Hürriyet

20 Şubat 2013 Çarşamba

Burcu Göker Hikayesi ile Ödül Kazanıyor.


  1995 Yılının Burcu Göker için ödüller yılı olacağını bir önceki yazımda söylemiştim.Nitekim çikolata dolu Kent Şekerlemenin ödülü olan evleri aldıktan bir kaç gün sonra Burcu'nun yeni bir  marifeti ortaya çıktı.
  Her ay muntazaman aldığımız Milliyet Kardeş  Dergisi,  23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı sebebiyle çocuklar arasında bir öykü ve resim yarışması düzenlemiş. Bu yarişmanın duyurusunu okuyan Burcu bana bu yarışmaya katılmak istediğini söyledi. Resim ve Öykü yarışması deyince ben Burcu'nun bir resimle katılacağını düşündüm.Zira küçüklüğünden bu yana resim yapıyordu ve sergilere katılmıştı. Hatta bir resmini Yardım kuruluşları yararına yapılan bir sergiden oldukça pahalı satın almıştım. Herkes benim bu hareketimi çok saçma bulmuştu. 'Çocuk senin çocuğun , onun resmini neden sergiden para verip alıyorsun, eline boya ver, evde yapsın.'demişlerdi. Oysa dostlarım düşünemiyorlardı ki ben o resmi kendi çocuğumun vasıtası ile o yardım kuruluşuna destek olmak için almıştım. Ayrıca sergi sonuna kadar resmi satın alanların kartları resmin yanına konmuştu. 5 Yaşındaki yavrumun resminin yanında 15 gün süre ile kartımın yer alması benim için ne büyük bir şerefti.
  Burcu Milliyet Kardeş Dergisinin yarışmasına öykü dalında katılacağını, hatta öyküsünün bile hazır olduğunu söyleyince iyice şaşırdım. Zira o güne kadar Burcu'nun öykü yazdığından haberim yoktu.Koşarak odasına giden ve öyküsünü yazdığı defteri getiren Burcu çok heyecanlı idi. Ben de çocuğumun ilk öyküsünü okuyacağım için heyecanlı idim. Öykü 'Kemancı Küçük Kız 'adını taşıyordu ve Burcu bu öyküde kendi macerasını anlatmıştı. 6 Yaşında bir küçük kızın müzik yeteneğini ailesine duyurmak için verdiği savaşı, nihayyet isteği ailesi tarafından kabul edilip keman eğitimine başlaması anlatılıyordu. Duygu dolu bu yazıyı okurken dudaklarımı ısırmaya başlamıştım. Hele keman çalıştığı zaman küçücük parmaklarının uçlarının kanadığı ,ama bütün bu ıstıraba rağmen kemanını çok sevdiğini anlattığı cümleler gözyaşlarımın akmasına sebep olmuştu. Öykü küçük kızın bir meydan okuyuşu ile bitiyordu. 'Ben bu kemancı kızı tanıyorum, çünkü o benim, ama üzülmeyin ,çok yakın zamanda hepiniz tanıyacaksınız.'diye bitiyordu bu duygusal öykü.
  Ben çocuğum yazdığı için duygulanmıştım belki ama gerçekten dili, anlatımı çok net ve güzel bir yazı idi. Ne istediğini, neler yaptığını çok anlaşılır bir dille anlatmıştı Burcu öyküsünde. Bence yarışmaya katılmasında bir sakınca yoktu ve denemesinde fayda vardı.Zaten biz baştan beri her konuda Burcu'yu yüreklendirdik ve engellemedik. Bu da sanırım çocukların gelişimi açısından çok önemli.
  Öyküyü güzelce elyazısı ile dosya kağıdına yazan Burcu zarfını da hazırladı ve Derginin verdiği adrese postaladık ve bu yarışmayı unuttuk.
  O aralar o kadar çok işimiz vardı ki unutmamız işten bile değildi.Zira Burcu okulda kabakulak sebebiyle uzak kaldığı derslerini yatiştirmeye çalışmasının yanı sıra, gene kafe konserlere katılıyor, yeni yeni eserler yorumluyordu. Ayrıca önümüzdeki yaz tatilinde tekrar sınıf atlaması düşünüldüğü için bir üst sınıfın meslek derslerine de çalışıyordu. Üstelik İngilizce özel dersleri devam ettiği gibi, Fransız Kültürdeki Fransızca kursu da devam ediyordu.
  Önümüzde çok yoğun bir yaz programı olacaktı. Haziran başı okullar tatil olduktan sonra Cenevre Sion'da Tibor Varga'nın yaz okuluna katılacak ve oradan döndükten sonra da lise 2 nin derslerini vererek sınıf atlayacaktı. Kısacası Burcu'yu zor günler bekliyordu. Şimdi bakıyorum da galiba Burcu o günlerden kalan bir alışkanlık sürekli didişiyor. Bu durum hala devam ediyor. Geçen günlerde en son doktora tez savunmasını yaptı ve tezini verdi, Dr unvanını aldı. Daha o gece ertesi sabah konser için gideceği şehir dışı seyahatını, o hafta yapacağı etkinlikleri anlatmaya başlamıştı. Hatta ben 'Bir kaç saat dinlen , Biraz sakinleş.'diye takıldım ona.
  Milliyet Kardeş Dergisine gönderdiğimiz öyküyü tam unutmuştuk ki bir kaç hafta sonra derginin yeni sayısı yayınlandı. O gün gazeteciden aldığımız derginin kapağında Yarışmanın sonuçlarının da içerde açıklandığı yazılı idi. Gazetecinin yanındaki banka oturduk. Burcu heyecanla dergideki sonuçları incelemeye başladı. Evet öykü dalında mansiyon kazanmıştı. O an Burcu sokakta Nobel ödülü  kazanmış yazar gibi sevinçli idi.
  Bir sonraki yazımda bu ödülü ve veriliş öyküsünü anlatacağım.Ama önce yukardaki resimleri açıklayayım. Birinci resim, Derginin Burcu'ya yarışma sonunda verdiği plaket, ikinci resim ise, ödül töreni için okula gelen Dergi muhabirlerinin yaptığı ve Dergide yayınlanan röportaj.
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder