Hürriyet

30 Ocak 2013 Çarşamba

Burcu Göker masterclasa gidecek.

Yukardaki resim Paris Ulusal Konservatuarı Prof.Sylvie Gazeau ile Burcu Göker'in ilk çalışmalarında çekilmiştir.
 Eylül 1993 de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı orta 3 sınıfta tam zamanlı keman öğrencisi olarak eğitim dönemine başlayan Burcu henüz 11.5 yaşında idi ve sınıf arkadaşlarından en az 2 yaş küçüktü. Zaten zayıf ve çelimsiz olan Burcu sınıfında yaşça kendinden büyük öğrenciler arasında adeta biblo gibi duruyordu. Bu olay bazı öğretmenlerce sempati ile karşılansa bile olaya pek sevgi ile yaklaşmayan öğretmenle de vardı.Bir çocuğun zeka ve yetenek olarak diğerlerinden farklı ve ileri olabileceğini kabul etmeyen bu kişiler tek tip insan eğitiminin etkisi ile bu kadar küçük çocuğun bu sınıfta ne işi olduğunu sorgulayıp duruyordu. Sanıyorlardı ki ben veya Burcu'nun meslek öğretmenleri kendi egomuzu tatmin için bu küçücük çocuğun omuzlarına böylesine büyük bir yükü konduruyorduk. Oysa ki bu olayı isteyen sadece Burcu idi ve biz onun istekleri doğrultusunda hareket ediyorduk.
  Anlayacağınız Burcu kendinden iki yaş büyük ki ergen  yaşta bu fark epey bir fark oluyor,öğrencilerin arasında kendini kabul ettirmek, öğretmenlerine hakikaten üstünlüğünü her daim ispatlamak ve çalışmak, çalışmak, çok çalışmak zorunda idi. Bu kargaşada bale artık ikinci plana itilmiş ve çok istediği halde devam edemez olmuştu.
 Tabii Burcu sınıf derslerini çalışmak yanında gene kafe konserlerin ilk sanatçısı idi. Muntazaman her ay konserlere yazılıyor ve artık küçük basit parçalar yerine bilinen bestecilerin sonatlarından örnekler yorumluyordu. Ben de bir video kamera edinmiştim. Burcu'nun bütün konserlerini kayda alıyordum. Sony marka bu kamera çok ağır ve bugünkülere hiç benzemeyen bir şekilde idi. Ben her konserde televizyon kameramanı gibi koca bir kamera elimde çekip duruyordum. Şimdi düşünüyorum da ne kadar güçlü imişiz.
  Bu arada Burcu'nun hafta sonu ek dersleri devam ediyordu. Yurt dışına gitmesi planlandığı için yabancı diline daha ağırlık vermiştik.Okulda İngilizce dersi vardı ama bu bizim planladığımız yaşam için yeterli olmayacaktı. Hafta sonları lisan dersanesine başlamıştı Burcu. Ayrıca solfejden de takviye yapıyorduk.
  9 Aralık 1993 günü Burcu gene bir kafe konserde çalmıştı. Bu sefer yorumladığı eser Rubinstein'in Allegro Moderatosu idi. Artık Burcu konserde ilk olarak çıkmıyordu. Ondan daha küçük ,bir sınıf alttaki öğrencilerden de örnekler çıkartmaya başlamıştı öğretmenler. Bu da Burcu'nun Konservatuar tarihinde yarattığı bir yenilikti.
  O gece kafekonserden sonra yorgun olarak eve döndüğümüzde birden telefon çalması ile irkildik. Telefon Fransa'dan geliyordu. Ben yeteri kadar Fransızca konuşamadığım için telefonu hemen Saint Benoit mezunu büyük kızıma verdim.Anladığım kadarı ile arayan Burcu'nun ağustos ayında Lyon'da çalıştığı Prof Sylvie Gazeau idi. Konuşmanın mahiyetini anlamıyordum. Oldukça uzun süren bu konuşmadan sonra Ebru telefonu kapattı.Hepimiz merakla konuşmanın mahiyetini bekliyorduk.
  Prof Gazeau nisan ayında Paris yakınlarındaki Academie de Musıque Rambouıllet'de gerçekleşecek masterclas çalışmasına Burcu'yu davet ediyordu.
   Kemanda Sylvie Gazeau, Raphael Oleg,Gerard Jarry ve daha bir çok ünlü kemancının öğretmen olarak görev aldığı bu masterclas viyola, kontrobas,viyolensel,flüt,piyano  dallarında da bir çok ünlü sanatçının ders vereceği bir sanat şöleni idi adeta.10 gün sürecek bu masterclas hergün öğretmenlerin ve kursiyerlerin solo ve  oda müziği konserleri ile devam edecekti. Madam Gazeau Burcu'yu kendi öğrencisi olarak müzik alemine lanse deceğini ve Burcuyu mutlaka beklediğini de belirtiyordu. Bu olay eğer gidebilirse Burcu için çok güzel kapıların açılacağı harika bir fırsat olacaktı. Birçok başka ülkeden gelmiş sanatçı adayı ile tanışacak, bir çok ünlü sanatçı tarafından dinlenecek, herşeyden önce profesyonel pazara çıkmış olacaktı. Tanınmasına büyük yardım olacak bu kursa mutlaka katılması lazımdı.Ama nasıl.
  Biz hemen bunları düşünürken birden aklıma Madam Gazeau'nun daha ilk görüşte söylediği ve Ebru'nun  bize aktardığı bir söz geldi.Burcu'nun yeteneği karşısında hayran kalan Madam siz beni aramasanız  ben sizin peşinizi bırakmam.böyle büyük bir yeteneği bırakmam artık demiş.Hakikaten Madam Gazeau dediğini yapmış ve Burcu'nun peşini bırakmamıştı.
  Şimdi sorun bu masterclasa Burcu'nun nasıl gideceği idi. Zira o tarih İstanbul'da eğitimin olduğu bir tarihti.Okuldan 10 gün uzaklaşması imkansızdı. Ayrıca kiminle gidecekti. Burcu yalnız gidemezdi. Ablasından başka beraber gidecek kimse düşünülemezdi çünkü aramızda Fransızca bilen tek kişi o idi. Ama ablanın da o günlerde okulu vardı. Hadi bu olayı ayarladık, ikisinin gidiş ücreti epey para tutacaktı. Gerçi Madam Gazeau Burcu için masterclas ücreti alınmayacağını belirtmişti ama yol parası, ikamet parası epey tutacaktı.
  Kısacası epey bir sorun vardı halledecek .Biz bu sorunları nasıl halledecektik. Ama halletmek zorunda idik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder