Hürriyet

9 Nisan 2018 Pazartesi

Burcu Göker Cardoso'dan Haberler

 Uzun zamandır yazmamışım bloğuma. Sanırım ben yaşlandım artık ve yazacak gücüm kalmadı artık. Oysa Burcu çok uzaklarda ne güzel şeyler yapıyor yazılacak ve anlatacak.
Öncelikle çok iyi bir anne. Minik Christopher çok düzenli ve uslu bir çocuk. Bir sürü işinin arasında onun yemesini, uyku düzenini, bakımını ve eğitmini ihmal etmeyerek harika bir çocuk yetiştiriyor. Ne yalan söyleyeyim ben Burcu'nun bu kadar başarılı bir anne olacağını pek ummuyordum. Gene beni şaşırtmayı başardı her zamanki gibi.
 Geçtiğimiz ocak ayı başından bu yana Unıversity of West Florida'da adjunct Professor of Violin olarak görev yapmaya başladı Burcu. Bu onun yıllardır çok istediği bir görevdi. Florida State Üniversitesinde doktorasını bitirdiği 2013 yılından bu yana düşlediği bir görev.
Şimdilik Üniversitede fazla öğrencisi yok ama ben inanıyorum ki zaman içinde çok öğrencisi olacak. Üniversitede ders vermenin yanı sıra oda müziği konserlerine de katılıyor hoca olarak. Geçenlerde bir konser afişinde onun ismini önünde Dr. ünvanı ile görünce ne çok mutlu oldum anlatamam. Ne çok çalıştı yavrum o afişteki ünvan için.
 Hazıran 2018 de Üniversitenın Yaylı Çalgılar festivalinde bir hafta süre ile ders verip, konserde yer alacağını duyunca da aynı coşkuyu yaşadım iki gün önce.
 Bu arada dört yıldır ders verdiği, bir sürü öğrenci yetiştirdiği Gulf Breeze School of Music'deki görevi tam gaz devam ediyor. Tabii Pensacola Senfoni Orkestrası kemancılık görevi de aynen devam ediyor. Dün gece Pensacola Senfoni Orkestrası ile ünlü kemancı Gil Shaham'a eşlik ettiler. Hatta ünlü kemancı Burcu'nun Türk olduğunu duyunca Türklere olan hayranlığını dile getirmiş ve bir Türk ezgisini çalmış hemen. Gil Shaham'ın kemanından dökülen Üsküdara Gider İken melodisini duyunca Burcu ağlamamak için kendini zor tuttuğunu anlattı dün gece skyp konuşmamızda.
 Ben bir buçuk yıldır kucaklayamadım yavrumu. Burcu ise dört yıldır gelmedi ülkesine. Her gece saatlerce skypten konuşuyoruz. Daha 3 aylıkken bıraktığım Christopher'ın yürüyüşünü, gelişimini, konuşmasını hep internetten takip ettim bu kadar süre. Minik yavru beni ve dedesini televizyon kahramanı olarak görüyordur sanırım.
 Burcu Pensacola Senfoni Orkestrasının daimi elemanı olarak her hafta konserlere katıldığı gibi. Orkestranın görevlisi olarak her hafta Çevre okullarında ve hastanelerinde konserler veriyor. Bugün gene bir hastanede konseri var.
 Pensacola Senfoni Orkestrasından başka Nicewille Senfoni  Orkestrası, Destın Senfoni Orkestrası da görev aldığı Orkestralar.
 Bütün bu etkinliklerden başka sık sık oda müziği konserlerine katılan Burcu öylesine müzik dolu yaşıyor ki aynı gün iki ayrı konserde yer aldığı oluyor.
 Bütün bu yoğun çalışmanın arasında her sabah minik bebeğini arabasına koyup spor salonuna gidiyor ve bizim Bıcır kreşte arkadaşları ile oynarken o da sporunu yapıyor.
 Evinin alışverişini, işlerini de günün saatlerine sığdıran Burcu sosyal etkinliklerden de geri kalmıyor.
 Biz ise onu uzaktan izlemekle yetiniyoruz sadece. Bir zamanlar onu dinlerken duyduğumuz mutluluğu arada onun konserlerinde çekilmiş videoları izlerken tatmaya çalışıyoruz.
 İnsanın isterse bir çok işi aynı zamanda yetiştireceğinin en büyük timsalı olan Burcu Göker Cardoso'ya başarılar dilerim.

22 Ocak 2018 Pazartesi

Kemanla Yolculuk Kitabım yayınlanalı üç ayı geçti.

Uzun zaman önce  takriben yedi yıl oluyor, blog yazısı olarak başlamıştım yazmaya bu yolculuğumuzu. Küçük kızım Burcu Göker ile benim ve çekirdek ailemizin yolculuğu idi bu zorlu ve bir o kadar da sorunlu yolculuk.
Yirmi yedi yıl önce İstanbul'da başlayan, sırası ile Paris. Newyork, Şikago, Calgary ve Florida'da devam eden bir yolculuğun öyküsü. Önceleri küçük bir kız ve annesi, daha sonrası ise sadece azıcık büyüyen kızın yolculuğu. Bir de tabii bir keman ellerinde. Ara sıra bir babanın ve ablanın eşlik ettiği yolculuk.
 Daha önce hiç yaşamadıkları bir dünyada el yordamı ile yollarını bulmaya çalışan bir anne babanın öyküsü. Zaman zaman traji komik olaylarla dolu bir çalışma.
 Yedi sene blog yazısı olarak yazdığım bu yazıları uzun çalışmalar sonucunda epey kısaltarak bir kitap olarak yayınlama imkanım oldu. Kısalttım, zira eğer kısaltmasaydım Victor Hugo'nun 5 ciltlik Sefiller kitabı gibi bir çalışma olacaktı.Şimdi bir cildini bile alıp okuma fırsatı bulamayan ülkem insanı o zaman sanırım hiç almazdı kitabımı.
 Sonunda 508 sayfalık bir kitap oldu Burcu'nun 23 yıllık serüveni. Minik bir kız çocuğu iken yeteneğinin keşfi ile başlayıp Doktor ünvanı alışına kadar geçen süreyi anlatan bir çalışma.
 Neden yazdın diyeceksiniz belki. Biz çok sıkıntı çektik bu yolda ilerlerken. Hiç yol gösterenimiz yoktu. İstedim ki bizden sonra bu işe girişecek olanlar bizim deneyimlerimizden yararlansın. Ama bugün kitabımı okuyan bir arkadaşımın yorumu zihnimi bulandırdı bu konuda. Acaba Kemanla Yolculuğu okuyanlar bu yolculuğa çıkacak cesareti bulabilecekler mi kendilerinde diyor arkadaşım.
 Okuyanlar cesaret bulur veya bulamaz bilemem ama sanat yolculuğunda karşılaşılan bu hendikapları bilmeye herkesin hakkı olduğunu düşünüyorum. Özellikle ülkemde.
 Ayrıca bu kitabı yazışımın bir başka amacı daha var. Paris'te yaşadığımız günlerde tanıştığımız değerli sanatçımız Verda Erman Hanım bana hep kendi başarılarından bahsedildiğini oysaki ebeveynlerının çektiği zorluklardan hiç söz edilmediğini anlatıp, benden onların karşılaştığı sorunları dile getirmemi istemişti.
İşte ben de verilen bu görevi yerine getirmeğe çalıştım yazarken.Yetenekli bir çocuğun ebeveyni neler hisseder, nelerle karşılaşır bu yolda. Bunları anlattım.
 Anlatacaklarım bitti mi bu kitapla.
Hayır. Dahası var tabii. İlerleyen günlerde zihnim bana oyun oynamazsa, unutmazsam yaşadıklarımızı devamını da yazacağım bu yolculuğun.
 Kitabımı yazdım, basıldı, Hatta geçtiğimiz günlerde Tüyap Kitap Fuarı İstanbul'da imza günüm bile oldu ama yukarda da bahsettiğim gibi tanıtım eksikliğinden pek duyulmadı çalışmam.
 Bütün gazetelerin kitap eklerine uzun açıklamalı mail ve yazılarla kitabı gönderdim ama bir tek Sözcü Gazetesinden Sayın Yekta Güngör Özden Bey sütunlarında yer verdi kitabıma.
 Oysa ben çok daha fazla ses getireceğini umuyordum çalışmamın. Ne de olsa uzun ve zorlu bir yolu anlatıyordu.
 Biliyorum ki bir cinayet romanı yazsaydım veya seks unsurları fazla bir aşk romanı, ya da Burcu yerine mülteci bir çocuğun öyküsünü anlatsaydım daha çok tanıtılırdı kitabim.
 Olsun ben bir gün değerinin bilineceğine inanıyorum.
 Ne de olsa Sabrın sonu selamettir dememişler mi?

21 Ocak 2018 Pazar

Christopher kocaman bir çocuk oldu.

 Bugün blogumu açtığımda çok uzun zamandır yazmadığımı fark ettim. Burcu'nun işi mi bitti yoksa ben mı yorgun düştüm de yazmaktan vazgeçtim.
 Burcu'nun işi bitti mi? Hayır. Daha da çok artarak devam ediyor. Bir yandan bebeği, evi, eşi. Diğer yandan öğrencileri, Senfonideki görevi, özel konserleri. Aynı gün üç tane ayrı yerde ayrı repertuarla gerçekleşen konserler. Üç ayrı okulda gerçekleşen dersler, Onlarca öğrenci.
 Sadece ben Burcu'nun müzik yolculuğunu yazmaya bir süre için ara verdim.Bir kaç yıl sonra bugünleri de yazacağım. Tabii zihnim yıllar içinde bana oyun oynamazsa.
 Sanırım ben biraz yoruldum. Blog yazısı yazmayınca boş oturduğumu sanmayın sakin.2017 Yılı benim için bir başka yönden çok verimli bir yıl oldu.
 6 Mart 2017 de İlk kitabım Gümüş Kaşıklar yayınlandı. Bu çalışmam bir öykü kitabı.Son yedi yıldır yazdığım öyküleri toparladım bu kitabımda. Öykülerim  yedi yıl içinde yazıldı  ama yılların birikimi neticesinde doğdu.
 Kitabım okurlarım tarafından çok beğenildi. Okuyanlar anlatımımı çok rahat ve anlaşılır bulduklarını söylediler. Bir çok kişi kendi öykülerini bulduklarını söylediler satırlarımda. Bu övgüler beni çok mutlu etti. Aslında benim amacım ilk yazmaya başladığım zamanlardan bu yana Burcu ile uzun ve zorlu yolculuğumuzu yazmaktı. Bu yolculuğumuzu önce Milliyet Blogda yazmaya başlamıştım. Bir kaç yıl sonra da kendi blogumu kurup orada yazmaya başladım. Amacım bizim tek başımıza gerçekleştirdiğimiz bu yolculukta karşılaştığımız zorlukları, deneyimlerimi paylaşarak, aynı yolculuğa çıkacak olanlara ışık olmaktı. Zira bizim hiç yol gösterenimiz yoktu bu yolculukta. Biz karanlık bir dehlizde el yordamı ile tünelin ucunu bulmaya çalışan biçare kişilerdik.Blog yazılarımı kitap olarak derlemeyi planlamıştık ama bu çalışma çok uzundu. Kitap olursa tek cilt olması imkansızdı. Bir kaç cilt olması da pek pratik olmayacaktı. Uzun çalışmalar sonucu yazılarımı kısaltıp, tekrarları silerek kitabı tek cilt olacak hale getirebildim. Bu yaz Adadaki bahçemde günlerce çalıştım. Bu olayı sadece ben gerçekleştirebilirdim. Zira bu bizim yolculuğumuzdu.Nihayyet 10 Ekim 2017 günü ikinci kitabım Kemanla Yolculuk yayınlandı.
Kitabımın yayınlanmasından tam bir ay sonra 10 Kasım 2017 günü Tüyap İstanbul Kitap fuarında imza günüm oldu. Sakın imza günü deyince aklınıza standın önünde yüzlerce kişinin kuyruğa girdiği tablolar gelmesin. İki  saatlik imza günü etkinliğimde 3 tane kitabım satıldı sadece. Tabii İzmir'den gelen kızım Ebru'nun  aldığı onlarca kitabı saymıyorum. Bu benim ilk imza günümdü. Şu ana kadar da bir başkası olmadığı için ilk ve son diyebiliriz. Umarım son olmaz. Anlayacağınız 2017 yılı benim için çok verimli geçti. Belki kitaplarım çok satılmadı. Bir kaç ay içinde ikinci, üçüncü baskıları yapılmadı ama ben yolculuğumuzu yazdığım için çok mutluyum. Yazdığım ve sabitlediğim için.Bu arada başlığa bakanlar Christopher'i merak edebilir. Bizim Bıcır çok iyi. Uslu ve akıllı, üstelik çok da komik bir çocuk. Müziği ve dansı çok seviyor. Sanırım ilerde komedyen olacak. Dünya bu kadar kötülük ve karamsarlıkla dolu iken birilerinin de güldürmesi gerek değil mi insanları