Hürriyet

22 Şubat 2013 Cuma

Burcu Göker Öykü Yarışması Ödüllerini Alıyor.

 Öncelikle yukardaki resmi izah edeyim. Burcu göker bu resimde bir konseri sonrası sevenleri ile.
 Gelelim Milliyet Kardeş Dergisi Öykü Yarışması sonuçlarına.O ay çıkan dergiyi alıp da Burcu kendisini kazananlar listesinde görünce çok mutlu olmuştu. Ama yaşam devam ediyordu ve günlük çalışmalar arasında öykü yarışmasının etkisi bir saat falan sürdü.Sonra normal çalışma düzenimize döndük. Ta ki Milliyet Gazetesinden bir telefon  gelene kadar.Gelen telefonda Milliyet Kardeş Dergisi Yetkilileri, Burcu'ya ödülünü ve sponsor firmaların hediyelerini vermek ve bir söyleşi yapmak üzere  okuluna geleceklerini söylüyorlardı. Okulda Burcu ve Okul yönetimi ile söyleşi yapılacak, Okul İdaresine ve Burcu'ya armağanlar verilecek, resimler çekilecekti. Bütün bunlar bir sonraki ayın dergisinde yayınlanacaktı. Ayrıca Burcu bu yazısının dergide yayınlanması sebebiyle 100 lira telif ücreti almaya hak kazanmıştı. Bunu da yatırmak için bir banka hesap numarası isteniyordu. Bu para da Burcu'nun yaşamında ilk kazandığı paradır.
  Söylendiğine göre Burcu'ya ve Okul İdaresine, sponsor firmaların vereceği bir dolu armağan vardı. Bu durumda Burcu öykü yazarak hediyeleri hak etti ama okul idaresi ne yaptı diyeceksiniz belki. Okul İdaresi de Burcu gibi yetenekli bir öğrenciye sahip olduğu için ödül alıyordu. Gerçi okul idaresinin Burcu ile ve yeteneği ile pek alakası yoktu ama. prosedür böyle idi.
  Ben Gazete yetkililerinden okul idaresi ile konuşup Müdüre hanımdan söyleşi için bir gün ayarlayıp tekarar onlara döneceğimi söyleyerek izin aldım. Ertesi gün ben okul idaresine gidip Müdüre hanıma Burcu'nun Milliyet Gazetesi gibi adı duyulmuş bir gazetenin öykü yarışmasını kazandığını ve okul idaresi ve Burcu ile söyleşi yapıp, ödüller ve plaket vermek üzere okula geleceklerini ve bir randevu istediklerini söyledim. Ayrıca okula verilecek ödüller hiç de ufak şeyler olmayacaktı.Çünkü Cocacola, Pepsi gibi meşrubat firmaları, bir çok ünlü jean firması.şu anda adını unuttuğum  bir çok ünlü firma sponsorlar arasında idi.
  Müdüre Hanım söyleşi fikrine hiç sıcak bakmadı. Benim vaktim yok. Gelsinler ne hediye edeceklerse kütüphaneye, idareye teslim etsinler, sizinle resim çeksinler , beni çıkarmayın olaya dedi. Zaten pek tarafsız bir kadıncağızdı. Okulda varlığı ile yokluğu belli olmayan bir tip.
  Ben olayı keman öğretmenimize söyledim.Onun da sıcak bakacağını sanmıyordum ama bu sefer yanıldım. Keman öğretmenimiz söyleşi ve fotoğraf fikrini abartısız olmak kaydı ile kabul etti.
 Nedense klasik müzilçilerde kendilerini bulundukları toplumdan tecrit etme, sırça köşke çekilme durumu var. Evet Klasik Müzikçiler farklı ve mütena kişiler ama sırça köşke çekilmekle ,halka müzik zevk aşılanamaz. Aksine halka inmek, onlarla beraber olmak, basınla iyi ilişkiler kurmak ,adından bahsedilmesi çok olumlu sonuçlar doğurur. Neyseki son dönemlerde yetişen yeni nesil müzikçilerimiz bu düşüncede değiller ve artık klasik müzikçilerimizden de  bahsediliyor basında. Bu konuda Amerika'da duyduğum ve ünlü bir klasik Müzikçiye ait olan bir sözü burada tekrarlamadan geçemeyeceğim. 'Klasik Müzikçiler de en az pop sanatçıları kadar tanınmak, bilinmek hakkına sahiptir .Diyor ünlü müzikçi.

  O gün Milliyet Kardeş Dergisinden söyleşiye çok değerli bir hanım gazetecimiz ve foto muhabiri geldi. Burcu'ya harika eşfmanlar, kıyafetler, spor gitsileri, boyalar, ansiklopediler, çeşitli kalemler, kısacası bir çocuk için en güzel hediyelerden bi dolu getirmişlerdi. Okula ise Milliyet gazetesi yayınlarından DVD serileri, Ansiklopediler, sözlükler ve bir sürü araç ve gereç getirmişlerdi hediye olarak. Bu kadar çok ve güzel hediyeler karşısında hepimiz çok duygulandık. 
 O gün Burcu hediyelerini, plaketini aldı, söyleşi yapıldı, resimler çekildi ve gazeteciler gitti.Gazetecilerin ifadesine göre ilk defa bir Konservatuar öğrencisi bu öykü yarışmasında ödül almış. Zaten bunu söyleşide de belirtmişler. Demek ki konservatuar öğrencileri edebiyat gibi, resim gibi tamamlayıcı bir sanat dalına veya yarışmalara rağbet etmiyorlar. Çok dolu oldukları, vakitleri olmadığı için zannetmiyorum. Çünkü ben okula her gidişimde ,ortalıkta hiçbir şey yapmadan dolanan bir sürü genç görüyordum. Burcu vakit bulup yazabildiğine göre istese herkes yazabilir veya resim yapabilir .Tabii yeteneği varsa.
  O günden bir kaç gün sonra Bankaya Burcu'nun parası geldi. Bir sonraki ay  çıkan dergide hem Burcu'nun söyleşisi, hem resimleri, hem de öyküsü vardı. Hala büyük bir sevgi ile sakladığımız bu dergi Burcu'nun neler yapmak istediğinin bir belgesidir. Burcu o söyleşide söylediği herşeyi gerçekleştırdi.
 Demek ki istemek ve inanmak  başarmanın büyük kısmı.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder