Hürriyet

31 Ocak 2013 Perşembe

Burcu Göker ve ablası Fransa'ya gidiyor.




  1993 yılının son günleri orta 3.sınıf öğrencisi olan Burcu Göker'in yoğun dersleri, kafe konser calışmaları arasında ,nisan 1994 de Fransa'da katılacağı masterclasın çalışmaları ile çok yoğun geçti. Gidiş için yapılan çeşitli planlar sonucunda abla okulundan 10 gün izin almayı kabul etti. Öncelikle Madam Gazeau'dan kurs ile ilgili dökümanları göndermesini rica ettik. Gelen formları incelediğimizde hakikaten masterclasın çok verimli olacağını ve Burcu'nun sadece Madam Gazeau ile değil, bir çok ünlü sanatçı ile de çalışma imkanı bulacağını anladık.
  Ebru hemen masterclasın yapılacağı Akademiye telefon açarak bazı bilgiler öğrenmek istedi. Yapılan görüşme neticesinde bu kurs süresince Burcu'nun akademi de diğer kursiyerlerle yatılı yalnız kalacağı, Burcu Fransızca bilmediği için ona İngilizce bilen bir yardımcı tahsis edileceğini, fakat bir ebeveyninin de kursun yapılacağı yere yakın yatılı kalması gerektiğini öğrendik. Akademi aldığı bütün bu tedbirlerde haklı idi. Küçük çocuk hasta falan olurdu. yakında bir ebeveyn olması gerekti.
  Burcu 10 gün Rambouıllet'de Akademide yatılı kalacak, Ebru ise yakınlarda bir otelde kalacaktı.Bütün bu planlamalar yapıldıktan sonra iş Ebru ve Burcu'ya Fransa vizesi almaya, uçak biletlerini almaya gelmişti. Tabii bu arada Burcu okulundan nasıl izin alacaktı. Önceleri Burcu'nun yurt dışına gidiş fikrine sıcak bakar gibi gözüken öğretmenlerimiz iş ciddiye binmeye başlayınca problem çıkartmaya başlamışlardı. Hiçbir şekilde okul Burcu'ya bu 10 günlük izni vermezdi.Tek çaremiz bir hastaneden rapor almaktı. Burcu'nun mesleki gelişimi için bu yalana uymak zorunda idik.Gönlümüz hiç istemese de bunu yapacaktık. Oysa ki Burcu  öğretmenlerinin kendi istekleri ve destekleri ile bu çalışmalara gitmek ne kadar çok isterdi. Bu şekilde öğrencilerini başka hocalarla çalışmaya, yurt dışı açılımlara yönlendiren hocalar yok mu. var. Ne yazık ki biz rastlamamıştık öylesine.
  Burcu'nun raporu, ablasının Üniversiteden izni, vizeler,uçak biletleri ve para hazırdı. En önemlisi para. Burcu'nun babası bir özel şirkette aylıkla çalışan, Üniversite mezunu bir elemandı. Evet ülke ölçülerine göre iyi ücret alıyordu ama ben çalışmıyordum. Zira Burcu'nun Konservatuar trafiğini uyarlamak için işimi feda etmiştim. Zaten ben de çalışan bir anne olsaydım sanırım Burcu ,Burcu Göker olamazdı.
  Para işi de bir şekilde haloldu. Çok bir paraya ihtiyaçları olmayacaktı. Akademi para yönünden Burcu'ya en fazla toleransı göstermişti.
  Masterclas tarihinden iki gün önce Burcu ve Ebru'yu Paris uçağına bindirdik. Burcu, ablası, kemanı ve notaları, Ayrıca Burcu'nun bavulunda bir torba da ilaç.Olurya oralarda kış kıyamet hasta olur. Zayıf çocuk, vitamınler, öksürük şurupları, pastiller,Ateş düşürücüler vs.
  Ebru ve Burcu önce Paris'e inecekler oradan trenle Rambouıllet'e geçeceklerdi. Akademi Paris'e trenle 35 dakika mesafede Rambouıllet'te idi.
  Ebru , Burcu'yu önce Akademiye teslim edecek, oradan da kendi kalacağı ve eksik olmasınlar Akademi yöneticilerinin ayarladığı aynı kasabada bir otele geçecekti.
  Biz bütün bunların gerçekleşmesini büyük bir heyecanla İstanbul'da bekledik. Burcu ilk defa ailesinin tüm bireylerinden uzak bir dönem geçirecekti.Üstelik dilini hiç bilmediği, tanımadığı bir ortamda.
  Neyse Ebru gece aradığında herşeyin planlanan gibi gerçekleştiğini öğrendik. Ebru yaşamından çok memnundu. Rambouıllet'te 1500 yıllardan kalma bir binanın günümüze uyarlanmış otelinde kalıyordu. Aynı tarihlerde o bölgede başka bir sanat kursu öğrencileri de aynı otelde kalıyordu ve Ebru hemen onlarla kaynaşmış ve arkadaş olmuştu bile.
  Burcu'dan ise bıraktıktan sonra haber alamamıştık. Ertesi sabah ben Akademiye telefon ettim.Tabii Fransızca bilmediğim için İngilizce Burcu Göker'in annesi olduğumu ve görüşmek istediğimi söyledim. Akademi yetkilisi hanım kurallar gereği öğrencilerle konuşmanın imkansız olduğunu sadece iyi, sorun yok diye haber vereceklerini söyledi. Kısacası evladımla konuşamamıştım.Bu ne sıkı kuraldı böyle.
  İlk 4 gün Burcu'dan hiç haber alamadık. 4.günün akşamı telefon çaldı. Karşımda Burcu vardı. Sevinçle konuşuyordu. Meğer Burcu 4 gün sonra ağlamış, ablamı görmek istiyorum demiş. Bütün kuralları çiğneyerek bir gece izin vermişler, ablayı aramışlar. Ebru gelip kardeşini almış, beraberce pizzacıya gitmişler. sonra da Ebru'nun otelinde koyun koyuna yatmışlar. Burcu ablasına kavuşmanın sevinci ile deliksiz uyumuş ve ertesi sabah erkenden Akademinin  talimatı ile Burcu'yu okula teslim etmiş ablası. Bu arada bize de telefon etmişler. Tabii Burcu'nun kursla ilgili izlenimlerini sordum hemen. 'Harika şeyler öğreniyorum. Oda müziği grubu yapıldı, Orkestra çalışmaları var, ve konserler olacak,her gece hocalarımızın konserlerı var.'diye mutlulukla anlatıyordu.
  10 gün bize biraz zor geçti. Hergün Ebru ile konuşuyorduk ama Burcu ile bir daha konuşamadık.Masterclasın biteceği gün Ebru okula davet edilmiş. Akademide Madam Gazeau ve diğer hocalar Burcu'nun nekadar büyük bir yetenek olduğunu ve inanılmaz çabuk öğrenip geliştiğini söylemişler. O kadar çabuk ilerliyormuş ki sadece kursa katılan öğrencilerden kurulu ve ünlü kontrobasçı  Bernard Cazuran 'ın yönettiği orkestranın başkemancılığına seçilmiş ve son gün yapılacak konserde başkemancı olarak çalacakmış.
  Dikkatinizi çekmek isterim. Burcu Türkiyedeki okulunda orkestra , oda müziği dersi görmemişti daha.Zira bu çalışmalar daha üst sınıflarda başlıyor ülkemizde. Ayrıca orada seçildiği orkestradaki diğer öğrenciler Burcu'dan en az 3 yaş büyük. Yukarda ilave ettiğim resim de bu yaş farkı iyi anlaşılıyor.
  O gece Ebru bize telefonda bunları anlatırken ben ve eşim mutluluktan ağlayacaktık neredeyse. Ertesi gece konser vardı ve Burcu'nun konsere çıkacak elbisesi de yoktu yanında. Hemen bir şeyler uydurulması gerekti.
  Ertesi günü, konseri ve daha sonrasını bir sonraki yazım da yazayım isterseniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder