Hürriyet

8 Şubat 2013 Cuma

Parapanta hayran oldum.




  Bir önceki yazımda ilk defa Les Arcs'da gördüğüm ve hayran olduğum, genç olsaydım denemekten bir an bile kaçınmayacağım parapanta yani yamaç paraşutundan bahsetmiştim. Bugünkü yazıma parapanta resmini ekleyerek başlıyorum.
  15 temmuz günü Madam Gazeau ile masterclassın ilk buluşmasını yaptığımızı, kurs süresince Burcu Göker'in çalışacağı eserleri aldığımızı  ve akşam üzeri tanışma toplantısında buluşmak üzere sözleştiğimizi daha önce yazmiştin.
  Şimdi kaldığımız yerden devam ediyorum.
  İlk dersten çıkınca Madamın kaldığı otelden dairemize yürürken ki otel ve kaldığımız bloklar aynı tesis içinde olduğundan yürüyüş mesafesinde idi, kendimize giyecek biraz daha kalın giysiler almak için giysi mağazalarında biraz oyalandık. Zira temmmuz ayı olduğu için biz yanımızda hep yazlık giysiler getirmiştik. Oysaki dağ da hava epey serin oluyordu. Hele akşamları daha da soğuk oluyordu. 2000 metrede kara bile rastlıyorduk.
  Ebru ve ben polar montlar, Burcu'ya ise kazak ve yağmurluk aldık. Artık soğuk dağ havası bize fazla tesir etmeyecekti.
  Dairemize gitmeden önce restoran ve kafelerin önünden geçiyorduk ve hepimiz acıkmıştık. Eve gitmeden karnımızı doyurduk ve dairemize geldik. Gelirken yolda tesisin belli meydanlarında çeşitli aktivitelere şahit olduk. Eğitmenler tarafından toplu step ve jimnastik yapanlar, Resim çalışmaları yapanlar vs . herşey çok güzeldi. Burada kimsenin canının sıkılmasına imkan yoktu. Dana sonraları aynı tür aktiviteleri ülkemde Ege ve Akdeniz bölgesindeki beş yıldızlı tatil yörelerinde gördüm.
  Dairemizde biraz dinlendikten sonra akşam üzeri gerçekleşecek tanışma toplantısı için hazırlanmaya başladık.Tanışma toplantısının yapılacağı salona vardığımızda bizden önce gelen öğrenciler ve aileleri ile karşılaştık. Hakikaten katılan kişi sayısı çok fazla idi. Bu arada öğretmen ve masterclass yöneticisi olduğunu sandığım kişilerde ortada dolanıyordu.Salonda çok güzel bir içki ve meze büfesi hazırlanmıştı. Tabii çocuklar için alkolsuz içecekler de unutulmamıştı. Biz henüz kimseyi tanımıyorduk. Gözlerimiz hemen Madam Gazeau'yu aradı. Zira ondan başka tanıdığımız yoktu. Biraz ilerde Madamı gördük. Kalabalık bir grupla oturmuş sohbet ediyordu. Hemen yanına gittik. Madam bizi hemen yanındakilerle tanıştırdı. Burcu'nun beraber çalacağı Philippe ve ailesi, Florance ve ailesi idi beraber oturdukları. Tanışma ile birlikte aramızda Ebru'nun yardımı ile güzel bir sohbet başladı. Tabii bu arada Ebru'ya çok büyük görev düşüyordu. Ben biraz İngilizce biliyordum ama Madam hariç diğerleri pek İngilizce bilmiyordu.
  Bu arada şunu eklemek istiyorum. Ülkemdeki herkes Fransızların İngilizce konuşmadıklarını ve bunu aşırı miliyetçılıklerınden yaptıklarını söylediler. Ama ben aynı şekilde düşünmüyorum. Takriben 7 yıl devamlı yaşadığım, 10 yılda sürekl gidip geldiğim Fransa'da insanlarda şunu fark ettim. Evet İngilizce bilmiyorlar ve konuşamıyorlar ama bu onların kötü niyetinden kaynaklanmıyor. Konuştuğum bütün Fransızlar ki hepsi sanat ve kültür yönünden oldukça yüksek konumda kişilerdi , zamanında iyi İngilizce öğrenemedikleri için esef eden ve utanan kişilerdi. Anlayacağınız bizim düşündüğümüz gibi konuşmamak kötü niyetten değil yetersizlikten kaynaklanıyordu. Bütün bu gözlemlerimi sübjektif yargılardan uzak yapıyorum.
  Biz Madamın yanında oturup sohbet ederken bir Masterclass yöneticisi güzel bir açılış konuşması yaptı ve öncelikle kursa katılacak her biri sanat aleminde birer ünlü olan öğretmenlerimizi teker teker takdim etti. Bu arada Burcu'nun kurs süresince Madam Gazeau'dan başka çalışacağı Guy Comantale, Alexis Galperin ve diğer öğretmenlerle de tanışma ve sohbet imkanımız oldu. Toplantı içki , birbirinden lezzetli Fransız peynirleri, jambonları ve yiyecekleri ve sohbetle  harika bir şekilde devam etti.
  Akşam toplantıdan çıktığımızda soğuk dağ havasıni hissetmiyorduk. Son derece değerli insanlarla tanışmıştık ve Burcu için çok faydalı ve olumlu geçecek bir masterclass süresine girmiştik. Şimdi artık Burcu çok çalışmak, biz de ona bu çalışmalarında destek olmak, ama bunların hepsini yaparken eğlenmek ve hoşça vakit geçirmek durumunda idik.
 Dairemize geldiğimizde Burcu biraz keman çalışmak istedi. Zira bugün verilen yeni eserleri biraz deşifre etmek ve yarınki derse hazırlanmak istiyordu. Ebru ve ben kitabımızı açıp okumaya başlarken Burcu da kemanını açıp eserleri yorumlamaya başlamıştı bile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder