Hürriyet

8 Ocak 2013 Salı

Burcu Konsere çıkmak istiyor.

  İkinci yıl zorlu yolumuz başlarken bize bir de iyi haber vardı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı bale bölümü, Burcu'nun yeteneğini ve koşuşturmasını görünce bize bale eğitimine de keman eğitimi yaptığı İstanbul Üniversitesi'nde devam etmesini teklif etmişti. Artık ayrı ayrı okullara gitme zorluğundan kurtulacak, sadece Kadıköye gelecektik. Bu bizim için çok güzel bir imkandı.
  Kolej sınavlarına da hazırlanmaktan vazgeçen zaten hiç niyeti yoktu Burcu ve benim işim daha kolaydı. Sadece ilkokula ve Kadıköye gidiyorduk. Bu arada Burcu, keman eğitiminde de epey ilerlemiş ve tanınmış bestecilerden ufak bazı eserleri yorumlamaya başlamıştı. Bu olay Burcu'nun kendine güvenini fazlası ile yerine getirmiş ve artık bir dinletiye çıkma isteğini sık sık söyler olmuştu.
  Keman öğretmeni Burcu'nun konsere çıkma isteğini önce ciddiye almadı. Okulun en üst katındaki bale salonu haftada bir gün dizilen sandalyelerle ufak çapta bir dinleti salonuna dönüştürülüyor ve bu salonda kafe konser denen bir etkinlik gerçekleştiriliyordu. Bu kafe konsere genelde lise son veya lisans öğrencileri piyano eşliğinde çıkıp sınavlar için hazırladıkları parçaları çalıyorlar ve bu şekilde az da olsa bir sahne ve dinleyici alıştırması yapabiliyorlardı. İşte bir iki kez bu dinletilere giden Burcu kendisinin de dinletiye çıkabileceğini hayal etmiş ve öğretmenlerinden ben de dinletiye çıkayım talebinde bulunmuştu. Burcu yaşındaki bir öğrencinin dinletiye çıkmasına pek rastlanmadığı için öğretmenleri taradından da ciddiye alınmamıştı.
  Kafasına koyduğunu gerçekleştirene kadar uğraşan Burcu Konser isteğinden kolay vazgeçecek gözükmüyordu. Ben Burcu'nun konser isteğini ne yapıp edip gerçekleştireceğine inanıyordum. Çünkü Burcu'yu iyi tanıyordum. Burcu konserde çalacağı eseri  bile  ayarlamıştı.
 G.Muffat'in Bourree isimli eserini dinleti için hazırlamaya başlayan Burcu iyice dinletiye çıkmayı planlamıştı. Bu yıl Burcu'nun yaşamında bir değişiklik daha oldu. Önümüzdeki yıl tam zamanlı keman öğrencisi olarak Konservatuara devam etmek isteyen Burcu diğer büyük öğrencilerden duyduğu önümüzdeki yıldan itibaren piyano da çalacağı olayını bir yıl önceden yaşama geçirme çalışmalarına başlamıştı bile. Tam zamanlı müzik eğitimi yapan öğrenciler hangi enstrumanı çalarlarsa çalsınlar ana ders olarak piyano almak ve piyano çalmak zoruın da idiler. Bu durumda Burcu tam zamanlı eğitime girince konservatuara girerken seçmek zorunda kalıp vazgeçtiği piyanoyu da öğrenmek imkanına sahip olacaktı. Bun u duyan Burcu bize bir yıl önceden piyano almamız konusunda baskı yapmaya başladı. Nasılsa bir yıl sonra alacağımız piyanoyu taksitle bir sene önce aldık. Piyanonun eve geldiği cumartesi günü Burcu için büyük bayram oldu. Artık solfej eğitimi de yaptığı için nota okumayı da öğreniyordu. Dolayısı ile piyanonun evimize geldiği hafta sonu Burcu solfej kitabında nota olarak ne varsa oturdu çaldı. Hatta hızını alamadı,ders defterinin arkasında basılı olan İstiklal marşını bile çaldı. Burcu'nun saatlerce piyano çalması sanırım komşularımızı o kadar çok etkilemiş ki ertesi gün beni asansörde gören komşularımız bu çocuk devamlı çalacak mı diye sordular. Oysa ki çocuk bütün gün okula gidiyordu ve isteselerde bütün gün çalmasına imkan yoktu. Kaldı ki biz ailesi, komşularımızı rahatsız etmemek için belli bir saatten önce ve sonra müzik çalışmasına izin vermiyorduk.
Piyano sahibi olan ve kemanda çok ilerleyen Burcu'nun keyfine diyecek yoktu. Öğretmeni istediği kadar bu hafta , gelecek hafta diye atlatsın, nihayyet dinletiye çıkacağı tarih belli olmuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder