Hürriyet

20 Şubat 2014 Perşembe

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Sanat ve Sporun Yakın İlgisi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Sanat ve Sporun Yakın İlgisi:  Bugünkü yazımda geçmiş anılara bir süre ara verip sanat eğitiminde çok önemli bir konuya , sanatın sporla olan ilgisine yer vermek istiyo...

Sanat ve Sporun Yakın İlgisi

 Bugünkü yazımda geçmiş anılara bir süre ara verip sanat eğitiminde çok önemli bir konuya , sanatın sporla olan ilgisine yer vermek istiyorum.
 Yazıma eklediğim Burcu Göker resminden de anlayacağınız gibi Burcu, keman eğitimine başladığı günden beri günlük periyodik spor çalışmalarını hiç aksatmayan bir kişi idi.
  Çocukluğundan beri zaten çok hareketli bir yapıya, elastik bir vücude sahip olan Burcu keman eğitimi ile aynı anda bale çalışmalarına da başladığı için spora çok yatkındı.Keman çalışmalarının yoğunluğu sebebiyle Konservatuardaki bale eğitmini 3. yılın sonunda bırakmak zorunda olan Burcu spor çalışmalarına başka dallarda devam etmişti.
 Burcu yaptığı müzik eğitiminde başarılı olmanın güçlü kaslara, özellikle kol kasları, esnek ve güçlü bir vücude sahip olmaktan geçtiğinin bilincinde idi. Ayrıca uzun saatler keman çalmak, çalışmak için performans gerekiyordu. Keman çalmak sürekli kollların yukarda olmasını gerktirdiği için insan anotomisinie ters düşen bir pozisyon gerektiriyor. İnsan bildiğimiz gibi kolları vucüdünün yanlarına sarkmış vaziyette duran bir canlı. Kollarımızı bir süre başımız , boynumuz hizasında tutmaya çalışırsak ne kadar yoruduğumuzu ve ne demek istediğimi anlayacaksınız.
  Ben spor hocası değilim. Ayrıca sporla da yüzme ve yürüme dışında fazla bir alakam yok. Anlattıklarım sadece Burcu'nun yetişmesi sırasında gözlemlediklerimdir.
  İşte saatlerce keman çalışmak için kol kaslarının çok güçlü olması, gene saaatlerce ayakta durmak için bacak kaslarının keza aynı güçte olması gerekir. Bu kasları güçlendirmek içinde spor gerekli oluyor.
  Bütün bu gereklerin bilincinde olan Burcu daha Fransa'daki eğitiminde evimizin yakınındaki bir spor salonuna üye olarak günde enaz bir ,bazen de iki saat spor yaparak  güçlü kollara ve vücude sahip olma yolunu seçmişti.
  Amerika'da eğitime başladığı zaman da hiç bir gün sporunu aksatmadı.Okuduğu Üniversitenin sağladığı olanaklar da buna imkan tanıdı. Lawrence Üniversite'de sonra benim de gidip gördüğüm şekilde harika spor salonları, kapalı yüzme havuzları vardı. Kışın çok soğuk havada bile yüzme, su sporları ve salon sporları yapmaya imkan bulabiliyordu öğrenciler.Ayrıca Üniversitede yapılan bazı spor kurs ve derslerine de katılma imkanı oluyordu. İlk yıldan itibaren Burcu da Üniversitede Dağcılık, Doğa Yürüyüşü , Yüzme gibi ek dersler alarak spor çalışmalarını desteklemişti. Ben özellikle dağcılık keman çalman için tehlikeli değil mi, ayrıca o soğuk , karlı Wiskonsin bölgesinde nasıl dağcılık yapabileceksiniz diye sormuştum. Burcu'nun o anda verdiği cevap benim de bu konuda bir şeyler öğrenmemi sağlamıştı. Burcu dağcılık eğitiminin kapalı salonda aletlerle de yapıldığını anlattı bana.
  İşte yukardaki eklediğim resimde de gördüğünüz gibi Burcu bu yoğun çalışmaları arasında sporunu da aksatmayarak kondisyonunu hep aynı düzeyde tutmaya çalışıyordu.
  Bu arada anlatmak istediğim ufak bir olay var. Burcu yapmış olduğu bu spor  çalışmaları ile keman çalışmalarında performanısını artırmanın yanısıra günlük yaşamında da bir çok artılara sahip oluyordu.
  Paris'te yaşadığımız yıllarda geçirdiğimiz bir kazadan sadece Burcu'nun güçlü kol kasları sayesinde kurtulduk ve bugün ben yaşıyorsam bu Burcu'nun spor çalışması sonucu elde ettiği kol kasları sayesindedir.
  Paris'te Auber durağındaki  RER istasyonundan yukarı çıkan çok dik yürüyen merdivenlerde geçirdiğimiz ve sonucu çok tehlikeli olabilecek, hatta ölümle sonuçlanabilecek bir yürüyen merdiven kazasından Burcu'nun dinamizmi, zekası , cesareti, kolları  sayesinde kurtuldum.
  Yürüyen merdiven ki bu duraktaki merdivenin ne denli dik ve korkutucu olduğunu binenler bilir bir anlık bir geri dönüşüm, dengemi kaybedip düşme konumuna gelmeme sebep olmuştu. Arkamdaki basamakta Burcu vardı. Ben ellerimden yürüyen merdivenin trabzonuna asılı, merdiven basamağında oturur durumda kalakaldım. ellerimi bıraktığımda epey yüksekten aşağı düşecektim ve devamli çalışan  merdiven basamakları arasında sıkışıp ezilecektim. Daha sonraları aynı tür bir kazada genç bir kızın feci ölümünü duydum. Kız yürüyen merdiven basamakları arasında saçları sıkıştığı için kafa dersi yüzülüp ölmüş.
  İşte bu çok feci sonuçlanabilecek kazadan beni Burcu kurtardı. Burcu o tarihte henüz 17 yaşında 49 kilo ağırlığında küçücük bir kız. ben ise neredeyse onun iki misli kilodayım.Burcu bu durumda büyük bir cesaret ve güçle 1.5 dakika süre ile aynı basamakta hiç bir yerden destek almadan, tutunmadan sürekli inme hareketi ile durarak beni sırtımdan destekleyip düşmemi engelledi. Ben bir asır gibi geçen 1.5 dakikada ellerimi bıraktığımda hem Burcu'nun hem de kendimin ölümüne sebep olacağımı biliyordum. Bütün bunlar olurken Burcu aynı anda sürekli fransızca yardım diye bağııryordu. O saatlerde merdivenlerde kimse yoktu. Kameradan gören güvenliğin müdahalesi ile merdiven durduruldu ve hemen acil servise götürüldük. Yapılan geniş tetkikler sonucu fazla bir zarar bulunmadı vücudumda. O zaman doktorlar ve RER Güvenliği 'siai melekler korumuş.'dedi. Evet o gün beni Burcu isminde bir melek korumuştu. Ben o tarihten sonraki yaşamımı bu meleğe borçluyum.
  Şimdi düşünüyorum da Burcu Paris'te sprora gitmeseydi. o kilosuna rağmen öyle güçlü kolara sahip olmasaydı ben bugün yaşarmıydım.
 

19 Şubat 2014 Çarşamba

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker Concord Orkestrası Eşliğinde

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker Concord Orkestrası Eşliğinde:   Burcu Göker konser çalışmaları,okul, öğretmenlik arasında geçen ocak ,şubat aylarının ardından mart ayı geldiğinde heyecanlı, bir o kada...

Burcu Göker Concord Orkestrası Eşliğinde

  Burcu Göker konser çalışmaları,okul, öğretmenlik arasında geçen ocak ,şubat aylarının ardından mart ayı geldiğinde heyecanlı, bir o kadar da coşkulu idi.
  Wiskonsin'de kış çok soğuk geçiyordu. Ama havaların bu denli soğuk olması Burcu'nun kapalı alanda çalışmasını kolaylaştırdığı için işine gelmişti. Burcu soğuk ülkelerde yaşayan insanların neden Enstruman konularında daha fazla söz sahibi olduğunu bu deneyimle bir kez daha anlayacktı.
  Nihayyet mart ayı geldi çattı.Mart ayında Concord Orkestrası eşliğpinde 3 konseri olacaktı.Bunların en önemlisi 12 Mart 2005 günü gerçekleşecek son konserdi. 9,11 ve 12 mart günleri Wauwatosa Wiskonsin'de gerçekleşecek konserlerin sonuncusu kayda alınacak ve cd Amerika'da satışa çıkarılacaktı. Burcu'nun birlikte konser vereceği Concord Orkestrası her yıl Wiskonsin,Şikago ve Amerika'nın çeşitli yörelerinden bir çok kişi ve kuruluşun sponsorluğunda etkinlikler gerçekleştiren bir Orkestra idi. Burcu bunu ilk duyduğunda çok hoşuna gitmişti.Sponsorluk tek bir kuruluşun üzerinde değildi.Her yıl onlarca kişi ve kuruluş değişen paylarda sponsor olarak bu Orkestranın konser vermesini ve ayakta durmasını sağlıyordu.
  Daha sonraları Amerika'da bu şekilde çalışmalarına devam eden bir çok Orkestra ve Oda müziği topluluğu olduğunu öğrendim.Aynı şekilde Üniversiteler'de de kişi ve kuruluşlar öğrencilere burs sağlama işlerinde sponsor olmak için yarışıyorlardı.
  Son zamanlarda Ülkemizde de bazı kuruluşlar,bu tür kültürel ve sanat olaylarına sponsor oluyorlar.Gönül istiyor ki sanatta bu sponsorluk işi daha da gelişsin ve daha çok kişi ve topluluk bu burslardan yararlansın.
  Burcu Amerika'daki Üniversite eğitimi, Kanada'daki master ve Florida'da ki doktora çalışmaları sırasında bir çok kişi ve kuruluşun bursları ile desteklendi.Burcu kendisine burs veren bu kişi ve kuruluşlarla haberleşmeyi ve mektuplaşmayı hiç kesmedi. Ayrıca burs veren kişiler de Burcu'yu konserlerinde hiç yalnız bırakmadılar.
   Concord Orkestrası provalarına giderken bir gün Burcu ve Eric'in arabaları karda mahsur kaldı ve donma tehlikesi atlattılar.Çünkü prova yaptıkları ve konser verecekleri yer ile Üniversitede kaldıkları yer arasında araba ile en az 3 saatlik mesafe vardı ve Burcu , Eric prova için bu yolu kar, buz demeden gidip geliyorlardı.
  Bu yoğun günlerin sonunda konser günleri geldi. Eric'in akrabaları, Üniversiteden hocaları,Rektör ve Yöneticiler, arkadaşları Burcu'yu bu konserlerde yalnız bırakmıyorlardı.
  Çok başarılı ve övgü dolu geçen iki konserden sonra son konser gecesi geldi çattı.Son gece konser salonunda izleyicilerin arasında Eric'in annesi, babası, kardeşleri, anneannesi, dedesi,kuzen, hala, teyze sini gören Burcu birden gülmeye başldı.Aklına Münir Özküllü, Adile Naşitli filmler gelmişti.
  İki çocuklu tenha bir aileden gelen Burcu için bu kalabalık aile örneği çok hoştu.
  Bütün bu sevdiği ve onu bu kadar çok seven, takdir eden insan selinin önünde Concord Orkestrası eşliğinde Aram Khachaturian'in keman ve orkestra için bestelediği Konçertoyu yorumlarken çok mutlu idi.
  Eserin sonunda alkışlar, alkışlar.Dinmeyen alkışlar sonunda tekrar tekrar Orkestra şefi tarafından sahneye çağrılıyor ve selam veriyordu. Dinleyicinin Burcu'yu bırakmak gibi bir niyeti yoktu.
  Sonunda Orkestra şefinin de ikazı ile bis yapmaya karar verdi. Bis olarak çalacağı esere hemen orada karar verdi. 1998 yılında ülke özlemi ile Paris'te bestelediği ve bir çok kez konserlerinde yorumladığı Anadolu adlı solo keman parçası idi bis eseri.
  Burcu, Wiskonsin'de aralarında hiçTürk olmayan, sadece Amerikalılardan oluşan yüzlerce kişilik dinleyici kitlesine kendi bestelediği Anadolu'da bir günlük yaşamı anlatan , Anadolu ezgileri taşıyan eserini yorumlarken mutluluktan gözlerinden süzülüp dudaklarına akan yaşları silemeyecek kadar yorgundu.Burcu yorgun  ama çok mutlu idi.
  Aynı mutluluğu Burcu'nun da eserinin yer aldığı son konser kaydının cdsini elime aldığım zaman ben de yaşadım. Cdnin arka kapağında çalınan eserler bölümünde Burcu'nun ve eserinin ismini görmek çok duygu verici bir olaydı.
  Ben de bu cdyi gözyaşları arasında dinledim. Şimdi ne zaman çalsam aynı duyguyu tekrar yaşıyorum.

18 Şubat 2014 Salı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bach ve Mozart'ın Çaldığı Kemanla Çalmak Harika bi...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bach ve Mozart'ın Çaldığı Kemanla Çalmak Harika bi...:   Yukardaki eklediğim resimde Burcu'nun okuduğu Şikago'daki Lawrence Üniversitesi'nin giriş kapısındaki levhayı görüyoruz.Bu l...

Bach ve Mozart'ın Çaldığı Kemanla Çalmak Harika bir Duygu

  Yukardaki eklediğim resimde Burcu'nun okuduğu Şikago'daki Lawrence Üniversitesi'nin giriş kapısındaki levhayı görüyoruz.Bu levhada da görüldüğü gibi Üniversite 1847 yılında kurulmuş, çok köklü bir okul.
  1995 Yılı Ocak ayının ilk haftası Portage'de geçirdiği mutlu noel tatilinin ardından Lawrence Üniversitesi'ne dönen Burcu Göker'i çok yoğun günler bekliyordu.
  Orkestra ve resital çalışmaları, ikinci eğitim yılı daha da yoğunlaşan dersleri,Akademide'ki öğretmenliği, Mart ayında Concord Orkestrası ile vereceği konserlerin provaları, konserler, cd kayıtları.Kısacası gelecek günler Burcu için nefes bile almaya imkan vermeyecek gibi idi.
   Burcu'nun bu yoğun dönemde öncelikle sağlığına çok dikkat etmesi gerekiyordu.Hava sıcaklığının dışarda -20 derece olduğu Wiskonsin'de okulda her zaman grip ve diğer soğuk algınlığı hastalıkları oluyordu. Mikrop almaması ve bünyesini sağlam tutması gerekiyordu.Gıdasına ve hijyene çok dikkat ederek,uyku ve dinlenmesini ihmal etmeyerek, kendini mikroplardan ve hastalıklardan koruyabilirdi ancak.
  Küçüklüğünden bu yana yarışma, konser gibi etkinlikler sebebiyle bu sağlık kurallarını çok iyi biliyordu Burcu. Şu anda onun üzerinde kazandığı yarışma sonucunda vereceği konserler gibi çok büyük bir sorumluluk vardı.Kendisine güvenen okul Yönetimini ve bir çok kişiyi yarı yolda bırakamaz , onları mahçup edemezdi.
  Burcu, bu yoğun günler içinde bir gün çok güzel bir haber aldı. Onun başarısını değerlendiren Üniversite Yönetimi konserlerde çalması amacı ile çok değerli bir kemanı ona tahsis etmişti. 1600 lı yıllar yapımı, takriben bir milyon dolar değerindeki bu antika keman zamanında Bach ve Mozart'ın çaldığı kemanmış.Böylesine değerli bir kemanla çalışmak, konserde çalmak, Burcu için rüya gibi bir olaydı.
  Kemanın kendisine teslim edildiği gün korkarak eline aldı.Yüzyıllar önce Bach, Mozart gibi çok ünlü müzisyenlerin elinin değdiği bu enstrumanın üzerinde ellerini gezdirdi ve o an kendi kendine söz verdi. Bu kemandan onlar kadar güzel tınılar çıkaracağım ve bu kemana layık olacağım.
  Bu çok güzel bir o kadar da sorumluluk gerektiren olaydan sonra Burcu çalışmalarını daha da hızlandırdı. Artık gün içinde uyuma, yeme saatleri dışında sadece çalışıyordu.
  Bu yoğun günlerde yanında hep Eric vardı.çok sıkıntılı ve yorgun zamanlarında Eric komiklikler yapıyor,onu güldürüyor ve sıkıntısını dağıtıyordu.
  Etrafında ona destek olan , seven dostları olduğu gibi kıskanan ,arkasını oyan kişiler de oluıyordu.İnsan heryerde aynı insandı.Burcu bazen isyan ediyor ve insanlar niye bir başarı ile karşılaşınca kutlamaz da ona köstek olmak içiN çareler üretir diye düşünüyordu. Sonra uzun yıllardır buna benzer olaylarda yaptığı gibi empati yapıp  karşısındakini anlamaya ve affetmeye çalışıyordu. Evet durumu çok zordu. Birbiri ardına yaptığı çok olumlu işlerle gözleri üstüne çekmişti. Ayrıca Üniversite ve Wiskonsin için çok önemli olan bu yarışmayı kazanan Burcu basının da ilgisini çekmiş ve Appleton ,Wiskonsin gazeteleri söyleşi yapmak için sıraya girmişti. Bu durum, kıskanan kişileri daha çok tahrik ediyordu.
  Bütün bunlar olurken Portage'den bir haber geldi. Daha önce noel tatili için bulundukları Portage'de Portage Center of Art'da Eric'le bir resital vermişler ve çok büyük beğeni almışlardı.Bu resitalin olumlu duyumu üzerine  mart ayında Portage'de gene bir resital teklifi gelmişti. Kısacası nefes alacak zamanları yoktu ama Burcu  için çalışmak , daha çok çalışmak nefes almak gibi bir şeydi.
  Concord Orkestrası Konserlerini bir sonraki yazıma bırakıyorum.

17 Şubat 2014 Pazartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bir Noel Anısı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Bir Noel Anısı:   Burcu Göker 2004 yılı Aralık ayı sonunda Concord Orkestrası Konçerto yarışmasının ardından Eric'in Portage'deki ailesinin evine ...

Bir Noel Anısı

  Burcu Göker 2004 yılı Aralık ayı sonunda Concord Orkestrası Konçerto yarışmasının ardından Eric'in Portage'deki ailesinin evine yeni yıl kutlamalarına gitmek üzere yola çıktı.
  Portage, Şikago Eyaletinin içinde Medison ve Wiskonsin 'e 2 şer saat mesafede bir yerleşim yeri.Daha sonraları ben de gittim ve gördüm.Villalarla dolu bir tatil  yöresi havasında. Sakin, geniş caddeli,sokaklarındaki elektrik direklerinde sincapların koşturduğu,genelde çok kalabalık olmayan sokakları ile bir yerleşim yeri.Kış ayları boyunca karın hiç kalkmadığı,ama bahar ve yazın havanın, doğanın harika olduğu bir yer.
  İşte Burcu o Aralık günü Eric'le birlikte Portage'ye giderken önceki  hafta geçirdiği yarışma heyecanı ve çalışması sebebiyle yorgun,geçireceği noel tatilinin mutluluğu ile coşkulu idi.Daha önce Eric'in ailesini kısa süreliğine tanımıştı ama ilk defa bir Amerikan ailesinin evinde noel geçirecek,2 hafta gibi uzun bir süre kalacak,noel kutlaması için gelen tüm aile bireyleri ile tanışacaktı.
  Burcu ,akşam üzeri hava kararırken vardıkları Portage'de karlar içerisinde ,dışı tamamen noel ışıkları ile süslenmiş evi gördüğü zaman kendini Andersen masallarında sandı bir an.Bu ne harika bir görüntü idi. Daha sonra dikkatle bakınca çevredeki bütün evlerin birbirinden farklı ve her biri sanat eseri gibi süslenmiş olduğunu gördü.Daha şimdiden noel tatilinin çok güzel geçeceğini hissetmişti.
  Evde onları Eric'in annesi, babası, kardeşleri büyük bir sevgi ile karşıladı.Burcu evin içine dikkatle baktı. Evet evin içi de aynı dışı gibi büyük bir özenle süslenmişti.Her odasında, merdiven başlarında,mutfakta, bodrumdaki oyun odasında bile çeşitli çam ağaçları hazırlanmıştı.Bütün evde sadece yılbaşı ışıkları yanıyordu.Günlerce süren bir emek sonu hazırlanan ev harika görünüyordu.Şöminenin kenarına çeşitli boylarda ve renklerde uzun çoraplar asılmıştı.Salonda bulunan en büyük ve en süslü çam ağacının altında onlarca çeşitli renkte, itina ile paketlenmiş hediye duruyordu. Evde bütün sehpa, masa ve dolapların üzerine içlerinde çeşitli çikolatalar, kekler olan kaseler yerleştirilmişti. Bunları gören Burcu'nun ilk düşündüğü ,bu 15 günlük tatil sonunda kaç kilo alarak buradan ayrılacağı oldu.
  Harika geçen günlerden sonra nihayyyet noel gecesi geldi çattı. Eric'in ailesi Burcu'yu kendi kızları gibi bağırlarına basmıştı.Geceleri beraber santranç ve çeşitli masa oyunları oynuyorlardı. Gündüzleri  karda kızak kaymak, kartopu oynamanın yanısıra sinemaya, alışverişe gidiyorlardı. Bu günler zarfında noel tatili için Portage'ye gelen Eric'in ailesinin diğer fertleri de Burcu'yu çok sevmişlerdi. Nasıl sevmesinler. Bu küçücük ve çok şirin kız , ülkesinden aldığı geleneksel terbiye gereği büyüklerine saygı gösteriyor, onlara yardım ediyor, çaylarını, kahvelerini veriyordu. Hele bir de akşamları Eric'le piyano.keman  evin salonunda verdikleri dinletiler onları mest ediyordu.
  Noelin ertesi sabah erkenden ağacın altına toplanan aile hediyelerini verirken Burcu'yu da unutmamış ona da bir çok hediye almıştı.
  Tatil dönüşü Burcu otomobilde gözlerini kapattı ve düşündü.Çok güzel bir tatil geçirmişti. Çok çalışmış bunları hak etmişti. Şimdi daha çok çalışma zamanı idi.

14 Şubat 2014 Cuma

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker Concord Orkestrası Konçerto Yarışmasın...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu Göker Concord Orkestrası Konçerto Yarışmasın...:   Yazıma eklediğim resimde Burcu Göker'i çok sevdiği İstanbul'unda Ayasofya Önünde görüyoruz.   2004 yıl Eylülünde çok yoğun bir ...

Burcu Göker Concord Orkestrası Konçerto Yarışmasını Kazanıyor.

  Yazıma eklediğim resimde Burcu Göker'i çok sevdiği İstanbul'unda Ayasofya Önünde görüyoruz.
  2004 yıl Eylülünde çok yoğun bir tempo ile ikinci eğitim yılına başlayan Burcu Göker'i  bu yıl bir başka olay daha bekliyordu.Bir önceki yıl denediği ve ilk yıl deneyimsizliği ile başarılı olamadığı Concord Orkestrası Konçerto yarışmasını bu yıl gene deneyecekti. Burcu'nun sözlüğünde kaybetmek ve vazgeçmek kelimeleri yer almıyordu.Çok küçük yaşından bu yana bu özelliğini göstermişti. Daha 4 yaşında iki tekerlekli bisiklete bineceğim diye aldırıp, düşe kalka, dizlerini parçalaya parçalaya öğrenip , binmesi, 5 yaşında iken değişen milli eğitim yasasını televizyonda duyup ben okula başlayacağım deyip okula başlaması, bütün çocuklar bir ay içinde vaz geçerken onun okumayı öğrenip eğitimine devam etmesi, en önemlisi de keman öğreneceğim deyip Konservatuara gidip başarılı olup bu yolda ilerlemesi sanırım onun bu özlelliğinin  en büyük belirtileridir.
  Concord Orkestrası Konçerto yarışması,gerek sağladığı imkanlar, gerekse adı sebebiyle kazanana büyük prestij sağlayan bir yarışma idi.Yarışmada birinci olan Concord Orkestrası önünde bir dizi konser verme hakkını elde ettiği gibi, konserler cd olarak yayınlanacağı için yarışmacıya bir çok olanak da sağlayacaktı.
  Burcu ve hocası Prof. Ngoc hemen yarışma için bir Konçerto seçim hazırlığına başladılar. Aralık 2004 de gerçekleşecek yarışma için çok az zaman vardı ve Burcu'nun çok çalışması gerekiyordu.Ayrıca rakipleri çok deneyimli ve güçlü idi. Bu arada rakiplerinden birinin Üniversite tarafından kendisine bu yarışma için verilen çok değerli bir kemanla yarışacağını öğrenen Burcu , bir an bu yıl da ümidini kaybeder gibi oldu.
  Nihayyet Burcu, hocası ile yaptığı uzun araştırmalar sonucunda  yarışmada Aram Khachaturian'ın Keman ve Orkestra için 1940 da bestelediği Konçertoyu çalmaya karar verdi. 45 dakika süren, üç bölümden oluşan bu Konçerto ,keman repertuarının en zor ve beğenilen eserlerinden biri idi. 25 sayfalık bir ezber işi vardı.Burcu hemen çok yoğun çalışmaya başladı. Burcu Konçertosundan çok memnundu. Kendisi ile aynı coğrafyadan gelen bestecinin, kendi ülkesinin ezgilerini taşıyan bu eserini en iyi şekilde yorumlayacağından ve bu şekilde jüriyi etkileceeğinden emindi. Yarışma günü yaklaştıkça Burcunun heyecanını gören en yakın arkadaşı Erıc onu avutup sakinleştiriyordu. Yarışmadan sonra noel tatili için Portage'ye ailesinin yanına gideceklerinden, noel hediyelerinden, kutlamalarından bahsederek Burcu'yu motive etmeye çalışıyordu.
  Yarışma günü Burcu bir konsere hazırlanır gibi son derece özenli kapıda beklerken son anda kötü bir süpriz oldu.Yarışmaya 5 dakika kala kemanın iki teli koptu.Belki ortamın sıcaklığından, belki de keman da yarışma stresine girdiğinden olmuştu. Bu aksilik Burcu'yu daha da heyecanlandırmıştı.Yarışma kapısınında değiştirien iki telle  salona giren Burcu heyecanlı ve umutsuzdu. Bir başka yarışmacının elinde mükemmel bir keman. kendi elinde iki teli yeni değiştirilmiş keman. Enstruman çalanlar çok iyi bilirler. Kemanın değişen telinin iyi ses verebilmesi için takıldıktan sonra bir süre geçmesi gerekir.İstediği gibi iyi seslerle çalamayacağını düşünen Burcu yarışma jürisinin karşısına geçip , kemanını eline alıp Khachaturian Konçertoyu çalmaya başlayınca birden değişti. Gözlerini kapayan Burcu müziğin nağmeleri ile ülkesinin dağlarında koşuyor, nehirlerinde, denizlerinde yüzüyor, horonla dans ediyor, efelerle coşuyor, gülüyor ve ağlıyordu. 45 Dakikalık bu yolculuk sona erdiğinde ter içinde nefes nefese kalmıştı. Gözlerini açtı.Birden büyük bir salonda kendisine hayranlıkla bakan birçok kişinin karşısında olduğunu gördü.O anda yarışma, jüri aklına geldi, toparlandı ve silkinip büyük bir coşku ile selam verdi. Salonda o an büyük bir alkış koptu.Onunla bu güzel yolculuğa çıkan jüri Burcu'ya ve müziğine hayran olmuştu.Salondan çıktığında kendini birden Prof. Ngoc'un kollarında buldu. Hocası onu büyük bir sevgi ve coşku ile kutluyordu. Harika çalmıştı.
  O gün Burcu Göker Concord Orkestrası jürisinden, bütün üyelerden tam puan alarak bugüne kadar kazanılmamış bir başarı ile yarışmayı kazanmıştı. Ama daha önünde provalar,konserler ve cd kayıtları vardı.
  Ama daha önce Eric'le Portage'ye Eric'in ailesine yapacakları noel ziyareti ve kutlamaları vardı.
   Şimdi tatil ve eğlence zamanı idi.

10 Şubat 2014 Pazartesi

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Enstruman Öğretmeni bir öğrenciyi ömür boyu müzikt...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Enstruman Öğretmeni bir öğrenciyi ömür boyu müzikt...:   Burcu Göker 2004 yılı Eylülünde Lawrence Üniversite'de ikinci eğitim yılına tam burslu olarak başladı.Bu yıl daha güçlü idi. Okuluna...

Enstruman Öğretmeni bir öğrenciyi ömür boyu müzikten uzaklaştırabilir.

  Burcu Göker 2004 yılı Eylülünde Lawrence Üniversite'de ikinci eğitim yılına tam burslu olarak başladı.Bu yıl daha güçlü idi. Okuluna alışmış, kendini okul yönetimine ve hocalarına tanıtmış, bir sürü yeni arkadaş edinmişti.
  Burcu bu yıl yeni bir göreve daha başlıyordu.Keman hocası Prof. Ngoc'un önerisi ile Akademi"de müzik öğretmenliği bu yıl ki yeni görevleri arasında idi.Birinci eğitim yılında aldığı dersler arasında Keman Pedagoji dersi de olan Burcu için bu görev ek gelir getirmesinin yanısıra büyük bir deneyim olacaktı.
  Sanat ve enstruman eğitiminde özellikle yeni başlayan çocuklarda eğitim pedagojisinin önemine fazlası ile inanan Burcu ilk yılında aldığı dersler arasına Keman Pedagojisini de ilave ederek bu konuda bilgi sahibi olmayı amaçlamıştı.İşte ilk yıl aldığı bu dersin meyvelerini şimdi görecekti.
  Görev aldığı Akademi'de ilk anda 6 ile 16 yaş aralığında 6 öğrenci verilmişti Burcu'ya.Çeşitli yaşlarda kız ve erkek 6 öğrenciye keman eğitimi yaptıracaktı.Aralarında keman çalmayı biraz bilenler olduğu gibi yeni başlayanlar da vardı.Burcu keman eğitimine ilk başlayanlar için öğretmenin önemini çok iyi biliyordu.Enstruman eğitimi,birebir öğrenci ile öğretmen arasında yapılan bir eğitim.Bu eğitimin her yaştaki, her karakterdeki öğrenciye farklı yollarla yapılması gerekiyor.
  Benim de Avrupa'da, Amerika'da gözlemlediğim kadarı ile Öğretmenlik çok önemli , büyük sorumluluklar yükleyen bir meslek.Yıllarca bu ülkelerde çocuğu keman çalan bir anne olarak dolaştığım Konservatuarlar,Müzik Okulları ve Masterclaslarda gördüğüm ve dünyanın bir çok ülkesine mensup öğretmenlerle konuştuklarımdan öğrendiğim kadar ile bir kişinin sadece enstrumanını iyi çalması,yetenekli olması bu konuda hoca olması için yeterli değil. Bir kişinin enstruman hocası olması için teknik bilginin yanısıra, pedegojik bilgi, aşırı sabır, çocukları ve işini çok sevmesi ve daha bir çok özellik gerekiyor. Anlayacağınız bu konuda öğretmenlik keşişlik gibi bir olay.Enstruman Öğretmenliği için yeterli vasıflara sahip olmayan bir kişi, sanat eğitimine daha yeni başlayan bir çocuğu çok rahat bu işten soğutup bir daha eline enstrumanını alamayacak duruma getirebiliyor.Çevremizde bunun örneklerini çok kez görebilirsiniz.
  İlk gittiğimiz yıllarda Paris'te her bölgede Konservatuar olması ve her 6 yaşına gelmiş çocuğun müzik eğitimine başlaması benim çok hoşuma gitmişti. Sonra bu kadar çok müzik öğrencisini görünce herkes mi müzisyen olacak diye hocalarına sormuştum.Onlar bana müzik eğitimine 6 yaşında başlayan her çocuğun ilerde müzisyen olmayacağını ama müziksever ve dinleyen kişiler olarak yetişeceklerini söylediler.
  Kaldı ki 6 yaşında enstruman eğitimine başlayan çocukların beynin sol gallubunun geliştiğini ve bu gelişmenin ilerde el becerileri yüksek mesleklerde örneğin cerrahlık gibi başarılı yetişkinler olmalarına sebep olduğunu öğrendim.
  İşte çocuk için bu kadar gerekli olan müzik eğitiminin ve öğretmenliğinin ne yazık ki ülkemizde önemi hala tam anlamıyla anlaşılmış değil.Pedagojik bilgiye sahip olmayan öğretmenlerin ve müzik eğitiminin önemini iyi kavramamış bir toplumun çocuklarımıza verdiği zararı düşünün.Ben bunun örneklerini çok gördüm.23 yıldır bu işin içinde olduğum için bunu çok rahat söylüyorum.
  Örneğin bizimle birlikte Burcu ile aynı yaşlarda müzik eğitimine başlayan çocukların büyük kısmı çok yetenekli olmalarına rağmen ,bu çalışmaları bir kaç yıl içinde bıraktılar.İçlerinde bu yüzden hüsrana uğrayan ve hala kırık olan gençleri yakından tanıyorum.Öğretmenin hatası sebebiyle piyano eğitimini yarım bırakan ve müzkten başka bir meslek dalında uzmanlaşan bir dostumun çocuğu, içini acıttığı için klasik müzik bile dinleyemediğini ağlayarak anlattı bana geçenlerde.
  Burcu çok şanslı idi . Çünkü çok bilinçli bir ailesi vardı ve ona bu konuda psikoljik desteği sağladı.
  İşte yıllarca bu konunun önemini çok iyi anlamış ve sorunların içinde yoğrulmuş olan Burcu için pedegojik  formasyon almak ve bu konuda öğretmenlik yapmak bir amaçtı.Öğretmenlik günlerine başlayan Burcu , bu işten çok zevk aldığını ve çocuklara gerek keman eğitimi , gerek sanat aşkı verme konusunda başarılı olduğunu gördükçe bu konuya daha çok eğiliyordu.
  Burcu öğrencilerine kemanı sadece öğretmekle kalmıyor onları bir konsere de hazırlıyordu.

5 Şubat 2014 Çarşamba

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: İşte Hayat Bu...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: İşte Hayat Bu...:  Bu yazımda gene Hans ve Mara ile ilgili anılarımı anlatacağım. Yazıma başlamadan önce eklediğim resmi açıklayayım. Resimde Hans, Burcu ve...

İşte Hayat Bu...

 Bu yazımda gene Hans ve Mara ile ilgili anılarımı anlatacağım. Yazıma başlamadan önce eklediğim resmi açıklayayım. Resimde Hans, Burcu ve Eric bir önceki yazımda bahsettiğim mezuniyet günü Mara'ların evinde verilen davet sonrası yaptıkları eşsiz müzik şöleninde görülüyorlar.
  Hans ile ilgili anıların da bitmedi diyeceksiniz belki ama Hans ve Mara'nın Burcu Göker'in yaşamındaki önemi gerçekten çok büyük.
  Burcu ve Eric ile öğretmen, öğrenci ilişkisi olarak tanışan Hans sanırım bu çocukların özellikle Burcu'nun hayat görüşünde, çalışma isteğinde ve mücadelesinde kendi izlerini görüyordu.Bu gençlere öğrenciden daha büyük bir yakınlık duyan Hans ve eşi Mara, kendi çocukları büyüyüp uzaklara gittiği için olsa gerek Burcu ve Eric'i kendi çocukları gibi benimsemişlerdi. Macar asıllık bir ressam olan Mara ,Burcu'yu zayıf ve iştahsız gördüğü için kendi coğrafyasının yemeklerinden yapıp beslemeye çalışıyor,derslerde son derece otoriter ve ciddi olan Hans ise  ders dışı zamanlarda Burcu ve Eric'in sorunlarına bir baba şefkatı ile eğiliyordu.Kısacası Burcu ve Eric Wiskonsin'de çok sıcak ve samimi bir aile ortamının içinde idi Hans ve Mara sayesinde.
   Ben Hans ve Mara'yı mezuniyet töreni için gittiğim günlerde tanıdım.Lawrence Üniversitesi'nin bulunduğu Wiskonsin ,Şikago havaalanına 3 saat araba mesafesinde idi. Bizim Amerika'ya indiğimiz günün gecesi Burcu'nun büyük bir mezuniyet konseri vardı ve Burcu gelip bizi havaalanından almayacaktı.Bu kadar yoğun konser provası sırasında 6 saatlık bir araba yolculuğu yapması imkansızdı.Bizi havaalanından karşılayıp otomobil ile Wiskonsin'e götürme görevini büyük bir istekle Hans üstlenmiş.Bizi havaalanından karşılayacak, Wiskonsin'e götürecek, otele yerleştirecek, daha sonra da alıp Konser salonuna götürecekti.O yaştaki bir kişi için bu kadar uzak ve meşakketli bir yolculuk Hans'ı tanımayan kişilere biraz garip gelebilir. Burcu'nun söylediğine göre Hans 75 yaş civarında idi. Ayrıca ben ve eşim Hans'ı hiç tanımıyorduk ve alanda nasıl birbirimizi bulacaktık.O sadece bizim Türkiye'den gelen orta yaşlı bir karı koca olduğumuzu, biz de onun kızıl saçlı , yaşlı bir adam olduğunu biliyorduk.
  Ama inanın bu bilgilere bile hiç gerek yokmuş.Şikago'da uçaktan inip , eşyalarımızı alıp çıkışa yürürken,bize sevgi ile kucak açan kızıl saçlı o harika adamı görünce Burcu ve Eric'in neden onu bu kadar çok sevdiğini anladık.Yaşına ve iki sene önce geçirdiği çok önemli bir hastalığa rağmen büyük bir özveri ile bu kadar yolu gelip ,bizi bu kadar candan karşılayan adamın sevgisi görülmeye değerdi. O zaman anladım ki Burcu , Hans'ı tanımakla bir aile elde etmekle kalmamış, bizimle tanıştırarak bize de yaşamımız boyunca sadık bir dost kazandırmıştı.
  İlerleyen günlerde , konserde, mezuniyet törenlerinde, törenin ardından Mara'nın Burcu ve Eric için verdiği davette bu dostluğumuz iyice pekişti.
  Daha sonraki yıllarda Hans ve Mara bizi ziyarete ülkemize geldiler. Çok merak ettikleri, bizden duyarak uzaktan hayran oldukları Türkiye'yi gezdiler,İstanbul'da ve yazlık evimizde misafirimiz oldular. Çok güzel ve ortak anılarımız oldu. Daha sonra ben Amerika'ya gittiğimde gene onları ziyaret ettim.Şimdi zaman zaman telefonlaşıp , mesajlaşıyoruz. Skypten konuşuyoruz. Geçen hafta Burcu onları Hans'in emekli olduktan sonra yerleştiği Florida Venice'deki evlerinde ziyaret etti.
  O yıllardan sonra Hans Lawrence Üniversitesi'ndeki görevinden emekli oldu ve Mara ile Florida'ya yerleşti.Şu anda sıcak bir iklimde yıllardır özlediği yaşamı sürüyorlar.Hans akordiyonunu çalıyor,dostları ile sohbet ediyor, birasını içiyor ve Mara'nın resimleri ile dalga geçiyor.
  Ama bunların sebebi gene bizde saklı Onu da anlatayım. Sonra o günlere tekrar geri dönüp kaldığımız yerden eğitim serüvenimzi anlatmaya devam edeceğim.
  Hans ver Mara Türkiye'yi ziyaret ettiklerinde onları tatil yapmaları için yazlık evimizin olduğu Avşa adasına götürdük. Avşa'ya giderken adanın ve evimizin fazla konforlu olmadığını ve köy yaşamına kendilerini, hazırlamalarını onlara anlattık. Benim korkularımın aksine Hans ve Mara Adayı ve köy yaşamını çok beğendiler. Hatta bahçıvan, taksi şöförü ve balıkçının İngilizceyi çat pat konuşması çok hoşlarına gitti.Türkiye'de herkes yabancı dil biliyor diye bir kanıya vardılar.
  Bir gün Hans, Burcu, ben ve Mara sahilde oturup denizi seyrederken bir balıkçının sandalı ile kıyıdan geçtiğini gördük. Balıkçı kıçtan takmalı sandalda ayağa kalkmış, birasını içiyor ve sahili seyrediyordu.Sandalda balıkçının teybinde Candan Erçetin bir şarkı söylüyordu. Bu olayı gören Hans birden ayağa fırladı ve yüksek sesle şunu söyledi.'İşte hayat bu.'Yıllardır Wiskonsin'de karlı, kapalı havada yaşayan, güneşi sadece yılda bir kaç ay gören Hans'ın bu güneşli, sıcak kumsalda bira içen, başka bir şey düşünmeyen balıkçı çok hoşuna gitmişti. O yıl Hans döndükten sonra Üniversitedeki görevinden emekli oldu ve Florida'da deniz kıyısında bir eve yerleşti.Şimdi orada Mara ile yaşıyor. Geçtiğimiz yılarda ben onlara misafir giderken Candan Erçetin'in bir kesetini götürdüm. O gün çalan kasetmiydi hatırlamıyorum ama.....

4 Şubat 2014 Salı

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Türk Viyolonist Burcu Göker

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Türk Viyolonist Burcu Göker:   Yazıma başlamadan önce eklediğim resmi açıklayayım. Resimde Burcu, Almanca Profesörü Hans Terms ve eşi Mara ile gözüküyor. Bu resim Burc...

Türk Viyolonist Burcu Göker

  Yazıma başlamadan önce eklediğim resmi açıklayayım. Resimde Burcu, Almanca Profesörü Hans Terms ve eşi Mara ile gözüküyor. Bu resim Burcu Göker'in Lawrence Üniversitesinde mezuniyet konseri sonrası çekilmiştir.
  Hans, Mara ve Burcu'nun anılarına biraz daha devam etmek istiyorum.
  Burcu'nun Şikago'da Lawrence Üniversitesindeki ikinci eğitim yılında Almanca Profesörü olarak yaşamına giren, daha sonra o uzak diyarda ailesi olarak kabul ettiği Hans ve eşi Mara ile ilgili çok anısı var.
  Burcu ,Lawrence Üniversitesinde eğitimi sırasında Eric ile bir konser veriyor.Üniversitenin büyük konser salonunda gerçekleşen bu konserde başından geçen bir anısını Burcu Türkiye'de Bütün Dünya Dergisinde kendi kaleminden dile getirmişti. Yayınlandığı zaman çok ses getiren bu anıyı bir kez de ben burada özetlemek istiyorum.
  Üniversitenin büyük konser salonunda gerçekleşen bu konsere oldukça kalabalık bir dinleyici grubu katılıyor. Üniversite öğrencilerinin yakınlarının, öğterim üyelerinin izleyeceği bu konserde Burcu da oldukça heyecanlı.
 Burcu konser için sahneye çıktığında birinci sırada Üniversite Rektörünün yanında eşi Mara ile oturan Bölüm Başkanı Prof. Hans'ı görünce heyecanının  geçtğini ve ailesinin bir ferdini görmüş gibi bir özgüvene sahip olduğunu hissediyor.
  Bu güven ve heyecanla çok büyük bir coşku içinde konseri bitirip soyunma odasına giden Burcu ve Eric'i kutlamak için büyük bir kalabalık soyunma odasının kapısında bekliyor.
  Biraz terini silen Burcu yorgun fakat bir o kadar da mutlu kendisini kutlamaya gelen kalabalığın karşısına çıkıyor.O anda kalabalığın en önünde hocası Prof. Hans ve Mara'yı görüyor.Hans, Burcu'ya sıkıca sarılıp kutladıktan sonra Burcu'yu kutlamak için bekleyen diğer izleyicilere dönüyor ve şunu söylüyor.'Bu kemancıya iyi bakın.O Burcu Göker.Bundan sonra onun adını daha sık duyacaksınız.O olağanüstü bir kemancı.Eğer adını söylemekte zorlanıyorsanız sadece 'Turkish Violonist'.Türk viyolonist,diyebilirsiniz.Burcu Göker bu isme daha çok memnun olacaktır.
  Burcu'nun anlattığına göre o günden sonra Üniversitede Burcu'nun adı sadece 'Türk Viyolonist 'olarak anılmış.Bütün haberlerde,konuşmalarda Burcu'dan sadece 'Türk Viyolonist' olarak bahsedilmiş.
  İşte Prof. Hans Terms Burcu'nun isim babası.
  Benim Hans'la ilgili bir anım var. Onu da anlatacağım burada.Burcu ve Eric 2007 yılında Lawrence Üniversitesi'nden mezun olduklarında geleneksel törenden sonra Mara evinde çok büyük bir parti düzenledi. Mara ve Hans Burcu'nun Şikagodaki ailesi olarak bu parti düzenlemeyi kendilerine bir görev bilmişlerdi.
  Bu mezuniyet partisine ben ve eşim, Portage'den gelen Eric'in ailesi, dostları katıldı.Çok güzel geçen davetin sonunda davetliler Burcu ve Eric'ten mini bir konser istediler.Gençler çok yorgundu.Bütün gün diploma töreninde ayakta durmuşlar, tebrikleri kabul etmişlerdi.Gençler coşkulu kalabalığın bu konser isteğini kıramadı ama yorgunluktan ayakta duracak hali kalmayan Burcu topuklu ayakkabılarını çıkartıp terliklerle, Eric de ceketini çıkartıp piyano başına geçtiler.İkili çalmaya başlamadan önce bütün davetliler Hansların büyük salonunda kendine bir yer buldu ve oturdu.Yer bulamayanlar ise yukarı kata çıkan merdivenlere sıralandı.
  Burcu ve Eric çalmaya başlayınca herkes sustu ve büyük bir huşu içinde bu güzel müziği dinlemeye başladı.Salon öğleden sonra güneşinin camlara vuran ışığında mucizevi bir mekan gibi gözüküyordu.Birden Burcu durdu ve yandaki koltukta oturan Hans'ın yanına gidip kulağına bir şey fısıldadı.Bu söz üzerine yerinden kalkan Hans içeri gitti ve bir kaç dakika sonra elinde bir akordiyon ile geri geldi.Ben o ana kadar Hans'ın akordiyon çaldığını bilmiyordum.Bu benim gibi  davetlilerin çoğu için de büyük bir süpriz oldu.
  Keman, piyano ve akordiyon biraz ses talimi yaptıktan sonra o güne kadar duymadığım güzellikte ve ahenkte bir müzik çalmaya başladılar. Çalınan müzik öylesine duygusaldı ki. Sanki üç enstruman feryad ediyordu. Zaman zaman ağlayan, zaman zaman dans eden bu harika müzik hepimizi büyülemişti. Üçlü kendinden geçmiş çalıyordu ve bizler kendimizden geçmiş dinliyorduk.
  Birden salonda bir şey dikkatimi çekti. Dinleyenlerin çoğu, özellikle kadınlar ağlıyordu. Herkes sessizce gözyaşlarını akıtıyordu. Belki erkekler de ağlıyordu ama erkekler ağlamaz kuralı galiba bütün dünyada geçerli. Sanırım erkekler gözyaşlarını içlerine akıtıyordu.
  Bu ilahi müzik bittiğinde dinleyenler bir iki saniye kendine gelemedi ve sonra çılgınca alkışlamaya başladı. Alkışın sonunda herkes ilk defa duydukları bu müziğin hangi besteciye ait olduğunu merakla soruyordu. Biraz evvel çalan eserin Bir Romanya halk ezgisi olduğunu öğrenen dinleyiciler takdirlerini belirtiyordu. Salona baktım. Ayrı ayrı coğrafyalardan gelmiş kişiler müzikle duygularını birleştirmişti. Bu duygu buluşması beni çok etkiledi.
   Ne zaman o konserin kayıtlarını izlesem gene ağlıyorum ve o günü tekrar yaşıyorum.

2 Şubat 2014 Pazar

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu'nun yaşamında yeni bir Sayfa açan Almanca De...

BEN BİR KEMANCI ANNESİYİM.: Burcu'nun yaşamında yeni bir Sayfa açan Almanca De...:   2004 Yılı Eylül ayında Türkiye'deki yaz tatilini bitirirp Amerika'ya Lawrence Üniversite'de ikinci ders yılını okumaya giden...

Burcu'nun yaşamında yeni bir Sayfa açan Almanca Dersi.

  2004 Yılı Eylül ayında Türkiye'deki yaz tatilini bitirirp Amerika'ya Lawrence Üniversite'de ikinci ders yılını okumaya giden Burcu Göker'i  gene yoğun günler bekliyordu.
  İkinci yıl Üniversite'de Keman Performans ve Kompozisyon gibi iki dalda birden eğitim yapacak olan Burcu'nun önünde tekrar deneyeceği Concord Orkestrası Konçerto yarışması vardı.
  Bütün bunlara ilaveten aldığı derslere Almanca'yı da eklemişti.Ana dili olan Türkçenin yanısıra Fransızca ve İngilizceyi de ana dili kadar hakim kullanan Burcu bir dilin insan yaşamında ne kadar büyük kapılar açtığının farkındaydı.Yeni bir dil öğrenmek ona bir çok olanak sağlayacaktı.Öğrendiği her dil ona yaşamında başka bir ülkenin kapılarını açıyordu.Ayrıca çok iyi de etmiş. Zira Almanca Öğrenmek için Üniversitede aldığı dersler ona Almanca Profesörü Hans'ı ve eşi Mara'yı tanıma fırsatı vermişti. O yıllarda Öğrenci, öğretmen ilişkisi olarak başlayan beraberlikleri daha sonraki yıllarda büyük bir dostluğa dönüştü.
  Aradan yıllar geçti ve daha geçen hafta Burcu Hans ve Mara'nın yaşadıkları Florida Eyaleti Venice şehrine onları ziyarete gitti ve bir kaç gün onlarla geçirdi. Burcu artık onların da kızı ve aralarındaki büyük dostluk ve sevgi yıllar geçtikçe artarak devam ediyor.
  Gelelim o günlere.Biraz Hans'tan bahsedeyim. O zamanlar Lawrence Üniversitesinde Almanca Profesörü olarak görev yapan Hans okumak için yıllar önce Amerika'ya gelmiş,binbir zorlukla okumuş, Üniversitede profesör ve Bölüm Başkanı seviyelerine yükselmiş kızıl saçlı, çok tonton ve sevgi dolu bir adamdı.Ben yaşı 75 ın üstünde olan bu müstesna insana Burcu ve Eric'inde söyledikleri gibi sadece Hans diyorum.
  Alman kökenli olan Romanya'da yaşayan bir aileden gelen Hans 19 yaşında eğitim yapmak için fırsatlar ülkesi Amerika'ya gitmeye karar veriyor.Dünyanın, Avrupa'nın durumu belli o zamanlar.Savaş sonrası Avrupa karışık,ekonomisi feci.Avrupa'nın bir limanından Okyanus'u geçecek bir gemiye biniyor ve kendisi gibi aynı amaçlı çoluk çocuk yüzlerce insanla birlikte zorlu bir yolculuğa başlıyor.
  Mutlaka filmlerde bu sahneleri görmüşünüzdür. Çok zor şartlarda gerçekleşen bu yolculukta kah hasta bakarak, kah yemek pişirerek,kah temizlik yaparak ambarda yolculuk yapıyor. Han'ın sağlıklı ve genç olması bu zor ve uzun yolculukta onun en zor işleri yüklenmesine sebep oluyor. O da seve seve bu işleri yükleniyor, çünkü sonunda zengin bir ülkede müreffeh bir yaşam süre ümidi var. Ayrıca Hans o kadar insancıl bir kişilik ki seve seve bu insanlara yardım etmiştir.
  Gemi Amerika'ya vardığında karantina amaçlı günlerce kampta kalıyor.Nihayyet binbir zorlukla Amerika'ya göçmen olarak giriyor ve beş parasız bu ülkede yaşam mücadelesine başlıyor.Hans'ın bugünkü yaşamını gördüğünüzde yıllar önce yaşadığı bu zorluklara inanamazsınız.Saygın bir Amerika Üniversitesinde profesör,Bölüm Başkanı olan, harika bir evde çok elit bir çevrede yaşayan bu adam hiçbir zaman geldiği coğrafyayı ve geçmişini unutmuyor.
  İşte aynı coğrafyadan zaman farkı ile Amerika'ya gelmiş olan bu saygın kişi , Burcu'nun önce hocası, sonra manevi babası oluyor.Burcu Amerika'daki ailesine Hans ile Mara'yı da ekliyor.
  Hans ve Mara o kadar önemli ki Burcu için daha sonraki yazılarımda isimlerine sık sık rastlayacaksınız.
   Eklediğim resimde de Burcu Hans'ların evinde Üniversite mezuniyeti için verilen partide konuklara bir dinleti verirken görülüyor. Burcu tüm gün seramonide yüksek ayakkabılarla o kadar çok yorulmuş ki terlikle çalıyor gördüğünüz gibi.