Hürriyet

21 Mayıs 2015 Perşembe

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Yeni bir yaşama doğru....

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Yeni bir yaşama doğru....: Mayıs 2013 de Burcu Göker Florida State Üniversitesinde doktora cübbesini giyerek eğitim yaşamını sonlandırıp, yaşam mücadelesinde yeni bi...

Yeni bir yaşama doğru....

Mayıs 2013 de Burcu Göker Florida State Üniversitesinde doktora cübbesini giyerek eğitim yaşamını sonlandırıp, yaşam mücadelesinde yeni bir sayfa açtı.
Ben yazılarımda bir ara yapmak istedim. Bugüne kadar yazdıklarım Burcu'nun eğitim yaşamı, kemanı ile zorlu yolculuğunun ilk bölümü idi.
Amacım yazdıklarımı bir kitap haline getirmek. Planlarım Burcu'nun eğitimini anlatan bir kitaptı.Daha doğrusu sadece Burcu'nun keman eğitimini ve bu eğitimde karşılaştığı zorlukları anlatmaktı. Ama yazarken anladım ki Burcu'nun savaşı bitmeyecek. Ben de yazdıklarımı bölmeye karar verdim.Sanırım yazdıklarım tek kitapla sınırlı kalmayacak.
Buna göre birinci bölüm geçen yazı da bitti.Bu yazımdan.  sonra Burcu'nun kaldığı yerden mücadelesini anlatmayı planladım. Burcu gibi bir çocuğa sahip olan kişiler beni çok iyi anlayacaklardır. Zira bu savaş bitmez. Sadece kişiler ve yerler değişir.
Ben de yaşadığım , yazabildiğim sürece Burcu'yu yazmaya devam edeceğim.Belki bu yola çıkanlara biraz ışık tutabilirim.
Burcu Mayıs 2013 de doktora töreninden önce yaşamında büyük ve köklü kararlar aldı. Önceki yazılarımı okuyanlar Burcu'nun Eric ile tanışmasını, Üniversite eğitimlerini  beraber verdikleri konserleri, evlenme kararlarını ve evlenmelerini anımsarlar.
Burcu Nisan 2013 de Eric ile evliliğine son verdi. Yaşamındaki önemli kararlardan biriydi bu. Eric ile sedece bir evliliği  değil , keman ve piyano eşlikli konser birlikteliğini de bitiriyordu. Aslında amacı sadece evlilik beraberliğini bitirmek, mesleki beraberliği sürdürmekti ama .Dünyanın her yerinde erkek aynı düşüncelere sahip. Profesyonel düşünemiyor, dost olamıyor evlilik bitiminde.
Ben Eric ile evliliğinin bitimine üzüldüm dersem yalan söylemiş olurum. Zira karakter , yetişme şartları bakımından birbirine zıt bu iki gencin beraberliği özellikle Burcu'ya acı verir olmuştu. Aralarında sadece keman, piyano ikilisi hüviyetinden başka bir şey kalmamıştı.Her ikisi de ite kaka götürdükleri bu beraberliği bitirirlerse daha mutlu olurlar diye düşündüm. Bir yandan da Eric gibi bir piyano eşliğinden ayrılmasının ne denli üzücü olabileceğini tahmin ediyordum.
Burcu Eric ile beraberliğini bitiriken Üniversite eğitimi yaptığı şehri de terk ediyor ve bir başka şehre yerleşiyordu. Yeni bir şehir, yeni başlangıçlar.
Burcu'nun cesaretine hayranım. Her zaman sil baştan başlamak çok zor  ve korkutucu. İnsanın alıştığı şeylerden uzaklaşması ve yeni baştan başlaması. Aynen İstanbul'dan Paris'e. oradan Newyork'a. sonra Şikago'ya. Calgary'ye ve tekrar Florida'ya. hep sil baştan. büyük cesaret.,
Bir sonraki yazımdan itibaren Burcu'nun Florida Eyaletine bağlı Pensacola şehrinde başladığı yeni yaşamını , yeni mücadelelerini anlatacağım.
Bu arada yazıma eklediğim fotoğraftan fark etmişinizdir.Burcu yaşamındaki değişikliğe saçları ile başladı. Yıllardır uzun saçları ile görmeye alıştığımız kemancımız saçlarını kestirip , modern bir havaya büründü hemen. Biz kadınlar yaşamımızdaki değişiklikleri önce saçımızı değiştirerek uygulamaz mıyız?Yeni kısa saçları yakıştı ama Burcu'ya......

6 Mayıs 2015 Çarşamba

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Yaşamda her bitiş yeni bir başlangıçtır.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Yaşamda her bitiş yeni bir başlangıçtır.: Bundan tam iki yıl önce 5 mayıs 2013 tarihinde yazdığım bir yazımı paylaşacağım burada. Dün akşam dostlarımla bahçemde yediğimiz mütevazi a...

Yaşamda her bitiş yeni bir başlangıçtır.

Bundan tam iki yıl önce 5 mayıs 2013 tarihinde yazdığım bir yazımı paylaşacağım burada.
Dün akşam dostlarımla bahçemde yediğimiz mütevazi akşam yemeğimizi bir anda şölene çeviren, bizi mutluluktan uçuran haberi ve resmi siz sevgili okurlarımla paylaşmak istedim. Bu haberi paylaşmaktaki amacım mutluluğumu paylaşmanın yanısıra sizlere azmin nasıl da sonunda bir zafere dönüştüğünü bir kez daha anlatabilmek. Doğru bildiğiniz, inandığınız amaçatan ayrılmamanızı, sonunda başarının sizlerin olacağını bu yazımla  ispatlamak istiyorum.
 Dün yani 4 Mayis 2013 günü kızım Burcu Göker'in Florida State Üniversitesinde Doktora mezuniyet töreni olduğunu biliyordum. Eğitim yaşamının son merhalesi olan bu törende onun yanında olmak ve bu mutluluğu canlı canlı izlemek ne kadar çok isterdim bilemezsiniz. Ama A.B.D uzak bir ülke ve gidiş çok masraflı ve yorucu. Ben de gönderilecek resim ve videolarla bu şöleni yaşamak istedim.
 İşte dün gece bizi bir anda periler alemine götüren resim bu törende doktora cüppesini giymiş ve biraz sonra sahneye çıkıp yeminin edecek ve Dr.unvanını alacak olan Burcu'nun resmi idi. Bu resim aynı zamanda 23 sene önce Türkiye'de başlayan. sonra sırası ile Fransa, Amerika, Kanada ve tekrar Amerika'da sonlanan büyük ve zorlu bir savaşın zafer resmi idi.Yazılarımı okuyanlar hatırlarlar. Bu savaşı sizlerle çoğu kez yazılarımda paylaştım.
 İnanın bana dün gece Burcu o cüppeyi giyene kadar ne zorluklarla karşılaştık. Ailesinden,ülkesinden çok uzaklarda insan denen yaratığın bütün kötü huyları ile tanıştı. Hoş ülkesinde de tanışmıştı bu kötü huylarla daha gitmeden. Kim zaman bu kötülük ve zorlukları başarı ile atlattı, kimi zaman stresten hastalandı, vücudundeki bazı organlar isyan ettiler çektiklerine. Ama o yılmadı. Ben olsam daha yolu ortalarında terk etmiştim. Sanırım bir çok kişi de benim gibi yapardı. Ama zafer daima yılmayıp yolu terk etmeyenlerin oluyor.
 Şimdi Burcu Göker Doktor ünvanını aldı. Herşey bitti mi. Hayır yeni başlıyor. Çünkü yaşamda her bitiş yeni bir başlangıçtır. Burcu bu gerçeği biliyor. Burcu şimdi  iyi ve köklü bir Üniversitede öğretim üyeliği kadrosu için mücadele edecek. Sonra da o kadroda etrafındaki kişilerin alt oymalarına, entrikalarına rağmen tutunmak ve yükselmek için mücadele edecek. Zira insan dünyanın her yerinde aynı huyları taşıyor. Kıskançlık, hırs gözünü bürüyebiliyor.
 Anlayacağınız Burcu Göker için mücadele daha yeni başlıyor. Kolay gelsin Burcu. Sana yeni yaşamında başarılar diliyoruz. Ve biliyoruz ki bu savaşın da galibi sen olacaksın. Bizler çok uzaklarda senin başarını alkışlayıp mutlu oluyoruz sadece

29 Nisan 2015 Çarşamba

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: O artık bir Doktor.......

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: O artık bir Doktor.......:  Biraz evvel sosyal paylaşım sitesinde Fazıl Say'ın bir yakarışını okudum.Daha doğrusu gözyaşlarımdan fırsat bulup okumaya çalıştım. F...

O artık bir Doktor.......

 Biraz evvel sosyal paylaşım sitesinde Fazıl Say'ın bir yakarışını okudum.Daha doğrusu gözyaşlarımdan fırsat bulup okumaya çalıştım. Fazıl evladıma bire bir cevap yazmak ve onu anladığımı paylaşmak istedim ama açıktan yazacak cesaretim yok. Sosyal paylaşım sitesinden mesaj yazsam eline geçip geçmeyeceğini bilmiyorum. Geçenlerde Doğan Kuban'a bir yazısı sebebiyle yazmak istedim. Meğer öğrencilerinin açtığı bir site imiş, yazımın ulaşamadığı cevabı geldi.
Yazıma başlamadan önce Fazıl Say'ı çok iyi anladığımı ve yakarışını çok haklı bulduğumu belirtmek istiyorum.
Burcu Göker'in doktora sınavını anlatıyordum bir önceki yazımda. Florida State Üniversitesinde doktora savunmasına giren kızımın yanında olamamak beni üzüyordu ama yapacak bir şeyim yoktu. Aynen şu andaki durum gibi. Kalbim kuş olup uçmak ve yavrumun yanında olmak istiyor ama bacaklarım bu kadar uzun yolculuğa izin vermiyor.Hoş büyük kızım geçen hafta Amerika'ya gitti ve yolculukta tekerlekli sandalye tercihi yaparsam çok rahat gideceğimi söylüyor.Umarım by cesareti gösterip evladıma ulaşırım bir gün.Bu yazımda gene o günlerde yazdığım bir yazımı paylaşacağım.O günlerdeki duygularımı ifade etmesi bakımından o günlerde yazdığım yazıları seçiyorum.
 Dün blogumda paylaştığım yazımda 12 şubat tarihinin benim ve ailem için çok önemli olduğunu ve bu tarihte Küçük kızım Burcu Göker'in Florida State Üniversitesinde doktora savunmasına gireceğini ve bu olayın onun 23 yıl önce başlayan Müzik eğitimin en son aşaması olduğunu, artık yolun sonuna geldiğini yazmıştım.
  Bugün sizlerle dün yaşadıklarımı ve olayın sonucunu paylaşmak istiyorum. Burcu Göker'in zorlu mücadelesini satır satır benimle takip eden siz sevgili okurlarımla bu sonucu paylaşmak benim görevim diye düşünüyorum.
  Dün Florida'daki savunma saat 10.00 idi. Bu bizim ülke saatimizle 17.00 ye denk düşüyor.Gün o saate kadar sakin geçti. Ben bir gün önceden Burcu'nun aynı Üniversitede başka bölümde doktora yapan Arkadaşı Gözde Hanıma mesaj yazarak, eğer yapabilirse olayı resimlemesini rica etmiştim. Zira Burcu'nun o heyecan içinde bunu düşünemeyeceğini umuyordum.
  Saat 17.00 ye yaklaşırken ben de heyecan gelişmeye başladı. Burcu 23 yıllık meslek eğitim yaşamı boyunca o kadar çok sınava girdi, belki 100 den fazla konsere çıktı ama ben her zaman sakindim. Çünkü Burcu'ya güveniyordum. Ama ya yolun sonuna  geldiğimizden veya ben artık yaşlandığımdan dün epey gerildim.
  Saat 17.12 de sosyal paylaşım sitesinden bir resim geldi. Burcu Savunmaya  başladı diye. Gözde Hanım savunma salonundan çekip göndermişti. Burcu bir masanın başında oturuyor ve konuşuyor, masanın etrafında ise dört jüri üyesi son derece ciddi onu dinliyorlardı. Ben olayı böyle hayal etmemiştim. Burcu ayakta Kürsü de savunacak, diğerleri oturdukları yerde dinleyecekler diye düşünmüştüm. Sonra bu şeklin daha adil ve sağlıklı olduğunu, hiç değilse Burcu'nun savunma süresince ayakta yorulmayacağını, heyecandan dizlerinin titremeyeceğini düşünerek mutlu oldum.
  Bu resimden sonraki  bir saatten fazla süreyi nasıl geçirdim ben bilmiyorum. Anne olanlar beni çok iyi anlayacaklardır. Çocuğunuzun sağlığı en önemli olay ama inanın başarısı da çok önemli.Zira yıllardır büyük emek verdiği bir olayın neticesini almasındaki yürek çarpıntısını onunla yaşıyorsunuz. Ben kendi hesabıma kızımın doktor ünvanına sahip olup olmaması hiç önem taşımıyor. O doktor olsa da olmasa da benim sevgim de bir eksilme veya artma olmayacak. Ama eğer o bunu başaramasaydı çok üzülecekti ve ben de o üzüldüğü için mahfolacaktım.
  Bir süre sonra ki bana asır gibi geldi. Bir resim daha geldi. Burcu bir kapıda bekliyordu. Resmin üstünde Gözde hanım' Dr ünvanını almaya az kaldı. Karar bekliyoruz 'diye yazmıştı.İşte o karar anı geçmek bilmedi. Nihayyet Gözde'den beklenen mesaj geldi. 'Tebrikler, bitti bu iş.'
  Bu mesajla birlikte bir de video geldi.Videoda  Burcu salona giriyor ve jüri üyeleri ile tek tek öpüşüyordu. Bu kutlamayı gözyaşları arasında seyrettim diyemeyeceğim. Zira seyredemedim. Ağlarken bir yandan da ,bu olay Burcu'nun 23 senelik savaşının bir galibiyeti , azmin, sabrın, mücadelenin bir zaferi diye söyleniyordum kendi kendime.
  Evet bu olay çok uzun ve zorlu bir savaşın sonucu idi. Küçücük bir bedenin ve kocaman bir ruhun yarattığı büyük zafer. Ben yapamazdım onun yaptıklarını. Biliyorum ki bir çok insan da yapamazdı.
  Ama işte arada bunu başaranlar çıkıyor ve bu savaşı kazananlar ki bu Kah Burcu'nun olayı gibi bir eğitim savaşı , kah başka bir konu olabilir, toplumda bir çok şeyi değiştirebilen kişiler oluyor.
  Bu başarısı sonucunda ona yapabildiğim tek şey bu yazıma ek olan buket resmini göndermek oldu. Ben gönlümdeki bütün çiçekleri derlemiş ve kocaman bir buket yapmıştım. Ama gözüme hala küçük görünüyordu bu buket.
  Tebrikler Dr Burcu Göker. Biliyorum ki sen çok daha büyük başarılara imza atacaksın. Belki ben göreceğim, belki de görmeyeceğim. Ama bil ki nerede olursam olayım hep yanındayım.
  Çünkü ben Anneyim.
.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Tüneli sonunda ışık gözüktü mü?

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Tüneli sonunda ışık gözüktü mü?: Yazıma başlamadan önce eklediğim fotoğrafı açıklayayım.Burcu Göker bir konser provası sırasında dünyaca ünlü yorumcu Yo Yo Ma ile görülüyo...

24 Nisan 2015 Cuma

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bana gene özlem kaldı....

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bana gene özlem kaldı....: BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bana gene özlem kaldı. : Öncelikle yazıma eklediğim fotoğrafı açıklayayım. Burcu 2012 yazında Avşa adasındaki ba...

Tüneli sonunda ışık gözüktü mü?

Yazıma başlamadan önce eklediğim fotoğrafı açıklayayım.Burcu Göker bir konser provası sırasında dünyaca ünlü yorumcu Yo Yo Ma ile görülüyor. Burcu bu konser sırasında YoYo Ma'ya Ahmet Adnan Saygun'u anlatmış ve onun eserlerinden örnekler yorumlamıştı. Bu eserlerden çok etkilenen YoYo Ma bir süre sonra A.B.D Başkanı Obama'ya vermiş olduğu bir konserde Ahmet Adnan Saygun'un eserlerini repertuarına almış ve Başkana yorumlamıştı. Daha önceki yazılarımı okuyanlar bunları anımsayacaklardır.
Gelelim bıraktığımız yerden öykümüze.Öykümüze diyorum , zira Burcu ile çıktığımız bu zorlu yolculuk neredeyse Victor Hugo'nun Sefiller adlı eseri gibi 5 cilt olacak kadar uzun ve badireli.
Bir önceki paylaşımımda Burcu'nun hasta hasta ağustos ayında Amerika'ya döndüğünü ve doktora bitirme çalışmalarına son hızla başladığını yazmıştım.Burcu Şubat 2013 de doktora savunma sınavına girecek ve bu savunmanın ardından doktoranın bütün teknik işlemlerini bitirerek mayıs ayı başında diploma töreninde doktor cübbesini giyecekti. Bütün bunların gerçekleşmesi için olağanüstü bir çalışma yapması gerekiyordu.Daha önceki yazılarımda Burcu'nun ne kadar zorlukla karşılaştığını anlatmıştım. Burcu diğer doktora öğrencilerinden çok farklı bir konu seçmişti tez için. Türk bestecilerini anlattığı bu tezi ile Müslüman Mahallesinde Salyangoz satan bir kişi gibi mücadele vermek zorunda idi. Türk bestecilerini hiç tanımayan  bir grup insana bu tezi savunacaktı. Tez hocası da tanımıyordu Türk bestecilerini. Ayrıca tezi hazırlarken bir çok teknik sorunla karşılaşmıştı. Kanunen bestecilerin adından ve eserlerinden bahsetmek için bestecilerden veya varislerinden izin alınması gerkiyordu. Oysaki bestecilerimize veya varislerine ulaşmak imkansızdı çoğu kere. Bizim ülkemizde fikir hukuku çok dikkate alınan bir konu olmamasına rağmen Amerika'da bu konu çok hassasiyetle yaklaşılan bir olay. Burcu bu izinleri alabilmek için çok büyük mücadele verdi. Dünyanın bir çok yerine dağılmış kişilere bu konuyu anlatmak ve izinleri almak hiç de kolay olmayacaktı.
Türk bestecilerini ve eserlerini anlatan tezini hazırlarken tez hocasına da anlatmak da zorlanıyordu bu değişik ezgiler taşıyan müzikleri. Ayrıca tez hocası da fazla dostane yaklaşmıyordu Burcu'ya. Zira Burcu onun için korkutucu bir rakip görülüyordu ilerki dönemlerde. Bu olaylar sırasında şunu çok iyi anladım ki insanlar kendilerinden çok daha üstün kişilere ilerki dönemlerde kendilerini yerlerinden edebileceği kaygısıyla yok etme duygusuyla yaklaşıyorlar.
Bir yandan hastalık, bir yandan tez danışmanın psikolojik sorunları, bir yandan tez hazırlanmasındaki teknik sorunlar .......
Bütün bunlara rağmen tezi nasıl bitirip savunmaya nasıl girdi bir ben bilirim, bir de Burcu.13 şubat 2013 günü bu olayları ,o anlardaki düşüncelerimi, kaygılarımı sıcağı sıcağına yazılarımda paylaştım.
Bu olaylar 23 yıl süren zorlu bir mücadelenin sonu , tünelin sonunda ışık görünmeye başladı diye yazmışım o günlerde.Oysaki hiçbir şey bitmiyormuş.Herşey yeniden başlıyormuş. Daha yoğun ve daha farklı olarak başlıyormuş mücadele. Hiç bitmeyecek bir mücedele.
O günlerde yazdıklarımı  paylaşıyorum bu yazının sonunda
Bugün 12  Şubat 2013. Ne oldu diyeceksiniz bu tarihte. Bir çok tarihi olay oldu. Ama ben bugün daha önce yazdığım gibi tarihte olan çok önemli bir olayı değil benim için çok önemli bir olayı sizlerle paylaşacağım bu yazımda.
Bugün Eylül 1990 günü başlayan zorlu bir dönemin son günü. Tam 23 yıla yakındır tünelin sonunu bulmak için yapılan kazının sonu. Ben kızım Burcu Göker'i zor günlerinde hep böyle avuturdum. Müzik eğitimi gibi bir dalı seçen, keman gibi zorlu bir enstrumanı kendine arkadaş eden kızım bu zorlu yolda zaman zaman insanların kaprisleri, ayak kaydırmaları, arkadan oymaları ile karşılaştığında hep böyle avuttum onu. Sanki bir hapishanedeyiz ve kaçmak için tünel kazıyoruz. Tünelin sonunda ışık gözükecek diye avuttum.
23 sene önce İstanbul'da bir Konservatuarda başlayan bu zorlu yolculuk sırası ile Paris'te bir Konservatuarda, Amerika'da bir Üniversite'de, sonra Kanada'da bir Üniversite'de ve sonra tekrar Amerika'da bir Üniversite'de devam etti. Yerler değişti, Ülkeler değişti, zaman değişti, kişiler değişti ama olaylar pek değişmedi. Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun aynı olan insan hep aynı oyunları oynuyordu. Ve Burcu hep aynı mantığı yürütüyordu. Karşılaştığı bütün zorluklarda 'Tünelin Sonunda Işık Görünecek' diyordu. Bu cümle bizim sloganımız olmuştu artık.
İstanbul'daki eğitim yaşamının son döneminde ne yazık ki insan kaprisinden hocasız kalmıştı. Okulunu hocasız bitirdi. Aynı tecelli eğitim yaşamının sonunda gene başına geldi. Bu sefer hocasını kapristen değil yaşamın acımasızlığından kaybetti. Hocası vefat eden Burcu yola devam etti.
Bugün 12 şubat. Burcu Göker bugün saat 10.00 da Florida State Üniversitesinde en son doktora savunmasını yapacak. Çok istediğim halde ben onun yanında olamayacağım. Oysa ki ben bugün onun yanında olmak, savunmadan önce elini tutmak ve savunmadan sonra ona ilk sarılan olmak isterdim. Bir kaç yıl önce nasıl Carnegie Hall konserinde yanında değilsem bugün de yanında olamayacağım. Sanırım 4 Mayıs  günü cübbesini giyip katılacağı diploma merasiminde de yanında olamayacağım. Artık yaşım ve sağlık durumun bu kadar uzun yolculukları yapmaya elvermiyor.
Burcu bugün ülkesinden kilometrelerce uzakta, bambaşka bir ülkede, kendi özgün müziğini pek bilmeyen, bestecilerini tanımayan kişilere, müziğini ve bestecilerini anlatacak. Bunu daha önce de yaptı ve çok başarılı oldu. Bugün de çok başarılı olacağını biliyorum. O ülkesini o kadar çok seven bir genç ki bütün zorluklara, bütün destek eksikliklerine rağmen vazgeçmedi ülkesini anlatmaktan.
Bugün ben Burcu'yu dinleyemeyeceğim. Dün akşam aynı Üniversite'deki bir arkadaşına mesaj yazıp resim ve video çekmesini rica ettim. Yanında olamayacağım bari resimlerini göreyim diye.
Sevgili Burcu Göker, Ben annen olarak seninle gurur duyuyorum. Kim ne derse desin, kim desteklerse desteklesin, ben ve ailen hep senin yanındayız. Seni çok seviyor ve senin gibi bir çocuğumuz olduğu için kıvanç duyuyoruz.
Sana bugünkü zorlu mücadelende başarılar diliyorum. Tünelin sonunda ışık artık gözüktü. Tünelin sonu geldi.
Bugün Doktora savunmanı yaparken salona dikkatle bak. Belki bir perdenin arkasından, belki kapı aralığından beni görebilirsin. Ben mutlaka oradayım. Daha önce de olduğu gibi
Hep yanındayım.

18 Nisan 2015 Cumartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bana gene özlem kaldı.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bana gene özlem kaldı.: Öncelikle yazıma eklediğim fotoğrafı açıklayayım. Burcu 2012 yazında Avşa adasındaki bahçemizde bir komuşumuzun çocuğu ile beraber görülüyor...

Bana gene özlem kaldı.

Öncelikle yazıma eklediğim fotoğrafı açıklayayım. Burcu 2012 yazında Avşa adasındaki bahçemizde bir komuşumuzun çocuğu ile beraber görülüyor.
O yaz uzun bir süre   Burcu ile Avşa adasındaki yazlık evimizde dünyadan uzak kafa dinledik. Geçirdiği hastalıktan sonra ki daha tam iyileşmis sayılmıyordu,Burcu çok iyi bir dinlemeyi hak etmişti.
Bu günlerde sadece canımızın istediği şeyleri canımızın istediği zamanlarda yaptık. Burcu sabah istediği saatte uyandı, istediğimiz saatte denize girdik, Hemen hemen hiç televizyon seyretmedik. Gazetelerde sadece magazin bülümlerini okuduk. Gündüz bahçemizde saatlerce saksağanların dansını seyrettik, geceleri arkadaşlarımızla  mehtapta yürüyüşler yaptık.
Bir  sabah adada rüzgarlı ve kapalı havaya uyandık.  Adeta bir sonbahar havasını andıran sabah bizi çok mutlu etti. Bu kadar sıcak günden  sonra üstüne bir hırka giyerek bahçede oturmak ve sohbet etmek  harika bir duyguydu. Ne yazık ki bu sayılı günler geçiciydi.
Takriben bir ay sonra Burcu Amerika'ya işinin başına döndü.Ben onu havaalanında uçağına yolcularken bir yandan daha geçmemiş hastalığını , bir yandan da bu hasta hali ile onu bekleyen zor günleri düşünüyordum.. Zira onu Amerika'da  çok yoğun günler bekliyordu.
Burcu ile geçirdiğimiz bu iki aylık hastalık dönemi benim bir konuyu daha iyi anlamama sebep oldu. Yaşamın en önemli konusu sağlık. Sağlık tam olmayınca hiçbir şeyin değeri kalmıyor.Vücudümüzün herhangi bir yerinde oluşabilecek en ufak bir aksaklık bütün yaşamımızı sekteye uğratabiliyor. Hepimiz bu konunun  önemini kavrasak ve her zaman sağlığımıza dikkat etsek, tahlillerimizi, kontrollerimizi aksatmasak ,dietimize özen göstersek, yaşamın herşeyden önemli olduğunu kavrayıp, olur olmaz şeyleri kafamıza takıp stres yapmasak ne iyi olacak.Yaşamın bize sunulan harika bir hediye olduğunu düşünüp bu hediyenin tadına varsak, her günü bir şölen gibi yaşasak.
Ama biliyorum ki ben dahil herkes biraz sağlığımıza kavuştuğumuzda bütün çektiklerimizi unutup yaşamın hay huyu arasında gene didişmeye başlayoruz. Ta ki tekrar sağlığımız bozulup onun değerini anlayana kadar.Burcu Şubat 2013 e kadar doktora tezini hazırlamak,, tez savunmasını yapmak ve doktorasını almak zorundaydı bu kış.Bir yandan da konserleri, resitalleri,oda müziği dinletileri devam edecekti.Onu uçağa bindirip eve dönerken arabada gözlerimden süzülen yaşları silip ona dua ettim.Çok ihtiyacı vardı bu müsbet duygulara.
.

14 Nisan 2015 Salı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Sub Akut Trioid İltihabı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Sub Akut Trioid İltihabı: Son yazımda bir sonografi seansı sırasında çektiğim azabı yazmıştım.Bu sonografı olayından sonra ertesi günü Burcu Göker Eric Jenkins ikil...

Sub Akut Trioid İltihabı


Son yazımda bir sonografi seansı sırasında çektiğim azabı yazmıştım.Bu sonografı olayından sonra ertesi günü Burcu Göker Eric Jenkins ikilisi İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say sahnesinde konser verdiler.Bu konserini ve ne kadar hasta olarak sahne aldığını da önceki yazımda paylaşmıştım. Bir gün önce sonografı ve tahlil sonucunda Burcu'nun 15 gündür grip teşhisi ile çektiği azabın Sub Akut Trioid iltihabı olduğu anlaşılmıştı.Sub Akut Trioid iltihabının ağır geçen bir grip enfeksiyonu sonucunda vücüdün bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu ortaya çıktığını genelde %85  28 ile 44 yaş arası kadınlarda rastlandığını gene aynı anda öğrenmiştik. Vucütte taktiben 5 gram ağırlığında küçüçük bir organın yaratığı dengesizlikten kaynaklanan ve en az 2 ayda kendi kendine geçmesi beklenen hastalık bile olmayan bir azap. Hastalığın ilk günlerinde trioid fazlalığından kaynaklanan hipertrioid arazları ve sonunda trioid bezinin tembelliğinden kaynaklanan hipotriod arazları.
24 Mayıs gecesi Burcu o hasta hali ile Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Sahnesinde bir konser verdi.
İki tane ağır ilaç alarak sahneye çıkan ,buna rağmen Konserin sonunda  tebrikleri kabul ederken çok sağlam gözüken Burcu'nun daha sonra takriben 1.5 ay sürecek zorlu bir hastalık dönemine gireceğini ben bile tahmın etmiyordum.Bu konserden sonra Turnenin bitimine daha üç konser vardı.İstanbul Işık Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ve Ankara Gazi Üniversitesi, Burcu aylar öncesinden planladığı bu konserlere çok güzel hazırlanmıştı. Aynı şekilde Üniversiteler de yaptıkları tanıtımlar ile Burcu ve Eric'i dinlemeye ne denli istekli olduklarını göstermişlerdi. Burcu nereden bilebilirdi ki 24 mayıs gecesinden sonra ağırlaşan hastalık sebebiyle bu üç konseri iptal edecek ve uzun bir süre evde kapalı kalacaktı.
Bu arada hastalığın ismini açıklamak istiyorum.10 gün süren hastalıklara akut,10 gün ile 2 ay süren hastalıklara sub akut,2 aydan fazla süren hastalıkla ise kronik dendiğini Burcu'yu tedavi eden prof.Halil Azizlerli bey izah etti.
 Burcu hastalığın başında oldukça zor bir dönem geçirdi.Özellikle geceleri 38 dereceye kadar yükselen ateş üç hafta sürdü.Tedavi imkanı olmayan hastalık sadece ağrı kesicilerle hafifletiliyor ve vücudün kendi kendini tamir etmesi bekleniyordu. Doktorumuzun söylediğine göre iki ay bu tamir süresi için yeterli idi. Aslında hastalığın bir başka tedavisi daha vardı. Kortizon. Kortizon tedavisi hastalığın etkilerini azaltıyor ama kesilince arazlar tekrarlıyordu. Doktorumuz Halil bey Burcu'nun kortizon tedavisine gerek duymadığını ve kendi kendine tamir sürecini başlatacağını söyleyince içimiz rahat etti. Ayrıca Burcu da kortizona karşı idi ve sabır ve çaba ile 5 gramlık bir bezin vücudünü ele geçirmesine izin vermeyeceğini söylüyordu.
Bu üç haftalık zor dönemde her saat Burcu ile birlikte idik. O zor günlerde şunu çok iyi anladım.Bir insanı kendi hastalığından daha fazla üzen şey çocuğunun hastalığı.Her zaman cıvıl cıvıl sahnede görmeye alıştığım yavrumu ateşler içinde çaresiz, saç,baş karışık yatakta görmek beni mahfediyordu. Burcu ise hastalığından daha çok iptal ettiği konserleri için çok üzülüyordu. Bugüne kadar hiçbir konserini ihmal etmemiş Burcu için konser iptalleri hele de aylarca öncesinden planladığı konserlerin iptali çok üzücü idi. Bu hastalık günlerinde Eric'i de Amerika'ya yolculadık. Yaz için Avusturya'da bir festivalde görev alması daha kıştan planlanan Eric programına uyarak gitmişti. Burcu ile ikimiz yalnız kalmıştık.
Burcu'nun hastalığı hergün başka bir seyir gösteriyordu. Birgün aşırı terleme,yorgunluk,bir başka gün ise boğaz şişkinliği,yutma güçlüğü,isteksizlik. Bu konuyu sorduğumuz doktorumuz bunların normal olduğunu trioid bezinin zaman zaman az veya çok çalışmasının bu arazları yarattığını,ilerleyen günlerde trioid bezinin dengeye girerek bu arazların azalacağını söyledi. Hakikaten de zamanla bu arazlar azalmaya başladı.
Bu arada Burcu'ya mekan değişikliğinin iyi geleceğini düşünerek bir şehir dışı gezi ayarladım. Hakikaten önce zorlukla gittiğimiz bu geziler Burcu'ya çok iyi geldi. Bu hastalık sırasında şunu bir kez daha çok iyi anladım. Sabır ve azimle herşeyi yenmek mümkün.
Burcu azmi ve sabrı ile 5 gramlık trioid bezine karşı zaferini kazandı ve sağlığına kavuştu.Ama triodi çalışmayı red etmişti bir kere. yaşamı süresince hap alacaktı trioid yerine. Bu beni önceleri endişelendirdi. Ama çevremde bulunan bir çok genç hanımda aynı soruna rastlayınca,doktorlarımız da ilacın doğal olduğunu ve herhangi bir yan etkisi olmadığını, bu şekilde bir çok kişinin sağlıklı yaşam sürdüklerini söyleyince içime bir nebze su serpildi.
Burcu bu sağlık probleminden sonra çok büyük işler başardı bunları yazmaya devam edeceğim.

13 Nisan 2015 Pazartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Yaşam bir çok şeyi kafaya takmak için çok kısa.......

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Yaşam bir çok şeyi kafaya takmak için çok kısa.......: Yazıma eklediğim fotoğraf Bahçeşehir Üniversitesi konserinde çekildi. Bu resimde Burcu çok sağlıklı gözüküyor ama gerçek öyle değildi. Ko...

Yaşam bir çok şeyi kafaya takmak için çok kısa......

Yazıma eklediğim fotoğraf Bahçeşehir Üniversitesi konserinde çekildi. Bu resimde Burcu çok sağlıklı gözüküyor ama gerçek öyle değildi.
Konser sabahı Burcu ile  bana gene boğazının ağrıdığını söyledi.
Burcu 4 Mayıs İzmir konserinden bu yana gripal bir olay geçiriyor. Amerika'da grip aşısı olduğu için ateşi çıkmıyor ve hasta yatmıyor ama devamlı bir boğaz ağrısı. Halsizlik. Hatta bir gece de ateş. Doktorumuza gitme firsatımız olmadığı için telefonla tedavi yoluna gittik. Çünkü Türkiye konser turnesi için hergün bir başka yerdeydik. Bir kutu antibiyotik, ağrıkesici bitirmesine rağmen Burcu tam iyileşemedi. En sonunda 15 Mayıs Adnan Saygun Konseri öncesi İzmir'de Şifa hastanesinin aciline gittik ve muayene eden doktor Burcu'nun bir franjit geçirdiğini ve aldığı ilaçların hastalığa cevap verdiğini ve hemen hemen iyileştiğini söyledi.
Bir kaç gün sonra  Burcu gene boğazım ağrıyor , bu sefer diğer tarafı kötü deyince soluğu Acıbadem Polikiliniğinde aldık. Önce Burcu'yu iyice muayene eden Kulak Burun Boğaz doktorumuz gripal bir şey olmadığını ve boğazın temiz olduğunu söyledi. Muhtemelen Trioidde bir sorun olduğunu söyleyen doktorumuz bizi kesin teşhis için gereklı araştırmaların yapılması amacı ile Dahiliye doktorumuz Erkan Beye yönlendirdi. Günlerdir konser yorgunluğu içinde olan ben Trioid falan sözünü duyunce iyice kasildim ve moral bakımından çöktüm.
Erkan bey her zamanki neşeli ve can hali ile bir yandan beni teskin edip bir yandan da Burcu'yu muayene etti ve bu arada bizi güldürmekten de geri kalmadı. Ben gülüyordum ama içim çok sıkılıyordu. Neyse kan tahlili ve sonografi için aşağı kata indiğimizde Burcu'ya baktım. Garibim sanki sahnede o yorumları yapan kendisi değilmiş gibi küçücük yanımda oturuyordu ve bana moral vermeye çalışıyordu. Önce kan alındı, sonra sonografiye girdik. Sonografı ekranına gözlerimi dikmiş sanki gördüklerimi anlayacak gibi bakıyordum. Doktor hanım sürekli ekranda çıkan kara lekelerin etrafını çizip ebatlarını işaretledikçe ben bulunduğum sandelyeden düşmemek için büyük gayret sarf ediyordum. Çocuğumun trioidinde ne çok şey vardı. Ben kafamda senaryo yazarken Burcu'da boynunda dolaşan sonografı cıhazına rağmen ben hasta mıyım, neler olacak diye endişe içinde düşünüyormuş. O da en az benim kadar endişeli bir bekleyişte imiş.
Sonografı sonucumuzun yazılışını beklerken heyecanımız sonsuzdu. Neyse o arada gelen ve Burcu'yu konserlerinden tanıyan bir başka doktor arkadaşımız korkulacak bir şey olmadığını, cerrahi bir olaya gerek kalmadan sadece ilaç tedavisi ile geçecek bir durum olabileceğini  söyledi.
Yukarı doktorumuzun yanına çıktığımızda aynı şeyleri doktorumuzdan da duymak bizi biraz rahatlatmıştı. Doktorumuz bizim moralimizi çok yükseltmiş ve korkularımızı bie nebze olsun azaltmıştı.
İyimser dileklerimiz Bahçeşehir konseri sonuna kadar devam etti.Daha sonra ise hastalık daha da ilerleyince kalan konserleri iptal etmek zorunda kaldık.Bütün bu yaşadıklarımızı devam eden yazılarımda anlatacağım.
  Bu arada belirtmek istediğim bir husus var.. Bu olayla yaşamın bir başka yönünü görmüş oldum. Aslında yaşam bir çok şeyi kafaya takıp düşünmek için çok kısa. Bir sonografı sırasında düşündüklerim ve çektiklerim bana herşeyin çok anlamsız olduğunu gösterdi.

11 Nisan 2015 Cumartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu hergün Konserler veriyor ama biz dinleyemiyo...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu hergün Konserler veriyor ama biz dinleyemiyo...: Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Sahnesine konser için gittiğimizde Burcu belli etmemesine rağmen oldukça rahatsızdı. Bir gün önce doktor...

Burcu hergün Konserler veriyor ama biz dinleyemiyoruz artık.

Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Sahnesine konser için gittiğimizde Burcu belli etmemesine rağmen oldukça rahatsızdı. Bir gün önce doktorların basit bir soğuk algınlığı diye gittiğimiz muayenede sub akut trioid teşhisi koyması onu epey ümitsizliğe düşürmüştü. Bu hastalık psikolojisi bir de hastalığın verdiği halsizlik , bitkinlikle birleşince her zaman koşa koşa çıktığı sahneye zorla çıkar bir duruma gelmişti.
Konserden önce Üniversitenin İstanbul Boğazı kıyısındaki binasının en üst terasında kahve içerken bunları konuşuyorduk bir yandan. Neyse ki son üç konser kalmıştı geriye. Daha sonra yaz tatili başlayacaktı ve o zaman dinlenip iyileşeceğini umuyordu. Zira bir an önce iyileşmesi ve eski performansına kavuşması gerekiyordu. Doktora bitirme aşamasında idi ve artık bu son dönemde bu zorlu yarışı sonlandırması gerekiyordu.
Konser salonuna indiğimizde soyunma odalarını, salonu görünce hepimiz hayal kırıklığına uğradık. Salonda koltuklar yırtılmış, yarı kırık durumdaydı. Hele bir soyunma odaları vardı ki bu kadar konser salonu gördük, bu kadar özensizine rastlamadığımızı itiraf ettik birbirimize.Nasıl olurdu İstanbul'da bu kadar güzel ve adı duyulmuş bir Üniversitede böylesine bir sahne. Şu anda umuyorum ki salondaki bütün aksaklıklar düzeltilmiş ve onarılmıştır.Bizi yönlendiren konser sorumlumuza salonun bu halini sorduğumuzda salonda genelde öğrenciler için sempozyum ve toplantılar yapıldığını ve öğrencilerin biraz hoyrat kullandıkları  öğrendik.  Bir Üniversite öğrencisi okuduğu okulun konser salonunun koltuklarına bu kadar acımasız davranabilirdi anlayamıyordum.
Konserden önce okulun radyosu Burcu ile bir söyleşi yapacağını söylediğinde bu güzel aktivite bizi mutlu etti. Demek ki konserin tanıtımı için Üniversite çalışmalar yapıyordu. Bir gün önceki Yıldız Üniversitesi deneyimimizden sonra bu mutluluk verici bir gelişme idi.
Konserin başlamasına yarım saat kala hala salon boştu.Bir ara Burcu bu kadar boş bir salona çalamayacağını belirtip konseri iptal etmeyi bile düşündü.Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi İstanbul'daki Üniversitelerdeki konserlere öğrenciler pek rağbet etmiyor. Bir Pop sanatçsı falan olsa konser verecek kişi rağbet çok daha fazla oluyor. İnanılmaz değil mi.Anadolu Üniversitelerindeki öğrenciler Klasik Müzik konserlerine daha fazla geliyor. Belki meraktan, belki başka aktivite şansları olmadığından, belki de hocalarının yönlendirmesinden. İstanbul'da ise öğrenciler belki batılı arkadaşlarına özentiden, belki yeterli duyuru almadıklarından, belki de gerçekten hoşlanmadıklarından klasik müzik konserlerine pek rağbet etmiyorlar.
O gece konserde çekim yapması için çağırdığımız profesyonel kameramanın çekimini iptal ettik bu tenhalığı görünce. Zira böyle boş bir salonun görülmesini istemiyorduk çekimlerde. Bu bizim değil toplumun ayıbı idi.
Burcu bir kaç kişinin geldiğini görünce konser süresini azaltıp ufak bir dinleti ile olayı bitirmek istedi. Zaten iki bölümlük uzun bir konseri götürecek takadı da yoktu.
Kısa bir konser vermek amacıyla çıktığı sahnede daha sonra salona gelen Üniversite öğretim elemanlarının istekleri ile uzun bir süre kalarak güzel bir dinleti gerçekleştirdi Burcu.
O besteciyi de çal, bunu da çal diye gene upuzun bir konser olmuştu. Sahneden indiğinde saçları banyodan çıkmış gibi sırıl sıklamdı. Onu tebrik eden hocalar arasında Newyork Üniversitesinden tanıdığı, Bahçeşehir'e misafir olarak gelmiş profesörler de vardı. Konuşma sırasında sub akut trioid iltihabı olduğunu belirten Burcu'ya profesörlerden birinin  'Bu hastalık doktora hastalığıdır.'diye cevap vermesi hiç aklımdan çıkmıyor.
Çocuğum yıllarca çabaladığı  bu yolda doktora sahibi olayım diye ömür boyu beraber taşıyacağı bir derdin sahibi olmuştu. Her nekadar doktorlar bunun bir dert olmadığını ve ufak bir ilaç takviyesi ile herkesin bununla yaşadığını söyleseler de, çevremde rastladığım her genç hanım aynı dertten mustarip olsa de bence önemli bir sorun trioid sorunu.Her ay tahlil yaptırıp kontrol ettirdiğin, sürekli her sabah ilaç aldığın ,devamlı izlendiğin bir sorun.
Bazen düşünüyorum da doktora sahibi olmak için değermiydi diye. Neler kaybediyoruz , nelerden vazgeçiyoruz yaşamımızda başarıya ulaşmak için.
Şimdi bir Ege kasabasında sakin yaşamaya çalışırken aslında bunların gerekli olup olmadığını sorguluyorum .
O gece konser bitimince Burcu bu konserin ülkesinde son konser olduğunu bilmiyordu.Evet bu son konserdi.
Burcu o günden sonra yüzlerce konser verdi dünyanın çeşitli yerlerinde. Çinde Şankhay'da bile dinlediler onu. Bugün Amerika'da konseri var gene. Her hafta en az 5 tane konser veriyor. Ama biz dinleyemiyoruz. Sanırım bundan en zararlı biz çıktık.Onu dinleme imkanından mahrum kalarak.

6 Nisan 2015 Pazartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Ben onu hep dimdik görmeye alışmıştım.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Ben onu hep dimdik görmeye alışmıştım.:  24 mayıs.2012 günü Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Sahnesinde saat 19.00 da Burcu Göker ve Eric Jenkins müzik dostları ile buluşacaktı....

Ben onu hep dimdik görmeye alışmıştım.

 24 mayıs.2012 günü Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Sahnesinde saat 19.00 da Burcu Göker ve Eric Jenkins müzik dostları ile buluşacaktı.
Yıldız Teknik Üniversitesindeki organizasyonsuz konser denemesinden sonra ben de biraz ümidimi kaybetmiş gibiydim..Bütün kalbimle  herşey yolunda gitmesi  ve güzel bir konser olması konusunda dua ediyordum.Bana hiç bir şey belli etmemelerine rağmen Burcu ve Eric'in de aynı dileklerde olduğunun farkındaydım.
Ülkemizde gerçekleşen konserlerde ister konser salonunda olsun,ister Üniversitelerde olsun ufak bazı teknik aksaklıklar yaşanıyor. Bu bizim daha konser organizasyonlarına özellikle klasik konser organizasyonlarına gereken önemi vermememizden kaynaklanıyor. Ya duyurular eksik ve geç yapılıyor veya salonların kendi idari sorunları konserlere yansıyor. Zaten hiçbir konser organizasyonunda yüzde yüzde başarı bekliyemiyorsunuz.
İşte bu sebepten klasik müzikçiler fazla konser veremiyor.Klasik müzik konserleri üç beş bilinen sanatçının belli yerlerde verdiği konserlerden veya amatör kişilerin verdiği konserlerden öteye geçemiyor.Bence klasik müzikçilerin de en az pop sanatçıları kadar duyurulan, görkemli ve kalabalık konserlere hakkı var.Umuyorum ki zaman için de bu konu da gelişme olacak ve klasik müzik sanatçıları da bekledikleri özene ve ilgiye kavuşacak.
Bu konser trafiği içinde fark ettiğim çok önemli bir husus özellikle Üniversite konserlerinde İstanbul dışındaki yerlerde Üniversiteler çok daha fazla özenli, daha çok katılımlı ve daha kaliteli konserler gerçekleştiriyorlar. Büyük şehirlerimizdeki Üniversitelerin öğrencileri daha çok ve çeşitli kültür ve sanat etkinliklerine katılma olasılıklarına sahip olduklarından bu konserleri fazla değerlendiremiyorlar sanırım.
İşte bütün bu düşünceler 24 Mayıs Bahçeşehir Üniversitesi konserinde endişe duymamızı engellemiyordu. Bu arada Burcu'nun hastalığı da daha ilerleme göstermiş ve kızım halsiz, bitkin bu konser trafiğini bitirmeye çalışıyordu. Her zaman dimdik görmeye alıştığım yavrumun bu hali beni
iyice bunaltıyordu.

1 Nisan 2015 Çarşamba

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Konser sonunda bir demet gül yerine bir demet sevg...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Konser sonunda bir demet gül yerine bir demet sevg...: 21 Mayıs Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumunda saat 19.00 konser olduğunu bir önceki yazımda yazmiştim. O gün daha önceden kararlaştır...

Konser sonunda bir demet gül yerine bir demet sevgi.....

21 Mayıs Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumunda saat 19.00 konser olduğunu bir önceki yazımda yazmiştim.
O gün daha önceden kararlaştırıldığı gibi Yıldız Üniversitesi Oditoryumuna prova için saat 3 de vardığımızda kımseyi göremedik.Konserden bir süre önce konseri düzenleme işinin Üniversite öğrencilerinden oluşan Müzik kulübüne  verildiğini duyunca sevinmiştim.Kulüp başkanı olan arkadaş bizi Bursa konserimizden dönüşte otobüste aramış ve konser hazırlıkları ile ilgili konuşmuştuk.Amerika'da, Avrupa'da Üniversitelerde bu konularda gençlere görev verildiğini ve çok başarılı neticeler elde edildiğini biliyordum. Gençlerin gelişimi açısından bu tür görevler,kollar çok verimli neticeler meydana getiriyor.
Telefonda konuştuğumuz arkadaş da  bütün hazırlıkların çok iyi yapıldığı konusunda bize teminat verince içimiz rahatladı. Klasik Müzik konserlerinin özellikle Üniversitelerde çok iyi duyurulması gerektiğini, eğer duyurular yeterli olmazsa öğrencilerin bu konserlere pek rağbet etmeyeceklerini biliyordum. Bu konser Burcu Göker ve Eric Jenkins'in Türkiye'de son beş yılda verdiği 26.konserdi.Her konsere benim de katıldığım düşünülürse bu konuda deneyimimizin seviyesi ortaya çıkar.
Dün Oditoryumun kapısında ve içinde kımseyi ,konsere ait herhangi bir afiş ve izi görmeyince birden içim ürperdi. Zaman daha erken ,diye kendimi avuttum. Eric boş salona girıp pıyano başına gecip çalışmaya başladı, Burcu da kulisde kemanını hazırlamaya girişince ben de çevreyi tanımak için kampüs içinde dolaşmaya çıktım. Kampüs içinde hiç afiş yoktu. Konserden bahsettiğim öğrencilerin hiçbirinin konserden haberi yoktu. Oysa duyuru için ne kadar çok imkan vardı.Üniversitenın radyo kanalı bu duyurularda kullanılabilir,Afişler , kafelere asılabilirdi. Öğrenciler bir kampüs içinde oldukları için duyuru yapmak çok kolaydı. Öğrencilerin yoğunlukla bulunduğu servis kalkış noktalarına, fast food bölgelerine,kafelere konulacak duyurular amacına ulaşacaktı.
Konser salonuna döndüğümde müzik kulübünden bazı  arkadaşlarla karşılaştim.Ama hepsi akşam konsere gelemeyeceklerini , işleri olduğunu söylüyorlardı. Afiş niye asılmadığını sorduğumda ise iki çelişkili cevapla karşılaştım.Bir kısmı afiş hiç basılmadığını,bu iş için bütceleri olmadığını ve üniversite imkanlarından da sıra sebebiyle faydalandırılmadıklarını belirtirken.bir tanesi de afiş basılıp ,asıldığını ama yırtıldığını söylüyordu. Artık hangısıne inanacağımı şaşırmıştım.
Burcu ve Eric konser saati geldiğinde sahneye çıktıklarında 300 kişilk salonda 20 kişi bile olmayan dinleyici kitlesini görünce şaşırdılar. Müzik kulubunden de kimse olmadığı gibi, Üniversite yönetiminden de kimse yoktu. Salonda konsere katılan kişilere bu konseri nereden duydunuz diye sorduğumda gelenlerin hepsinin facebooktan duyduklarını öğrendim. Burcu hemen bir B planını devreye koyup büyük bir olgunlukla mevcut programı kısaltıp arayı kaldırıp 50 dakikalık bir programla gelen bir kaç kişiyi de mağdur etmeme yoluna gitti. Burcu kadar güçlü olmayan Eric  durumdan çok etkilenmişti.Yıllardır Türkiye'nin bir çok yerinde konser veren ikili ilk defa böyle bir olayla karşı karşıya kalıyordu. Bu arada Burcu önde oturan ve Özyeğin Üniversitesi öğretim üyesi olan komşularımızı görünce büyük bir sevgi ile gülümsedi.
Konser bu havada başladı.Turina'nın İspanyol Sonatının harika tınıları bile salondaki menfi havayı yumuşatamazken birden kapı açıldı ve Boğaziçi Üniversitesi dekanı olan Ali Baykal bey ve eşi Şeyda Hanım salona girdi. Burcu'yu doğduğundan beri tanıyan,çok seven ,hiçbir konserini kaçırmayan bu kişileri görünce ben birden kemdimi çok kuvvetli hissettim.Sevgili arkadaşlarıma hemen ön sıraya geçip Burcu'nun onları göreceği bir yere oturmalarını rica ettim. O anda beni çok iyi anlayan Şeyda Hanım elimi sıkıca tuttu ve sıktı. Aldığım bu güçlü elektirk benim omuzlarımı dikleştirmemi sağladı. Aynı şekilde Ali ve Şeyda Baykal büyüklerini  gören Burcu'nun da omuzlarını dikleştiğini hissettim. İnsanlar dostları ile güçleniyordu.
Bu güzel motivasyonla konserini tamamlayan sanatçılar bir daha böyle organizasyonsuz konserler yaşamazlar umarım.Ama onların çok güçlü dostları var.Her durumda onları yücelten dostlar.Bu arada Burcu ve Eric konser yaşamları içinde ilk defa bir konser sonunda tek bir gül bile almadılar. Ama bu onları üzmedi.Zira dostlarından çok güzel duygular almışlardı konser sonunda

28 Mart 2015 Cumartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker'i dinlemeye başladıkları an..........

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker'i dinlemeye başladıkları an..........: Burcu Göker Eric Jenkins'in  21 Mayıs saat 19.00 da Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumunda sevenleri ile buluşmasını anlatmadan önce...

Burcu Göker'i dinlemeye başladıkları an..........

Burcu Göker Eric Jenkins'in  21 Mayıs saat 19.00 da Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumunda sevenleri ile buluşmasını anlatmadan önce 20 mayıs pazar günü Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezindeki konserden biraz bahsetmek istiyorum.
Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi, Kartal Sahilde çok güzel ve modern bir bina. Alt katında nikah dairesi olan Kültür Merkezi alt kattaki kalabalık ve gürültüye karşın yukarki katta sessizliği ve tenhalığı ile öksüz çocuk gibi idi. Binaya ilk girdiğimde akşam gerçekleşecek konserle ilgili bir afiş görmememiz, kapıdaki görevlilerin geleceğimizden ve konserden pek haberdar değilmiş gibi davranışları beni ilk anlarda büyük bir süpheye düşürdü. Akşam acaba bir fiyasko mu olacaktı. Hemen elimdeki  telefondan bu konu ile ilgili başvurabileceğim tek kişinin numarasını aradım. Konuşmadan sonra biraz rahatlamıştım.
Bina Büyük şehir belediyesine aitti ve konseri Kartal Belediyesi düzenliyordu. İki kurum arasındaki iletişim eksikliği sanırım bizi ilk başta yanıltmıştı. Salona girip de sahnede o gece için Kartal Belediyesi tarafından kiralanan harika piyanoyu görünce gecenin güzel geçeceği hissi ben de yavaş yavaş canlanmaya başladı. Biraz sonra Kartal Belediyesi Kültür Müdürlüğünden gelen arkadaşlar afişleri asıp, salonu düzenlemeye başlayınca bu hissim daha da güçlendi. Evet akşam çok güzel bir konser olacaktı.
Saat ilerledikçe yavaş yavaş dinleyiciler gelmeye başladı. Kartal Belediyesinden de Başkan Yardımcıları, Kültür Müdürü ve diğer yetkililer gelince içim rahat etti. Daha önceki yazılarımda da bahsettim. Bütün bu konserlerde Burcu ve Eric'in nasıl çalacakları değil davetlilerin konsere gelmesi beni heyecanlandırıyor. Biliyorum ki davetliler bir kere Burcu'yu dinlemeye başlasalar zaten Müziğe hayran olacaklar. Davetliler içinde çok etkilendiğim kişi blog arkadaşım olan Celile hanımdı. Sadece blog yazılarımız vasıtası ile tanıştığımız Celile hanım gelip kendisini tanıtınca çok duygulandım.
Konser başlarken her zaman yaptığım gibi arka sıraya geçtim. Salonun üçte ikisi dolu idi. Konser çok güzel geçti. Konser sonunda tebrikler, çiçekler, resim çekmeler derken Sarı Gelin bis yapıldı. Sarı Gelini dinleyenler salondan çıkarken dokunsan ağlayacak gibi idi. Kuliste tanışmalar, tebrikler. Bir sanatçı başka ne ister. Dinleyiciler konser sonunda sanatçıları rahatsız ederiz kaygısı ile tebrike gitmek istemiyorlar. Ama inanın sanatçılar konser sonrası o tebrik faslı ile bütün yorgunluklarını atıyorlar. Konserin sonunda dikkatımı çeken bir diğer husus bütün dinleyicilerin ayakta alkışlaması oldu.
Gerçekten çok duyarlı bir dinleyici vardı o gece. Kartal belediyesi tüm yetkilileri başkan yardımcısından, Kültür Müdürüne kadar çok candan ve sevgi dolu idi. Beyler bana kızmasın ama bahsettiğim bütün kadro hanımdı. Acaba  olaya kadın eli değmesi mi idi işin sırrı.
Gece çok neşeli adeta bir aile yemeği tadında geçen bir yemek davetinden sonra bitti.
Gelelim sonraki konsere. Ertesi gün yani 21 Mayıs saat 19.00 da Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumunda Burcu Göker ve Eric Jenkins Yıldız Üniversitesi öğrencileri, ile buluşacak. Umarım bu akşam da dün geceki gibi çok güzel geçer. Bir sanatçı dinlenmekten ve müziği ile beğenilmekten başka ne ister.

27 Mart 2015 Cuma

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu'yu dinlerken ben stüdyoda, dostlarım televiz...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu'yu dinlerken ben stüdyoda, dostlarım televiz...: Öncelikle yazıma eklediğim fotoğrafı açıklamak istiyorum. Burcu ve Eric 10 Mayıs 2012 Bursa Uludağ Üniversitesi konserinden sonra Üniversi...

Burcu'yu dinlerken ben stüdyoda, dostlarım televizyon başında ağlıyordu.

Öncelikle yazıma eklediğim fotoğrafı açıklamak istiyorum. Burcu ve Eric 10 Mayıs 2012 Bursa Uludağ Üniversitesi konserinden sonra Üniversite mensupları ile görülüyor bu fotoğrafta.
Burcu Göker ve Eric Jenkins 17 mayıs Ege Üniversitesi Mötbe Konser salonundaki konserlerinden sonra ertesi gün İstanbul'a döndüler.Ege Üniversitesi konseri gene çok güzel geçmişti Burcu'nun hastalığına rağmen.Şimsi sıra İstanbul'daki konserlerdeydi.
20 Mayıs Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezinde bir konser verecek olan sanatçılar bir gün önce yani cumartesi günü sabah Kanal A Haberin Yaşasın Haftasonu Programında canlı yayına katılacak ve söyleşiden sonra beraberce bir performans sergiliyeceklerdi.
18 Mayıs Cuma akşamı bir saat rötar yapan uçak sebebiyle akşam geç vakit eve geldik. O saatten sonra dinlenecek ve ertesi sabah saat 9 da Kanal A Haberin bizi kanala transfer edecek arabasına binip canlı yayına gidecektik. Neyse Burcu ve Eric kanalın arabasına bindiklerinde biraz yorgun ama neşeli gözüküyorlardı. Özellikle Burcu çok neşeli idi.
Kanal binasına vardığımızda Burcu'yu hemen saç ve makyaj için aldılar. Bu arada biz Burcu ile canlı yayında hangi eserleri çalacağını konuşuyorduk. Burcu özellikle bugünün 19 Mayıs olması sebebiyle seçtiği eserlerin kendi özgün müziğimizden olmasına dikkat ediyordu. Gerçi Ege Üniversitesi sonrasi gelen genç bir ses eğitim öğrencisi konser programında yer alan  Mozart, Brahms, Ravel.Turina ve Schonfield'in eserlerinden sonra Burcu'nun yorumladığı Sarıgelin türküsünü tenkit etmişti ama müziği ile ülkesinde daha geniş kitlelere ulaşmayı amaç edinmiş olan Burcu için bu tenkit pek dikkate alınacak bir olay değildi. Zaten o gece konser sonrası bizi konukevimize bırakan aracın görevlisi konsere gelip dinlediğini ve en çok Sarıgelinden etkilendiğini ve hatta gözyaşlarını tutamadığı söylediğinde Burcu bu eseri bis yapmakla ne kadar isabetli bir karar verdiğini bir kez daha anlamış oluyordu. Türkiye sadece belli kesimlerden ibaret değildi ve her kesimden kişiye müziğimiz ile ulaşmak en büyük amaçtı.
Nitekim  Burcu Kanal A Haberde canlı yayın sırasında Iğdırın Al Alması Türküsünü bitirdiğinde cep telefonuma bir mesaj geldi. Çok sevdiğim bir gönül dostumdu mesajı yazan.
Mesajda Burcu ile gurur duyduklarını ve ailece Burcuyu dinlerken televizyon karşısında ağladıklarını yazıyordu. Doğru idi çünkü aynı anda ben de stüdyoda ağlıyordum.
Televizyon programı ertesi eve döndük. Ben bugünkü anılarımı anlatmak için bilgisayar başına oturdum. Eric ile Burcu ise evimize yakın gül bahçesine gitmek ve bir sonraki  akşam Kartal Bülent Ecevit Sahnesinde gerçekleşecek konserleri için güller arasında enerji toplamak istediler. Kartal Bülent Ecevit Sahnesinde de seyircileri mest etmek istiyorlardı.

25 Mart 2015 Çarşamba

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker çaldığı Tango ile gene izleyicilerini ...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker çaldığı Tango ile gene izleyicilerini ...:  Burcu Göker ve Eric Jenkins'in 17 Mayıs 2012 günü  Ege Üniversitesi Mötbe Salonunda Ege Üniversitelilerle buluştuğu konserini anlatma...

Burcu Göker çaldığı Tango ile gene izleyicilerini ağlatmayı başarmıştı.

 Burcu Göker ve Eric Jenkins'in 17 Mayıs 2012 günü  Ege Üniversitesi Mötbe Salonunda Ege Üniversitelilerle buluştuğu konserini anlatmadan ,iki gün önceki konserinden biraz bahsetmek istiyorum.15 Mayıs gecesi Ahmet Adnan Saygun Konser salonunda Burcu Göker&Eric Jenkins konserinin gerçekleşeceğini bir önceki yazımda yazmıştım.
O gece Kültür Merkezi Küçük Salondaki konser bir takım teknik aksaklıklara rağmen oldukça katılımlı ve güzel geçti. Seyirci dinlediği ,sanatçılar ise yorumladıkları müzikten çok mutlu idi. Konserin sonunda dinmeyen alkışlar karşısında Jonh Williams'in Schindler'in Listesi adlı eseri ile bis yapan sanatçılar soyunma odasında tebrikleri kabul edip, resimler çektirirken yorgun ama çok mutlu gözüküyorlardı. İki tane ağrı kesici alıp sahneye çıkan Burcu birkaç gün önce bir gazeteciye verdiği röportajında söylediği gibi bir savaşcı kadar güçlü gözüküyordu.
Konsere çok uzaklardan Burcu'yu dinlemek için gelen izleyicilerin isteğini kıramayan Burcu ve Eric tekrar sahneye çıktı ve kapağı kapanan, üstüne örtüsü örtülen Piyanoyu binbir rica ile açtırıp tekrar bir bis parçası çaldılar. Bu sefer çalınan eser gene aynı bestecinin Kadın Kokusu adlı filmi için bestelediği ve flim ile aynı adı taşıyan tangosu idi. Bu eser ile Filmin baş oyuncusu kör bir albayı canlandıran  Al Pacino çok güzel bir tango yapıyordu. O gece Burcu ve Eric'in en son olarak çaldığı bu eserle duygulanan ve biraz da filmi hatırlayan dinleyiciler tango bittiğinde ağlıyorlardı. Burcu gene tango ile dinleyicisini ağlatmayı başarabilmişti.
Otelemize döndüğümüzde vakit gece yarısına yaklaşmıştı ve otelde yemek servisi bitmişti. Geçen sene de aynı zamanda aynı yerde aynı şeyler olmuştu. Bu sene de geçen seneki gibi resepsiyonun dışardan ısmarladığı pizzaları yemek zorunda idik. Gece yarısı otelin lobisinde pizza yiyen yorgun üçlüyü gören otel sakinleri ise şaşkınlıkla bakıyorlardı.
Ertesi sabah gene erken uyanmak zorunda idik. Zira bu sefer Dokuz eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarında bir söyleşi yapacak olan Burcu öğrencilerin Yurt dışı müzik eğitimi konusunda sorularını cevaplayacaktı. Söyleşi sanırım olumlu geçti. Çekingen öğrencilerin ağzından cımbızla soruları alan Burcu bir gece önce hasta hasta çalan kendisi değilmişcesine büyük bir güçle soruları cevaplıyordu.Burcu'nun geçen bu kadar yılda ne çok deneyim ve bilgi sahibi olduğunu o gün o söyleşide bir kez daha anladım. Bu bilgi ve deneyim sadece keman çalmakla ilgili değildi. Keman eğitimi, yurt dışı sanat eğitimi konusunda çok iyi deneyim sahibi olmuştu Burcu.
17 Mayıs günü  Burcu Göker ve Eric Jenkins saat 20.00 de Ege Üniversitesi Prof.Dr Yusuf Vardar Mötbe Salonunda Ege Üniversitesi Öğrencileri ve Öğretim elemanları ile müzikleri ile buluştular. Bütün dilekleri katılımın çok olması ve çok sayıda kişiye müzikleri ile ulaşmaktı. Geçen yıl gene aynı salonda çok büyük bir dinleyici kitlesine çok güzel bir konser vermişlerdi. Bir sanatçıyı en mutlu eden şeyin  çok sayıda dinleyiciye ulaşmak ve ulaştığı kişileri müziği ile mutlu etmek olduğunun bilincindeydiler.

22 Mart 2015 Pazar

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Kemanına ve sanatına karşı duyduğu büyük aşk.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Kemanına ve sanatına karşı duyduğu büyük aşk.: Bir önceki yazımda 10 mayıs 2012 Bursa Uludağ Üniversitesi konserimizi anlatmıştım. Burcu Göker ve Eric Jenkins 15 Mayıs  saat 20.00 de İ...

Kemanına ve sanatına karşı duyduğu büyük aşk.

Bir önceki yazımda 10 mayıs 2012 Bursa Uludağ Üniversitesi konserimizi anlatmıştım.
Burcu Göker ve Eric Jenkins 15 Mayıs  saat 20.00 de İzmir Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi Küçük Salonda İzmirli müzik dostları ile buluşacaklardı. Burcu geçen yılda aynı yerde büyük salonda konser verdi ve çok büyük beğeni aldılar. Bu yılkı  başvurumuzda resitallere sadece küçük salonu tahsis ediyoruz sözü ile karşılaştık. Dinleyicisine ulaşmayı hayatında amaç edinen Burcu için küçük veya büyük salon ayrımı olmuyordu.
Ayrıca Burcu ve Eric bu konserin ertesi günlerde İzmirde başka etkinliklere konuk olacaklardı.16 Mayıs Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarında Avrupa ve Amerika'da müzik eğitimi konusunda bir söyleşi yapacak olan gençler 17 Mayıs günü saat 20.00 de Ege Üniversitesi Gençlik Şenlikleri kapsamında Prof.Dr.Yusuf Vardar MÖTBE salonunda bir konser gerçekleştireceklerdi.
Aksilikler cuma akşamı Bursa Uludağ Üniversitesi konserinden dönüşte Burcu'nun yutkunma zorluğu,boğaz ağrısı ve ateşlenmesi ile başladı. Cumartesi sabahı doktora bile gidemeyecek durumda olan Burcu doktorunun telefonla koyduğu teşhis sonucu verdiği ilaçlar ve hafta sonu dinlemesi ile bu gripal olayı atlatmaya çalıştı. Konser sabahı ise aldığı kuvvetli antibiyotiklere rağmen hastalıkta herhangi bir iyileşme olmayınca biz İzmir yakındaki bir hastanenin acil servisinde soluğu aldık.
Neyse acildeki doktorun hastalığın hızını kaybettiği yönündeki sözleri bizi biraz rahatlattı. Cuma gününden bu yana devamlı ağrı kesicilerle ayakta duran Burcu bu gece de gene ağrı kesicilerle sahneye çıkacak ve kemanını çalacaktı. Burcunun dediğine göre sahneye çıkınca hiçbir şeyi kalmıyor ve bütün gücünü topluyormuş. Konser günü İzmirdeki bütün gazetelerde İzmirde iki büyük konser diye çıkan haberde bahsedilen konserinde Burcu gene harikalar yaratacaktı  buna emindim.. Bu ne büyük aşktı  kemanına ve sanatına karşı.
Bütün gücümüz bu gece senin olsun BURCU GÖKER diyerek geceye başladık.

21 Mart 2015 Cumartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker Klasik Müziği sevdiriyor.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker Klasik Müziği sevdiriyor.: O gün Edirne'de Selimiye camii yanında ciğercide öğle yemeğinden sonra Burcu, Eric, ben ve babası dostlarımıza gece konserde buluşmak ...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bursa Uludağ Üniversitesi Konserinde belirtileri o...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bursa Uludağ Üniversitesi Konserinde belirtileri o...: .Edirne Trakya Üniversitesi konserimizden sonra 9 mayıs günü Edirne'den yola çıktık.Planlanan güzergaha göre  araba ile Yenikapı'y...

Bursa Uludağ Üniversitesi Konserinde belirtileri ortaya çıkan hastalık...

.Edirne Trakya Üniversitesi konserimizden sonra 9 mayıs günü Edirne'den yola çıktık.Planlanan güzergaha göre  araba ile Yenikapı'ya kadar gelecek oradan Mudanya deniz otobüsüne binecek ve Mudanya'dan bizi karşılayacak Uludağ Üniversitesi aracı ile Uludağ Üniversitesi Konuk evine gidecektik.
Yenikapı Freibot iskelesinde eşimle vedalaştık. O istanbul'a devam edecekti.Feribot çok kalabalık değildi.Yenikapı-Mudanya hattı feribotunun tek mahzurlu tarafı yolcuların bagajlarını kendileri merdivenlerden yukarı çıkartmak zorunda olmaları. Bu sorun dışında rahat bir yolculukla Bursa'ya vardık. Hepimiz heyecanlı idik. Hiç bilmediğimiz Üniversitelere giderken çok güzel bir heyecan hissediyoruz. Yeni bir Üniversitede konser, yeni kişilerle tanışmak çok güzel bir duygu.
Bizi Mudanya iskelesinden karşılayan Uludağ Üniversitesi Rektörlük arabası Kampüs içindeki Nilufer Hatun konuk evine bıraktığında hava kararıyordu.
Hepimize çok şık daireler tahsis  edilmişti.Yolda iken bizimle iletişim kuran yemek şirketimiz akşam yemeklerimizi de getirmişti.
Gece yemeklerimizi yiyip,  televizyon seyredip, istirahatle geçirdik. Ertesi sabah gene kahvaltılarımızın dairelerimize gelişi ile uyandık.
10 Mayıs günü Uludağ Üniversitesi Mete Cengiz Salonundaki konser çok görkemli geçti. Salon hemen hemen dolu idi. Burcu ve Eric gene harikalar yarattı. Konser sonunda Sanatçıları kutlayan hocalar ve öğrencilerbüyük   beğenilerini belirtiler.
Konser sonunda gece dinlenme ile geçti. Sabah kahvaltıdan sonra Bursa şehir gezisi ve Bursa'nın özgün yemeği İskender kebabı ile devam eden yolculuğumuz akşam üzeri İstanbul'a dönüş ile sonuçlandı.
İstanbul'a dönüşte Burcu halsiz ve hasta olacak gibi idi .Ben Burcu'nun ağır bir gripal enfeksiyonun eşiğinde olduğunu sanıyordum o günlerde. Oysaki daha sonraki yazılarımda okuyacaksınız meğer Burcu oldukça ciddi bir rahatsızlık geçiriyormuş.Tabii bizim bu olayı teşhis etmemiz biraz zaman aldı.İstanbul'da bulunduğumuz 3 gün içinde ilaçlar ve dinlenme 14 mayıs günü konserler için İzmir'e gidecek olan Burcu'yu iyileştirememişti. Oysaki İzmir'de çok yoğun üç etkinlik onun bekliyordu.

18 Mart 2015 Çarşamba

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Edirne Konseri öncesi ...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Edirne Konseri öncesi ...: BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Edirne Konseri öncesi yenen ciğerlerin tadı hala d... : Burcu Göker'in Eric Jenkins ile 4 Mayıs 2012 gecesi ...

Burcu Göker Klasik Müziği sevdiriyor.

O gün Edirne'de Selimiye camii yanında ciğercide öğle yemeğinden sonra Burcu, Eric, ben ve babası dostlarımıza gece konserde buluşmak dileği ile veda edip konser hazırlıkları için kampüse döndük. Akşama daha çok vakit vardı ama Burcu ile Eric'in de yapacak çok işleri vardı.
Prova, kuaför, hazırlık derken vakit çabuk geçti ve ve konser saati yaklaştı. Bu konserlerde beni en çok heyecanlandıran Burcu veya Eric'in sahnede gösterecekleri performans değil. Zira onlar çok profesyonel. Oluşabilecek herhangi bir aksaklığı dinleyiciye aksettirmeyecek kadar profesyonel. Bugünlerde Burcu hafif bir grip geçiriyor. Ben bu durumun performanslarını etkileyebileceği kuşkusuna düştüğümde Burcu Amerika'da 39 ateşle çıktığı konserlerı anlatarak beni rahatlatıyor. Dediğim gibi o gün de konserde en büyük endişem katılımın az olması idi. Zaman ilerleyip salon dolmaya başlayınca içim rahatladı. Bu arada birer birer dostlarımız da salona gelmeye başladılar. İstanbul'dan gelen okul arkadaşlarımız, eşimin Edirne Havsa'da yaşayan baba tarafından kuzenleri, aileleri ve en son o gün tanıştığımız ama uzun zamandır tanıyormuşuz gibi sevgi ile bağlandiğimiz Nevzat İlhan hocamız.
Salon artık iyice dolmuştu. Salondaki sevgi dolu hava çok güzel bir konser olacağını hissettiriyordu. Burcu ve Eric Trakya Üniversitesi konseri için ilk bölümde bu yıl kı repertuarlarından Brahms ve Mozart sonatları, ikinci bölüm için ise Ravel ve Schonfield'in yanı sıra yöresel türkülerden keman ve piyano için çok sesli müziğe uyarlanmış eserleri seçmişlerdi. Yorumlayacakları her eserden önce Burcu'nun yaptığı şirin açıklamalar salondaki sevgi halesini büyütmüş ve bir süre sonra herkes adeta bir show izler gibi keyifle konseri izler olmuştu.
Belki o gece konserde ilk defa bir klasik müzik konserine katılanlar vardı ama eminim ki çıktıklarında klasik müzikle ilgili daha önce kapıldıkları  bütün olumusuz duygular gitmiş ve tekrar bir konsere gitme isteği uyanmıştı. İşte Burcu'nun da bütün amacı bu idi. Klasik  müziği  her kesimden kişinin dinleyebileceği bir yerlere getirmek amacında idi Burcu.
Konserin en son parçaları Burcu'nun Anadolu, Su ve Toprak adlı bölümlerden oluşan ve Anadoluda bir köyü, yaşamı ve Anadolu insanının toprağa olan saygı ve sevgisini anlatan bir eseri idi. 14 yaşında ülkesinden ayrılan, Anadolu'yu ancak büyüdükten sonra konser için gittiği Üniversiteler vasıtası ile tanıyan Burcu Göker bu eserleri daha 16 yaşında Paris'te okurken bestelemeye başlamıştı. Buram buram ülke özlemi kokan bu eserler dinleyiciyi daha bir çoşturdu ve konser bir Türkü ve bir Tango bisi ile sonlandı.
Konser sonunda Burcu tebrik ve resim çektirme isteklerini sanki o uzun konseri veren kendisi değilmişcesine büyük bir sevgi ile karşıladı. Bu arada yıllar sonra eşimin Havsada yaşayan kuzenlerini görme ve konuşma imkanımız oldu. Küçükler büyümüş ve g'eçen yıllar herkesi çok değiştirmişti. Bizler ise sanki yıllar hiç geçmemiş gibi bıraktığımız yerden sohbete devam ediyorduk.
O geceyi Kampusun karşısındaki otelin restoranında bir yemekle sonlandırdık. Oldukça kalabalık ve sevgi dolu bu topluluk biraz önce dinledikleri harika müziğin çoşkusu ile sevgi ve dostluk dolu idi.
Ertesi gün kahvaltıdan sonra beraber geldiğimiz müzik dostlarımızla bir sonraki buluşmamıza kadar yollarımız ayrılacaktı. Biz yani Burcu, Eric ve ben Bursa'ya, babamız ve diğer dostlarımız İstanbul'a gideceklerdi.
Zira 10 mayıs Uludağ Üniversitesi Konseri bizleri bekliyordu

17 Mart 2015 Salı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Edirne Konseri öncesi yenen ciğerlerin tadı hala d...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Edirne Konseri öncesi yenen ciğerlerin tadı hala d...: Burcu Göker'in Eric Jenkins ile 4 Mayıs 2012 gecesi İzmir Karşıyaka Opera Sahnesinde verdiğikleri konseri anlkattım bir önceki yazımda...

Edirne Konseri öncesi yenen ciğerlerin tadı hala damağımızda.

Burcu Göker'in Eric Jenkins ile 4 Mayıs 2012 gecesi İzmir Karşıyaka Opera Sahnesinde verdikleri konseri anlattım bir önceki yazımda.Bu arada konser öncesi gerçekleşen bir olayı anlatmadığımı fark ettim geçmiş fotoğraflara bakarken.Burcu'nun  Konserden bir gün önce Yeni asır televizyonunda canlı yayın programı ve gazete röportajı vardı. Canlı yayından önce Burcu Yenı asır televizyonunun İzmir Pasaporttaki binasının en üst katındakı kafede röportajını verdi. Daha sonra Cumhuriyet meydanında resimler çekildi. Sonra da Burcu ve Eric Esin Sayın hanımın Kentin Sesi Programına konuk oldular. Bu Burcu'nun üçüncü, Eric'in ise ilk defa konuk olduğu bir programdı. Canlı yayın programı bir ev sohbeti tadında harika geçti. İlk defa Eric bir televizyon programından çok zevk aldığını ve hiç korkmadığını söyledi.Bu yazıma İzmir Cumhuriyet meydanında Yeni Asır Gazetesi tarafından çekilmiş bir Burcu Göker fotoğrafı ekledim.
4Mayız  konserinin  ardından ertesi gün  İstanbul'a döndük. Zira bir sonraki gün Burcu'nun gazete röportajı vardı ve sonraki gün de Trakya Üniversitesi konseri için Edirne'ye hareket edecektik.
7 Mayıs sabahı  erkenden üç otomobil Edirne'ye doğru yola çıkarken hepimiz çok keyifli idik. Daha önceki yazılarımı okuyanlar belki hatırlar. Burcu'nun Türkiye'de ve Kıbrıs'taki konserlerine katılmış bir dinleyici kitlesi var. Bizim Üniversite arkadaşlarımızdan oluşan 10 ile 15 kişilik bir grup Burcu ile Eric'in bir çok konserine katıldılar ve bu konserlere gidişleri bir şölene çevirmeyi başardılar. Beraberce hem gittiğimiz şehirleri  geziyoruz, hem de konserlerde Burcu ile Eric'i dinleyip mutlu oluyoruz. Bu sefer Trakya Üniversitesi gezisinde de 10 kişi idik. Aslında planlanan daha fazla kişi idi ama bir takım sağlık sorunları bu sefer sayımızın 10 da kalmasına sebep olmuştu.
O sabah erkenden yola çıkıp önce Kıyıköye, daha sonra İğne adaya gittik. İğne adada deniz kıyısınde harika bir restoranda son dönemlerde yediğimiz en lezzetli kalkan ziyafetinden sonra civarda mağara ve tarih gezilerimizi de gerçekleştirdik.
Akşam üzeri Edirne İstanbul yolu üzerinde kurulu olan Balkan Yerleşkesindeki Trakya Üniversitesine vardık. Üniversite misafirhanelerinde bize ayrılan odalara yerleştikten sonra akşam yemeği için en yakındaki otelin restoranına giittik. Zira akşam o saatten sonra karnımızı doyurabileceğimiz başka bir yer bulma şansımız yoktu. O gece restoranda yediğimiz mercimek çorbası bize o kadar  tatlı geldi ki anlatamam. Hepimiz sabahın erken saatlerinden beri süren uzun yolculuktan çok yorgunduk ve ne de olsa belli yaşın üstünde kişilerdik. Ertesi sabah kahvaltıda buluşmak üzere hepimiz uyumaya çekildik.
Ertesi sabah kahvaltıdan sonra Selimiye camiini ziyaretle Edirne gezimize başladık. Selimiye camii Unesco koruma projesinde yer alan Prof. Nevzat  İlhan bey ve asistanının bizi camii ziyaretinden önce misafir ettikleri harika konak bizde tarihimizin ne kadar eski ve soylu olduğu duygusunu tekrar canlandırdı.
Selimiye Camiinin ulvi havası ve mimarısı bizi bir kez daha büyüledi. Öğle saatlerinde ise caminin karşısındakı Ciğercide yediğimiz Edirne'nin meşhur ciğeri ise  harika idi.Hayatında hiç ciğer yemeyen Eric önce bu ciğeri yemekten çekindi. Ama bizim iştaha ile yediğimizi görünce dayanamadı ve tadına bakmak amacı ile başladığı tabağı iki dakikada silip süpürdü ve ikinci tabağı istedi.
Biz ciğerciden sonra akşamki konser hazırlıklları için gruptan ayrılıp Yerleşkese döndük. Akşamkı konseri ve yankılarını bir sonraki yazımda anlatacağım

13 Mart 2015 Cuma

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker'in kapak olduğu Dergi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker'in kapak olduğu Dergi: Burcu geldi, iki gün sonra da Eric  geldi. Gelir gelmez hemen turne çaışmalarına başladılar. Tabii ben de. İlk konser hemen geldikleri gün...

Burcu Göker'in kapak olduğu Dergi

Burcu geldi, iki gün sonra da Eric  geldi. Gelir gelmez hemen turne çaışmalarına başladılar. Tabii ben de. İlk konser hemen geldikleri günlerdeydi. 4 mayıs 2012 İzmir Karşıyaka Opera Sahnesi Konseri.
İzmir Burcu ve Eric için ablasının, yeğenlerinşn yaşadıpı şehşr olmasının ötesinde daha önce de bir çok konser verdikleri tanıdık bir şehirdi. İzmir'de de aynen İstanbul'da olduğu gibi güzel bir seyirci kitleleri oluşmuştu. Her yıl onları hasretle bekleyen ve her konserlerine koşa koşa gelen bir çok müziksever.
4 Mayıs gecesi Karşıyaka sahnesi tıklım tıklım doluydu. Çok zevkli , beyaz çiçeklerle süslenmiş sahnede Burcu bir kuğu gibiydi.Bu konserde  beni en çok etkileyen olaylardan biri uzun yıllardır görmediğim bir dostumun bu konser gelişi oldu. Yıllar öncesinden tanıdığım Yücel Baygün ağbimiz eşi ile gelmişti Burcu'nun konserine. Daha güzeli Yücel ağbimiz Burcu'yu ilk defa görüyordu. Dostumuzla yollarımız daha Burcu doğmadan ayrılmış ve yaşam bizleri ayrı ayrı şehirlere savurmuştu. Geçen yıllarda eşi çok sevdiğim arkadaşım Melek hastalanmış ve biz onu ziyarete yaşadıkları şehre gitmiştik ama tabii o tarihlerde Burcu Türkiye'de olmadığı için gene tanışamamışlardı.Daha sonra o çok sevdiği eşini kaybetmiş, çocukları büyümüş, evlenmiş ve yaşadığı şehri gene değiştirmişti. Ne tasadüf ki  bu sefer yolu İzmir'e düşmüştü.Yeni bir yaşam kurduğu bu şehirde onu arayıp bulmuş ve yaşamını birleştirdiği yeni hayat arkadaşı ile Burcu'nun konserine davet etmiştim.
O gece Karşıyaka Sahnesinde Yücel ağbimi ve eşini izleyiciler arasında görünce çok duygulandım. O da yıllar sonra karşılaştığı sadece doğumunu duyduğu küçük Burcu'nun büyük bir kemancı olmasından çok duygulanmıştı.
Bu duygu dolu anları resimlerle sabitledik yaşamımıza.
Gene izleyiciler arasında bulunan Yeni Asır Gazetesinden Bülent Gürlük ve eşi Derya Yırcalı Gürlük Hanım ile konser bitiminde yaptığımız sohbet dolu kahve molası harikaydı.
Konserde büyük kızım , eşi ve torunum Ural da vardı. Tabii Ural'ın arkadaşları da gelmişti konsere. Ural benim teyzem diye büyük bir hava agtıyordu arkadaşlarına her zaman ki gibi.
Bu konserden sonra ki konser 10 Mayıs Edirne Trakya Üniversitesi konseriydi. Bu konsere oldukça kalabalık bir dinleyici grubu gidecektik İstanbul'dan. Burcu'yu çok seven dostlarımız gene bu yolculukta bizleri yalnız bırakmamak ve konseri harika bir gezi haline getirmek çabasındaydılar.
Bu harika yolculuğu ve konseri bir sonraki yazımda anlatacağım.Bu yazıma bir fotoğraf ekledim.Temmuz 2011 e yayınlanan bir Klasik Müzik dergisinin kapağı bu fotoğraf.Burcu'nun bir çok degi ve gazetede haberi ve röportajı yayınlandı ama kapak olduğu tek dergi bu. ben de bu kapağı yazıma eklemek istedim. Umarım daha başka bir çok dergide kapak olur meslek yaşamında.

4 Mart 2015 Çarşamba

Mayıs 2012 Turne için Burcu Göker Türkiye'ye geliyor.


Bir önceki yazımda Tallahasse'den dönüş endişelerimi yazmıştım. O gün döndüm ülkeme içimde özlem ve hüzünle.Gelir gelmez Burcu'nun mayıs 2012 de gerçekleşecek büyük turnesi için hazırlıklara başladım. Basın bildirimleri, afişler, tanıtımlar hep benim sorumluluğumda idi. Oldukça yoğun  günler ve çalışmalar geçirdim Bu arada Burcu Amerika'da doktora çalışmalarının hemen hemen sonuna yaklaşmıştı. Çok zor günler geçiriyorduk her ikimiz de . Şimdi Burcu'nun Amerika'dan geleceği gün yazdığım bir yazımı eklemek istiyorum buraya. O anları ve endişelerimi, düşüncelerimi yansıtması açısından çok önemli..
Burcu Göker bugün şu saatlerde Tallahasse'den Atlanta'ya doğru giden bir uçağa binmek üzere veya bindi. Bugün şu saatlerde başlayan bu yolculuk yarın sabah gene bizim saatimizle 10.30 gibi sona erecek.Tabii uçaktan çıkması, polisten geçmesi, bagajlarını alması öğleni bulacak. Bir de İstanbul Trafiğini hesaba katarsak eve gelişimiz akşam üzeri olacak. Kısacası Burcu Tallahasse'de evden çıktığından tam 36 saat sonra İstanbul'da babaevine girebilecek. Burcu'nun bu yolculuğundan iki gün sonra da Eric aynı serüvenı yaşayıp İstanbul'a gelecek.
Burcu ve Eric'in bu uzun yolculuklarının sebebi bizleri, ülkelerini görmek kadar, heryıl  aynı tarihlerde gelip gerçekleştirdikleri Türkiye konser turnelerinin bu seneki tekrarını gerçekleştirmek. Burcu ve Eric bu yıl 4 mayıs İzmir Karşıyaka Opera Sahnesinde başlayacak konser turnelerini 1 haziran Ankara Gazi üniversitesinde sonlandıracaklar. Bu 27 günlük süreye 13 konser sığdıracaklar. Bu konserler izmir, Edirne, Bursa, Tekrar İzmir, İstanbul ,Çanakkale ve Ankara'da gerçekleşecek.
Bu konserlerin sayısı son anda daha da artabilir. Tabii bu arada televizyon,radyo programları da olacak. Bütün bu konserlerin yerlerini, tarihlerini Anadolu Ajansı,Doğan Haber Ajansı haber olarak geçti. Ben bu teknik detaylara girmek istemiyorum. Şu anda çok uzaklardan aylardır görmediği çocuğu gelecek olan bir annenin  duyguları ve heyecanı içindeyim. Bu yazımı yazarken bir yandan mutfakta onun çok sevdiği sebze yemekleri pırasa, enginar ve semizotunu pişiriyorum. Gördüğünüz gibi Burcu herkesten biraz farklı. Genelde  anneler uzaklardan gelen çocuklarına börekler, tatlılar yapar. Pırasa,enginar seven çocuk veya çocuk demeyeyeyim genç az bulunur sanırım.
Bütün bu heyecanlara bir de Burcu ile Eric'in vereceği konserlerin hazırlıkları binince durumumu düşünün. Hani bir söz vardır. Kötü komşu insanı mülk sahibi yapar diye. Burcu da beni bu yaştan sonra emeklilik dönemimde konser organizatörü yaptı. Bu yazımı yazareken arada mutfağa gidip yemeklere bakıyorum,arada da telefonlara cevap verip konser tanıtımları ile ilgili basından istenen bilgileri veriyorum. Bir yandan afişlerin dağıtımı ile uğraşırken bir yandan da Burcu'nun geldiği zaman uyuyacağı yatağını hazırlıyorum.
Ama inanın  bu karmaşada bile öylesine mutluyum ki anlatamam. Belki de yaşamın sırrı bunda gizli. Bizi hayata bağlayan.daima diri tutan bu mücadele ve koşmaca olsa gerek. Bütün bunları bana yaşattığı için Burcu'ya hep teşekkür ediyorum
Burcu o gün geldi, İki gün sonra da Erci geldi. Evimiz her yıl olduğu gibi bavullar ile dolmuştu. Bavullar ve sevgi ile.......
Bu yazıma o turnenin ilk konseri olan 4Mayıs İzmir Karşıyaka Opera Sahnesi etkinliğinin afişini ekledim.

2 Mart 2015 Pazartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Ben hüznü yazmayı sevmiyorum.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Ben hüznü yazmayı sevmiyorum.: Daha önceki yazilarimda bir aydir Burcu Goker'in Tahalesse'deki evinde misafir olduğumu yazmistim.Bu yazımda kaldığım yerden devam...

Ben hüznü yazmayı sevmiyorum.

Daha önceki yazilarimda bir aydir Burcu Goker'in Tahalesse'deki evinde misafir olduğumu yazmistim.Bu yazımda kaldığım yerden devam etmeden önce Amerika yolculuğumun son günü yazdığım bir yazıyı eklemek istiyorum. Bu yazı evladını Denizler ötesinde bırakıp geri dönmek zorunda kalan bir annenin haykırışıdır.
 Bugun Istanbul'a dönüyorum. Artık veda zamani geldi. Bugün duygularimi yazmak istiyorum. Bugune kadarki bütün yazılarımda Burcu'nun yurt dışı eğitimini ve başarilarini, bu başarilari elde etmek icin yasadığı sıkıntıları  yazdim. Ilk defa bugün bir anne olarak şu anda yaşadigim duygulari yazmak istiyorum. Birkac saat sonra Istanbul'a doğru cok uzun bir yolculuğa cıkacağim. Gelirken geçirdigimiz uzun ve zor yolculuğu önceki yazilarimda anlatmistim. Dönüşte daha şanssizim. Zira gelirken Burcu ile birlikte idik. Dönüşte yalnızım. Yalnız başına üc aktarmali en az 36 saat süren ve tam olarak dilini bilmediğiniz bir ülkede yapilan uçak yolculuğunun ne denli zor oldugunu tahmin edebiliyor musunuz? Özellikle bu yolculuğu yapacak kisi 65 yasinda bir kadinsa. Iste bu zor yolculuğun zorluğu ,bir de cok sevdiğim yavrumdan ayrilığın verdiği hüzünle birlesince cok yıpratıcı  oluyor. Ben  ayrilik hüznünü  cok yaşadim. Yillardir yasamım hep ayrilip hüzün yaşamakla geçiyor. Tabii biraraya gelmenin mutluluğu da var. Ama galiba bugün ben ayrılığı yazacak durumdayim. Hep söylüyorum. Eğer kalbim sevdiklerimle dolu ise ise hic bir zaman tum parcalari bir arada olmuyor. Zira tüm sevdiklerim cok az bir arada oluyor. Bu arada yazarken bir sey farkettim. Ben hüzünü  yazmayi beceremiyorum. Mutluluğu, sevgiyi yazarken dökülen kelimeler, hüzünü  yazarken tıkaniyor. Hüzünü  sevmiyorum. Hep mutluluk, hep kavusma olsun istiyorum galiba. Biliyorum ki her ayriliğın sonunda bir kavusma oluyor. Burcu gene mayista konserler icin gelecek ve kavusacağız. Iste bu düsünce şu anda gözlerimden inen ve yazmamı engelleyen yaşlari biraz olsun azaltabilecek.
Birazdan yazmaya ara verip Burcu icin kahvalti hazirlamaya mutfağa gidecegim. Bu ona burada hazirladigim son kahvalti olacak. Ama ona Istanbul'da daha cok kahvaltilar hazirlayacağim. Istanbul'da veya baska yerlerde....
Ben hüzünü  yazmayi sevmiyorum, zaten beceremiyorum da...
Ben o gün İstanbul'a döndüm. bir kaç ay sonra mayıs başında Burcu ve Eric gelecekti Türkiye'ye gene çok yoğun bir konser turnesi bekliyordu onları. Ben gene onlara kahvaltı hazırlayacaktım, yemekler yapacaktım.
Bugün o tarihte yazdığım yazıyı okurken bir şey dikkatimi çekti. artık ayrılıklar beni eskisi kadar üzmüyor.İnsan alışıyor. Dünyanın bir yerlerinde evladınızın başarılı, mutlu olduğunu bilmek yetiyor. eğer oralarda mutsuz, sağlıksız olduğunu duyarsanız kuş olup uçacağınız geliyor.
Kısacası tekrar söylüyorum. Sevgi sevdiklerinizin mutluluğu, iyiliği için onlardan vazgeçebilmek bence.

26 Şubat 2015 Perşembe

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Okyanus kıyısında Alaska ıstakozu yiyeceğiz.

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Okyanus kıyısında Alaska ıstakozu yiyeceğiz.: Bethoven in Blues konseri Pensacola'da olacaktı ve Pernsacola Sendoni Orkestrasında çalacaktı Burcu ve Güney Koreli arkadaşı. Ne garip...

Okyanus kıyısında Alaska ıstakozu yiyeceğiz.

Bethoven in Blues konseri Pensacola'da olacaktı ve Pernsacola Sendoni Orkestrasında çalacaktı Burcu ve Güney Koreli arkadaşı. Ne gariptir ki o zaman kısa süreliğine geçici olarak gidip çaldığı bu orkestra ve şehir, mezuniyetinden sonra Burcu'nun yaşamında önemli bir yer tuttu ve şimdi bu şehirde görevli ve Pensacola Senfoni Orkestrasının daimi sanatçısı olmanın yanısıra Orkestranın tanıtım programında da görev yapıyor.
Daha önceki yazımda iki sanatçı ve iki anne yola çıktığımızı anlatmıştım.Konserden önce Pensacola'ya vardığımızda önce otele yerleştik. Burcu ve arkadaşı önce prova sonra konser için salona geçeceklerdi ve bizi otelde bırakıp gittiler. Giderken de konser salonun yerini tarif edip, biletlerimizi verdiler. Biz konser saaine kadar otelde dinlenecek ve otele oldukça yakın olan salona yalnız gidecektik.Diğer anne odasına ,dinlenmeye çekildi. Tabii ben bu kadar sakin değilim. Odamda dinleneceğime dışarı çıkmayı, şehirde kaybolmadan gezmeyi ve etrafı keşfetmeyi tercih ettim.Şehir küçük ve çok derli toplu bir yerleşim yeri idi. Otelden yürüyerek epey uzaklaşmışım.Döndüğümde çok yorulmuştum ve konser saatine fazla kamamıştı. Hemen giyinip salona gitmeliydim.
Konser salonuna gidip kalabalığı gördüğümde diğer şehirlerde olduğu gibi burada da sanata olan büyük ilgiye çok memnun oldum. Benim ülkemde çok tanınmış sanatçıarın konserleri dışında pek böyle kalabalığa rastlamak mümkün değildi. Bu yaz Bodrum D -Marin'de Fazıl Say konserinde binlerce kişilik kalabalığı görünce aynı mutluluğu yaşadım. Dileğim sadece Fazıl Say'a değil diğer sanatçılarımıza da aynı olağan üstü ilginin olması.
Gelelim o gece ki konsere. Konsere çıkan sanatçılar kot pantolon ve mavi tişort giymişlerdi.Bethovan'ın eserlerinin yer aldığı konser izleyiciyi hayal alemlerinden aldı,çok eski  çağlara götürdü. Bethovanı kot pantolonlu, tişortlu sanatçılardan dinlemek hakikaten çok keyifliydi.
Konser arasında Burcu konserden sonra büyük bir parti olduğunu ve çıkışta onu beklememi söyledi.
Konser çıkışı kalabalıkta Burcu'ya erişmek çok zordu. Büyük uğraşlar sonucu buluştuk ve partinin yapılacağı mekana doğru yürümeye başladık. Parti şehrin en büyük enstruman satışlarını yapan bir firmanın salonunda yapılıyordu. Parti mekanına gidince şaşırdım kaldım. Onlarca piyano ve diğer enstrumanların sergilendiği salonda onların arasında içkimizi yudumlamak harika bir duygu idi.
Parti bittiğinde diğer sanatçılar ve şehrin ileri gelen isimleri ile vadalaştı sanatçılarımız. Ertesi sabah kahvaltıdan sonra Tahallesse'ye dönecektik.
Parti salonundan yürüyerek otele döndük. Gecenin sesszliğinde serin hava çok iyi gelmişti.
Ertesi sabah güzel bir kahvaltıdan sonra iki kemancı ve iki anne gene yola çıktık.Dönerken amacımız yol üzerindeki bir outlete uğramaktı. Ama Okyanus kıyısında durup biraz denizi seyretmeyi tercih ettik. Şubat ayı olmasına rağmen hava sıcaktı. İki anne deniz kıyısına indik. ayakkabılarımızı çıkartıp okyanusta kumların üzerinde yürüdük. Yanımızda mayolarımız yoktu, yoksa deniz banyosu bile yapılabilecek bir hava vardı.
Bir sonraki durağımız bir Yengeç Restoranı idi. Burcu bu restoranın çok ünlü olduğunu söyledi. Okyanus kıyısını gören masamıza oturduğumuzda buranın çok pahalı bir yer olduğunu anladım.Buranın en önemli yemeğinin Alaska ıstakozu olduğunu söyleyen Burcu bizi bunu yemeğe ikna etti. Ben ilk defa yiyecektim bunu. Alaska ıstakozlarının çok lezzetli olduğunu Natıonal Geografıc kanalında belgeselde seyretmiştim. Alaska'da deniz çok soğuk olduğu için ıstakozlar çok lezzetli oluyormuş ve yılın belli zamanlarında binbir zorlukla yakalanan bu ıstakozlar dünyanın çok ünlü restoranlarına yüksek fiatlarla satılıyormuş. Tabii restoranlar da bunları daha yüksek fiatlarla müşterilerine servis ediyormuş.
Bu ıstakozlar çok pahalı idi yemek yiyeceğimiz restoranda. posiyonu 60 dolara gelen bu ıstakozlar normal balık tabağının 10 dolar olduğu restorana en yüksek fiatli yemekti.
Biz 4 kişi ıstakoz ısmarladık. Uzun bir bekleyişten sonra büyük bir tepside ıstakoz geldi. Ynaında haşlanmış patetesler vardı.Istakoz tepsisi ile hepimize çekiç gibi birer alet gelmişti. Daha önceden bu tecrübeyi yaşayan Burcu bu aletlerin stakozu kırmak için kullanıldığını söyledi. Bu aletlerle stakozun bacaklarını kıracak ve içindeki etleri yiyecektik.
Oldukça zor ve meşakatlı olan bu yeme işi hiç hoşuma gitmemişti. Karnım çok açtı. Uzun uğraşlar sonucu kırdığımız bacaklardan minicik bir et çıkıyordu. ben biraz tepsideki pateteslere tereyağ sürerek  yemeyi denedim. Burcu, arkadaşı ve diğer anne yemeye büyük sabırla devam ediyorlardı.Hatta benim yiyemediğimi görünce Koreli anne baban kendi kırıp vermeyi denedi.en bu zor yeme işinden sıkılmıştım. Hemen garsonu çağırıp bizim mezgit balığımıza benzer bir filato balık ısmarladım. ben karnımı kolayca doyururken diğer arkadaşlarım hala ıstakoz ile savaşıp duruyorlardı.
Benim ıstakoz maceram bitmişti.
O gün restoranda bu ıstakoz olayına epey güldük. O anda şunu anladım, dünyanın neresinden gelirseniz gelin bir ortak amaç insanları bir araya getiriyordu.Bu ortak noktamız Müzikti.

23 Şubat 2015 Pazartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bethoven in Blues.......

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bethoven in Blues.......: Önce yazıma eklediğim resmi açıklamak istiyorum. Bu resim 7 şubat 2015 günü Pensacola Sanat Müzesinde Burcu Göker'in verdiği konser sı...

Bethoven in Blues.......

Önce yazıma eklediğim resmi açıklamak istiyorum. Bu resim 7 şubat 2015 günü Pensacola Sanat Müzesinde Burcu Göker'in verdiği konser sırasında çekilmiş. Ben daha dün gece görebildim bu resmi. Resimden anlaşıldığı gibi Burcu aynı Burcu, konserlerine büyük yoğunlukla devam eden ve müziği ile harikalar yaratan Burcu. Bir tek fark var ,biz dinleyemiyoruz onu. Sadece çok uzaklarda verdiği konserlerin haberlerini okuyup, resimlerine bakarak avunuyoruz. Bu da bizim kaderimiz olsa gerek.
Gelelim bıraktığımız yerden öykümüze.Florida Dastin'de Burcu ve Güney Koreli arkadaşı ile gittiğimiz konseri anlatıyordum.Ben outletten binbir zorlukla konser salonuna döndüğümde konserin başlamasına bir kaç saat kalmıştı.Biraz dinlenmek , bir kahve içmek için sürem vardı.
Konser salonua girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şaşırdım kaldım. Dastin tatil yöresi gibi bir yer,Okyanus kıyısında harika oteller ve evlerden oluşan bir belde. Fazla kalabalık olmadığını sanıyordum ama konser salonundaki kalabalığı görünce yanıldığımı anladım.Herkes çok şıktı.İnanılmaz şıklıktaki bu kalabalık harika bir konser izlemeye hazırlanıyordu.
Konser çok güzel geçti. Orkestra nefis bir müzikle dinleyenleri mest etmişti. Konser çıkışı fuayede Burcu'yu beklerken salondan çıkan izleyicilere son bir kez baktım. Herkes çok mutlu görünüyordu.
Burcu konserden sonra şehrin çok iyi bir restoranında bir after parti olduğunu ve çok eğleneceğimizi söyledi. Ben konserlerden sonra bu toplantılara çok eski tarihlerden.Paris günlerimizden alışıktım.Çok zevkli oluyor konser sonrası, konseri konuşmak, sanatçılarla bir şeyler yemek , içmek , tanışmak.
Parti sonunda Okyanus kıyısındaki Hilton otelinin çok lüks odasında dinlenmeye çekildiğimizde mutluluğum sonsuzdu.
Ertesi sabah kahvaltıdan sonra Tahallesse'ye döndük aynı şekilde.
Gene çalışmalar, konserler dersler Burcu'nun , evdeki düzen , yemek ve işler de benim ödevimdi.Burcu'nun Tahalle-wille sitesindeki mütevazi evinde onun Üniversiteden dönüşünü beklerken ona yemek yapmak beni çok mutlu ediyordu.Burcu'nun müsait olduğu zamanlarda onunla yakındaki alışveriş merkezini gezmek, evde onunla bilgisayardan canlı dizi .comdan Türk dizilerini seyretmek çok keyif veriyordu bana.
Günlerden bir gün Burcu bana ertesi gün Pensacola Senfoni ile gerçekleşecek bir konser için Pensacola'ya gideceğimizi söyledi. Geçen seferki konser yolculuğumuzun  tadı damağımda kalmıştı. Bu haber beni çok mutlu etti. Bu sefer bir başka Güney Koreli arkadaşı ve onun annesi ile gidecektik. Ertesi gün otomobilde farklı ülkelerden iki anne ve iki genç kız yola çıktık.Dillerimiz ,ülkelerimiz, adetlerimiz farklıydı belki ama çok büyük bir ortak noktamız vardı. Her ikimizin hemen hemen aynı yaşlardaki kızları Florida State Üniversitesinde doktora öğrencisi idi.Bu çok büyük ortak nokta bizim bütün farklılıklarımızı ortadan kaldırmıştı. Yolculuk sırasında bir kafede verdiğimiz kahve molasında harika aramızda oluşan harika dostluk bunun en büyük belirtisiydi.
Bu seferki konserin ismi Bethoven in Blues idi.Burcu çok büyük bir şirketin sponsorluğunda düzenlenen  bu konserde Orkestradaki bütün sanatçıların kot ve mavi tişortlar giyeceğini ve sadece Bethoven'in eserlerini çalacaklarını söyledi. Bethoven'ın yaşadığı dönemlerde kot pantolan yoktu. Bu konser bir şey mi ima etmeye çalışıyordu.
Bu harika konseri ve arkasından yaşadığımız harika anları bir sonraki yazımda anlatacağım.