Hürriyet

16 Ocak 2013 Çarşamba

Burcu'nun ilk televizyon programı

  Şimdi düşüneceksiniz ki biz Burcu'nun her gazete röportajını , her televizyon programını okumak zorunda mıyız diye. Hayır ben ilk oldukları için anlatıyorum.Bu programlardan sonra çok televizyon programına katıldı ve bir çok gazeteye röportaj verdi.Bundan sonra sadece komik ve ilgi çekici anılarını anlatacağım bu konularda.
  Gelelim ilk televizyon programına.Burcu'nun konser haberini gazetede okuyan ve ilgilenen bir televizyon kanalı, sanırım TRT 2 bizimle bir çekim yapmak istemiş. Tabii başka bir alternatif olmadığı için Konservatuar Müdüriyeti ile iletişim kurmuşlar ve Müdüriyet te nasılsa çekime sıcak bakmış.Bu arada Burcu'nun hem keman, hem de bale öğrencisi olduğunu da bir şekilde öğrenen televizyoncular her iki konuda da çekim yapmak istemişler ama Okul Müdüriyeti keman çekimleri hariç başka çekime izin vermemiş. Bu arada benim de telefonumu okuldan alan Televizyoncular benimle çekim programı konusunda iletişim kurdular. Planlanan program çekimi üç ayrı mekanda yapılacaktı.
  Bale çekimleri ,Avrupa yakasında Nişantaşında bir özel bale stüdyosunda, keman çekimleri Kadıköy'deki konservatuar binasında, Burcu ile söyleşi ise bizim evimizde yapılacaktı. Bu iş için televizyon kanalı bir minübüs, kameramanlar,ve sunucudan oluşan bir ekip ayarlamıştı.
  Sabah bale kıyafetlerimizi, kemanımızı hazırladık. Bizi gelip evimizden alan TRT televizyonunun minübüsüne bindik. Burcu ile ikimiz tabii. Minübüste iki kameraman. bir asistan ve sunucu, vardı. Evimiz Anadolu yakasında olduğu için trafikte uzun bir yoldan sonra Nişantaşına bale stüdyosuna geldik. Burcu hiç sesini çıkartmadan minübüste oturmuştu. Bale stüdyosunda bir odada üstünü değiştirip bale mayosunu ve papuçlarını giyen Burcu çekime hazırdı. Bu arada Kameramanlar geniş stüdyoya raylar kurarak kameraları çekime hazırlamışlardı. Herkes Burcu da dahil pür  dikkat işine odaklanmıştı. Burcu  çekimde çok sakindi, tek kelime konuşmadan çekim ekibinin dediklerini yerine getirdi ve gerçekten çok güzel çekimler oldu.  Bütün bunları neden tüm tafsilatı ile anlatıyorum , zira çekim sonunda söylenen çok komik bir söz güne damgasını vurdu.O ana kadar çekim ekibinden kimse Burcu'nun hiç sesini dumamıştı. Burcu bütün dikkati ile söylenenleri eksiksiz yerine getiriyor ve hiç itiraz etmiyordu.
  Nihayyet Bale çekimleri bitti ve biz gene topluca kanalın minübüsüne binip Keman çekimlerinin yapılacağı Kadıköy'e doğru yola çıktık. Tam Boğaz Köprüsü üzerinden geçiyorduk ki asistan hanım kulağıma eğildi ve sessizce Çocuk konuşuyor , biR özrü yok değil mi diye sordu.Ben tam bu komik suale ne cevap vereceğimi düşünürken yanındaki çekim ekibinin başı olduğunu sandığım kişi  'Konuşmasa, Çalabilirmi' diye soru soran kişiye tepki verdi. Sonradan anlaşıldığına göre son derece sessiz duran Burcu'yu konuşma  ve işitme özürlü zannetmişler.
  Bu komik diyalogdan sonra Kadıköy'e geldik. Önce binanın dış mekan çekimlerini yapmak istediler. Burcu elinde kemanı Konservatuara girecekti. Tabii bu çekim bir kaç defa tekrarlandı. Konservatuar Tam Kadıköy İskelesinin karşısında olduğu için elinde kameraları ile bir kaç kişi dikkati çekti ve halk yavaş yavaş toplanmaya başladı.
  Bütün bu kalabalığın ve karmaşanın içinde Burcu kırk yıllık profesyonel oyuncu gibi heyecansız , ne söylenirse yapıyordu.  O zaman onun bu halini görünce yaşıtlarından çok farklı olduğunu bir kez daha anladım.
  Dış mekan çekimlerinden sonra iç mekan çekimlerine sıra geldi. Elinde kemanı ile çalışacağı odaya giren Burcu kemanının kutusunu açıyor, kemanını çıkartıyor, çeneliğini takıyor ve notalarını açıp bir partça çalmaya başlıyordu. Bu çekim de bir kaç kere tekrarlandı. Çünkü Konservatuar çekimler için pek müsait değildi.Ya çekim yaplırken bir öğrenci tarafından oda kapısı açıldı veya Burcu parçayı seslendirirken dışardan bir gürültü oldu.Nihayyet bir kaç çekimden sonra istenen çekim yapılıp Kadıköy faslını da bitirdik. Şimdi sıra evde yapılacak çekimde idi.
  Evimizin önüne kanal televizyonu ile gelip kameramanlar ve çekim ekibi ile inince sokaktaki halkın birden dikkatini çektik. Sene 1992 .Televizyon ve çekim olayları bu kadar yaygın değildi sanırım.
  Nihayyet evdeyiz.Kameramanlar çekim için hazırlıkları yaparken ben de onlara dinlenmeleri için bir kahve yapmayı tercih ettim.Zira sabahtan beri yorulmuşlardı.Sonunda  Burcu'nun ev çekimleri başladı. Piyano çalarken , resim yaparken, bebekleri ve kuşu ile oynarken çekimler yapıldı. Sonunda sıra söyleşi faslına gelmişti. Burcu ile koltuklara oturan sunucu hanım önceden hazırladığı ve kontrol etmem için önceden bana da gösterdiği soruları Burcu'ya sormaya ve cevaplarını almaya başladı. Diyeceksiniz ki neden soruları kontrol ettiniz. Ya anlamsız ve Burcu'yu rencide edecek bir soru sorulsaydı ve o küçücük çocuk televizyon kamerası karşısında çaresiz kalsaydı.
  Burcu sorulan bütün sualleri bir büyük adam olgunluğu ve edası ile tek tek çok güzel cevapladı. Biraz evvel yolda konuşuyor mu diyen asistan hanım şaşkınlık içinde Burcu'nun cevaplarını dinliyordu. Gerektiği yerde konuşan Burcu gene yapacağını yapmış ve büyük insanlardan daha höşgörülü ve olgun olduğunu bir kez daha ispatlamıştı.
  Çekimlerden sonra televizyoncular evden ayrıldığında bana toplanacak bir ev, bir sürü yılanacak fincan kalmıştı. Burcu ise bütün gün boyunca neler düşündüğünü, ne gibi endişeler duyduğunu hiç belli etmeden bebekleri ve kuşu ile oynaka üzere odasına gitmişti.
   O henüz 10 yaşında bir küçük çocuktu ve bugün başına gelenler pek rastlanan olaylar değildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder