sanatları atölyesinde öğrencilerin yaptığı el sanatlarını inceledik. Bu arada Burcu'ya ve bana öğrenciler kendi yaptıkları harika kolyeleri armağan ettiler. Herbiri bir sanat eseri niteliğinde olan bu kolyelerı hala sevgi ile saklıyoruz. Okulun sergi salonundaki resim sergisini gezip, anı defterine bugün ile ilgili anılarımızı yazdıktan sonra Ayhan Bey bugünün anısına Burcu'ya bir Ebru tablosu  armağan etti. Bu tablo şu anda evimizin  en değerli  yerinde asılı duruyor .
Yörenin elsanatlarının da eğitimin verildiği ve zamanla büyük gelişim kaydeden Yüksek Okul gezısınden sonra öğle yemeği için nefis ağaçlar altında, dağların arasında bir tesiste bizim için hazırlanmış harika masanın başında bu çok güzel başlayan günün mutluluğu ile öğle yemeğimizi yedik ve kahvelerden sonra Düzce'ye doğru yola çıktık.
Artık saat 18.00 deki konsere hazırdık. Düzce Üniversitesi ve Düzce ile ilgili ne güzel anılar biriktirdiğimizin mutluluğu ile konser saatini beklemeye başladım.

22 Haziran 2014 Pazar

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Konser sonunda Sanatçıları tebrik ederek yorgunluk...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Konser sonunda Sanatçıları tebrik ederek yorgunluk...: Burcu Göker 18 Mayıs 2010 günü Düzce'de uyandığımız güneşli sabah bize çok güzel geçecek bir günü müjdeliyordu. Düzce'den...

Konser sonunda Sanatçıları tebrik ederek yorgunluklarını giderin.

Konser sonunda sanatçıları tebrik ederek onların yorgunluğunu giderin
Burcu Göker

18 Mayıs 2010 günü Düzce'de uyandığımız güneşli sabah bize çok güzel geçecek bir günü müjdeliyordu. Düzce'den Akçakoca'ya gene Rektörlüğün aracı ile yola çıkacaktık. Bir gece önce Rektör Hanımla Burcu yaptıkları konuşmada Haziran ayında Düzce Üniverstesinde yapılacak Keman Masterclassın başlama tarihini 15 haziran olarak kararlaştırmışlardı. Bu tarihe göre Üniversite duyuru ve öğrenci kabullerini yapacak, bizler de işlerimizi, konserlerimizi bitirip bir gün önceden Düzce'ye gidecektik.O tarihlerde Eric Amerika'ya dönmüş olacağı için Burcu ile ikimiz Düzce'ye gidecek ve Masterclass süresince ben Burcu'ya arkadaşlık edecektim. Bu süre Burcu'nun çok sevdiği öğretmenlik işini yapması açısından zevkli olduğu kadar ikimizin de bu güzel yerde tatili açısından çok zevkli geçeceğe benziyordu.
O sabah bir gün önceki konserin  mutluluğu ile yola çıkarken yanlız değildik. Bu sefer yanımızda Düzce Üniversitesi  Rektör yardımıcımız ve eşi Nesibe Hanım da vardı. Onlar da bizimle Akçakoca'ya Burcu ile Eric'in konserine geliyorlardı. Bu arada Nesibe Hanımın da o gün ve daha sonraki günlerde bize Düzce'de gösterdiği yakın ilgiyi söylemeden geçemeyeceğim.
Düzce Akçakoca arasındaki harika ağaçlık 30 kiolmetrelik yolu kısa sürede aldık. O gün Akçakoca Meslek Okulu Konferans Salonunda gerçekleşecek olan konser saat 14.00 de idi. Rektör yardimcımız konser öncesi sahilde Akçakoca Meslek Yüksek Okulu yöneticileri ile bir öğle yemeği planladıklarını  söyledi. Akçakoca sahilinde deniz kenarında bir balık restoranında  hep beraber yediğimiz yemeğin tadı unutulmazdı. Akçakoca Meslek Yüksek Okulu Öğretim üyeleri, Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcımız ve eşi. Burcu ben ve Eric. Bu güzel topluluğa güzel bir mayıs havası, deniz kokusu, Karadenizin harika barbunya ve mezgit balıkları, Bir de bir saat sonra Burcu Göker'in kemanından dökülecek harika tınıların hayali. İşte mutluluk bu diye düşündüm. Bu mutluluk hissini ne çok yaşıyorum.Çok şanslıyım galiba.
Bu güzel ,neşe dolu yemeğin ardından kahvelerimizi içip Akçakoca Meswlek Yüksek Okulu'na doğru yola çıktık. Bir yıl önce gene aynı dönemde aynı Yüksek Okula misafir olmuş ve gene Burcu bir konser vermişti. Artık evimizde, akrabalarımızın arasında gibi bir duygu ile gidiyorduk. Burcu bu gün konseri yanlız verecekti. Zira Akçakoca Meslek okulu bir önceki yıl olduğu gibi gene  bir konser piyanosuna sahip değildi.Bu durum Burcu için bir mahzur oluşturmuyordu. Solo keman parçaları ve pıyanoya az ihtiyaç duyulan bazı Türkülerle harika bir repertuarı  çabucak oluşturmuş ve gene dinleyicisi ile çok güzel bir gönül köprüsü kurmuştu.
Konser sonunda Rektör yardımcımızdan çiçeğini alıp, tebrikleri kabul eden Burcu gene çok mutlu idi. Geçen yıl olduğu gibi öğrenciler ellerinde çiçekleri tebrik kuyruğuna girmiş ve resim çektirmek için sıra bekliyorlardı. Bu arada Düzce basını ve televizyoncuları  de röportaj için bekliyordu.
Sanırım konserlerin en zevkli taraflarından biri de bu en sondaki tebrik fasılları oluyor. Bu arada bir şey söylemeden geçemeyeceğim. Bazen konser sonunda dinleyiciler çok istedikleri halde sanatçılar yorgundur diye tebrik için kulise gitmeye ve konser sırasında biriktirdiklei duygularını ifade etmeye çekiniyorlar. Kendim sanatçı olmadığım ve konser vermediğim halde yıllardır bu işin içinde olan bir kişi olarak, şunu açıklıkla belirteyim. Konser sonlarında sanatçılar bu tebrik faslını çok bekliyorlar. Ne kadar yorgun olurlarsa olsunlar o tebrikler sanatçıların motivasyonu oluyor.
İşte bu sebepten gidin,sanatçıları kutlayın,sevginizi,konserden duyduğunuz hazzı belirtin. İnanın işte o zaman onların hiç yorgunluğu kalmıyor.
O gün Akçakocadan İstanbul'a dönerken yorgun ama çok mutlu idik. İsranbul'da bir gün kalacak daha sonra yoğun bir konser trafiğine gene girecektik. Yeni yerler, yeni kişiler bizi bekliyordu

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker'in Düzce'lileri büyülediği Konser

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker'in Düzce'lileri büyülediği Konser: Burcu Göker Düzcelileri yine büyüledi.   Burcu Göker Mayıs 2010 Akçakoca Meslek Yüksek Okulu Konseri Sonrası 17 Mayıs 2010 günü D...

Burcu Göker'in Düzce'lileri büyülediği Konser

Burcu Göker Düzcelileri yine büyüledi.

Burcu Göker Düzcelileri yine büyüledi.
 
Burcu Göker Mayıs 2010 Akçakoca Meslek Yüksek Okulu Konseri Sonrası

17 Mayıs 2010 günü Düzce Üniversitesi Konuralp Yerleşkesi Konferans Salonunda Burcu Göker ve Eric Jenkins konserini dinlemeye hazırlanırken Salona yeni alınan piyano sahnede ışık ışık parlıyordu. Eric bu harika piyanoda ilk defa çalacak olmanın mutluluk ve çoşkusu içindeydi. Aynen geçen yıl aynı tarihlerde yeni açılan bu salonda ilk defa çalacak olmanın çoşkusu ve mutluluğu gibi.
Konser Salonu geçen yıl olduğu gibi gene tamamen dolu idi. Düzce Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinin yanısıra bütün Düzce protokolu salonda yerini almıştı. Düzce üniversitesindeki bu harika katılımı ne yazık ki bir çok bölgemizde göremiyoruz. Gönül hep böyle geniş katılımlı konserler istiyor.
Konser öncesi bir açılış konuşması yapan Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu heryıl Burcu Göker Eric Jenkins Mayıs Konserlerinin geleneksel olmasını arzu ettiklerinı belirtti. Biraz sonra Burcu da konserine başlamadan önce heryıl aynı tarihte Düzce'ye geleceğiz ve çalacağiz sözünü verdi.
Sanatçılar konserlerinde Mendelssohn. Schoenfield. Piazolla gibi klasik müzik bestecilerinin eserlerini yorumladılar. Konserin sonuna doğru Burcu ve Eric keman ve piyano için derlenmiş türkülerden bir demet ile salondaki dinleyicinin duygularını coşturdular. Yörük Ali Efe Zeybeği, Çanakkale Türküsü, Vardar Ovası türkülerini keman piyano eşliğinde sunan ikili dinleyiciden büyük alkış aldı. Burcu Göker konserin finalini yeni bestesi Su ile yaptı. Dikkat ettim. Burcu bütün konserlerinde en sona kendi bestelerinden birini veya bir kaçını ilave ediyor ve mutlaka konserini kendi bestesi ile bitiriyor. Sanırım bu olay ben de besteciler içinde varım demek gibi bir şey.
Bu güzel ve çok anlamlı konserin sonunda Rektör Hanım Burcu ve Eric'e gül motiflerinin bulunduğu bir ebru tablosu hediye etti.
Günün en anlamlı olayı ise gece konser sonunda hep beraber neşe içinde yenen yemekte Rektör Hanımın Burcu'dan haziran ayında Üniversitede bir masterclass yapması konusunda aldığı sözdü.
Demek ki bir aydan kısa bir süre sonra gene bu cennet yere gelecek ve her zamankinden daha çok kalacaktık. Burcu masterclass yaparken ben de çevreyi daha iyi tanıma fırsatı bulabilecektim.
Ertesi sabah Akçakoca'ya doğru yola çıkacak ve 18 mayıs günü Akçakoca Meslek Yüksek Okulu Konferans Salonunda bir konser daha olacaktı.
O gece günün heyecanı ve mutluluğu ile uykuya dalmadan önce bir an düşündüm. Burcu ile çok zor bir eğitim yolculuğundan geliyorduk. Ama bütün yorgunluklarımı bu anlamlı konserler unutturuyordu. Bir anne daha ne isteyebilir ki.
Bir sonraki yazımda Akçakoca yolculuğumuzu ve konserimizi anlatacağım

21 Haziran 2014 Cumartesi

Kulaklar?n pas? silindi

Kulaklar?n pas? silindi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Konya Konserimizin Sonu.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Konya Konserimizin Sonu.: O gün Alaettin tepesinde kafede oturuken gözüm karşıdaki apartımanlara takıldı. birden 41 yıl önce birbuçuk yıl yaşadığımız evimizden Al...

Konya Konserimizin Sonu.


O gün Alaettin tepesinde kafede oturuken gözüm karşıdaki apartımanlara takıldı. birden 41 yıl önce birbuçuk yıl yaşadığımız evimizden Alaettin tepesinin görüldüğünü hatırladım. Evimiz Alaettin tepesinin karşısında Şahin sinemasinin yanında beş katlı bir apartımanın en üst çatı katı idi. Altta iki daire olduğu için çatı katının etrafını çeviren balkon çok geniş ve manzaralı idi. Hatta terasımız o kadar genişti ki akşamları terasta yürüyüşe çıkardık. İşte bunu hatırlayınca Alaettin tepesinde oturduğumuz kafede başımı çevirip etrafa iyice baktim. O zaman günün süprizini gördüm. 41 Yıl önce bir buçuk yıl oturduğum evim, balkonum karşımdaydı. Ben yıkıldığını düşünürken evim çok güzel pembeye boyanmış terası, harika çiçekleri ile karşımda sanki yıllar hiç geçmemiş gibi duruyordu. Nerdeyse 23 yaşında ben balkon kapısından çıkıp terasta gezmeye başlayacaktim.
Çayımızı içtikten sonra hemen kalkıp evimi daha yakından görmek istedim. Apartımanımıza yaklaştıkça heyecanım artıyordu. Apartımanın adı bile değişmemişti. Sadece kapıda bir tabela fazladan vardı. Bu bir hukuk bürosunun tabelası idi. Tabeladaki kat numarasına bakınca benim evimin artık hukuk bürosu olduğunu gördüm. Evimi çok görmek istiyordum. Beraberimdeki arkadaşlar çıkıp görebileceğimi söylediler ama ben vazgeçtim. Evimin yeni halini görmek istemiyordum. O ev  benim 41 yıl önceki anılarımdaki gibi kalmalı idi.
Bu kararımdan sonra çevre gezimize devam ettik. Alaettin Keykubat camiiini, Konyalıların şemsiye dedikleri ve altında Alaettin zamanından kalma tarihi bir kalıntının durduğu yapıyı gördük. Resimler çekerek bu harika geziyi ölümsüzleştirdik.
Şimdi sıra Konya'nın çok meşhur Meram bağlarına gitmeye gelmişti. Bizim askerlik dönemimizde harika bağların, bahçelerin olduğu ve her Konyalının zaman zaman gidip piknikler yaptığı çok nefis bir mesire yeri idi Meram Bağları.
Arabamızla Meram Bağlarına giderken geçtiğimiz yollarda gözlerie inanamadım. 41 yıl önce hiçbir yerleşimin olmadığı bu yerler şimdi harika villalar, evlerle dolmuştu. Bu güzel şehirleşme çok hoşuma gitti. Hele Meram Bağlarına vardığımızda gördüklerime inanamadım.
Bir zamanlar sadece ağaçlık olan, ortasından dere akan yer, etrafına yapılan çeşitli kafeler, restoranlar ile harika bir mesire yeri haline dönüşmüştü. Çok şık bir restoranda Konya'nın meşhur bamya çorbası, etli ekmeği ve kuyu kebabından oluşan yemeğimizi yerken ne kadar mutlu olduğumu tekrar düşündüm. Bu kadar yıl sonra buralara gelip anılarımı tazelemek çok keyif verici idi. Hele geldiğim yerleri bıraktığım halinden daha gelişmiş görmek daha güzeldi.
Bütün bunların Burcu'nun ve onun konserleri sayesinde gerçekleşmesi ise keyiflerin en büyüğü idi.
Ertesi sabah İstanbul'a giden uçakta Burcu ile bir sonraki konserin planlarını yapıyorduk. Bu seferki durağımız Düzce Üniversitesi ve Akçakoca Meslek Yüksek Okulu idi.

19 Haziran 2014 Perşembe

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Gece Sinemadan çıkışta mutlaka Pasta veya Dondurma...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Gece Sinemadan çıkışta mutlaka Pasta veya Dondurma...: Gece Sinemadan çıkışta mutlaka Pasta veya Dondurma yemeye giderdik. 41 yıl önceki Meram Askerlik Şubesi Burcu Göker, Eric Jenkins...

Gece Sinemadan çıkışta mutlaka Pasta veya Dondurma yemeye giderdik.

Gece Sinemadan çıkışta mutlaka Pasta veya Dondurma yemeye giderdik.
41 yıl önceki Meram Askerlik Şubesi

Burcu Göker, Eric Jenkins, ben ve Seyit Yöre o gün Konya gezimize Mevlana müzesinden başlamıştık.41  Sene önce defalarca ziyaret ettiğim Mevlana müzesini bu sefer canım kızımla gezmek çok keyifli idi. Mevlana müzesine araba ile giderken yıllar önce her sabah evden çıkıp işe gittiğim ana caddeden geçtik. Sanki hiç bir şey değişmemiş gibi idi. Sanırım sadece ben değişmiştim. Bir ara gözüm bir buçuk sene çalıştığım Yapı ve Kredi Bankası Konya şubesinin binasına takıldı. Bina aynı şekilde duruyordu. Çok tarihi ve güzel bina yılların etkisini hiç hissetmemiş gibi idi. O binada acı, tatlı ne anılarım olduğunu düşündüm. O zamanlar 23 yaşında idim. Şimdi birçok kişinin çocuk diyebileceği bir yaşta, Üniversite bitirmiş, evlenmiş, işe girmiş ve ailemdem kilometrelerce uzakta hiç bilmediğim, kimseyi tanımadığım bu şehirde yaşama başlamıştım. Üniversiteyi bitirene kadar kendi ülkemde Ankaradan ileri gitmemiş olan ben Konya'ya gelmekle büyük cesaret göstermiştim. Türkiye'den Fransa'ya, sonra Amerika'ya, Kanada'ya sonra tekrar Amerika'ya giden Burcu ne de olsa benim kızımdı. Eskilerin deyimi ile Armut dibine düşmüştü.
Mevlana gezimiz bizi ruhen başka alemlere götürmüştü. Şimdi bir kahve molası verme zamanı idi. Kahve molasından sonra Mevlanadan yürüyerek Alaattin Tepesine doğru çıkmaya başladık. Amacım Konya Ordu evinin karşısındaki sokakta bulunan Meram Askerlik şubesini bulmaktı. Bizim bulunduğumuz tarihlerde Meram Askerlik şubesini ve diğer iki askerilik şubesini de barındıran bina eski ve çok tarihi bir yapı idi. Birden karşımıza Meram Askerlik şubesinin eski binası çıktı. Ama artık bina eski değildi. Harika restore edilmişti ve şu anda Meram Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu olarak Konyalılara hizmet veriyordu. Birçok anımı barındıran binayı büyük bir duygusalllık içinde gezdim. Eşim bir buçuk sene bu binada önce asteğmen, sonra da teğmen olarak görev yapmıştı. Orada tanıdığım Albaylarımı, yüzbaşılarımı ve binbaşılarımı hayır ile yad ettikten sonra binadan çıktık. Bu binanın arkasında Aziz Pavlus kilisesi vardı. Kilise restore edilmiş ve tertemiz duruyordu. Konya Ordu evinin önüne çıktığımızda Konya'da bulunduğumuz  zaman vaktimizin büyük kısmını geçirdiğimiz ordu evi binasını görünce gene çok duygulandım. O anda aklıma geldi. Ordu evinin tam karşısında Ankara Pastanesi vardı. Eşimle akşamları sinemaya giderdik. Sinemadan çıkışta İstanbul Caddebostan'dan kalan bir alışkanlık dondurma veya pasta yemek isterdik. Biz Üniversite yıllarımızda Caddebostan'da açık yazlık sinemaya gider ve çıkışta mutlaka Lebon veya Divan pastanesinden pasta veya dondurma yerdık. Aynı şekilde İstiklal Caddesinde de Emek sinemasına gider, çıkışta İnci Pastanesinde profiterol yerdik. İşte bu alışkanlığı  Konya'da da  sürdürmek isteğimiz Ankara Pastanesini bulmamızla sonuçlanmıştı. Akşam sinema çıkışı Pastaneye gider ve pasta yerdik. Gerçi o zamanlar sanırım Konya halkı bir kadın ile özellikle başı açık genç bir kadınla bir adamın gece yarısı pastaneye girişine alışmamıştı ve bize biraz garip bakarlardı.. Ayrıca pasta yapma konusunda da pek beceri kazanmadıkları için pastalar pek pastaya benzemezdi ama olsun biz gene sinemadan çıkışta pasta yerdik ya.
İşte ben de o gün Konya gezimizde Ordu evinin karşısında birden Ankara Pastanesini görünce önce çok şaşırdım, sonra çok eski bir dostu görmüş gibi çok sevindim.Hep beraber kendimizi hemen pastaneye attık. Sahibi ile konuşup anılarımızı tazelemek istiyordum. 1967 yılından beri aynı yerde hizmet veren pastaneye ne yazık ki geçen yıllarda el değiştirmiş ve yeni sahipleri eskileri hatırlamıyordu. Demek ki biz orada pasta yerken pastane daha yeni imiş. Ama biz gene de 41 yıl sonra orada birer dondurma yedik. Gördüğüm kadarı ile pasta ve dondurma konusunda beceri kazanmışlar ve artık Konyalılara daha iyi ürünler sunuyorlardı.
Bu yürüyüşlerden yorulmuştuk. Ayrıca İstanbul'dan iş için gelen ve dün geceki konserde bizleri yanlız bırakmayan dostlarımızla Alaettin tepesindeki kafede buluşacaktık. Ben Alaettin tepesini görünce çok şaşırdım. Bzim zamanımızda üzerinde hiçbir kafe ve oturma yeri, olmayan bölge harika bir yerleşim yerine dönüştürülmüştü. Birbirinden güzel kafeler, şık fast foodcular halka hizmet için bekliyordu. O zaman anladım ki Konya Selçuk Üniversitesinin şehrin sosyal gelişimine çok büyük yararı olmuş. Daha önce de bahsettiğim gibi Üniversitede okuyan 85000 öğrencinin gereksinimlerini karşılamak için açılan bir çok iş yeri hem şehri sosyal yönden geliştirmiş, hem de Konya'nın ekonomik gelişimine büyük katkı sağlamıştı.
Alaettin tepesinde dostlarımızla harika çayımızı yudumlarken, işte o zaman hayatımın süprizini gördüm. Onu da bir sonraki yazıumda anlatacağım

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Konya'da 41 yıl sonra canlanan Anılar

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Konya'da 41 yıl sonra canlanan Anılar: Burcu Göker ve Eric Jenkins Konya gezisinde Alaettin Tepesinde 12 Mayıs 2010 gecesi  Konya Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel K...

Konya'da 41 yıl sonra canlanan Anılar

Konya'da 41 yıl sonra canlanan Anılar
Burcu Göker ve Eric Jenkins Konya gezisinde Alaettin Tepesinde

12 Mayıs 2010 gecesi  Konya Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel Konferans Salonunda Burcu Göker ve Eric Jenkins konserinin büyük beğeni ve takdir aldığını bir önceki yazımda yazmıştım. O gece Üniversiteye ait kampüs içinde 2003 yılında yapılmış çok modern konuk evinde görevini yapmış kişilerin ruh huzuru ile dinlenmeye çekildiğimizde aklımızda bir gün sonrası için tasarlanmış harika Konya gezisinin hayali vardı.
Ertesi sabah kahvaltıdan sonra Selçuk Üniversitesi Müzik Bölüm Başkanı Doçent Seyit Yöre bizi Konya şehrini gezdirmek üzere gelip Konuk evinden aldı. Burcu  bugüne kadar sadece resimlerinden görüp tanıdığı orta Anadolu'nun bu en büyük şehrini göreceği için, Eric yüzyıllardır birçok medeniyeti barındırmış bu tarih dolu şehri gezeceği için heyecanlı idi. Ama en büyük heyecan benim ki idi. Zira bu tarihten 41 yıl önce nisan 1969 ile eylül 1970 tarihleri arasında  tam birbuçuk yıl ben bu şehirde yaşamış, çalışmış ve bir çok anı edinmiştim. 1969 yılında ben ve eşim daha yeni evli, Üniversiteyi yeni bitirmiş çok genç iki insan olarak evlilik ve çalışma hayatımızın ilk temel taşlarını bu şehirde atmıştık. Eşim Bursa Personel okulundaki 6 aylık öneğitimden sonra kura çekmiş ve kurasında çıkan Konya Meram Askerlik şubesine asteğmen olarak tayin olmuştu. Ben ise o dönemde İstanbul Yapı ve Kredi Bankasında çalışma hayatına başlamıştım. Eşim Konya'da birbuçuk yıl kalacaktı. Daha yeni evli idi ve çok gençtik. Eşimden bu kadar uzun süre ayrı kalamazdım. Zaten planımız da benim de tayinimi alıp askerlik süresince onunla aynı şehirde oturmaktı. Hemen Banka Genel Müdürlüğüne bir dilekçe yazarak Konya şubesine tayinimi istedim. Yaptığım araştırmalara göre Konya'da bankanın iki şubesi vardı. İşte güneşli bir Nisan sabahı İstanbul'da bahar çiçekleri açmışken beni yerleştirmeye beraberimde gelen halam Nimet hanımla bindiğimiz Konya Meram Ekspresi 12 saatlik bir yolculuktan sonra bizi karlı bir Konya 'ya indirdi. Bu şekilde başlayan Konya maceramız harika anılarla, şahane dostluklarla devam etti. İkimiz de Konya'da kaldığımız birbuçuk yılda belki on yaş büyüdük. İşte ben 41 yıl sonra çok gençken yaşadığım bu şehre Burcu'nun konseri sebebiyle gelmek imkanını bulmuştum.
Bu son gezimizde 41 yıl önce oturduğum evimi, çalıştığım bankamı, yaşadığım yerleri görmek istiyordum. Belki de bütün bu söylediğim yerler yıkılmıştı. Mutlaka yıkılmıştı. Ama olsun gene de bir iz bulabilirdim.
Ve buldum da. Öncelikle 13 Mayıs sabahı Konya Selçuk Üniversitesi Rektörlük binasına geldik. Rektör Yardımcısı Kürşat Beyin davetlisi idik. Rektörlük binasını görünce gözlerime  inanamadım. Bizim bir buçuk yıl oturduğumuz evimizin arka sokağındaki Kız Öğretmen Okulu binası Selçuk Üniversitesi Rektörlük binası olmuştu. Bu tarihi ve çok güzel binanın harika bir de bahçesi vardı. Rektörlük bu bahçedeki kameriyenin altinda çok güzek hizmet veren bir restoran yapmıştı. Üniversitenin öğretim elemanları bu kameriye altlarında oturup kahve içip, yemek yiyebiliyorlardı. Rektörlükteki görüşmemizden sonra  Konya Şehir gezimiz başladı. Gezimizde ilk durak Mevlana müzesi idi.
Yıllar önce gezdiğim yerleri tekrar gezmek.anılarımı Burcu ve Eric'le paylaşmak harika bir duygu idi.
Gezimizin devamını bir sonraki yazımda yazacağım

17 Haziran 2014 Salı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Başından gül yaprakları dökülen Kemancı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Başından gül yaprakları dökülen Kemancı:   12 mayıs 2010 Konya Seçuk Üniversitesi Konseri 11 Mayıs 2010 gecesi Burcu ve ben T.R.T Gece Haberleri Programından eve döndüğüm...

Başından gül yaprakları dökülen Kemancı


Başından gül yaprakları dökülen Kemancı
 
12 mayıs 2010 Konya Seçuk Üniversitesi Konseri

11 Mayıs 2010 gecesi Burcu ve ben T.R.T Gece Haberleri Programından eve döndüğümüzde saat gece yarısı 2.30 du. Yorgunduk, uykusuzduk ama çok mutlu idik. Üzerimizde çok sevdiği işi yapan ve bu işte başarıya ulaşan kişilerin mutlu yorgunluğu vardı. Gece eve geldiğimizde babamız ve Eric uyuyordu. Ev birgün önce gelen bavullar, konser sonrası getirilip gelişi güzel koltukların üzerine atılmış tuvaletler ve gece konser sonrası verilmiş ve salonun heryerine konmuş çiçeklerle adeta bir yangın yerini andırıyordu. Bu kalabalığın içinde ertesi günkü Konya yolculuğu için bavul hazırlamak zorunda olan Burcu işe önce bir kahve yaparak başladı. İkimiz için de gece uzun olacağa benziyordu. Varsın evin diğer fertleri uyusun. Ertesi günkü Konya konseri için bavul hazırlayıp artık dinlenmeyi hak ettiğimizde saat sabaha karşı 4.30 u gösteriyordu. Biraz uyumamız ve sabah kalkıp Konya yolculuğuna başlamamız lazımdı. Her ikimiz de uyumak için yataklarımıza yattığımızda heyecan ve mutluluktan kalbimiz kıpır kıpırdı ve uyuyamıyorduk. Çok büyük üzüntüler kadar çoşku ve mutluluklar da insanın uykusunu kaçırıyor. Bunu o gece bir kez daha anladım.
Ertesi sabah kahvaltıda Eric'e dün geceki maceramızı anlatırken Eric'in ne luzum var bu kadar koşturmaya dediği dikkatimi çekti. Eric bizim savaşımızı anlayamıyordu. Zaten anlamasını beklemek de yanlıştı. Çünkü Burcu ile beni kimse anlamıyordu. Evet ne lüzum vardı bütün bunlara. İsterseniz yazımı sabırla sonuna kadar okuyun. Sonunda öyle bir şey olacak ki bu koşturmanın ne lüzumu olduğunu siz de anlayacaksınız.
Konya uçağında biraz dinlenme firsatını bulduk. Bizi alandan Selçuk Üniversitesinin bizi karşılamakla görevlendirilmiş arabası karşıladı. Herşey çok sıcaktı. Karşılama, öğretim üyelerinin sıcaklığı çok güzeldi. Hemen iki gece kalacağımız Üniversite konuk evine götürüldük. Üniversite konserlerinin en güzel tarafı bu vesile ile çok güzel insanlarla tanışmamız ve çok güzel yerler görmemiz. Bunu tekrarlamak da fayda var sanırım. Üniversite kampüsü Konya Şehir merkezinden 10 km uzakta, harika bir yerleşim. Konser verdiğimiz tarihte 85 000 öğrencisi ile Konya Selçuk Üniversitesi Türkiye'nin en fazla öğrenciye sahip Üniversitesi idi. Üniversite Konya şehrine ekonomik ve sosyal yönden çok büyük artılar getirmiş. Konuk evinde biraz dinlendikten sonra bizi konserin verileceği Süleyman Demirel Kongre Merkezine götürdüler. Konser gece saat 20.00 de olacaktı. Burcu ve Eric konser salonundaki piyanoda biraz prova yapmak zorunda idiler. Burcu daima enstürümanını  yanında taşıdığı için şanslı. Oysa ki Eric daima değişik piyanolarla çaldığı için konser öncesi piyanoda prova yapması gerekiyor. Konser salonu 1200 kişilik harika bir salon. Sahne düzeni çok güzel, harika bir piyanoları var. Hakikaten ülkemizdeki Üniversitelerin konferans ve kültür Merkezleri çok mükemmel. Sahneye Selçuk Üniversitesi SinemaTelevizyon Bölümü öğrencileri çekim için sistem kuruyorlardı. O gece konserde çekim yapacaklardı. Gerçekten o gece çok güzel bir çekim yaptılar ve bize de bu çekimden bir örnek verdiler.
Burcu ve Eric gece konserde giyecekleri kıyafetlerini de yanlarına almışlardı. Kongre merkezi büyük bir tesis ve içinde sadece konferans salonu değil, sergi, salonları ve diğer aktıvite salonları mevcut.
Ben de sanatçılarımız prova yaparken tesisteki sergileri gezdim.Nihayyet konser saati geldi. Bizimle ilgilenen Müzik Bölüm Başkanı Doçent Seyit Yöre çok kibardı. Burcu ve Eric'in bütün ihtiyaçları ile tek tek ilgileniyordu. Bu arada konser salonunda İstanbul'dan iki arkadaşımız gördüm. Bir iş için Konya'ya gelen arkadaşlarımız bu konserde bizi yanlız bırakmak istememişlerdi. Konser başlamadan önce salonda çok kişinin olmaması beni biraz üzdü ve bu durumu  konserin iyi tanıtılamamasına bağladım. Oysa ki konser iyi tanıtılmıştı. Afişler, duyurular, katologlar gayet iyi düzenlenmişti. Ben bu düşünce ile boynu bükük oturuken  konser başladı. 1200 kişilik salonun sadece 3 te biri dolu idi.
Burcu bu konser için İstanbul'da bir gece önce çaldığı  programdan farklı bir program seçmişti. Mendelssohn sonatttan sonra hemen Schoenfled'ın 4 hatıra isimli dans parçalarını çalan Burcu ve Eric daha sonra Piazolla'dan iki tango çaldılar. Konserin bundan sonraki bölümü Konya için özeldi. Adnan Saygun'nun Horon adlı eseri ile devam eden konser Burcu Göker'in kendi bestesi olan Anadolu ve Su ile sonuçlandı. Burcu her üniversite ,her şehir için özellikle seçtiği repertuarını Konya'da da yapmış ve programında  bis olarak yöresel türkülere yer vermişti.
Bu arada çok ilginç bir olay oldu. Burcu kendi bestesi Anadolu'yu çalarken  birden salondan yaşlı bir adam yerinden kalktı ve sahneye çıkan merdivenlere yöneldi. Salondaki herkes nefesi tutmuş olacakları seyrediyordu. Daima Türkiye hakkında terör senaryoları ile dolu Eric piyanonun başında doğrulmuş ve olayı izliyordu. Anadolu solo keman için bestelenmiş bir eser olduğundan Eric o anda çalmıyordu ve boştu. Burcu sahneye çıkan kişi karşısında hiç istifini bozmamış ve büyük bir sakinlikle çalmasına devam ediyordu. Sahnenin ortasına kadar yürüyüp Burcu'nun yanına gelen adam o anda elinde olduğunu fark ettiğimiz beyaz naylon torbayı açtı ve içinden evet dikkat edin içinden çıkardığı beyaz gül yapraklarını Burcu'nun başından aşağı atmaya başladı. Bu yazıma ek olarak bu anın resmını de koydum. Bütün salon dikkatle olacakları izliyordu. Bir anda Burcu, piyano gül yaprakları içinde kaldı. Burcu hiçbir şey olmamış gibi çalmaya devam ediyordu. Bütün yaprakları Burcu'nun başından aşağı döken  adam, görevini bitirinde sahneden indi ve gidip yerine oturdu. Şimdi herkes Burcu'nun ne reaksiyon göstereceğini merakla bekliyordu. Başından aşağı gül yaprakları atılan bir Klasik Müzik sanatçısı ne yapardı. Genelde bağırır, çalmayı bırakır, konseri terk ederdi. Böyle bir tepki, korkusu ile yerlerinde heyecanla bekleşen Üniversite yöneticileri Burcu'nun tepkisi karşısında şaşırıp kaldılar. Burcu bu güzel olay için teşekkür ediyor ve bunu güzel bir anı olarak saklayacağını söylüyordu. İşte o zaman bütün salonla birlikte ben de Burcu'ya bir kez daha hayran oldum. Bütün salon diyorum. Konser başlarken 3 te biri dolu olan salon konser bitiminde tamemen dolu idi. Meğer salonun arka kapısını açık bırakmışlar ve sergı izlemeye veya kültür merkezini gezmeye gelen öğrenciler Burcu'nun müziğini duydukça salonu doldurmuş. Ben bu olayı Bremen Mızıkacılarına benzettım.
Yazıma başlarken bütün bu koşuşturmaların ne lüzumu var diye sormuştum. İşte sadece bu bir tek gül olayı bile ne lüzumu olduğunu anlatmıyor mu

16 Haziran 2014 Pazartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Baharda Dansa Davet

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Baharda Dansa Davet:   Burcu Göker Konser Afişi Burcu Göker ve Eric Jenkins 7 ve 8 mayıs 2010 taihlerinde New York'ta Stradivarius Konserleri kaps...

Baharda Dansa Davet


Baharda dansa davet
 
Burcu Göker Konser Afişi

Burcu Göker ve Eric Jenkins 7 ve 8 mayıs 2010 taihlerinde New York'ta Stradivarius Konserleri kapsamında verdikleri ve gerek yurt içi gerekse yurt dışı basında çok ses getiren resitallerinden sonra 9 mayısta Türkiye'ye doğru hareket ettiler. 10 Mayıs akşamı Atatürk hava limanına vardıklarında hem çok yorgun hem de uykusuzdular. Hemen dinlenip jetlagı üstlerinden atıp hazırlanmaları gerekiyordu. Zira ertesi  gün yani 11 mayıs günü Caddebostan Kültür Merkezinde çok büyük bir konser vereceklerdi.
11 Mayıs sabahı erkenden kalkan Burcu ve Eric hemen akşamki konserin hazırlıklarına başladılar. Bu arada evimiz de yangın yerine dönmüştü. Her zaman tertipli olan evimiz bir anda 4 tane büyük bavulun ortaya saçılması ve konser telaşı içinde oldukça dağınık görünüyordu. Burcu'nun bu yılki konserlerinin teması Baharda Dansa Davet idi. 11 Mayıs ile 31 Mayıs arasında üç haftada 8 konser verecek olan sanatçılar konser salonlarında vereceklerı konserlerinde birinci bölümünde Stravinsky'nin Suite İtalianne ve Mendelssohn'un keman ve piyano için Fa major sonatını seçmişlerdi. Mendelssohn'un bu sonatı çok bilinen bir eser değil. Ancak sanatçı öldükten sonra bulunan bu eser geçmiş yıllarda Yahudi Menuhin tarafından yorumlanmış ve tanıtılmıştı. Bu konserlerin ikinci bölümünde seçilen eserler hakikaten konserlerin temasına uygun baharda dans  ettiren eserlerdi. Paul Schoenfield'den 4 hatıra, Howard Blake'den jazz dansları ve Astor Piazzolla'dan 4 tango. 4 Hatıra isimli eser de zaten Samba,Tango,Tin Pan Alley ve Square Dans gibi popüler dans parçalarının klasik müzikteki örnekleri idi.
O gece Caddebostan Kültür Merkezi tamamen dolu idi. Bir hafta öncesinden çıkan biletler iki günde tükenmiş ve bir çok kişi bilet bulamamıştı. Konsere nasıl gireceği konusunda bize ulaşan kişilere Burcu konser saatini beklemelerini ve herkesi içeri almaya gayret edeceklerini söylüyordu. Nitekim sonunda konser başlama zilleri çalarken kapılar açıldı ve dışarda bekleyen ve yer bulamayan kişiler de içeri girdi.
Konserin birinci bölümü harika bir klasik müzik ziyafeti ile mest olan dinleyiciler ikinci bölüm başladığında Burcu'yu gördüklerinde şaşkınlıklarını gizleyemediler. Burcu ikinci bölümde çalacağı eserlere uygun  püsküllü  bir tango kyafeti ile sahnede yerini almıştı. Konserin ikinci bölümü çok güzel geçti. Bütün salon bu harika eserlerle Burcu ile çoştu ve adeta yerlerinde dans etti. Hakikaten konser amacına erişmiş ve o gece 650 kişi Caddebostan Kültür merkezinin Büyük salonunda Burcu ve Eric'in müziği ile samba, tango yapmıştı.
Konserin bitiminde Burcu bis parçası isteyen izleyicilerinden özür diledi.Her zaman konser bitiminde fazlası ile bis yapan Burcu bu sefer bis yapamıyordu. Tebrikleri de kabul edemeyeceğini söyleyen Burcu aşağıda T.R.T nın arabasının beklediğini Gece Haberlerinde program konuğu olduğunu ve isteyenlerin kendisini bu gece orada da izleyebileceğini söyleyerek soyunma odasına yöneldi.
Burcu hemen üstünü değiştirdi ve ikimiz T.R.T nin arabasına  binip Ortaköy Stüdyolarına yöneldik. Bu arada babamızı ve Eric'i çiçekler, tuvaletlerle eve uyumaya gönderdik.
Eric'in dinlenmesi gerekti. Zira ertesi gün Konya Selçuk Üniversitesi Konseri için Konya'ya hareket edecektik. Peki Eric dinlenecek de Burcu ne olacak diye aklınıza gelebilir. Bir komando gibi çalışan Burcu maalesef dinlenemiyecekti. O gece yarısından sonra T.R.T deki programından dönecek, sabaha kadar Konya için bavul hazırlayacak, ertesi sabah iki saat uyku ile Konya'ya hareket edecek ve gece Konya'da konser verecektı. Bütün bunları yaparken yorgun, isteksiz olma gibi bir hakkı yoktu. Ama biz bütün bunların içinde bile çok mutluyduk. Gece T.R.T arabasında programa yetişirken açlık bastırıken, dönüşte araba da uyuklarken, gece o karmaşa da bavul hazırlarken mutlu idik ve hep gülüyorduk

15 Haziran 2014 Pazar

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Az bilinen bestecileri bulup yorumlamak define bul...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Az bilinen bestecileri bulup yorumlamak define bul...:   Burcu Göker Konser sonrası Burcu Göker ve Eric Jenkins 5 mayıs 2010 da Florida'dan New York'a hareket ettiler. 7 mayıs ...

Az bilinen bestecileri bulup yorumlamak define bulmak gibi


Az bilinen bestecileri bulup yorumlamak define bulmak gibi
 
Burcu Göker Konser sonrası

Burcu Göker ve Eric Jenkins 5 mayıs 2010 da Florida'dan New York'a hareket ettiler. 7 mayıs NewYork WMP Concert Hall konseri için kendisine tahsis edilecek olan Stradivarius kemanla tanışmanın heyacanı içindeki Burcu ve onun heyecanını paylaşan  Eric konser sponsorlarınıın  davetlisi olacaklardı.
Burcu, Beth'in şubat ayındaki vefatından sonra  zor günler geçirdi. Bunları daha önceki yazılarımda anlatmıştım. Bu zor günlerinde ona en büyük kuvvet mayıs ayında New York'ta ve Türkiye'de vereceği konserlerdi. Bu konserlerin verdiği moral güçle daha da güçlenen Burcu artık Florida State Üniversitesindeki sorunlarını da tek başına halletmeyi öğrenmişti.
Burcu ve Eric'in New York'taki konserlerine ben ve ailesinden kimse gidemedi ama  ailesi kadar ve belki de çok daha fazla yakın olan dostları onu bu konserde yanlız bırakmadı. Türkiye'den sevgili Perihan Pamukbezci hanım ve ablası Huriye hanım, Almanya'dan oğulları İhsan Pamukbezci Bey bu konserler için New York'a gelmişlerdi.
New York Konserleri daha gerçekleşmeden basında ses getirmeye başlamıştı. New York  Türk basını Genç Keman Üstadı New York'u fethetmeye geliyor diye manşet atarak bu güzel haberi paylaşıyordu. Gene New York basınında yapılan bir röportajda Burcu'ya sorulan sualler arasında dikkatimi en çok çekenlerden biri 'Her konserinizde az bilinen bestecilerden de örnekler çalıyorsunuz, bunun sebebi nedir.'suali idi.
Burcu bu suale verdiği cevapla belki de hayat görüşünü ortaya koyuyordu. Burcu, az bilinen bestecileri bulup çıkartmak ve çalmak, klasik müzik dinleyicisine değişik tatlar sunmak anlamına geliyor diyerek cevapladığı bu sualde sonra şöyle devam ediyordu. Bu eserleri bulup çıkartıp ,çalmak kendimi  hazine arayan ve bulan bir kişi gibi hisesetmeme sebep oluyor. Bulduklarımı yorumlamak, yorumlarken küçük izahatlarla onları seyirciye anlatmak bana da dinleyenlerime de büyük keyif veriyor  diyen Burcu yaptığı işi ne kadar sevdiğini ve ne kadar gönül verdiğini anlatmış oluyordu.
Konserler New York'ta büyük ses getirdi. Konsere başlamadan önce B.M Daimi Temsilcisine ve New  York Başkonsolosluna kendisine verdikleri destekten dolayı teşekkür eden  Burcu konserin sonunda dinleyiciden çok büyük beğeni ve alkış alıyordu.
Burcu'nun Newyork'taki konserleri Türk basınında da büyük ses getirdi. Bu güzel övgülerle 8 mayıs konserinden bir gün sonra Türkiye'ye gelecek olan Burcu ve Eric'i 10 mayısta İstanbul'da büyük bir konser bekliyordu. Amerika'dan uzun bir yolculuktan sonra saat farkı denen bir olayı da sırtlanıp  bir gün sonra İstanbul'da büyük bir konser vermek herhalde Burcu ve Eric'e mahsustu. Ayrıca iş bu kadarla  da kalmayacaktı. İşte mayıs 2010 da üç gün içinde Burcu'nun ve dolayısı ile bizim yaşadığımız maratonu bir sonraki yazımda anlatacağım.
Burada bir konuyu daha belirtmek istiyorum. Burcu ile Newyork konserine katılan ve gene Burcu ile Türkiye'ye dönen Perihan hanım 10 mayıs Caddebostan konserinde de vardi ve ben 70 yaşın üstünde olan bu hanımefendinin klasik müziğe ve Burcu'ya olan sevgisinin önünde saygı ile eğiliyorum. Hem 10 mayıs Perihan Hanımın doğum günü idi. İyi ki doğdunuz Perihan Pamukbezci.

14 Haziran 2014 Cumartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bu ,mücadele ettikçe güç kazanan bir savaşçının öy...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bu ,mücadele ettikçe güç kazanan bir savaşçının öy...: Burcu Göker'in 12 şubat 2010 da hocası Beth Newdome'yı kaybettiğini ve Florida State Üniversitesindeki doktora mücadelesi...

Bu ,mücadele ettikçe güç kazanan bir savaşçının öyküsüdür.

Bu savaş, mücadele ettikçe güç kazanan bir savaşcının öyküsüdür.


Burcu Göker'in 12 şubat 2010 da hocası Beth Newdome'yı kaybettiğini ve Florida State Üniversitesindeki doktora mücadelesinde bundan sonra yanlız olduğunu önceki yazılarımda yazmıştım. Bu zorlu mücadeleyi yeri geldiği zaman anlatacağım. Bu , yılmayan ve mücade ettikçe güç kazanan bir savaşcının öyküsüdür.
Beth'in ölümünden sonra çalışmalarına daha bir hızla sarılan Burcu'yu şimdi çok güzel olaylar beklemektedir. Bütün o acı olaylar sırasında Newyork'tan aldığı mesajlar ve telefonlar Burcu'ya keman kariyerinde yeni bir sayfa açmıştır.
Önceki yazılarımda Fransa Barbara Krakauer Provance Müzik festivalinde Burcu'nun konserler verdiğini ve bu konserlerde çok beğenilip festivale adını veren Barbara Krakaur'e ait bir milyon dolar değerindeki kemanın kendisine tahsis edildiğini ve bu çok değerli kemanla Fransa'da konserler verdiğini yazmıştım. Barbara Krakaur'in Newyork'ta yaşayan eşi  Burcu'ya A.B.D de konser teklifi getirmiş fakat Burcu Florida'ya gidiş hazırlığında bunları değerlendirememişti.
Burcu Beth'in hastalığının son günlerinde çok bunalmışken Newyork'tan Bill Krakaur'den bir telefon geldi. Newyork'ta Staridavarius vakfının da temsilcisi olan Bill, Burcu ve Eric'e mayıs ayında Newyork'ta iki konser teklifi getiriyordu. Bu konserler Long İsland Chamber Players ve Gradoux- Matt Rare Violin sponsorluğunda Newyork'un önemli konser salonlarından WMP Concert Hall ve Long İsland United Methodist Church'de gerçekleşecekti.
WPM Concert Hall daha önce Ray Chen, Sunto Sato ve Han bin gibi dünyaca tanınmış sanatçıların çaldığı bir salon. Bu salonda 7 mayıs 2010 gecesi  parlayan yıldızları sunan önemli bir konser dizisinde yer alacak olan Burcu Göker Enesco, Mendelshon ve Schoenfield'in eserlerini vakfın tahsis ettiği 1684 yapımı ve 5 milyon dolar değerindeki bir Stradivarius kemanla çalacaktı. Aynı şekilde 8 mayıs gecesi de Long İsland United Methodist Church'de aynı konser tekrarlanacaktı. Ayrıca Burcu ikinci konserin repertuarına A. Adnan Saygun'un Horon adlı eserini de ilave etmiş ve bu şekilde bir Türk bestecinin Amerika'da bir kere daha dinlenmesine vesile olmuştu.
Bu güzel konser teklifleri Burcu'ya bu elemli günlerinde adeta bir ilaç gibi geldi. Bu güzel haberi hasta yatağındaki Beth ile paylaştığında onun gözlerinde çok uzun zamandır görmediği ışıltıyı görmek Burcu'yu daha çok mutlu etti. Hemen Bili Krakaur'ı arayarak teklifleri kabul ettiğini bildirdi. Artık sıra organızasyonların gerçekleşmesine kalmıştı.
Yapılan planlamaya göre Burcu ve Eric Florida State Üniversitesindeki akademik dönemin sona ermesi ile mayısın ilk günleri önce Newyok'a geçecekler, konserlerini yapacaklar, sonra Türkiye'ye gelecekler ve 10 mayıs 2010 da Caddebostan Kültür Merkezi konseri ile Türkiye turnelerine başlayacaklardı. Bana herkes Burcu'nun Newyork'taki konserlerine  gidip gitmeyeceğimi soruyordu. Ben bu konserlere gitmek çok istiyordum. Çocuğumu Newyork'ta elinde Stradivarius kemanla o muhteşem salonlarda izlemek çok isterdim ama Türkiye'deki konserlerin tanıtım ve hazırlıkları görevi bana aitti ve bu görev sebebiyle o günlerde Amerika'ya gidemezdim. Ama benim yokluğumu ona hissettirmemek ve bu güzel konserlerinde onun yanında olmak için çok sevdiğimiz dostlarımız İstanbul-Newyork gidiş biletlerini almışlardı bile.
Bu harika konseri ve yankılarını bir sonraki yazımda anlatacağım.

13 Haziran 2014 Cuma

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Beth'den geriye sadece anıları,kemanı ve bir de Bu...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Beth'den geriye sadece anıları,kemanı ve bir de Bu...:   İki gündür Bilgisayar başına oturup yazı yazamıyorum. Beth'in hikayesinin sonunu yazmam gerektiğini biliyorum ama elim bir tü...

Beth'den geriye sadece anıları,kemanı ve bir de Burcu'nun gözyaşları kaldı.

Beth'den geriye sadece anıları, kemanı ve bir de Burcu'nun gözyaşları kaldı.
 

İki gündür Bilgisayar başına oturup yazı yazamıyorum. Beth'in hikayesinin sonunu yazmam gerektiğini biliyorum ama elim bir türlü bu hikayeyi bitirmeye ermiyor. Okuyan dostlarım sürekli Beth'e ne oldu diye soruyorlar. Ben bu olayda da çok iyi anladım ki ben acıklı yazıların yazarı değilim. Mutlu olayları yazarken kendiliğinden dökülen satırlarım acıklı olaylarda tıkanıveriyor nedense.
Beth Newdome 12 Şubat 2010 tarihinde bu dünyaya veda etti. Öldüğü zaman 42 yaşında idi. Kendisinden geriye sonu acı biten anılar ve çok değerli kemanı kaldı. Kemanını hasta iken kendisini pek arayamayan kardeşi geldi aldı. Çünkü kardeşi uzak bir eyalette oturuyordu ve kendi çocukları, ailesi vardı. Beth'den geriye bir de Burcu'nun gözyaşları kaldı.
Burcu ve Eric aralık 2009 başında Türkiye'den döndüklerinden sonra Beth yataktan kalkamadı. Burcu ile de bir daha ders yapamadılar. Ama Burcu hemen hemen hergün Beth'e gitti ve konuştular. Günlerce konuştular. Bazen Beth Burcu'ya mesleki yaşamından, düşüncelerinden anlattı, bazen de Burcu Beth'i neşelendirmek için komiklikler yaptı. Ama hep konuştular .Bu hastalık günleri Burcu ile Beth'i daha da yaklaştırmişti. Beth öldüğü gün Burcu hayatın anlamını bir kere daha iyice düşünmek gerektiğini anladı. Daha önce aile büyüklerini anneanesini, dedesini, babaannesini kaybeden Burcu bu sefer bir başka ölüm olayını tek başına yaşıyordu. Aile büyüklerini kaybettiğinde yanında annesi, babası ve ablası vardı. Onların omuzunda ağlayabiliyordu. Bu sefer omuzunda ağlayabileceği sadece Eric vardı.
Yıllarca kemanı, kariyeri için büyük mücadele veren ve belki de yaşadığı olumsuz olaylardan dolayı bünyesinde kötü bir hastalığı gelştiren Beth bu dünyadan sessizce çekip gitmişti. Ama gidişinin bir sonucu olarak Burcu'ya çok büyük bir düşünce gücü bırakmıştı. Yaşadığı her olaydan ders almayı kendine düstur edinen Burcu bu olaydan da büyük bir ders çıkartmıştı. Burcu artık yaşamında başına gelen olumsuz olaylardan sıyrılabilmek için çok daha güçlü olması gerektiğini biliyordu. Zira bundan sonra Üniversitede başına daha fazla olumsuz olay gelebilirdi. Artık onu savunan bir hocası yoktu. Hoş uzun zamandır Beth'in hastalığı sebebiyle Burcu yanlızdı. O günden sonra Burcu okulda başka bir hoca ile doktora çalışmalarına devam etti. Ama Üniversite içinde kendi sorunlarını kendi halletme alışkanlığını daha da geliştirdi.
Şimdi Burcu Göker'in önünde Mayıs 2010 da önce Amerika'da Newyork'da, sonra da Türkiye'de vereceği büyük konserler vardı. Çok güçlü olmalıydı. ÇOK

12 Haziran 2014 Perşembe

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Beth veda ediyordu ama Burcu henüz bu vedayı kabul...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Beth veda ediyordu ama Burcu henüz bu vedayı kabul...: Beth veda ediyordu ama Burcu henüz bu vedayı kabul etmiş değildi. Burcu Göker ve Eric Jenkins 30 Kasım 2009 tarihinde Florida&#39...

Beth veda ediyordu ama Burcu henüz bu vedayı kabul etmiş değildi.

Beth veda ediyordu ama Burcu henüz bu vedayı kabul etmiş değildi.

Beth veda ediyordu ama Burcu henüz bu vedayı kabul etmiş değildi.
Burcu Göker ve Eric Jenkins 30 Kasım 2009 tarihinde Florida'ya geri döndüler. Türkiye'de kaldıkları bir hafta, geçirdikleri harika konser ve düğün onları çok pozitif duygularla beslemiş ve sorunlarına karşı daha güçlü kılmıştı.
Oysa ki bundan sonraki günler onları özellikle Burcu'yu sadece sorun değil çok acıklı bir olay da bekliyordu. Florida'ya döndükleri zaman ilk olarak hocası Beth'ı arayan Burcu onun telefonda bile konuşamayacak kadar güçsüz olduğunu fark edince çok üzüldü. Burcu'lar Amerika'da yokken Beth daha da ağırlaşmış ve artık yatağından kalkamaz hale gelmişti. Bunu işiten Burcu hemen Beth'in evine koştu.
Daha önceden son derece dinç ve güzel tanıdığı Beth çok halsiz ve kötü gözüküyordu. Çok zayıflamıştı. Oysa ki görüşmeyeli çok zaman olmamıştı. Bir insanın 10 gün içinde buı kadar değişebileceğini ilk defa bu olayda gören Burcu çok üzgündü. Ama üzgünlüğünü, ümitsizliğini Beth'e fark ettirmemesi lazımdı. Bugüne kadar hep iyileşeceğini düşünen ve bu düşünce ile hastalığının bütün arazlarına katlanan Beth ümidini yitirmiş gözüküyordu. Burcu gene de kuvvetli ve ümitli gözükmeliydi.
Beth'in bir kardeşinden ve onun çocuklarından başka kimsesi yoktu ve onlar da başka bir şehirde idiler. Bakacak kimsesi olmayan Beth'in durumu çok zordu. Bu durumda Burcu'ya çok büyük bir ödev düşüyordu. Her gün belli saatlerini Beth'e ayırıp onunla ilgilenmesi gerektiğini düşündü. Bunu yapmak zorunda değildi belki ama hep kalbi, hem aklı, hem de yaşadığı coğrafyanın adetleri, annaneleri bunu yapmasını emrediyordu. Bir zamanlar güçlü olan, ona yardım eden, onu savunan, Florida State Üniversitesinde tam burs almasını sağlayan, kısa zaman da olsa çok sevdiği kemanı konusunda ona birçok şey öğreten bu insana zor zamanında yardım etmek Burcu'nun görevi idi artık. Burcu hergün derslerinden, Üniversitedeki görevlerinden artan zamanlarda bazen bir çiçek, bazen bir kek alarak Beth'e gitmeye ve onunla kahve içip sohbet etmeye başlamıştı. Bu arada Beth'in hastalığı sebebiyle yapamadığı işlerini de toparlamaya çalışıyordu. Tabii içi kan ağlarken yüzünde bir mutluluk maskesi takmayı ihmal etmiyordu. Beth'e moral vermesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Beth artık Burcu ile ders de yapamıyordu. En son derslerini kasım ayında Türkiye'den döndükten sonra yapmışlardı
Bir gün Beth ile Burcu beraber oturuken Beth birden Burcu'ya Florida'dan gitmesi gerektiğini söyledi. Artık Burcu'ya yardımcı olamadığının bilincinde olan Beth Burcu'nun başka bir hoca ile başka bir Üniversitede doktorasını tamamlamasını istiyordu.. Burcu için bu imkansızdı. Zira o artık evli idi ve eşi ile karar vermek zorunda idi. Ayrıca Burcu burada Beth ile yola çıkmıştı. Onu bırakıp gitmek Burcu'nun karekterine uymazdı. Beth'in  onu bırakıp gidebileceği düşüncesini aklına bile getirmek istemiyordu.
Gene günlerden bir gün Beth'i ziyarete gittiğinde Beth ona bir ipek fular hediye etti. Üzerinde keman motiflerinin olduğu bu ipek eşarbın bir veda hediyesi olduğunu daha sonra Burcu çok iyi anlayacaktı. Aslında Beth Burcu'ya veda ediyordu ama Burcu henüz bu vedayı kabul etmiş değildi.
Bugün bu acıklı anıyı burada kesmek istiyorum.  Bu acıklı olayın sonunu bir sonraki yazımda anlatacağım. Bugün söylemek istediğim güzel bir olay var. Burcu bugün yanı 3 Nisan Florida Destın'da Pink Martini ile bir konser verecek. Ülkemizde de çok iyi tanınan bu topluluğun beraber çalacağı iki kemancıdan biri olmak çok mutluluk verici bir olay. Bu konserinde Burcu Göker'e başarı dileklerimle yazımı bitirmek istiyorum
  Son paregraf  bu yazıyı ilk yazdığım ve yayınladığım gün yazılmıştı. Oysa bugün yani 12 Haziran 2014 günü Burcu Göker Çin Şankhay'da Suzhou Bilim Teknik Üniversitesinde Türk bestecileri konulu bir konferans verecek ve ardından bir dinleti sunacak
  Belki Türkiye'nin bile yerini doğru dürüst bilmeyen kişilere Türk bestecilerini anlatmak ve Türk bestelerinden eserler yorumlamak ancak Burcu gibi cesur bir gence yakışır. 
 Seninle gurur duyuyoruz Burcucuğum. Yolun açık olsun.

5 Haziran 2014 Perşembe

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker'in Ülkesine,Müziğine duyduğu büyük sev...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker'in Ülkesine,Müziğine duyduğu büyük sev...:   Burcu Göker ve Eric Jenkins 24 Kasım 2009 Boğaziçi Üniversite'si Albert Long Hall konseri için bir gün önceden Türkiye&#3...

Burcu Göker'in Ülkesine,Müziğine duyduğu büyük sevgi....



 


Burcu Göker ve Eric Jenkins 24 Kasım 2009 Boğaziçi Üniversite'si Albert Long Hall konseri için bir gün önceden Türkiye'ye gelmişti. Bu arada bagajları Frankfurt'ta kaldığı için ancak konser günü zor bela eşyalarına kavuştuklarını bir önceki yazımda yazmiştim.
O akşam Üniversite'de konserden önce bir de kokteyl verildi. O gün öğretmenler günü idi ve Burcu ile Eric bu konseri öğretmenler günü kutlamaları için gerçekleştiriliyorlardı. Kokteylden sonra konser salonunda müziğin başlamasını beklerken ne kadar yorgun olduğumu bir kez daha anladım. Önceki yazımı okuyanlar hatırlar, bagajları alıp Burcu'ya ulaştırmak için çok çaba sarfetmiştim.
Konserin konusu Folklorik Ezgilerin Klasik Müzikteki Yansımları idi. Balkanlardan başlayan, sırası ile önce Avrupa, daha sonra Amerika kıtasına geçen sanatçılar bu konser için hep özel parçalar seçmişlerdi. Burcu her parçadan önce o parça hakkında ufak aydınlatıcı bir açıklama yapıyordu. Daha sonra  Amerilka kıtasında güneye inen sanatçılar Arjantınlı bir bestecinin eserlerini de çaldılar. Burcu bu eseri çalmadan önce 3.bölüme dikkat edilirse bizim ezgilerimizle ne çok ortak tını taşıdığının fark edileceğini belirtti. İki ayrı coğrafyadan, birbirinden çok uzak iki  ülkeden aynı meledileri dinlemek çok ilginçti. Demekki insan  her yerde aynı duyguları taşıyor ve aynı besteleri yaratabiliyor. Amerika'dan ülkemize dönen sanatçılar konserin sonunda bizim folklorik ezgiler taşıyan eserlerimizle konseri bitirdiler. Konser sonunda dinleyicinin çok büyük beğenisini alan ve tebrikleri kabul eden gençlerimiz artık evlerine dönmek istediklerini söylediler. Zira daha Amerika'dan gelişin etkısını üzerlerinden atamamışlardı ve önlerindeki bir iki gün onlar için çok dolu olacaktı.
Burcu ve Eric İstanbul'daki üç günlerini 28 Kasım da yapılacak düğün yemeğine hazırlanmak, dinlenmek ve Amerika'ya dönüp kaldıkları yerden başlayacakları savaşları için güç toplamakla geçirdiler. Savaş diyorum yadırgamayın. Zira Burcu'nun doktora hocasının çok hasta olduğunu ve bu durumun Burcu'nun eğitim yaşamı üzerinde yarattığı  etkileri daha önceki yazılarımda yazmıştım.
28 Kasım gecesi Burcu'nun bütün sevdikleri bir arada idi. Böylesi ilginç bir düğün pek görülmemiştir sanırım. Erkek tarafından sadece damadın olduğu bir düğün. Salondaki 200 kişi, Burcu ile yakından alakası olan kişilerdi. Daha önce birbirlerini pek tanımayan bu kişiler o gece ortak kesişim  kümeleri Burcu olduğu için harika kaynaşmış ve eğlenmişti. Ben birçok  düğüne gittim. Burcu kadar eğlenen ve oynayan gelin görmedim. Bir dakika bile yerine oturmayan Burcu'nun  coşkusu bütün salona geçmiş ve herkes alabildiğine eğlenmişti. Eric bile bu coşkudan o kadar etkilenmişti ki bir ara Eric'i sahnede çiftetelli oynarken gördüm. Gençlerden biri öğretmişti bir çırpıda. Daha sonra Eric ve Burcu herkesle birlikte damat halayı çektiler.
O gecenin harika izlenimleri uzun süre arkadaşlar arasında sürdü. Bütün dostlarımız hiç bu kadar eğlendiğmiz bir düğün  olmamıştı, sanki evimizde gibi samimi ve sevgi dolu bir ortamda çok eğlendik diyorlardı. O gece Burcu'nun sevgisinin bir eseri idi. Burcu'nun dostlarına, ülkesine, müziğine duyduğu büyük çok büyük sevgisinin eseri

4 Haziran 2014 Çarşamba

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bavullar Frankfurt'ta kalınca

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bavullar Frankfurt'ta kalınca: Burcu Göker 24 kasım 2009 Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall konserinden önce Burcu Göker ve Eric Jenkins 24 Kasım 2009 Bağ...

Bavullar Frankfurt'ta kalınca


Bir hafta içinde hem konser, hem düğün. Bir de bagajlar Frankfurt'ta kalınca
Burcu Göker 24 kasım 2009 Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall konserinden önce

Burcu Göker ve Eric Jenkins 24 Kasım 2009 Bağaziçi Üniversitesi Albert Long Hall konseri için Türkiye'ye gelme planları yaparken ben de onları sevdikleri ile İstanbul'da ikinci bir düğün yemeğinde buluşturmak için yoğun bir çalışmaya girmiştim. Burcu ve Eric Türkiye'de bir hafta kalacaklardı ve bu bir haftaya bir düğün ve konseri sığdırmak zorunda idik. Ben nasıl yapabileceğimiz kuşkusuna düştüğümde Burcu bana yaparız anne diye güç verdi. Zaten hep böyle olmamış mıydı.  Hep Burcu kendi büyük gücü ile bizleri güçlendirmiş ve hep onun sayesinde büyük adımlar atabilmiştik.
Biz İstanbul'da hemen Ebru ile düğün yemeği yapabileceğimiz mekan araştırmasına başladık. Neyse şansımız yaver gitti ve Boğaz manzaralı harika bir restoranda  bizim tarihlerimiz uygun bir  gece bulduk. Şans işte, restoran sorumlusu hanım büyük bir anlayışla hazırlıkları yükleneceklerini ve bu düğün yemeğinin çok güzel ve unutulmaz olması için elinden geleni yapacağını belirti. Hemen davetiye bastırmak gerekiyordu.  Davetiye  basımı ve davetlli listesinin hazırlanması, davetiyelerin davetlilere ulaştırılması , davetlilerin geri dönüşlerinin alınması, davetli masalarının tanzimi. Kısacası 200 kişilik bir düğünün tüm işlerini çok kısa bir sürede halledip sıra Burcu ile Eric'i karşılayıp ilk aşama olan konser safhasına gelmişti. Gençler konserden bir gün önce Türkiye'ye gelecekler ve 28 mayıstaki düğünden de bir gün sonra Türkiye'den ayrılacaklardı. Gördüğünüz gibi hayatımız hep bir maraton. Ama inanın biz bu maratondan hiç şikayetçi olmadık.
Tabii bu arada Amerika'dan geri getirdiğimiz Burcu'nun gelinliğinin kuru temizlemesi,bizlerin düğün kıyafetlerinin tekrar gözden geçirilmesi işleri de vardı. Bazen Burcu ile sohbet ederken  bunları hatırlayıp güleriz.. Normal de herkesin 6 ay içinde yapabileceği işlerin hepsini birden bir hafta içinde yapmak sadece bizim özelliğimiz mi acaba. Biz alıştık sanırım. Burcu Türkiye'de sınıf atlarken de bir senenin dersini bir aya sığdırıp aynı gün üç ayrı sınava girerek az koşturmamıştık.
Burcu ve Eric konserden bir gün önce Atatürk Hava Limanına indiklerinde kötü bir süpriz de bizi bekliyordu. Amerika'dan gelirken  Frankurt'ta aktarma yapan gençlerin bagajları gelmemişti. Luftansa Hava Yolları ile gelen gençlere bu çok kötü bir süprizdi. Zira ertesi gün Boğaziçi Üniversitesinde konser vereceklerdi ve  konser kıyafetlerı ve bütün eşyaları bagajların içindeydi. Hava alanında yaptığımız bütün müracaatlar fayda vermedi. Bagajların ertesi gün aynı saatlerdeki uçakla geleceğini ve bize ancak hava alanında teslim edebileceklerini söyleyen personele diyecek bir şey bulamamıştık. Yapacak bir şey yoktu. Burcu gene olayı sakinlikle karşılamış ve iyi ki kemanım ,notalarımız yanımda.,daha olmazsa kot pantolonla çıkar çalarım diye bizi teselii etmişti. O geceyi Boğaziçi Üniversite'sinin Rumeli Hisarındaki misafirhanesinde geçirecek gençler için önce bir markete uğrayıp diş fırçası, macun, şampuan gibi gerekli malzemeleri aldık. Sonra hep beraber güzel bir yemek yedik. Bagajların Frankfurt'ta kalmasından dolayı çok üzülen Eric çok sevdiği kebapları yiyince olaylara daha iyimser bakmaya başlamıştı. Akşam onları misafirhaneye yerleştirdik. Bu arada almayı unuttuğumuz saç tarağını da Üniversitenin gece açık olan kuaföründen temin ettik. Ertesi sabah ben Yeşilköye gidip bavulları alacak, konserden önce Boğaziçine yetiştirmeye çalışacaktım. Görüldüğü gibi beni gene çok zor bir iş bekliyordu.
Ertesi sabah erkenden kalkıp Caddebostan'dan Yeşilköye geçtim. İstanbul trafiğinde takılıp konsere kıyafetleri yetiştiremem korkusu ile araba ile değil deniz otobüsü ile gitmeyi tercih etmiştim. Hava Limanında Frankfurt uçağını bekleyip, işlemleri yaptırmak epey vakit aldı. Yeşilköyden Boğaziçi Üniversitesine araba ile gitmek zorunda idim. Trafikde binbir heyecan içinde konsere bir saat kala Üniversiteye yetiştim. Burcu ile Eric beni bekliyorlardı. Gece tek başlarına misafirhanede ürktüklerini , zira o koca konakta onlardan başka kimse olmadığını ,hatta bir ara Eric'in acaba bir taksi bulup eve mi gitsek dediğini Burcu gülerek anlatıyordu. Bu arada bagajlarına kavuştukları ve konsere konser kıyafetleri ile çıkacakları için de çok mutlu idiler. Ama ben epey yorgundum. Konserde uyumadan dinleyebilmeyı çok istiyordum. Folklorik Ezgilerin Klasik Müzikteki Esintileri temalı bu konseri mutlaka can kulağı ile dinlemek istiyordum. Bu güzel konseri ve  İstanbul'daki düğün hazırlıklarını bir sonraki yazımda anlatacağım.

2 Haziran 2014 Pazartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Sorunlar,Üzüntüler ve arkadan Mutluluklar.Hayat bu...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Sorunlar,Üzüntüler ve arkadan Mutluluklar.Hayat bu...: Burcu Göker Bir önceki yazımda Burcu Göker'in Florida'daki sorunlarından bahsetmış ve adeta bir sorun yumağı içinde ol...

Sorunlar,Üzüntüler ve arkadan Mutluluklar.Hayat bu değil mi?


Burcu Göker

Bir önceki yazımda Burcu Göker'in Florida'daki sorunlarından bahsetmış ve adeta bir sorun yumağı içinde olduğunu anlatmıştım.
Bakalım Burcu bu sorun yumağından nasıl çıkacaktı. Yıllardır kemanı için büyük mücadele veren Burcu ile beraber oynadığımız bir oyun vardı. Oyun diyorum yadırgamayın. Zira biz bu düşünce şekline daha 8 yaşında başladık ve tabii ki o zamanlar bunu o yaşta bir çocuğa oyun olarak anlatabildim. Sonra bu aramızda hep oyun olarak kaldı. Karşılaştığımız bütün zorluklarda kendimizi bir hapishaneden kaçmak için tünel kazan kişilere benzetir ve tünelin ucunda ışık göründü, görünecek diye hayal ederdik. Tabii sonunda tünelin sonunda ışık gözükürdü. Çünkü ben şuna inanıyorum. Her sorun sonunda kendi çözümünü de  getiriyor.
İşte Burcu bütün bu sorunlar yumağında tünelin sonunda ışığı gözlemekle işe başladı. Önce okuldaki bürokratik karmaşayı çözmesi gerekiyordu. Günlerce okuldaki bütün yetkililere büyük bir sabırla olayı izah etti. Burcu'nun sabır gibi büyük bir meziyeti burada çok işe yaradı. Günlerce sabırla olayı izah eden Burcu sonunda bu olayı çözecek çözümü de yöneticilerle beraber buldu. Burcu doktorasına ve işine başlayacak, fakat çalışma izni gelene kadar ücret almayacaktı. Bu arada hocası Beth de iyice kötülemeye başlamıştı. Neredeyse bir senedir tanıştığı ve çok sevdiği meslekteşının hastalığına çok üzülmenin yanısıra hocasız kalma ihtimali de Burcu'yu çok üzüyordu. Özellikle sanat eğitiminde hele hele doktora eğitiminde hocanın öneminin büyüklüğünü başına gelenler daha iyi anlar. Hocasız doktora öğrencisi savaşta komutansız kalmış ordu gibidir bence. Sanırım bu olay Burcu'nun kaderi. Burcu sanat eğitimin başlangıcında da son 6 ay hocasız kalmıştı. Burcu İstanbul'da eğitim gördüğü okulda Paris'e gitmeden 6 ay önce hocasının gereksiz bir kaprisi yüzünden hocasız kalmış ve okulunu hocasız kendi başına 100 puanla bitirmişti. Hadi oradaki olay insanın kötü huylarından kaynaklanan bir olaydı ama burada kader gene ağlarını örmüş ve bu sefer eğitiminin son döneminde hastalık sebebiyle hocasız kalma tehlikesi ile karşı karşıya gelmişti. Doktora aşamasında  hoca artık öğrenim yaptıran kişi olmaktan çıkıp okul yönetimine karşı sizi temsil eden, savunan, problemlerinizi çözen danışman konumunda oluyor. İşte hocasız kalmak Burcu için tüm sorunlarla bir başına savaşmak demek oluyordu.
Ev işine gelince ,neyseki ev kontratı bir yıllıktı ve çözüm de burada kendilğinden gelecekti. Gelişen günlerde tanıştıkları ve Türkiye'den 1 yıllığına gelen ve Haziran ayında evlerini boşaltıp Türkiye'ye geri dönecek olan Hakkı hocaların evi Burcu'lar için güzel bir çözüm olacaktı.
Bu arada Ekim ayında İstanbul Boğaziçi Üniversitesi'nden 24 kasım Öğretmenler günü için aldıkları bir konser teklifi Burcu'ya tünelin sonundaki ışık kadar parlak geldi. Evet belki de herşey düzelecek, Beth iyileşecek ve bütün sorunlar halolacaktı. 24 kasım 2009 da Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hallde bir konser teklifi çok önceden beri hayalinde olan bir şeydi. Üniversite  yol paralarını ödeyecek ve onları misafir edecekti. Hem belki bir haftalığına geldikleri bu İstanbul seyahatınde bütün sevenlerinin istediği ikinci İstanbul düğününü gerçekleştirebilirlerdi. Gelinliğini ikinci kez giyip sevdikleri ile kutlama yapma fikri en az konser fikri  kadar mutlu etmişti Burcu'yu. Dediğimiz gibi sorunlar, üzüntüler ve arkadan mutluluklar. Hayat bu değil mi ?

1 Haziran 2014 Pazar

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu bu sorunlar yumağından nasıl çıkacak.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu bu sorunlar yumağından nasıl çıkacak.: Anneanne ve torun Burcu ve Eric Ağustos 2009 da Florida State Üniversitesi'nde eğitimlerine başladılar. Burcu doktora eğiti...

Burcu bu sorunlar yumağından nasıl çıkacak.

Burcu bu sorunlar yumağından nasıl çıkacak.
Anneanne ve torun

Burcu ve Eric Ağustos 2009 da Florida State Üniversitesi'nde eğitimlerine başladılar. Burcu doktora eğitimine, Eric ise Kanada Calgary Üniversitesi'nde başladığı master eğitimlerine devam edeceklerdi. Bu eğitimleri için Üniversiteden tam burs almışlardı. Daha önceki yazılarımı okuyanlar belki hatırlar. Bu tam bursu almak için şubat 2009 da zorlu bir yolculukla Florida'ya gelmiş ve dinleti vermişlerdi. Üniversite yönetimi bu tam bursu veriyordu ama karşılığında okulda öğretim elemanı olarak çalışma şartını koyuyordu. Burcu ve Eric evlilikleri ile birlikte yeni bir şehirde, yeni bir Üniversitede ve yeni bir işte çalışarak  yaşama başlıyorlardı. Burcu Eric'in haziran ayında gelip tututuğu evi beğenmedi. Eric erkek olduğu için bir kadının gözünden kaçmayacak detaylara dikkat etmemişti ev tutarken. Gerçi ev tutulması sırasında ben de şahidim sürekli Türkiye Amerika arası telefon görüşmesi yapılmış ve çeşitli evlerin fotoğrafları gönderilmişti , ama hiçbir  ev internette gözüktüğü gibi değildi. Bu arada Burcu'nun başında başka bir sorun daha vardı. Burcu Florida'da üniversiteye başvururken uluslararası öğrenci statüsünde idi. Oysaki şimdi evlenmiş gelmiş ve evlilik vizesi ile oturuyordu. Amerika'da kanunlar evlilik vizesi ile oturan kişilere 90 gün çalışma hakkı tanımıyordu. Evlenme ile burslu okuma bir arada düşünülmüyor sanırım. Burcu'nun dediğine göre kanunlar 1800 lı yıllarda yapıldığı için evlenen kadının hemen çalışacağı düşünülmemiş. Oysa ki Burcu'nun üniversitede aldığı bursun karşılığında öğretim elemanı olarak çalışma izni alması gerekiyordu. Burcu burada çok değişik bir örnekti. Daha önce aynı tür bir olayla karşılaşmamış üniversite yönetimi olay karşısında şaşkındı ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Bu şartlarda Burcu 90 gün çalışma izni alamayacak ve Üniversitede görev yapamayacaktı. Üniversitede de görev yapamayınca doktora eğitimini de yapması zor bir hale geliyordu.Zaten Burcu hayatı süresince değişik örnek olduğu için hep yetkilileri şaşırtmıştı. Fransa'daki eğitimi sırasında da hep aynı sorunları yaşadık. 14 yaşında minör bir kişi  olarak  süperior eğitimi yapmak için Fransa'da yaşamak  pek rastlanan bir olay değildi. Kanunlar ve yönetmelikler hep normal şartlara göre yapıldığı için ve uygulayanlar da değişik şartlarla pek karşılaşmadıkları için hep sorunlar çıkmış ve sorunları çozmek için büyük çaba sarfetmek zorunda kalmıştık. Ama bu sefer sorunlar daha fazla idi. Bir yandan yeni bir ev , evlilik, yeni bir şehir, öte yandan bürokratik sorunlar ve Agustos ayı sonunda hocası Beth'ın bir kriz geçirip kötülemesi.
Ben İstanbul'da bu sorunları duydukça Burcu'nun bunların altından nasıl kalkabileceğini derin derin düşünmeye başlamıştım. Gerçi Burcu'ya güvenim sonsuzdu ve her sorunun altından kalkmayı başarabiliyordu ama bu olayda sorunlar yumak halinde idi. Burcu ile yaptığımız her telefon görüşmesi bana azap olmaya başlamıştı. Bir gün evde buzdolabını bozulduğunu ve büyük miktarda gıda maddesını atmak zorunda olduğunu anlatıyor, öbürsü gün okul yönetimi ile doktora ve çalışma konusundaki tartışmalarını anlatıyordu. Eric'in ailesinin verdiği minübüsle oraya gitmişlerdi ama arabaları başka eyaletin plakasını taşıdığı için bulundukları eyalette kullanmaları zor oluyordu ve ulaşım için arabaları yoktu. Bu arada Beth de kötülediği için okula gelemiyor ve Burcu hocası ile derslerini Beth'in evinde yapmak zorunda kalıyordu. Amerika'da yaşayanlar veya gidenler çok iyi bilir, arabası olmayanın ulaşım imkanı hiç yoktur. Burcu her hafta hocasının evine gitmek için herkese rica etmekten yorulmuştu. Üstelik orada fazla tanıdıkları da yoktu .Bakalım  Burcu Göker bu sorunlar yumağından nasıl çıkacak. Bunu da bir sonraki yazıma bırakıyorum.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Beth'in Sağlığı ile ilgili kaygılarımda yanılmayı ...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Beth'in Sağlığı ile ilgili kaygılarımda yanılmayı ...: Burcu Göker ve Eric Jenkins bizi yolculadıktan bir hafta sonra Florida'daki yeni hayatlarına doğru yola çıktılar. Biz Şikago...

Beth'in Sağlığı ile ilgili kaygılarımda yanılmayı çok isterdim.


Burcu Göker ve Eric Jenkins bizi yolculadıktan bir hafta sonra Florida'daki yeni hayatlarına doğru yola çıktılar. Biz Şikago'dan ayrıldıktan sonra Portage'ye Eric'in ailesinin yanına dönen gençler eşyalarını topladılar ve Burcu daha önceden yapmış olduğu green card görüşmesini gerçekleştirdi ve geçici kartını aldı. Artık o Amerika'da öğrenci statüsünde değil bir Amerikalı eşi olarak yaşayacaktı.
Gençler kendi arabaları olmadığı için Eric'in ailesine ait minübüs tarzı bir araba ile Florida yolculuğuna çıkacaklardı. Bu arabayı seçiş nedenleri televizyon, bilgisayar ve şahsi eşyalarını, kitaplarını Florida'ya daha kolay nakledecekleri düşüncesi idi. Eric Burcu gelmeden, haziran ayı sonunda Florida'ya gitmiş ve beraber yaşayacakları evi kiralamıştı. Evi kiralarken eşyalı olmasına dikkat etmişti. Bu durumda sadece şahsi eşyaları, bilgisayar ve televizyonları onlar için yeterli olacaktı.
Tıkapasa dolu araba ile çok uzun bir yolculuğa çıkıyorlardı. Nihayyet Ağustos ayının 10 unda bir sabah Eric'in ailesi ile vadalaşıp Protage'den yola çıktılar. Bu sefer gözyaşlarını silme sırası Pamela'da idi. Amerika'nın ne kadar büyük bir ülke olduğunu ve bir yerden bir yere ulaşımın ne kadar zaman aldığını, eyalet içinde yolculuğun bile saatler sürdüğünü daha önceki yazılarımda anlatmıştım. Gündüzleri sürekli araba kullanan Eric gece olunca bir mola vermek istiyordu. Daha 18 yaşında Türkiye'de ehliyet almış olan Burcu ise çok iyi araba kullanmasına rağmen Amerika'daki şehirlerarası yol trafiğinden ürktüğü için Eric'e destek olamıyordu. Bir gece Kentucy'de, diğer gece Alabama'da mola veren gençler üç günlük yorucu araba yolculuğundan sonra Florida Tahallesse'ye vardıklarında çok yorgundular. Direkt olarak Eric'in kiraladığı eve giden gençleri kötü bir süpriz bekliyordu. Eric'in haziran ayında eşyalı olarak kiraladığı ev boştu. Şirket henüz eşyaları getirmemişti. Hemen telefonla şirketi arayan Eric eşyaların bir kaç gün içinde getirileceğini öğrendi. Oysaki Burcu iki gün sonra açılacak okul karmaşası başlamadan yerleşmek ve gönül rahatlığı ile doktora eğitimine başlamak istiyordu. Evdeki ilk günleri kiralama şirketinin geçici olarak ayarladığı eşyalar ile geçti. Bu arada Burcu ve Eric Üniversiteye gidip profesörleri ile çalışma saatlerini ayarladılar, ev için gerekli alışverişleri yaptılar.
Biz İstanbul'da onlardan gelecek iyi haberleri bekleyerek ve onlara çok uzaklardan kuvvet, başarı ve iyi niyet dileklerimizi göndererek bekliyorduk. Bu arada benim aklımda hep bir sorun vardı. Burcu Üniversitede doktora eğitimini yapacağı profesörünün kanser geçirdiğini ve artık iyileştiğini söylemişti. Doktora eğitimini yapacağı profesörü Beth Newdome 42 yaşında çok değerli bir keman hocası idi. Amerika'da virtüoz olarak da adı çok duyulan bu hanım Burcu'yu çok isteyerek doktora öğrencisi olarak almış ve Burcu ile ilgili uzun vadede çok güzel çalışma planları yapmıştı. Daha önceki yazılarımnı okuyanlar belki hatırlar. Burcu ve Eric hem Arizona hem de Florida üniversitesinden davet almış ama Burcu özellikle Beth'i tercih etmiş ve Florida'ya gelmişlerdi. Beth de Burcu'yu dinleti sırasında o kadar çok beğenmişti ki ona Üniversitenin en yüksek bursunu verdirmişti.Okuyanlar belki bana şom ağızlı, menfi diyecekler ama ben hep Beth'in hastalığının Burcu için bir hendikap olmasından kuşkulu idim. İçimden daima Beth'a sağlıklı bir yaşam diliyordum. Beth'in sağlığı ile ilgili kaygılarımda yanılmayı çok isterdim.