Hürriyet

26 Şubat 2015 Perşembe

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Okyanus kıyısında Alaska ıstakozu yiyeceğiz.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Okyanus kıyısında Alaska ıstakozu yiyeceğiz.: Bethoven in Blues konseri Pensacola'da olacaktı ve Pernsacola Sendoni Orkestrasında çalacaktı Burcu ve Güney Koreli arkadaşı. Ne garip...

Okyanus kıyısında Alaska ıstakozu yiyeceğiz.

Bethoven in Blues konseri Pensacola'da olacaktı ve Pernsacola Sendoni Orkestrasında çalacaktı Burcu ve Güney Koreli arkadaşı. Ne gariptir ki o zaman kısa süreliğine geçici olarak gidip çaldığı bu orkestra ve şehir, mezuniyetinden sonra Burcu'nun yaşamında önemli bir yer tuttu ve şimdi bu şehirde görevli ve Pensacola Senfoni Orkestrasının daimi sanatçısı olmanın yanısıra Orkestranın tanıtım programında da görev yapıyor.
Daha önceki yazımda iki sanatçı ve iki anne yola çıktığımızı anlatmıştım.Konserden önce Pensacola'ya vardığımızda önce otele yerleştik. Burcu ve arkadaşı önce prova sonra konser için salona geçeceklerdi ve bizi otelde bırakıp gittiler. Giderken de konser salonun yerini tarif edip, biletlerimizi verdiler. Biz konser saaine kadar otelde dinlenecek ve otele oldukça yakın olan salona yalnız gidecektik.Diğer anne odasına ,dinlenmeye çekildi. Tabii ben bu kadar sakin değilim. Odamda dinleneceğime dışarı çıkmayı, şehirde kaybolmadan gezmeyi ve etrafı keşfetmeyi tercih ettim.Şehir küçük ve çok derli toplu bir yerleşim yeri idi. Otelden yürüyerek epey uzaklaşmışım.Döndüğümde çok yorulmuştum ve konser saatine fazla kamamıştı. Hemen giyinip salona gitmeliydim.
Konser salonuna gidip kalabalığı gördüğümde diğer şehirlerde olduğu gibi burada da sanata olan büyük ilgiye çok memnun oldum. Benim ülkemde çok tanınmış sanatçıarın konserleri dışında pek böyle kalabalığa rastlamak mümkün değildi. Bu yaz Bodrum D -Marin'de Fazıl Say konserinde binlerce kişilik kalabalığı görünce aynı mutluluğu yaşadım. Dileğim sadece Fazıl Say'a değil diğer sanatçılarımıza da aynı olağan üstü ilginin olması.
Gelelim o gece ki konsere. Konsere çıkan sanatçılar kot pantolon ve mavi tişort giymişlerdi.Bethovan'ın eserlerinin yer aldığı konser izleyiciyi hayal alemlerinden aldı,çok eski  çağlara götürdü. Bethovanı kot pantolonlu, tişortlu sanatçılardan dinlemek hakikaten çok keyifliydi.
Konser arasında Burcu konserden sonra büyük bir parti olduğunu ve çıkışta onu beklememi söyledi.
Konser çıkışı kalabalıkta Burcu'ya erişmek çok zordu. Büyük uğraşlar sonucu buluştuk ve partinin yapılacağı mekana doğru yürümeye başladık. Parti şehrin en büyük enstruman satışlarını yapan bir firmanın salonunda yapılıyordu. Parti mekanına gidince şaşırdım kaldım. Onlarca piyano ve diğer enstrumanların sergilendiği salonda onların arasında içkimizi yudumlamak harika bir duygu idi.
Parti bittiğinde diğer sanatçılar ve şehrin ileri gelen isimleri ile vadalaştı sanatçılarımız. Ertesi sabah kahvaltıdan sonra Tahallesse'ye dönecektik.
Parti salonundan yürüyerek otele döndük. Gecenin sesszliğinde serin hava çok iyi gelmişti.
Ertesi sabah güzel bir kahvaltıdan sonra iki kemancı ve iki anne gene yola çıktık.Dönerken amacımız yol üzerindeki bir outlete uğramaktı. Ama Okyanus kıyısında durup biraz denizi seyretmeyi tercih ettik. Şubat ayı olmasına rağmen hava sıcaktı. İki anne deniz kıyısına indik. ayakkabılarımızı çıkartıp okyanusta kumların üzerinde yürüdük. Yanımızda mayolarımız yoktu, yoksa deniz banyosu bile yapılabilecek bir hava vardı.
Bir sonraki durağımız bir Yengeç Restoranı idi. Burcu bu restoranın çok ünlü olduğunu söyledi. Okyanus kıyısını gören masamıza oturduğumuzda buranın çok pahalı bir yer olduğunu anladım.Buranın en önemli yemeğinin Alaska ıstakozu olduğunu söyleyen Burcu bizi bunu yemeğe ikna etti. Ben ilk defa yiyecektim bunu. Alaska ıstakozlarının çok lezzetli olduğunu Natıonal Geografıc kanalında belgeselde seyretmiştim. Alaska'da deniz çok soğuk olduğu için ıstakozlar çok lezzetli oluyormuş ve yılın belli zamanlarında binbir zorlukla yakalanan bu ıstakozlar dünyanın çok ünlü restoranlarına yüksek fiatlarla satılıyormuş. Tabii restoranlar da bunları daha yüksek fiatlarla müşterilerine servis ediyormuş.
Bu ıstakozlar çok pahalı idi yemek yiyeceğimiz restoranda. posiyonu 60 dolara gelen bu ıstakozlar normal balık tabağının 10 dolar olduğu restorana en yüksek fiatli yemekti.
Biz 4 kişi ıstakoz ısmarladık. Uzun bir bekleyişten sonra büyük bir tepside ıstakoz geldi. Ynaında haşlanmış patetesler vardı.Istakoz tepsisi ile hepimize çekiç gibi birer alet gelmişti. Daha önceden bu tecrübeyi yaşayan Burcu bu aletlerin stakozu kırmak için kullanıldığını söyledi. Bu aletlerle stakozun bacaklarını kıracak ve içindeki etleri yiyecektik.
Oldukça zor ve meşakatlı olan bu yeme işi hiç hoşuma gitmemişti. Karnım çok açtı. Uzun uğraşlar sonucu kırdığımız bacaklardan minicik bir et çıkıyordu. ben biraz tepsideki pateteslere tereyağ sürerek  yemeyi denedim. Burcu, arkadaşı ve diğer anne yemeye büyük sabırla devam ediyorlardı.Hatta benim yiyemediğimi görünce Koreli anne baban kendi kırıp vermeyi denedi.en bu zor yeme işinden sıkılmıştım. Hemen garsonu çağırıp bizim mezgit balığımıza benzer bir filato balık ısmarladım. ben karnımı kolayca doyururken diğer arkadaşlarım hala ıstakoz ile savaşıp duruyorlardı.
Benim ıstakoz maceram bitmişti.
O gün restoranda bu ıstakoz olayına epey güldük. O anda şunu anladım, dünyanın neresinden gelirseniz gelin bir ortak amaç insanları bir araya getiriyordu.Bu ortak noktamız Müzikti.

23 Şubat 2015 Pazartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bethoven in Blues.......

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bethoven in Blues.......: Önce yazıma eklediğim resmi açıklamak istiyorum. Bu resim 7 şubat 2015 günü Pensacola Sanat Müzesinde Burcu Göker'in verdiği konser sı...

Bethoven in Blues.......

Önce yazıma eklediğim resmi açıklamak istiyorum. Bu resim 7 şubat 2015 günü Pensacola Sanat Müzesinde Burcu Göker'in verdiği konser sırasında çekilmiş. Ben daha dün gece görebildim bu resmi. Resimden anlaşıldığı gibi Burcu aynı Burcu, konserlerine büyük yoğunlukla devam eden ve müziği ile harikalar yaratan Burcu. Bir tek fark var ,biz dinleyemiyoruz onu. Sadece çok uzaklarda verdiği konserlerin haberlerini okuyup, resimlerine bakarak avunuyoruz. Bu da bizim kaderimiz olsa gerek.
Gelelim bıraktığımız yerden öykümüze.Florida Dastin'de Burcu ve Güney Koreli arkadaşı ile gittiğimiz konseri anlatıyordum.Ben outletten binbir zorlukla konser salonuna döndüğümde konserin başlamasına bir kaç saat kalmıştı.Biraz dinlenmek , bir kahve içmek için sürem vardı.
Konser salonua girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şaşırdım kaldım. Dastin tatil yöresi gibi bir yer,Okyanus kıyısında harika oteller ve evlerden oluşan bir belde. Fazla kalabalık olmadığını sanıyordum ama konser salonundaki kalabalığı görünce yanıldığımı anladım.Herkes çok şıktı.İnanılmaz şıklıktaki bu kalabalık harika bir konser izlemeye hazırlanıyordu.
Konser çok güzel geçti. Orkestra nefis bir müzikle dinleyenleri mest etmişti. Konser çıkışı fuayede Burcu'yu beklerken salondan çıkan izleyicilere son bir kez baktım. Herkes çok mutlu görünüyordu.
Burcu konserden sonra şehrin çok iyi bir restoranında bir after parti olduğunu ve çok eğleneceğimizi söyledi. Ben konserlerden sonra bu toplantılara çok eski tarihlerden.Paris günlerimizden alışıktım.Çok zevkli oluyor konser sonrası, konseri konuşmak, sanatçılarla bir şeyler yemek , içmek , tanışmak.
Parti sonunda Okyanus kıyısındaki Hilton otelinin çok lüks odasında dinlenmeye çekildiğimizde mutluluğum sonsuzdu.
Ertesi sabah kahvaltıdan sonra Tahallesse'ye döndük aynı şekilde.
Gene çalışmalar, konserler dersler Burcu'nun , evdeki düzen , yemek ve işler de benim ödevimdi.Burcu'nun Tahalle-wille sitesindeki mütevazi evinde onun Üniversiteden dönüşünü beklerken ona yemek yapmak beni çok mutlu ediyordu.Burcu'nun müsait olduğu zamanlarda onunla yakındaki alışveriş merkezini gezmek, evde onunla bilgisayardan canlı dizi .comdan Türk dizilerini seyretmek çok keyif veriyordu bana.
Günlerden bir gün Burcu bana ertesi gün Pensacola Senfoni ile gerçekleşecek bir konser için Pensacola'ya gideceğimizi söyledi. Geçen seferki konser yolculuğumuzun  tadı damağımda kalmıştı. Bu haber beni çok mutlu etti. Bu sefer bir başka Güney Koreli arkadaşı ve onun annesi ile gidecektik. Ertesi gün otomobilde farklı ülkelerden iki anne ve iki genç kız yola çıktık.Dillerimiz ,ülkelerimiz, adetlerimiz farklıydı belki ama çok büyük bir ortak noktamız vardı. Her ikimizin hemen hemen aynı yaşlardaki kızları Florida State Üniversitesinde doktora öğrencisi idi.Bu çok büyük ortak nokta bizim bütün farklılıklarımızı ortadan kaldırmıştı. Yolculuk sırasında bir kafede verdiğimiz kahve molasında harika aramızda oluşan harika dostluk bunun en büyük belirtisiydi.
Bu seferki konserin ismi Bethoven in Blues idi.Burcu çok büyük bir şirketin sponsorluğunda düzenlenen  bu konserde Orkestradaki bütün sanatçıların kot ve mavi tişortlar giyeceğini ve sadece Bethoven'in eserlerini çalacaklarını söyledi. Bethoven'ın yaşadığı dönemlerde kot pantolan yoktu. Bu konser bir şey mi ima etmeye çalışıyordu.
Bu harika konseri ve arkasından yaşadığımız harika anları bir sonraki yazımda anlatacağım.

20 Şubat 2015 Cuma

Yakın Şehirlerdeki Orkestralarda görev almak çok keyifli...

Venice'den Tahallesse'ye döndüğümüzde Burcu'yu yoğun konser programı bekliyordu. Sadece Florida State Üniversitesi Orkestrasında ve Tahalesse Senfoni Orkestrasında çalmıyordu Burcu. Aynı zamanda civardaki Senfoni Orkestralarında da görev alıyordu.
Bu civar şehirlerdeki konserler gerçekten çok zevkli oluyordu. Genelde hafta sonları oluyordu bu konserler. Burcu ve Üniversitede görev yapan diğer profesörler de görev alıyorlardı bu orkestralarda.
Hafta sonlarında arabaları ile yola çıkan hocalar 2 veya 3 saatlik bir yolculuktan sonra konserin gerçekleşeceği şehre geliyor, kalacakları çok lüks otellere yerleşiyor, konser provalarını yapıyor , gece konserde çalıyor, konser sonunda after partiye katılıyor ve ertesi sabah çok lüks bir kahvaltının ardından yaşadıkları şehre dönüyorlardı.Konser organizasyonu yolculuk için benzin ücretini, lüks otel konaklama masraflarını karşıladıkları gibi konser için yüklü bir kaşe ücreti de ödüyordu. Sanatçılar da hem harika yerlerde hafta sonu tatili yapıyor, hem çok sevdikleri mesleklerini icra ediyor hem de çok iyi para kazanıyordu.Sanırım Senfoni Orkestraları da devamlı elemana aylık ödemek yerine böyle bir çözüm bulmuşlar. Burcu ve diğer öğretim üyeleri aynı anda 4 orkestrada görev alarak hem çok iyi para kazanıyorlar, hem eğleniyorlar hem de geziyorlar.Geziyorlar diyorum halen Burcu ders vermenin onlarca öğrenci yetiştirmenin yanısıra 4 orkestrada devamlı görev yapıyor. Trio, quarted ve ikili konserleri hariç tabii.
Ben de Amerika'da bulunduğum dönemlerde Burcu ile bu konserlerden bir kaçına katıldım.
Venice'den döndükten sonra bir gün Burcu 'Bu hafta sonu Dastin'de konser var, beraber gideceğiz.'dedi. Konser günü Burcu , gene aynı Orkestrada görev alan bir Güney Koreli arkadaşı ve ben arkadaşının arabası ile yola çıktık. İki genç hanımla gülüş cümbüş yaptığımız  3 saatlik bir yolculuktan sonra Dastin'e vardık. Bu arada yolda Meksika restoranında karnımızı doyurmayı da ihmal etmedik.Dastin'e varınca Burcu 'Biz provadayken sen konser salonunun karşısındaki outletten alışveriş yaparsın.'dedi. Bu harika bir fikirdi.Outlet dedim ama öyle bir kaç saatte gezilecek bir yer değil. Neyse kızlar beni, bırakıp gittiler. Ben mağazaları gezmeye başladım. Aman Allahım o ne güzel şeyler ve ne güzel fiatlar.Ülkemde rüyamda bile göremeyeceğim markalar inanılmaz ucuzdu. Coach, Luis Vitton, Marc Jacop,Steve Madlen,Gap,Ben deli gibi alışveriş yapıyordum bir yandan. Bir süre sonra elimdekileri taşıyamaz duruma geldim. Fiatlar çok ucuzdu.Bin dolarlık bir çantayı 100 dolara almanın keyfi inanlmazdı.Poşetlerimi taşıyamadığım zaman yakın bir kafeye oturdum. Bu arada Burcu aradı telefondan.'Biz de prova arasındayız geliyoruz.'dedi.
Burcu ve arkadaşı gelince elimdeki poşetleri hemen arabanın bagajına attım ve tekrar alışverişe çıktık. Bu sefer alışveriş konumuz Burcu'ydu. Burcu'nun konser kıyafetine ihtiyacı vardı. Her zaman aldığımız BCBG Mac Azria Mağazasında soluğu aldık. bir tuvalet fiatına 3 tuvalet almak harika bir duygu idi.Bu arada BCBG nin tuvaletleri sanki Burcu'nun üzerien dikilmiş gibi uyumlu idi.
Aldıklarımızı gene arabaya koyup Burcu ve arkadaşını yolculadım. Ben daha gezecektim mağazalarda. Gezmem bitince konser saatine yakın karşıdan görünen Konser salonuna gidebileceğimi söyledim.
Ama olay o kadar kolay değildi. Son derece hızLı bir trafiğin olduğu E5 kara yolundan beter bir yolun karşısına geçmek ve Konser salonuna ulaşmak hiç de kolay olmadı mağazaları gezmem bitince. Gezmem bitince diyorum ama aklım hep orada kaldı.
Konser salonuna gelince saatin de epey ilerlediğini fark ettim. Konsere az zaman kalmıştı.
Bu güzel konseri ve arkasından katıldığımız partiyi bir sonraki yazımda anlatayım.


14 Şubat 2015 Cumartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Venice'de yasemin çiçekleri arasında

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Venice'de yasemin çiçekleri arasında:   Geldiğim günden 25 gün sonra bir haftasonu persembe gününden Burcu ve Eric işlerini düzenleyip kendilerine bir gün izin vererek daha öncek...

Venice'de yasemin çiçekleri arasında

  Geldiğim günden 25 gün sonra bir haftasonu persembe gününden Burcu ve Eric işlerini düzenleyip kendilerine bir gün izin vererek daha önceki yazilarimda sik sık bahsettigim Burcu'nun Lawrence Universite'sinden Almanca profesörş Hans Ternes ve esi Mara'nin Venice'deki evine ziyarete gitmeye karar verdik. Bu hem benim icin hem de Burcu ve Eric icin iyi bir tatil olacakti, bu vesile ile de cok sevdigimiz dostlarimizla bir hafta sonu geçirebilecektik. Persembe akşami evden esyalarimizi arabaya yukleyip yola çıkışımz saat 6 yi buldu.Tahallesse-Venice arasinin araba ile 5 saatten fazla oldugunu daha önce öğrenmistim.
Arabaya eşyalarımızı  yüklerken Burcu'nun kemanını yanına alması dikkatimi çekti. Nedenini sorduğumda Hans'in kemanını da getirmesini istediğini ve orada bir gece dostlarına keman, piyano ve akordiyonla bir konser düzenleyeceklerini öğrendim. Anlasılan bizi çok üuzel bir hafta sonu bekliyordu. Uzun bir araba yolculuğundan sonra karanlıkta vardığımız Venice'de Hans'larin oturduğu sitenin ana kapısından girerken cok yorgun olduğumu farkettim. Bizi büyük bir neşe ve sevgi  ile karşılayan Hans ve esi Mara birkac yıl öncesine göre harika fit ve güzel gözükuyordu. Inanılmaz bir sekilde gençşlesen dostlarımın  gençlik sırrını sabah daha iyi anlayacaktim.
Hans'larin evine girince gözlerime inanamadım. Ev tek katlı, inanilmaz büyük ve lükstü.Yillardir resim yapan Mara bu yeteneğinin verdiği deneyimle  harika bir dekorasyon yapmis ve bu harika döşenmis evi kendi tabloları ile de süsleyerek daha da zenginlestirmisti. Evde 100 metrekare bir salon, 6 yatak odasi, bir o kadar banyo, giyinme odasi bulunuyordu. Bize ayrilan misafir yatak odalari harika dekore edilmisti. Biraz dinlenip, arkadaşlarımızla hasret giderdikten sonra bize evi gezdirdiler. Salonun büyük kapısı harika bir bahçeye açıliyordu ve üstü  telle kaplı büyuk bahcede kendi özel havuzlari vardı. Ayrica yemek pisirmeye cok merakli olan Mara bahceye ayri bir acik mutfak daha yaptirmisti. Hakikaten yemek kokusunun eve yayilmamasi için iyi bir fikirdi. Aksam uyumadan biraz bahçede oturmaya karar verdik. Hava Tahalesse'den daha sıcaktı. Adeta ılık bir bahar havası vardi. Bahcede otururken sessizligin icinden bir tanıdık koku duydum. Bu çok iyi bildiğim bir çiçek kokusu idi. Birden anımsadım.Tanıdğım koku yasemin çiçeğinin kokusu idi. Ilık bahar havasi, yasemin kokusu, Hans ve Mara'nin dostluğu cok güzel gececek bir haftasonu tatilinin mujdecisi gibiydi.
Ertesi sabah uyandığımda dısardan hafif konusmalar ve tabak,bardak sesleri duydum. Kapıyı acıp odamdan cikip salona geçtiğimde beni nefis bir kahve kokusu karşıladi. Hans ve Mara bizden önce kalkmiş, bahçedeki harika cicekler arasinda havuz basindaki masaya kahvalti hazirlamakla meşgulduler. Bahceye cıkıp masaya oturup kahve fincanimi elime aldığım zaman etrafima şöyle bir baktim. Iste o zaman bir gece önce Hans ve Mara'nin yillar sonra neden bu kadar genc ve fit göründüklerini anladim. Burası bir cennetti. Çok geniş bir arazi icinde herbiri bizim ölçülerimize göre birer malikane sayilabilecek  vasıfta tek katlı evlerden mütesekkil bir site idi burasi. Evlerin bahceleri binbir cesit ve renkte bugüne kadar görmediğim güzellikte çiçekle dolu idi. Etraf sessiz ve sadece kuş civiltilari vardi. Birden büyük şehirlerde trafik ve binbir stres icinde yaşadığımız  günler aklıma geldi. Hakikaten insan burada yaşarsa ömrüne ömür katılırdı.
Venice'de kaldiğimiz 3 gün içinde yakinda bulunan baska yerlesim yerleri Saracota, St.Petersburg gibi yerlere de gittik. Bunlarin hepsi Florida eyalet sıniıları içinde Okyanus kıyısında harika tatil yöreleri. Burada yaşayan insanlar sürekli tatilde  gibiydiler. Bu güzel gezmelerden sonra cumartesi günü sabah Mara erkenden kalkti ve mutfağa girdi. Zaten biz gelecegiz diye harika yemekler yapmisti. Macar mutfağının Türk mutfagı ile ne kadar benzeştiğini biliyordum ama bu sefer bu fikrim daha da kuvvetlendi. Sadece yemeklerimiz değil isimleri bile aynı idi. Onlar da bizim gibi patlican, kapuska vs kelimelerini kullaniyorlardi aynı yemeklere. Cumartesi günü  Mara daha bir özenle ve farkli yemekler yapiyordu. Anladığım kadarı ile aksam cok güzel bir davet vardi. Nihayet aksam üzeri uzun masa hazirlanmis, üzerine içkiler, çesitli mezeler konmustu. Tam bu sırada kapı çaldi. Hans ve Mara'nin arkadaşlari ikişer ikişer gelmeye başlamişlardi. Aynen bizim ülkemizde olduğu gibi gelenler ellerinde kendi yaptıklari börek, kek tabaklari ile ve cok süslü giysiler giymiş olarak geliyorlardi. Gelenler genelde Hans ve Mara yaşinda, ama cok dinç ve neseli insanlardı. Anlasılan burada yaşamak herkesi cok olumlu etkilemis ve yaşlanmayi durdurmustu. Bu güzel gece önce çok nefis yemeklerin yenmesi ve içkilerin içilmesi ile başladi. Yemekler yenip, herkes rehavetle koltuklara gömüldüğü zaman Hans yillar önce dediği gibi Şimdi Müzik Zamanı dedi. Iste o zaman keman, piyano ve akordiyonda Hans ile bir muzik ziyafeti basladi. Once karnimiz, simdi de ruhumuz doyuyordu. Müzik Balkan müziklerinden, valslerden, folklorik ezgilerden devam etti. Bir ara bittiğini sandik. Hepimiz ne olacak diye beklerken salonda Canakkale türküsünü duydum. Burcu ve Eric bize süpriz yapmis ve Türkülerden bir demet sunuyorlardi. Konserin sonunda Burcu'nun kendi besteleri olduğunu bilen dostlar bunlardan da bir demet istediler. Kısacasi gece harika muziklerle devam etti. Hans ve onun kendi yaşlarinda emekli arkadaslari bu guzel geceden cok memnun ayrildılar. Her biri yillarca calisip zorlu bir yaşam geçirmis olan bu tatli kişiler emekliliklerinde bu cennet bolgeye yerlesmis ve harika bir yasam sürüyorlardi.
Ne yazik ki bu guzel hafta sonu bitmek zorunda idi. Ertesi günü Hans ve Mara'ya sıkı sıkı  sarıldık. Bir dahaki sefere kadar ayriliyorduk. En kisa zamanda tekrar birarada olmaya soz verdik. Araba hareket ettiğinde evin önünde Hans ve Mara, biz ise arabanin icinde nemli gözlerle birbirimize bakıyorduk. Yasemin kokulari icindeki bu cennette dostlarimizla geüirdiğimiz 3 gun bizim için unutulmaz bir anı olacakti

12 Şubat 2015 Perşembe

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: İstanbul-Tallahasse hattında zorlu bir yolculuk

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: İstanbul-Tallahasse hattında zorlu bir yolculuk: Aralık 2011 tarihinde  Burcu'nun noel  sebebiyle Turkiye'ye geldigini ve bu tatilden istifade ederek Mayis 2012 Turkiye konser tu...

İstanbul-Tallahasse hattında zorlu bir yolculuk


Aralık 2011 tarihinde  Burcu'nun noel  sebebiyle Turkiye'ye geldigini ve bu tatilden istifade ederek Mayis 2012 Turkiye konser turnesinin basinda tanitimini da yaptığını  daha onceki yazimda yazmistim. Bu üc haftalik surec cok cabuk gecti. Televizyon, radyo programlari, gazete röportajlari derken arada bir de zamansiz ve ani bir yakin akraba vefati eklenince Burcu Turkiye'ye geldigini anlamadi bile. Yeni yılın ilk günlerinde  Burcu ile beraber Florida Tallahasssee 'ye dogru yola ciktik. Burcu bu sefer benim de gelmemi istemisti ve ben onu kıramazdim. Hem zaten üc haftada ozlemimiz bitmemisti ki.  Bir Cuma sabahı saat 11 de T.H.Y Washington ucagi ile baslayacak yolculugumuz cok uzun sürecekti saniyorduk ama sonunda bircok terslikle yolculugun sandigimizdan da uzun sürdüğünü gördük. Planlanan yolculuğumuz Istanbul, Washington, Charlotte, Tallahassee olarak devam edecekti. Washington ve Charlotte'de iki değisim yapacaktik. Washington'dan Amerika'ya giris yapacaktik. Bu aralardaki sürelerimiz  2 ser saat kadardi. Daha önceki deneyimlerimden de aklimda kaldigina gore bizi zor bir yolculuk bekliyordu. Zaten saat  11deki T.H.Y uçağı için Atatürk Hava Limanina ulaşmak amacıyla  Anadolu yakasindaki evimizden sabah 6 da cikmistik. Benim cok genç olmadigim düşünülürse  bu yolculuğun ne kadar yorucu olacağını daha başindan itibaren kestirebilirsiniz. Neden gidiyordum. Bunu bana Istanbul'da bircok kisi sordu. Burcu gelmisti ve ozlem gidermistik. Ben biraz daha Burcu ile beraber olmak istiyordum. Ayrica cok yoğun programi olduğunu bildiğimden ona Amerika'da  yardim etmek amacinda idim. Biliyordum ki calismalar arasinda en cok yemek yemeyi erteliyor. Onu beslemek, problemlerini paylasmak istiyordum. Anne olanlar beni cok iyi anlarlar. Ayrica Burcu ile sohbet etmek, ona hem dert ortağı olmak, hem de yazilarim icin ondan bilgi toplamak amacinda idim. Kisacasi gezme amaci hic olmayan bir yolculuğa cikiyordum.
Washington ucagi 11 saat 45 dakika sürecekti. Ama daha Ataturk Hava Limaninda kalkis yoğunlugu sebebiyle 2 saat tehir yapti. Bu gecikmeyi kapatmasina imkan yoktu. Bir sonraki ucağı daha simdiden kacirmistik. Ama ucak inene kadar yapacak hic bir sey yoktu ve biz ucaktaki bu uzun  sürenin keyfini cikartmak zorunda idik. Millerimiz de yeterli olmadığı  için bu sefer Business classda gidemiyorduk. Ekonomi sınıfının her ne kadar yeni uçaklarda rahat olduğu söylense de özellikle benim gibi kilolu kişiler icin epey sıkıntılı  oldugu kesin. Kisacasi 14 saat ucakta Burcu ile sohbet edip iki tane sonunda her nedense hep kadinlarin öldüğü  Türk filmi seyrederek , yemek yiyerek vakit gecirdik. Washingtona indigimizde bizi Charlotte'ye götürecek uçak kalkmıştı  bile. Biz daha Amerika'ya giris yapacak, dıs hatlardan iç hatlara geçecek ve yeni uçuş  ayarlayacaktik, 24 saatlik uykusuzluğun ve uzun bir uçak yolculuğunun verdigi bitkinlikle Amerikan polisine niye Amerika'ya geldigimin izahini nasil yaptim hatirlamiyorum. Gumruk geçişleri ve bagajlarimizin  alinmasindan sonra havaalaninda zorlu bir kosmaca basladi. Önde Burcu ve elinde 3 buyuk bavulun yüklü  oldugu araba, sirtinda kemani, elinde kabin bagajı, arkada ben dıs hatlardan T.H.Y  kontuarina doğru uzun bir koşu. Nihayet kontuara vardığımızda son derece anlayışlı  ve yardim sever personel bizi biraz rahatlatti. Bir saat sonraki Charlotte uçağına binbir zorlukla iki kişilik yer ayarlanip ucus kartlarimizi aldiktan sonra bu sefer  ic hatlarda Charlotta ucusunun olacağı  kapiya dogru bir kosu basladi bizde. Gene önde Burcu arkada ben kosuyorduk ve ben durmadan ben niye geldim, bunun bir de dönüşü  var, ben nasil tek basima döneceğim diye durmadan söyleniyordum. Charlotte ucusunun yapilacagi kapiya gelince biraz dinlenmek icin oturduk. Birden yanimda Türkce konusmalar duydum. Hemen ilgilenince yanimizdaki genclerin öğrenci olduklarini, Amerika'nin cesitli Üniversitelerine okumak icin geldiklerini iclerinden bir genç kizin da bizimle ayni yola gidecegini ve devlet burslusu olarak Florida Stade Universitesine master yapmaya geldiğini ögrendik. Ayni kaderi paylasan üc kisi olmustuk. Bu arada karnimiz cok acikmisti. Burcucuk hemen uçağın binişine 5 dakika kala koşarak bir burgerci buldu ve yiyecek bir seyler aldi. Bizi goren Burcu da açlığını  hatirlamis olmali ki o da ayni sekilde kosup yiyecek bir seyler aldi. O kadar yorgundum ki Washington-Charlotte ucağında kendimi kaybetmis ve bayilmisim. Ben ki ses ve ışık olan hicbir yerde uyuyamam. Nasil uyudum hatirlamiyorum. 1.30  saatlik bir yolculuktan sonra Charlotte hava alanina indiğimizde bu seferde Tallahasseee uçağınn kalkacağı  kapiya doğru bir koşuya başladik. Cünkü kalkisa az zaman vardi ve bu uçağı  kaçırmamamiz gerekiyordu. Kapımızı  bulup uçağa oturduğumuzda artik son aşamada olmanin verdigi huzur ve güvenle eve varinca neler yapacağımızın düşüncesine dalmistik ki birden bir anonsla irkildik. Tallahasseee' de olan aşırı  sis sebebiyle bu geceki uçuş  iptal edilmisti. Ertesi sabah 9.30 kadar Charlotte kalmak zorunda idik. Iki Burcu ve ben havaalaninin tenha ve sessiz girişinde otururken bu gece nasil dayanacağımızı  düşünüyorduk. Artik dayanacak gücümüz kalmamistı. Ertesi sabaha kadar alanda sandalye uzerinde oturamazdık. Burcu hemen havaalanındaki yetkililerden yakin otel isimleri aldi ve otellere telefon etmeye basladi. Burcu'nun yogun çabasi ile kısa sürede otel bulundu ve bu sefer biz alan icinde bizi otele götürmek üzere gelip alacak otel arabasina ulasmak icin söylenen kapiya ulaşma koşusuna başladik. Otele geldigimizde vakit geceyarisini bulmustu. Anahtarlarimizi nasıl aldık, nasil yattık ve nasıl uyuduk hic hatirlamiyorum. Sabah 7 de kahvaltida buluştuğumuzda üçümüz de dinlenmiş görünüyorduk. Artik yolumuzun sonuna yaklasmıştık. Gene otel arabasi, gene alanda kosusma ve Tallahassee uçağına binis ve Tallahassee'ye varis. Alandan cikip eve gidecegimiz arabaya binerken diğer Burcu ile vedalastik. 36 saatlik uzun bir yolculuktan sonra ki bunun yarısını birbirimizi taniyarak beraber yapmistik, varacağımız son noktaya gelmiştik. Bu vedalasma sirasinda dikkatimi ceken iki genc  Burcu'nun ve benim fazla yorgun ve bezgin gorunmememizdi. Zira bir zoru basarmis ,sadece bu yolculugu gerceklestirerek ne kadar güçlü  olduğumuzu ispatlamistik.
Daha sonraki günlerde Tahallesse'de  diğer öğrenci kizimiz Burcu Izci , ben ve Burcu Göker bir öğle tatilinde kahve içmek için bulustuk. Iki Burcu da cok dinlenmis ve sakin  gözükü
yordu. Bu yolculukta ben inandım  ki Istanbul-Tallahassee hattinda gosterdikleri gücü  hayatlarinin her doneminde göstereceklerdi.

10 Şubat 2015 Salı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Yılbaşından sonra Amerika yolculuğumuz başlıyor Bu...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Yılbaşından sonra Amerika yolculuğumuz başlıyor Bu...: Noel tatili için ülkesine gelen Burcu Göker'i kötü bir olay da bekliyordu.Ailesine kavuşmanın mutluluğunda, basının röportajları ile b...

Yılbaşından sonra Amerika yolculuğumuz başlıyor Burcu ile

Noel tatili için ülkesine gelen Burcu Göker'i kötü bir olay da bekliyordu.Ailesine kavuşmanın mutluluğunda, basının röportajları ile başarısnı duyurmanın keyfini yaşayan Burcu'yu  kuzeni Sema Adalı Hanımın ani vefati yıkacaktı bu yoğun günlerde. Sema Hanımın Burcu ve benim için değeri çok büyüktü. Benden 12 yaş küçük olan Sema Burcu'dan da 12 yaş büyüktü. Burcu ile benim aramda olan bu çok nadide hanım doğduğu günden beri Burcu'yu bebeği gibi ayrı bir yerlere koymuştu yaşamında. Çok ani vukubulan bu vefat Burcu'yu yıktı ama önceden planlanmış programlarını  etkilemedi. Daha doğrusu Burcu'nun profesyonel sanatçılık anlayışı böyle olmasını gerektiriyordu.
Burcu noel tatili bitene kadar Türkiye'de kalacak ve tatil bitiminde beraber Amerika'ya dönecektik.Önceden biletlerimizi almış ve programımızı hazırlamıştık.
Sema'nın kaybından sonra Düzce Üniversitesi konseri ve İzmir seyahatı Burcu'yu ve beni bu üzücü ortamdan biraz uzaklaştırdı. Düzce Üniversitesi konserini bir önceki yazımda anlatmıştım.Burcu yılbaşından önce İzmir'de oturan ablasını ziyaret etmek ve yeğenlerini de görmek istiyordu.İzmir ziyareti Yeni Asır Televizyonunda bir programa konuk olmakla başladı.İzmir!e gelmişken Mayıs 2012 de İzmir'de gerçekleşecek konserlerin son görüşmelerini de yapmamız gerekiyordu.
Yeni Asır Televizyonu yılbaşı gecesi için bir kutlama mesajı istemişti Burcu'dan. Eve gelen kameramen Burcu'yu noel ağacının önünde yeni yıl kutlaması yaparken daha önce bu tip kutlamaları sadece popüler  sanatçılardan seyrettiğimi düşündüm. Bir klasik müzik sanatçısının yılbaşı gecesi saat 12 de yeni yıl kutlaması yapması pek alışılmış olay değildi televizyonda. Ama her şeyin bir ilki vardı.
Bu arada Ulusal Kanaldan aldığımız bir teklif bizi biraz düşündürdü. Canlı yayında Nilgün Serimoğlu Hanım'ın programına katılması istenen Burcu büyük bir onurla kabul etti bu teklifi. Tek sorun program yılbaşı günü gerçekleşecekti.
Anlaşılan biz Yılbaşı günü televizyonda olacaktık.İyi bir zaman planlaması ile hem televizyon programını hem de gece yeni yıl kutlamasını çok güzel gerçekleştirebilirdik. Sadece iyi planlamak lazımdı. Yılbaşı günü sabah kuaföre gidip saçlarımızı yaptırdık, gece için giyeceklerimizi hazırlayıp yanımıza aldık. Zira televizyon programından sonra eve uğramadan davetli olduğumuz eve gidecektik.Gideceğimiz ev için aldığımız hediyeler ve diğer malzemeleri de sabahtan arabaya yerleştirdik. Bu arada en büyük destekçimiz bize bu koşuşturmalara ne gerek var demeden yardımcı olan eşimdi.
Televizyon kanalına erken bile gelmiştik .Hemen yakındaki şık bir kafede güzel bir noel öğle yemeği yedik üçümüz.Kar yağıyordu. İstiklal caddesinin o yeni yıl için süslenmiş güzel atmosferinde yüzümüze düşen kar taneleri altında Televizyon kanalına geldik. Yeni bir yılın mutlu bekleyişi içinde Burcu'nun başarılarını izlemek çok zevkliydi.
Programdan önce Nilgün hanımla sohbet ederken birden bana'Siz neden yayına konuk olarak katılmıyorsunuz, Burcu'nun annesisiniz ve onun başarıları , gelişimi , bu zorlu mücadelesi konusunda sizin de söyleyecek bir kaç cümleniz vardır.'dedi.Evet anlatacak çok şeyim vardı bu konuda.Ayrıca  saçım, kıyafetim bir canlı yayına katılacak durumda idi. Yayından  çıkıp bir yeni yıl partisine katılacağımızdan oldukça özen göstermiştim kıyafetime ve saçıma.
Ben bu teklifi zevkle kabul ettim:Canlı yayının çok zor olduğunu ve adeta bir canlı bomba olduğunu, ağızdan  çıkacak yanlış bir sözün sorumluluğunu Burcu'nun daha önceki canlı yayın denemelerinden biliyordum.Ama kendime güveniyordum. Bu yayını kazasız atlatacağıma inanıyordum.
Çok güzel bir yayın oldu. Burcu kemanı ile konuşması ile gene çok iyiydi. Ben de oldukça iyiydim.Sanki kırk yıldır canlı yayına çıkmış gibi heyecansız ve başarılı idim. Program bitiminde yeni yılı kutlamak için arkadaşlarımızın evine giderken bir başarılı günü daha atlatmanın mutluluğu içindeydik.
Bir kaç gün sonra Burcu ile Amerika'ya doğru yola çıkacaktık. Yeni yılın ilk günleri hazırlık yoğun olacaktı.

3 Şubat 2015 Salı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: 2012 Yılı konser turnesi planlanıyor.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: 2012 Yılı konser turnesi planlanıyor.: 5 Haziran 2011 tarihli Kıbrıs Bellapais Festivali konserinin ertesi gün tüm dostlarımızla geniş bir Kuzey Kıbrıs turu yaptık. Tarih, turiz...

2012 Yılı konser turnesi planlanıyor.

5 Haziran 2011 tarihli Kıbrıs Bellapais Festivali konserinin ertesi gün tüm dostlarımızla geniş bir Kuzey Kıbrıs turu yaptık. Tarih, turizm ve doğa yüklü be eşsiz gezinin ertesi gün biz İstanbul'a dönmek zorundaydık.Dostlarımızı bir kaç gün daha Kıbrıs'ta bırakarak İstanbul'a döndük. Bizim erken dönüşümüzün sebebi Burcu ve Eric'in hemen Şikago'ya hareket edecek olmalarıydı. Burcu ve Eric Şikago Lawrance Üniversitesinin kendilerine tahsis ettiği stüdyoda bir cd kaydına başlayacaklardı. Bu kaydın çekiminden sonra Burcu tekrar ülkesine dönecek ve yarım bıraktığı yaz tatiline devam edecekti. Eric de ailesinin olduğu Portage'ye gidip özlem giderecekti ailesi ile birlikte.
Her şey gençlerin planladığı gibi oldu. Kıbrıs dönüşü hemen Şikago'ya uçtular ve kayda girdiler.
Üç haftalık bir Amerika devresinden sonra Burcu tekrar Türkiye'ye döndü. Artık tatilimize bıraktığımız yerden devam edebilirdik.
Tatil aynı zamanda bir sonraki yılın konser planlaması ile de geçti. çeşitli Üniversiteler ile yapılan yazışmalar, konser salonları ile görüşmeler, 2012 yaz turnesi gene çok yoğun olacaktı.Her geçen yıl konser sayısı artıyordu.
Ağustos ayı sonunda Burcu'yu Amerika'ya yolcularken gene içim özlemle dolmaya başlamıştı bile. Burcu'yu çok yoğun da bir kış dönemi bekliyordu. Artık doktora tez çaışmalarında son dönemlere gelmişti.Çok problemli bir doktora dönemi geçiriyordu. Daha önceki yazılarımdan hatırlarsınız Burcu Florida State Üniversitesinde doktora çalışmasına başladığı hocasını daha doktoranın ilk aylarında kaybetmişti. Doktora danışmanı  olarak okulda beraber çalışacağı yeni hocası pek anlaşabildiği bir hanım değildi.Ayrıca Burcu'nun doktora tez konusu olarak de seçtiği konu Amerikali bir hocanın pek ihtisas dalına uymuyordu. Türk Bestecileri konulu tez bu konulara çok yabancı bir hoca için adeta Çin Alfabesi gibiydi.
Bu tez çalışmasında karşılaştığı teknk sorunlar da çok fazlaydı. Burcu da herkes gibi daha anlaşılır ve oluşturulması kolay bir konu seçebilirdi Doktora için. Ama bu Burcu'nun pek stili değildi. O daima zor ve daha zora planlanmıştı.
Kısacası Müslüman mahallesinde Salyangoz satmak gibi bir deyimle adlandıracağım bu doktora tez çalışması Burcu'yu epey yıpratacak gibi gözüküyordu. Nitekim daha sonra tez bitiminde başına gelen Subakut trioid iltihabı ve neticesinde  ömür boyu trioid hapı ile yaşama mecburiyeti bu zorlu doktora döneminin neticesidir.
Burcu bütün bu yoğun çalışmaların arasında aralık 2011 de noel tatili için Türkiye'ye gelmeyi planlamıştı. Aralık ortası gibi gelecek ve yılbaşının etresi beraberce Amerika'ya dönecektik. Ben bu zor döneminde ona biraz destek olmak amacıyla onunla birlikte gidecektim Amerika'ya.
 15 Aralık gibi Burcu Amerika'dan  noel tatili için Türkiye'ye geldi. Amacı dinlenmek ve ağustostan bu yana görmediği ve özlediği ailesi ile zaman geçirmekti. Ama çalışmak içine işlemiş olan Burcu gelir gelmez yoğun bir tempoya girdi. Daha Amerika'da iken çeşitli basın organları ile iletişim kuran Burcu Türkiye'ye gelince mayıs 2012 deki konserlerinin tanıtımı için yoğun bir tanıtım çalışmasına başladı. Mayıs 2012 de bir çoğu Türkiye'nin çeşitli illerindeki üniversitelerde olmak üzere 12 den fazla konser için  program yapan Burcu hemen bu konserlerin tanıtımı için ulusal ve yerel basında yazılı ve sözlü olarak programlara katıldı ve röportajlar verdi. Konser tanıtımlarının çok büyük bir önem taşıdığını ve ancak bu şekilde konserlerinde daha fazla sayıda dinleyici kitlesine ulaşabileceğine inanan Burcu Göker tanıtım işine çok önem veriyor. Yaptığı işi tanıtamayan, layıki ile anlatamayan bir kişinin başarılı olacağına inanmayan Burcu  bu tanıtım işinde afiş. bilboard gibi tanıtım malzemelerinden daha fazla basının katkısını biliyor. Ulusal ve yerel basın gerek sözlü olarak gerek televizyon ve radyo olarak  dinleyicinin aklında daha etkili bir tesir yaratıyor. Klasik Müziğin ve klasik müzik sanatçısının da diğer sanat kolları kadar kendini tanıtmaya gerek duyduğunu biliyoruz. İşte Burcu Amerika'dan gelir gelmez televizyon, radyo programlarına katılarak, gazetelere röportaj vererek kendini ve müziğini anlattı.
 Bu tanıtımlar bazen İstanbul'da bazen de İstanbul dışında oldu.  Bu yoğun programımız içinde çok güzel olaylar da oldu. Bunlardan en önemlisini anlatmadan geçemeyeceğim. 17 Aralık cumartesi günü Burcu T.R.T HABER'de canlı yayında konuktu. Onu televizyonda gören ve daha önceden tanıyan Düzce Üniversiteli dostlarımızın daveti ile  Düzce Üniversite'sinde bir etkinliğe katıldık. Düzce üniversitesi Burcu'nun gönülden bağlı olduğu bir Üniversite.  Düzce Üniversitesi Rektörü Sayın Funda Sivrikaya Şerifoğlu hanım ile Burcu arasında büyük bir dostluk ve arkadaşlık bağı oluştu. Bu güzel bağ daha sonra Düzce ve Düzce Üniversite'sine duyulan sevgi ile pekişerek büyüdü. O günden bu yana Burcu  Düzce'ye büyük bir gönül bağı ile bağlı. Bundan 5 yıl öncesinde Burcu'nun sadece Türkiye'nin bir ili olarak bildiği, Eric'in ise adını bile duymadığı bu güzel şehir ve o güzel şehrin gittikçe artan şekilde DEĞER ÜRETEN ÜNİVERSİTE'si, bu Üniversitenin güzel insanları  Burcu'nun hep kalbinde. 26 Aralık günü Düzce Üniversitesi Konferans Salonunda  Düzce Üniversitesi tarafından emekli Bakanlarımızdan Sayın Yaşar Yakış Beye ve gene emekli milletvekillerimizden sayın Necmi Hoşver Beye fahri doktora ünvanı verildi. Bu törende Burcu da kemanı ile müziği ile katkıda bulundu. Bu sevgi, dolu güzel törenin ardından kucaklarımızda çiçeklerimiz, kalbimizde büyük sevgimiz ile dönerken Burcu ve ben içimizin sevgi ile ne kadar dolu olduğunu düşündük. Gönül bağı ile bağlı olmak böyle bir şey olsa gerek