Hürriyet

26 Nisan 2013 Cuma

Paris Günlerimiz başlamadan önce

 Ağustos 1997 de Sion'dan döndükten bir kaç gün sonra Burcu ile Paris'e hareket ettik. Benim bu sefer gidişim turistik değil uzun sureli yerleşim amacı ile gidişti.İstanbul  Fransız Konsolosluğundan aldığım üç aylık vizemin bitiş tarihine kadar Paris'te yerleşim kartımı yani Carte de sejurumu almak zorunda idim. Ancak o şekilde Fransa'da Burcu ile yasal olarak oturabilirdim.
 11 Eylül 1997 günü Burcu Göker Paris 12. Bölgedeki Paul Dukas Belediye Konservatuarında müzik eğitimine, 14 Eylül 1997 günü de Paris Ecole Des Rocher Languas'te yoğun Fransızca eğitimine başlayacaktı.Bu sebepten Sion dönüşü bizim çok beklemeden Paris'e hareket etmemiz gerekiyordu.
  Paris'e hareket etmeden Sion dönüşü İstanbul'da günlüğüme yazdığım bir endişemi  sizlerle paylaşmak istiyorum.
  20 Ağustos 1997 Çarşamba.Saat 11.00 İstanbul'da evdeyim.Kapalı bir sonbahar günü sanki.Hava serin ve kapalı, Zaten benim de içim kapalı aynen hava gibi.Pazar günü Sion'dan döndük.Concour'u sonuna kadar izledim.Arolla, Vercorin, ve Sion'da olmak üzere 3 büyük konsere katıldık ,çok olumlu tepkiler aldık ,Madam Gazeau ile çok verimli çalışmalar yaptık.
 Diyeceksiniz ki bu kadar olumlu çalışmadan, konserden sonra neden hala mutsuz ve karamsarsın diye. Concour'u izledikten sonra ne denli dipsiz bir kuyu da olduğumuzu bir kez daha anladım.Sanat eğitimi,özellikle müzik eğitimi bir dipsiz kuyu.
  Concourdaki yarışmacılar gerçi hepsi Burcu'dan yaşça çok büyüktü,çok iyi idiler.Herbiri birer solist gibi çalıyordu.Ben bir ara fazladan çalarken akrobosi falan yapacaklarını düşünmeye başladım.Çünkü aralarında hiçbir fark yoktu ve seçim çok zordu.Sonunda Macar Kemancı birinci, Romen ikinci, Amerikalı üçüncü oldu.O zaman düşündüm. Bizim bunların arasında şansımız nedir.Bazen çok ümitleniyorum, bazen de büyük bir ümitsizliğe düşüyorum.
  İstanbul'da müzik eğitiminde çok vakit kaybettik.Dünyanın bir çok ülkesinden gelen müziksiyenleri inceledim.Hepsi 3-4 yaşında müzik eğitimine başlamış, çok iyi hocalarla çok yoğun eğitim görmüşler.Burcu 8 yaşında kemana başladı, İstanbul Üniversitesinde çok iyi ve yoğun bir eğitim gördüğü söylenemez.Az ders yaptı, hocalar çok yeterli değildi ve şahsi hırsların,kaprislerin içinde kaldı.Türkiye'deki yetersiz eğitimciler onu Cadılar Kulesine hapsetti.Paris'e gelince çıkabildi mi. Bazen çıkabildiğini bazen de hala Cadılar Kulesinin penceresinden baktığını zannediyorum.İşimiz çok zor. Tanrı bize yardım etsin.Paris'e gelerek yapabileceğimiz en iyi seçimi yaptığımıza inanıyorum.Ama gene de ulaşmak istediğimiz yerin hala çok uzaklarda ve hayal olduğunu görüyorum.Çok uzağa ulaşmayı planlıyoruz.Merhale merhale ulaşabiliriz belki.
 Ağustos 1997 de Paris'e gitmeden karamsar bir havada karamsar ruh hali ile yazdığım bu yazıyı okuyunca nasıl o günleri atlattığımızı ve bugünlere , başarılara,Amerika'da Kemanın genç Divası ünvanına nasıl ulaştığımızı düşündüm. Çok uzun bir yol geçtik, Burcu çok çalıştı, çok mücadele etti ve sonunda Sion'daki Concour'da izlediğim yarışmacılardan çok daha yüksek yerlere çıkmayı başardı. Demekki hiçbir şey imkansız değil. Kişi istediği yere mutlaka ulaşıyor, yeterki istesin ve çalışsın.
 Gelelim Paris günlerimize. Paris'e ilk geldiğim günlerde bu küçücük evde bir gün bile yaşayamayacağımı düşünüyordum. 35 mertekare bir stüdyo İstanbul'daki kocaman evimden, lüks yaşamımdan öylesine uzaktı ki. Burcu Paris'e alışmaya başlamıştıi need olsa onun ikinci senesi idi, ama ben burada yaşama nasıl alışacaktım.
İsterseniz Burcu'nun ve benim beraber ilk yılımızdaki sorunlarımızı ve bunları nasıl hallettiğimiz bir sonra ki yazımda yazayım.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder