Hürriyet

31 Aralık 2013 Salı

Burcu Göker İlk A.B.D yolcuğuna çıkıyor. Nisan 2002

  Eklediğim resimde Burcu Göker Fransa Gençlik Orkestrası 2002 Bahar Turnesinde konser afişinin önünde görülüyor.
  Burcu 16 Mart 2002 tarihinde Fransa Gençlik Orkestrası Bahar turnesinin son etkinliği Paris Chatelet Tiyatrosundaki konserin ardından 15 gün sonra gideceği A.B.D Newyork yolculuğunun hazırlıklarına başlamıştı. Gerçi bu hazırlıklara çok önceden başlamıştık. Bir ay süresinde Newyork'da Juilllard Scholl'da Dekan Prof. Stephen Clap ile misafir öğrenci olarak keman çalışacaktı. Ayrıca aynı sürede bir İngilizce kursunda yoğun eğitim görmek istiyordu. Burcu bir yıldır Sorbonne Üniversitesi'nde İngilizce kurslarına devam ediyordu  ama Tofel sınavını alması için bu eğitimin yeterli olmadığını düşünüyordu. Burcu bu seneden sonra eğitimine A.B.D de devam etmek istiyordu. Amerika'da eğitim yapabilmesi içinTofel sınavını alması gerektiğini biliyordu.
  Burcu  Newyork'a gidecek, hocası ile keman ve yoğun İngilizce eğitimi yapacaktı ama nerede kalacaktı.Ayrıca Amerika vize sorunu vardı.Daha İngilizce kursunu ayarlamamız gerekiyordu.
  Eksik olmasın bu arada Burcu'yu çok seven dostlarımız araya girdi. Her zaman belirtiyorum. Kişiler dostları ile güçlü oluyorlar.
  Çok eski bir arkadaşımın ilk okul arkadaşı Newyork Türk Konsolosluğunda Eğitim Müşaviri olarak görev yapıyormuş.Dostum bu arkadaşının ismini ve telefon numarasını verdi. Tek umudumuz o hanımdı. Amerika ile başka hiç bir bağlantımız yoktu. Bir de tabii Prof. Clap.
  Bir gece yarısı saat farkından dolayı Newyork'da iş çıkış saatine denk düşüyordu,Paris'ten Newyok'u aradım.Amacım bana verilen telefon numarasından Eğitim Müşaviri hanımla konuşmak ve ondan Burcu için kalabileceği yer ve gidebileceği lisan okulu konusunda tavsiye almaktı.Sabaha karşı yaptığım bu denizler ötesi konuşma çok duygusal geçti.Müşavir hanım yakın tarihte genç evladını yitirmişti.Acılı bir anne ile evladını okyanuslar ötesine göndermenin endişesini taşıyan diğer anne kısa sürede duygusal bir yakınlık kuruldu.Telefonun öbür ucunda benimle aynı yaşlardaki anne, 'Kalacak yere gerek yok,benim evim müsait, Burcuya kendi evladım gibi bakarım.'diyordu.Bu bizim için çok büyük bir şanstı.Ayrıca lisan okulu ayarlamaya da yardımcı olacağını belirtiyordu.Juillard'dan hocasından davet mektubu da gelmişti. Şimdi işimiz Amerika vizesine kalmıştı.
  Çok ayaz bir sabah, hava daha yeni aydınlanırken Paris'teki Amerikan Konsolosluğunun kapısında elimizde dosyalarımızla vize kuyruğuna girdiğimizde , bu seyahatın gerçekleşeceğine inanmaya başlamıştım artık.
  Burcu Amerikan vizesi aldı, uçak biletleri ayarlandı.31 Mart 2002 tarihinde uzun bir uçak yolcuğu ile Newyok'a doğru yola çıktı.Newyork'ta onu uçaktan kimse karşılamayacaktı.Uçaktan inip treni bulacak, trenden sonra otobüse binecek ve kalacağı eve gidecektı. Bu çok uzun ve zor bir yoldu. Çok endişeli geçen 24 saatlik bir sürenin sonunda Müşavir hanımın evine varan Burcu'nun sesini duyduğumda mutluluk ve huzurumu anlatamam.
  Burcu Nerwyork'a gider gitmez hiç ara vermeden Juillard'daki çalışmalarına ve lisan okulundaki yoğun eğitimine başladı.
  Bu bir aylık Amerika macerası Burcu'ya eğitim, yeni kişiler tanıma, bir başka ülkede daha hayata atılabilme cesareti verme konularında çok yardımcı oldu.Türkiye ve Avrupa'daki keman eğitimi konusunda bilgisi vardı. Bu yolculuk Amerika'daki eğitim konusunda da bilgi sahibi olmasını sağladı. Bu bir aylık sürenin Burcu'ya sağladığı en önemli artı bilgisayar kullanmı konusunda edindiği deneyimdir. Sözünü ettiğimiz tarihlerde Fransa'da bilgisayar kullanmı çok yaygın değildi.Oysaki o tarihlerde A.B.D de çok yaygındı.Burcu bu bir aylık Newyork seyahatı sırasında evinde kaldığı ailenin de yardımı ile bilgisayar konuunda çok büyük deneyim kazandı.
  Ayrıca Burcu'nun Paris'le iletişim kurmak için biligisayara gereksinimi vardı.
  Burcu'nun bir aylık dönemde Newyok'ta yaptığı çok olumlu aktiviteleri bir sonraki yazımda anlatacağım.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Unesco'da Dialogue Musical Orient-Occider

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Unesco'da Dialogue Musical Orient-Occider:   Şubat 2002 de kaldığımız yerden devam etmeden önce eklediğim resmi açıklayayım. Resimde Burcu Göker İrlanda'da görülüyor.   Ocak so...

30 Aralık 2013 Pazartesi

Unesco'da Dialogue Musical Orient-Occider

  Şubat 2002 de kaldığımız yerden devam etmeden önce eklediğim resmi açıklayayım. Resimde Burcu Göker İrlanda'da görülüyor.
  Ocak sonunda İrlanda'dan dönen Burcu'yu şubat başı yoğun bir programın beklediğini bir önceki yazımda yazmıştım.
  7 Şubat günü Perigueux'da Prof.Sylvie Gazeau ile bir staja başlayacak olan  Burcu'yu bir gün önce yolculadığımda üçgün süre ile Paris'te sakin bir dönem geçireceğimin sevinci içinde idim.Enerji toplamam gerekti,zira önümüzdeki günler daha çok yorulacaktım.
    Burcu Perigueux'den çok güzel haberlerle döndü. Hocası ile çok verimli bir çalışma yapmış,bunun sonucunda 8 ve 9 şubat günleri iki ayrı resitalde çok büyük beğeni almıştı. Bu övgüler onu  daha da motive etmişti.
   Şubat ayında beni çok etkileyen bir konseri anlatmadan geçemeyeceğim.
   Burcu 28  Şubat 2002 de Unesco'da bir konserde sahne aldı.Konserin ismi 'Dialogue Musical Orient-Occider.'Türkçesi Doğu ve Batının Müzikal Diyaloğu.Konserin birinci bölümünde Cezayir, İspanya, Fransa,Tunus, Fas, Yugoslavya'lı sanatçılardan oluşan Ochestra A Cordes ünlü orkestra şefi Ami Flammer yönetiminde çalıyordu. Bu orkestranın bir de Türk sanatçısı vardı. Burcu Göker. Orkestra Mozart'ın Divertimento re Majeur K 136 sını ve Albert Russel'ın Sinfonietta pour Orchestra opus 52 sını yorumladılar.
     Unesco salonu tıklım tıklım kalabalıktı.Bu güzel konseri dinlemeye Türk Konsolosluğu Yetkilileri, Eğitim Ateşemiz Sevgi Mülayım Hanım,Paris'te yaşayan Türk aileler ve Türk öğrenciler gelmişti.Herkes büyük bir zevkle bu güzel konseri izliyordu.
     Konserin ikinci bölümünde Fransız, Fas ve Mısırlı sanatçılar Doğu enstrumanları ile Fransa'da yaşayan ünlü Türk Ney üstadı Kutsi Ergüner yönetiminde başta Dimitri Kandemir'ın besteleri olmak üzere 18. yüzyıl Osmanlı Saray Müziğinden örnekler yorumladılar.Salondaki dinleyiciler büyük bir haz içinde bu eşsiz konseri izliyordu.Batı enstrumanları ve Doğu enstrumanlarından ayrı ayrı dinledikleri bu müzik şöleni onları eşsiz bir masal alemine sürüklemişti.
    Konserin en sonunda Orchestra Cordes ve Kutsi Ergüner yönetimindeki Ensamble Oriental aynı anda sahneye çıktılar ve yerlerini aldılar.Orchestra Cordes Mozart'ın eserini, Ensamble Oriental ise Kandemir'in Osmanlı Saray Müziğini aynı anda çalmaya başladılar.İki ayrı müzik çok karışık bir şekilde çalarken birden Mozart'ı çalan orkestra  da Osmanlı Müziğini çalmaya başladı.İki grup bir arada Osmanlı müziğini çalarak alkışlar arasında konseri bitirdi.Salonda bulunan Fransız, Türk ve diğer milletlerden dinleyiciler bu doğu ve batı müziğinin diyaloğu ve buluşmasını büyük bir coşku ile izlediler.Konserin son bölümü çalarken alkışlarla, tempo tutarak sahnedeki sanatçılara eşlik eden dinleyiciye ben de katılmış ve büyük bir heyecanla bu anın tadını çıkartıyordum.
   Konserin bitiminde herkes büyük bir mutlulukla sanatçıları kutlarken, sanatın ayrı dilleri konuşan kişilerin nasıl ortak dili olabildiğini bir kere daha anlamış oluyorduk.
   Bu çok görkemli ve çok anlamlı sanat şölenini uzun yıllar unutmadım.Sanıyorum ki o gece salonda bulunan herkes aynı şekilde etki altında kalmıştır.
    Bu güzel konserden bir hafta sonra Burcu Fransa Gençlik Orkestrası ile bahar turnesine gidiyordu. Dijon,Lyon ve sonunda Paris konserleri olacaktı. Fransa Gençlik Orkestrasının bahar turnesi Paris'te Theatre Chatelet'deki konserle son bulacaktı.
   Burcu'yu bu turneden sonra çok büyük olaylar bekliyordu. Önceden çalışmalara başladığımız ve yaşamını değiştirecek büyük olaylar.....  

29 Aralık 2013 Pazar

28 Aralık 2013 Cumartesi

Dr. Nejat.F.Eczacıbaşı Vakfı Müzik Bursları

  Bugün günlük gazetelerden birinde okuduğum bir haber , yazılarıma bir ara verip çok önemli bir konuya vurgulamama sebep oldu.
  Haber Dr. Nejat. F. Eczacıbaşı Vakfı Müzik Bursları ve bu burs sayesinde yurt dışıda eğitim görmüş kişileri anlatıyordu.
  Bu konu beni çok ilgilendiriyordu ve haberi okuyunca geçmişteki anlarım aklıma geldi ve duygulandım.
  Yıl 1996.Kızım Burcu Göker İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Lise bölümünü bitiriyor. Henüz 14 yaşında. İki sene tek tek sınıf atlayarak bu başarı öyküsünü yazıyor. Biz İktisatçı bir anne baba olarak kızımızın bu meslek seçiminde onu bütün kapıları kapatıp tek kapıya bırakmamak için mücadele veriyoruz. 10 yaşından beri Fransa'da Ulusal Konservatuar profesörü Sylvie Gazeau'nun öğrencisi  olan Burcu yaz kurslarına, masterclasslara,festivallere giderek bu hoca ve diğer Fransız hocalarla eğitimini sürdürüyor Türkiyedeki eğitiminin yanısıra.
  Madam  Gazeau ve onun sınıf arkadaşı ülkemizin değerli keman sanatçısı Suna Kan Hanımın önerileri ile hemen Fransa'ya gidip eğitimimize orada devam etmemiz gerekiyor. Biz ise Burcu'nun hiç değilse bir lise diploması alarak ülkeden ayrılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu arada şunu belirteyim iyi etmişiz de lise diploması sahibi etmişiz Burcu'yu, daha doğrusu Burcu yoğun çalışmalar sonucu kendisi kazandı bu diplamayı.
   Burcu'nun Türkiye'den lise diploması alması daha sonraki yıllarda A.B.D de Üniversiteye girmesine kolaylık sağladı. Ardından A.B.D den aldığı Üniversite ve Doktora diplomaları ile Kanada'dan aldığı master diplomalarının Üniversiteleri YÖK denklik tasdikli olduğu için ülkemizde de geçerli oldu ve bir çok yurt dışında okuyan gencin uğradığı haksızlıklara uğramadan diplomalarının karşılığı unvanları kendi ülkesinde de sağladı.
   Gelelim 1996 yılına. Burcu 14 yaşında ,tek başına Paris'te yaşaması imkansız. Zaten Fransa Hükümeti de Burcu minör olduğu için yanında majör bir büyükle ancak oturum hakkı veriyor. Ben emekli oldum. Burcu ile Paris'te ev tutup yaşamaya başlayacağız. Fransa'da eğitim ücretsiz ama Paris gibi pahalı bir şehirde ana kız bizim yaşamamız , üstelik ücretle çalışna bir ana baba için çok zor. Burcu'nun yurt dışı eğitimine destek olacak burs arayışları içindeyiz. Çeşitli kurum ve kişilere yazıyoruz, dosyalar gönderiyoruz. sadece bizi böyle bir evlada sahip olduğumuz için kutlayan mesaj ve mektuplar alıyoruz. Kimseden burs falan yok. Bu arada Milliyet gazetesinden Abbas Güçlü Bey haber yapıyor, yazıyor, burs arandığını.
  Umudumuz gittikçe sönüyor.Ta ki bir gün aldığımız bir telefona kadar. Telefon Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfından geliyor. O güne kadar böyle bir vakfın varlığından bile haberdar değiliz. Gazetede Burcu'nun başarılarını ve burs aradığımızı  okuyan Vakıf, bize burs tahsis ettikleri  müjdesini veriyorlar telefonda.
   O an bu savaşımızda yalnız olmadığımızı anladım.
    Vakıf  Burcu'ya Paris'te eğitim yaptığı 6 yıl boyunca kesintisiz burs verdi. Sanırım en uzun süreli bursu alan kişi Burcu idi.
   Her yıl ders yılı sonundsa Burcu'nun o yıl yaptığı eğitimi, aktiviteleri belgeleyen dosyayı Vakfa gönderiyorduk. Sonra Vakfın burs müjdesi veren mektubunu beklemeye  başlıyorduk.
   Bugün Vakfın internet sitesine baktım. Burcu Göker'in adına bursiyerler listesinde rastlayamadım. Sanırım Burcu çok uzakta olduğundan ve iletişim noksanından biyografısı güncellenmemiş. Hafta başı ilk işim Vakfa Burcu'nun en son cvsini göndermek olacak.
   Burcu'nun Dr unvanından, başarılarından ilk haberdar olması gereken kişiler Dr. Nejat Eczacıbaşı Vakfı.
   1978 yılında kurulan Vakıf ,olağanüstü yetenekli genç sanatçıların yurt dışındaki virtüözlük öğrenimlerine katkıda bulunmak amacı ile burs veriyor.
   Müzik öğrencilerine buradan seslenmek istiyorum. Yalnız değilsiniz  bu zorlu yolda. Vakfın internet adresinden daha geniş bilgi alabilirsiniz.

27 Aralık 2013 Cuma

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker İrlanda'da Fransa'yı temsil etti.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker İrlanda'da Fransa'yı temsil etti.:   Önce eklediğim resmi açıklayayım. Resimde Burcu Göker Leipzig'de staj sırasında 22. temmuz 2001 günü Japon Piyanist arkadaşı ile Men...

Burcu Göker İrlanda'da Fransa'yı temsil etti.

  Önce eklediğim resmi açıklayayım. Resimde Burcu Göker Leipzig'de staj sırasında 22. temmuz 2001 günü Japon Piyanist arkadaşı ile Mendelson'un evinde verdiği konser öncesi Mendelson'un piyanosunun başında görülüyor. Yanlarında ise Akademi Direktörü ve profları görülüyor.
  Eylül ayının ortasında turneden Paris'e dönen ve yoğun kış programına başlayan Burcu'nun Sorbonne Üniversitesinde yoğun İngilizce eğitimi de alacağını bir önceki yazımda yazmıştım.
  2001-2002 yılı Burcu için çok koşuşturmalı bir yıl olacak gibi gözüküyordu.Aynı anda iki okulda birden eğitim gören Burcu aynı anda 4 orkestrada çalıyordu. Ayrıca oda müziği,duo resitaller de devam ediyordu. Hafta sonları ise İngilizce kursu için Sorbonne Üniversitesine gidiyordu. Kısacası nefes alacak vaktimiz yoktu. Bir yandan da yayınları takip ediyor, konserlere gidiyorduk.
  Aslında gurbette böylesine yoğun yaşamak ülke özlemini, sevdiklerini fazla düşünecek zaman bulamamak açısından iyi oluyor. Yoksa bu koşturmalar olmasa insan nasıl dayanır kalbindeki özleme.
  Kasım ayında bir olay ortaya çıktı. Fransa Gençlik Orkestrası diğer Avrupa Gençlik Orkestraları ile müzisyen değiş tokuşu yapıyordu. İrlanda Gençlik Orkestrası Fransa Gençlik Orkestrasından bir misafir sanatçı istemiş. Fransa Gençlik Orksetrası yöneticileri de bu göreve Burcu'yu layık görmüşler. Bu Burcu için büyük bir onurdu. Fransa'yı temsilen aralık ayı sonunda İrlanda'ya gitmesi, İrlanda Gençlik Orkestrası ile konserler vermesi isteniyordu. İrlanda'da 15 gün kalacaktı ve yılbaşını da orada geçirecekti. Bu bulunmaz bir fırsat ve onurdu.
  Yaz turnesi boyunca Burcu'yu , çalışmalarını çok beğenen Orkesrta yönetiminin aldığı bu karar gereği 15 gün İrlanda'da kalacak olan Burcu İrlanda gençlik Orkestrasının çalışmaların katılacak ve Orkestra ile Limerick ve Dublin'de konsertler verecekti.
  Bu çok güzel fırsat İrlanda ve Fransa arasında komik bir vize sorunu yaşatacaktı. Bunu ilk anda hiçbirimiz bilmiyorduk. Burcu bu daveti alınca çok sevindi. Ben de duyunca çok sevindim ve hemen İstanbul'a telefon açıp bu onurlu olayı eşime duyurdum.Ama eşim her zamanki titizliği ile farklı düşünüyordu. Söyledikleri bir anda bütün hevesimizi kursağımızda bıraktı. Hep böyle yapardı zaten.
  Bu olaylar olurken Burcu Türk vatandaşı idi .Eşim bizi İrlanda'nın Türk vatandaşlarına vize uyguladığı ve Burcunun bu konserlere öyle Fransız vatandaşları gibi elini kolunu sallayarak gidemeyeceği  konusunda uyardı.Burcu Fransız Gençlik Orkestrasını da temsilen gitse vizesiz İrlanda'ya giremezdi.Burcu bu durumu Fransa Gençlik Orkestrası Yetkililerine duyurduğunda önce şaşırdılar sonra vize için İrlanda Gençlik Orkestrasına başvurdular. Bu sefer şaşırma sırası İrlandalı yetkililerde idi.Fransayı temsilen gelen sanatçı neden vize alıyordu.İrlanda Fransa'ya vize uygulamıyordu ki.İrlanda Fransa'yı temsilen gelen sanatçının Türk vatandaşı olduğunu işitince daha çok şaşırdı. Onlar Fransız sanatçı davet etmişlerdi.Fransa ise Fransa'yı Burcu'nun temsil etmesi konusunda ısrarcı idi.Günlerce İrlanda ve Fransız yetkililer arasında süren vize problemi sonunda halledildi ve Burcu Aralık 2001ın son haftasında İrlanda'ya doğru yola çıktı.Ne İrlanda ne de Fransa olayı doğru dürüst anlayabilmiş değildi.
  Burcu Orkestra yöneticileri tarafından İrlanda'da çok güzel karşılandı ve dünyanın en ünlü şeflerinden olan Alexander Anissimov yönetiminde çalışmalara başladı. Burcu'yu dinleyen Anissimov onu hemen Orkestrada baş kemancılık görevi ile değerlendirdi. Bu çok önemli bir paye idi.
  İrlande Gençlik Orkestrasının ilk konseri Limerick'de Üniversite Konser salonunda idi. Büyük beğeni alan konserin ertesi günü İrlanda'nın başşehri Dublin'de Ulusal Konser salonunda ikinci kez seyirci ile buluştular.Konser, Orkestra ve Fransa'dan gelen misafir sanatçı başkemancı Burcu Göker büyük beğeni almıştı.Ertesi gün Dublin'de gazeteler bu haberi yazıyordu.Toyota İreland'ın büyük sponsorluğunda yeni yıl konseri adı altında gerçekleşen bu büyük etkinlik Dublin ve İrlanda'da çok ses getirmişti. Konserlerin ardından çok güzel gezdirilen Burcu, Fransa'ya döner dönmez İrlanda Gençlik Orkestrası yönetiminden bir teşekkür ve davet mektubu aldı. Daha önce ona vize vermekte zorlanan İrlanda bu sefer onu gelecek yıl konseri için  büyük bir coşku ile davet ediyordu.İşte bu sabrın ve çalışmanın karşılığı idi.İnsan isterse bütün önyargıları yıkabilir.
  2002 yıl başında Paris'e dönen Burcu yeni atılımlara hazırlanmak zorunda idi. Şubat başında hocası Sylvie Gazeau ile Güney Fransa'da Perigueux'de Ecole Britten'de bir haftalık staj ve konser turnesi onun  bekliyordu. Turneler artık Burcu'ya tatil gibi geliyordu.
  Sanıyorum o günlerde edindiği bu düşünce ve performans tüm yaşamı boyunca devam etti. Halen aynı gün iki konser verecek kadar yoğun olabiliyor. Ben bazen takılıyorum ona matine , suare mi çalıyorsun diye.
  Bu yaptığı işi çok sevmesinden,zevk almasından kaynaklanıyor galiba.....

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Fransa Gençlik Orkestrası ile Yaz Turnesi....

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Fransa Gençlik Orkestrası ile Yaz Turnesi....:   Yazıma başlamadan önce eklediğim resmi açıklamak istiyorum.Resimde Leipzig Müzik Akademisi Yaz stajında dünyanın bir çok ülkesinden gelm...

Fransa Gençlik Orkestrası ile Yaz Turnesi....

  Yazıma başlamadan önce eklediğim resmi açıklamak istiyorum.Resimde Leipzig Müzik Akademisi Yaz stajında dünyanın bir çok ülkesinden gelmiş öğrenciler Prof. ile bir dinlenme anında görülüyor.
  Burcu Göker 2001 yazında Almanya Leipzig stajından döndükten 15 gün sonra bir aylık staj ve turne için Fransa Gençlik Orkestrası ile yola çıktı. Önce Güney Fransa'da 15 günlük bir staj geçirecekler, ardından Avrupa'da turneye çıkacaklardı.Daha önceki yazılarımda seçimlerini anlattığım Fransa'nın her bölgesindeki Konservatuarlardan 100 öğrenci Fransa Ulusal Orkestrası,Paris Opera Orkestrası,Radio France Filarmoni Orkestrası,Lyon Ulusal Orkestrası solist sanatçılarından, Ulusal Paris ve Lyon Konservatuarları Profesörlerinden oluşan çok geniş öğretim kadrosu tarafından eğitilecekti. Bu eğitim süreci sonucunda bu öğrenciler dünyaca ünlü Orkestra şefi Emmanuel Krivine yönetiminde konserler vereceklerdi. Dikkat ederseniz paskalya tatilinde Burcu'nun da katıldığı Fransa Gençlik Orkestrası konserlerinde aynı orkestrayı ünlü İspanyol şef Jesus Lopez yönetiyordu. Fransa Gençlik Orkestrası daima en ünlü şefler tarafından yönetilmiş ve çalıştırılmıştır.
  Burcudan aldığım haberlere göre bu 15 günlük staj devresi çok eğlenceli ve güzel geçiyordu.Çok lüks bir otelde konaklayan Orkestra yoğun çalışmanın yanısıra çok keyifli  geziler yapıyor ve harika vakit geçiriyordu.Orkestra üyesi gençler ve öğretim kadrosu çok güzel kaynaşmıştı.Gençler kısa sürede çok güçlü  arkadaşlıklar kurmuştu.Gençler arasındaki bu kaynaşma Orkestranın verimli çalışması için gerekliydi. Zira Orkestra Konserleri tamamen bir ekip işidir. Üyeleri arasında uyum olmayan bir Orkestranın konserleri de verimli olmaz. Bunu çok iyi bilen Fransa Gençlik Orkestrası Yöneticileri, gençler, şefleri ve  eğiticileri arasında bu uyumu sağlamak için geziler, eğlenceler tertipliyorlardı. Ayrıca daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi bu aktiviteler gençlerin sosyal gelişimi için çok gerekliydi.
  Harika ve çok verimli geçen bu 15 günün ardından,Orkestra turneye çıkmaya hazırdı.Turnenin ilk durağı Fransa Toulouse oldu.Toulouse'nın en büyük konser salonunda Beethoven, Ravel, Stravinsky'nın eserlerini seslendiren ve bütün yöre halkının büyük çoşkusu ile uğurlanan Orkestra ikinci durak olarak Belçika-Liege'ye gidiyordu.Gittikleri heryerde en lüks otel ve şatolarda kalıyor, en güzel yerlerde ağırlanıyorlardı. Orkestranın çok güçlü sponsorları vardı. En büyük sponsor Fransa'nın en güçlü Bankası olan Societe Generale idi. Ayrıca gidilen diğer Avrupa ülkelerindeki büyük kuruluşlar da sponsor oluyordu. Örneğin Almanya'da Bayer İlaç Sanayii gibi.Belçika'da Liege Filarmoni salonunda gene büyük coşku ile dinlenen Orkestra ertesi günü Wuppertal'da konser vermek için Almanya'ya geçiyordu.Daha sonraki gün Arsenal Metz'de konser veren Orkestra sırası ile Dijon, Vichy konserlerinden sonar, son etkinlik için Paris'e döndü.Fransa Gençlik Orkestrası 2001 yılı yaz dönemi turnesini Paris'te Cite de la Musique'de Lncino,Ravel, Berlioz çalarak bitirdi. Bu çok ses getiren , Fransa basınında , her gittikleri şehrin gazetelerinde yer alan konserler cd olarak da basılmıştı.
  Artık turneler , stajlar bittiğine göre Paris'te kış dönemi eğitimi başlayabilirdi. Bu arada Burcu bu yoğun çalışmaları arasında Sorbonne Üniversitesinde yoğunlaştırılmış İngilizce kurslarına başlamak üzere kaydını yaptırmıştı. Burcu Amerika'ya gitmeyi kafasına koymuştu ve gidişin ilk şartı olan Tofel sınavını almak için yoğun İngilizce eğitimi görmesi gerektiğini biliyordu.
  Güneşli , ılık bir Paris Eylül'ünde Üniversite'den arkadaşım Aysel ile kızlarımızın Sorbonne Üniversitesine  İngilizce Eğitmi kaydını yaptırmış kafede kahvemizi içerken  bu İngilizce eğitiminin hiç de kolay olmayacağını konuşuyorduk. Zira Fransa'da görecekleri bu İngilizce eğitimi Fransızca-İngilice olacaktı. Anadili Türkçe olan bir kişi için oldukça zor olan bu eğitim yılardır Fransa'da bulunan Burcu'yu pek zorlamayacaktı sanırım.
  Bütün bu yoğun çalışmaların yanısıra Burcu 1998 yılında başladığı beste çalışmalarına da son hızla devam ediyordu. Burcu konserlerinde de bestelerinden örenekler sunuyor ve kendi ülkesinin ezgilerinden izler taşıyan, ülke özlemi ile oluşturduğu besteleri büyük beğeni alıyordu.İlk bestesi 1998 yılında Paris'te yaptığı Anadolu'da bir köyde bir günlük yaşamı anlatan bir eserdi. Anadolu adlı bu eserde sabah gün ışığı ile gün başlıyor ve güneşin batması ile bitiyordu. Burcu çok küçük yaşında Fransa'ya gittiği için Anadolu'yu çok iyi bilmiyordu.Sadece hayalleri, resimler ve özlemi bu eseri oluşturmuştu. Ama dinleyenler kendilerini Anadolu'da bir köyde sanıyorlardı.
  İşte ülke özlemi böyle  bir olaydı. İnsana görmediği bir şeyi notalara  dökecek kadar hissettirirdi özlem.
   Burcu daha sonra Amerika'da okuduğu Üniversitede ikinci dal olarak Kompozisyon bestecilik eğitimi de aldı ve ilk bestelerine bir çok eser  katıldı.

24 Aralık 2013 Salı

Leipzig Müzik Akademisinde Staj ve Konserler

  2001 yazında Burcu Göker'in hem Leipzig muzik akademisinin yaz stajına, hem de Fransa Gençlik Orkestrası ile Almanya, Fransa, İsviçre ve Belçika turnelerine gideceğini önceki yazılarımda yazmıştım.Burcu çok yoğundu ama o bundan çok mutlu idi.
  Haziran ayı sonuna doğru ben ülkeme döndüm. Burcu Paris'te kaldı. O direkt Fransa'dan Almanya Leipzig'e geçecekti  staj için. Staj 6 temmuzda başlayacak ve 20 gün sürecekti.
  Paris'te Burcu'yu bırakıp dönerken düşündüm. Artık bundan sonra böyle olacaktı galiba. Bu kadar yıl onunla Paris'te kalmıştım. Çok güzel anılarımız vardı.Ama küçük kızım artık kendi kanatları ile uçacaktı ve daha uzaklara gitmeyi planlıyordu. Bana ve diğer aile bireylerimize özlemi yaşamak kalıyordu artık.
  Burcu'nun Leipzig stajının ve Fransa Gençlik Orkestrası ile yapacağı turnenin bizlere hiç bir maddi yükü olmayacaktı. Daha önce Leipzig için cd ve dvd göndermişti staj komitesine ve yol ücreti,ikamet ve staj ücretlerinin  burs olarak karşılanacağını bildirmişlerdi.Fransa Gençlik Orkestrası ise tamamen ücretsizdi.
 Bu durumda bize sadece özlem kalmıştı.
 Burcu Leipzig'de 20 gün kaldı. Bu süre zarfında Juliard Scholl Dekanı Prof. Stephene Clap,Leipzig Müzik Akademi'den Prof.Roland Baldini, Leipzig müzik Akademi Direktörü Prof. Joel Shapiro ile yoğun çalışmalar yaptı. Yapmış olduğu bu çalışmaları Leipzig Mendelson evinde, Leipzig Bach Kilisesinde ve Leipzig'in dünyaca ünlü Gewandhause konser salonunda verdiği her biri ayrı programlı konserlerle halka sundu.Japonya'dan,Çin'den, Amerika'dan,Avusturalya'dan,İsrail'den , Meksika'dan kısacası dünyanın bir çok ülkesinden gelmiş onlarca genç müzisyen içinde birden parlamıştı.İşte bu deneyim ona daha sonra Amerika'nın kapılarını açtı.Burcu'yu bu stajda görüp dinleyen Newyork Juliard Scholl Dekanı Prof.Clap daha sonra Burcu'yu Amerika'ya ve okuluna davet edecekti.
  Müzik eğitiminde yurt dışı staj ve masterclasların önemi burada ortaya çıkıyor.Almanya'daki stajda Burcu hem ikili, hem dörtlü olarak konserler verdi.İkili olarak bir Japon pianist ile Mendelson  Beethoven sonat çalan Burcu,ertesi gün başka bir grupla Bach kilisesinde dörtlü olarak Hindemit çalıyordu. Bir başka gün Gewandhause'de ikili resital veriyordu.Bu yoğun staj programı ve konserler Burcu'ya çok büyük mesleki gelişim sağlamıştı.Hem dünyanın en iyi hocaları ile çalışmak, onların görüşlerini almak,onlara kendini tanıtmak, hem de dünyanın bir çok ülkesinden gelen ,ilerde herbiri adı duyulan sanatçı olmaya aday  onlarca genç müzisyeni tanımak, onların seviyeleri ile kendi seviyesini kıyaslamak imkanı bulmuştu bu stajda.
  Bu stajlar bir nevi pazardı ve dünya müzik piyasasında kendi değerinizi anlamak ,sonraki planlarınızı bunun ışığında yapmak için çok iyi bir yerdi.Ayrıca sizi burada tanıyan,değerinizi anlayan bir çok hoca size staj, konser, eğitim olanakları sağlayabiliyordu.
  Buradan müzik eğitimi alan veya almaya hazırlanan gençlerimize seslenmek istiyorum.Mutlaka bu tür yurt dışı aktivitelere katılın,kendinizi tanıtın, yeni sanatçı adaylarını tanıyın.Bu sizin ilerki mesleki gelişiminiz için çok gerekli.Burcu'nun Leipzig'de beraber dörtlü çaldığı Viyola,Viyolensel sanatçıları son zamanlarda adı duyulan sanatçılar oldu ve hatta geçen günlerde ülkemize de gelip konserler verdiler.
  Leipzig'den bu güzel donanımla dönen Burcu'yu  hemen arkasından Fransa Gençlik Orkestrası ile uzun bir staj ve turne bekliyordu. Bu sefer başka yerler, başka hocalar, başka sanatçı adayları.
   Harika bir yolculuk daha başlıyordu.

17 Aralık 2013 Salı

Sorbonne Üniversitesi Grand Amfithetre'de görkemli bir Konser

  Mayıs 2001 oldukça yoğun girmişti. Nisan ayında Leipzig'de Summer Music Academy'de Juliard Scholl Dekanı Prof. Stephane Clap'ın stajına katılmak için cd dolduran ve başvuruda bulunan Burcu Göker'in çok kısa sürede kabul aldığını hem de burs ve yol ücreti de verildiğini önceki yazımda yazmıştım. Mayıs ayında bir dizi konser vardı. Konservatuarlar Birliği Orkestrasının konserinin yanısıra Fransa Gençlik Orkestrasının üç günlük bir de forumuna katılacak olan Burcu nefes alacak zamana sahip değildi.
 Mayıs ayında beni çok etkileyen bir konseri burada anlatmadan geçemeyeceğim. 23 Mayıs günü Sorbonne Üniversitesi Grand Amphithetre'da Orchestre Symphonique de Jeunes Ile de France (Paris Gençlik Orkestrası) konseri vardı. Dikkat çekmek isterim. Fransa Gençlik Orkestrası ayrı, Paris Gençlik Orkestrası ayrı. O zamanlar ülkemizde Gençlik Orkestrası olayı pek yoktu. Ben böyle bir çok Gençlik Orkestrasını görünce şaşırmıştım. Hepsi büyük kuruluşlar, Devlet tarafından finanse edilen ve en büyük Konser salonlarında konserler veren bu Orkestralar çok hoşuma gitmişti. Keşke demiştim bizim ülkemizde de bazı kuruluşlar sponsor olsa ve böyle büyük gençlik Orkestraları kurulsa, Müzik eğitimi yapan gençler konser verme alışkanlığı edinebilse diye epey düşünmüştüm. Son yıllarda ülkemizde bu tür Orkestralar kurulmaya başlandı. Doğuş Çocuk Orkestrası gibi. Ama gene de yeterli değil.
  Güneşli bir mayıs günü Sorbonne Üniversitesine bu büyük konser için gittiğimizde Üniversite binasının görkemi karşısında bir kez daha büyülendim. Daha önceleri bir çok kez gitmiştim Üniversiteye. Büyük kızım Ebru da Hukuk masterini bu Üniversitede yaptığı için biliyordum binaları. Konser Üniversitenin büyük Anfisinde idi. Anfi aslında konser salonu değildi. Duvalarında yüzlerce tarihte adı geçmiş bilim adamının , düşünürün büstlerinin yer aldığı bu çok görkemli salona girdiğimde dilim tutuldu adeta.
  Hayatımda gördüğüm en büyük ve en görkemli Anfi olan bu salonda Burcu büyük bir Orkestra ile çalacaktı. İnanılmaz bir şölen bizi bekliyordu. Söylemeyi unuttum. Paris'te yaşayan bir kaç dostumuzu da bu konsere davet etmiştik. Onlar da benim gibi büyülenmişlerdi gördükleri karşısında.
  Salonda izleyiciler yerlerini aldılar ve konseri beklemeye başladılar. Biraz sonra Orkestra elemanları yavaş yavaş sahnede yerlerini almaya başladılar. Kızlar siyah tuvaletleri, erkekler ise siyah smokinleri içinde çok şıktılar. Bu harika dekor, müzisyenlerin giysileri, salonun ihtişamı . Birden kendimi yüzyıllar öncesi bir sarayda hissettim.
  Müzisyenler sahnede yerlerini alırken Burcu'nun aralarına olmadığını farkettim. Birden içime bir ateş düştü. Kızıma bir şey mi olmuştu. Neden sahneye çıkmamıştı. Ben böyle heyecanla beklerken bütün müzisyenler yerlerine oturdular.Burcu yoktu.
   Kalbim yerinden fırlayacaktı neredeyse. ben bu endişelerle yerimde duramazken birden bütün müzisyenler oturduğu yerden kalktı ve alkışlamaya başladı, Tabii seyirci de alkışlıyordu. Sahneye birisi geliyordu. Sahneye uzun siyah tuvaleti ile gelen dünyalar güzeli genç kız önce kendisini alkışlayan izleyiciyi selamladı. Sonra yerlerinden kalkmış onu alkışlayan orkestra elemanı arkadaşlarına otur işareti yaptı ve onlara enstrumanlarını akort ettirmek için salona arkasını döndü. Salona arkasını dönen , elinde keman olan genç kızın tuvaletinin arkasını gören bütün salon birden bir hayranlık nefesi aldı. genç kızın üstündeki kuyruklu siyah tuvaletin arkası bele kadar açık ve britlerle bağlı idi.
  Bütün sanatçıların enstrumanlarını akort ettirirp yerine baş kemancı sandalyesine oturan bu harika kemancı kız benim kızım Burcu Göker'di.Burcu gene süprizini yapmış ve bu görkemli Orkestrada baş kemancı olduğunu son ana kadar benden gizlemiş ve beni şaşırtmıştı. O anda o tarihi mekanda kendimi çok güçlü ve mağrur hisesettim. Harika bir konser oldu o gün. Arada başkemancı Burcu solo parça da çaldı. Konserin sonunda Orkestra şefi onun elini öperek kutladı.
  Konser sonunda tüm konser boyunca süren gururumu Burcu'ya sarılarak ifade ettim. Hoş ona sarılana kadar epey zaman geçti. Zira konser sonunda bütün salon onu tebrik etmek için sıraya girmişti.
 Mayıs ayı sonunda Hopital Rotshild'de dünya Müzik günü adına bir klarnetçi arkadaşı ile konser veren Burcu açık havada yapılan bu konserde çok büyük beğeni aldı. HaziraN başında gene aynı hastanenin yaşlılar evinde bir resital onu bekliyordu. Burcu bu kadar Orkestra konseri, okul arasında hayır işlerini, konserleri hiç ihmal etmiyordu.
 Bu huyu halen devam ediyor. Dün akşam Amerika Florida ile Burcu ile konuştum. Noel tatilinde geliyormusun dedim. 'Yeni yıl konserlerim var., aynı gün iki konserim olan zamanlar var'.dedi.Bu konserlerin bir çoğunu hayıra yapıyor biliyorum. Onun amacı müziği ile herkese ulaşmak.
  Ulaşıyor da......