Hürriyet

4 Ocak 2014 Cumartesi

Burcu Göker'in Newyork'taki Başarıları

  Her zaman yaptığım  gibi yazıma başlamadan önce eklediğim resmi açıklayayım. Resimde 8 şubat 2003 günü Newyok'da Alem dergisinin düzenlediği gecede bir konser veren Burcu Göker görülüyor.
  Burcu 5 Ocak sabahı Paris'ten kalkan Newyork uçağına bindiğinde yolculamaya  beraber gittiğimiz can dostum , arkadaşım bana sıkı sıkı sarıldı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Bugüne kadar küçük kızımla nerede olursak olalım beraberdik. Ama  bugünden sonra o kendi kanatları ile uçacaktı. Bana da sadece onu uzaktan izlemek kalacaktı.
  O gün meyus bir şekilde eve dönecektim eğer arkadaşım olmasaydı. Beni ve kızımı gurbette hiç yalnız bırakmayan arkadaşım o gün de beni yalnız bırakmadı. Beraber onun evine döndük ve o aile ortamında kafamın içindekileri dinlemek fırsatı bulamadım pek.Ama eninde sonunda kafamdakilerle kalacaktım.
  Burcu Newyork'a vasıl oldu. Artık tecrübeli idi. Bu onun ikinci gidişi idi Newyork'a. Hem bu sefer Newyork'un içinde Manhattan'da bir kız yurdunda kalacaktı. Devam edceeği lisan okulu Metropolitan Collage of Newyork da Manhattan'da idi. Keman eğitimi göreceği Juilliard School da Lincoln Center'da idi. O da diğerlerine yakındı. Dolayısı ile Newyork merkezde ve fazla yol derdi olmadan eğitimini sürdürecektı.
  Burcu ile sık sık telefonlaşıyorduk. O zamanlar bilgisayar bu kadar yaygın değildi Avrupa'da. Zaten ben de bu konulara oldukça yabancı idim. Paris-Newyork arası 7 saat fark vardı. Gece uykumdan feda edip onun telefonunu bekliyordum ta ki sesini ve iyi haberini duyayım diye.
  Burcu'nun Amerika'dan döneceğini düşündüğümden Paris'teki evi bozmadım.Ama biraz eşyaları toparladım.İstanbul'a getirilecek bazı şeyleri ayırdım. Ocak sonu gibi ülkeme döndüm. Nasılsa Burcu Mart sonuna kadar Newyork'da kalacaktı.
  Burcu Juilliard'da Prof. Clapp ile çalışmanın yanısıra çocukluğundan beri hayran olduğu cdlerini biriktirdiği ünlü keman virtüözü İzhak Perlman ile tanışmak ve çalışmak fırsatına da sahip olmuştu. Zira İzhak Perlman Juillard'da profesördü. Bu rüya gibi keman eğitiminin yanısıra Metropolitan Collage'de yoğun İngilizce eğitimi devam ediyordu. İngilizce eğitim yaptığı Collage'de Türk öğrencilerin bulunması Burcu'ya ülke özlemini gidermekte çok yardımcı oluyordu. Hatta arada arkadaşları ile olan eğlenceli anılarını anlatarak telefonda beni de güldürüyordu.
  Arkadaşları arasında Üniversite okumak için Amerika'ya gelen ama önce Tofel sınavı için İngilizcesini kuvvetlendirmek amacı ile aynı Collage'de Burcu ile eğitim gören Ayvaz adında bir arkadaşından bahsetti. Burcu Ayvaz'a adın ne kadar Uluslar arası İngilizcede de I was. demiş. Bu benzetme beni çok güldürmüştü. Bir keresinde Ayvaz Burcu'ya bir müzik parçası dinletmiş ve parçayı tanıyıp tanımadığını sormuş. Çok küçük yaşından beri yurt dışında olan ve klasik müziğe kulağı daha yatkın olan Burcu bu parça Verdi'nin mi demiş. Ayvaz da Erdiler tuttu. Bu parça Ferdi Tayfur'un diye cevap vermiş. Bu da beni çok güldürmüştü. Burcucuk o kadar küçük uzaklaştı ki ülkesinden Ferdi Tayfur'u bilmeyebilir. Ama bu olayda enteresan bir durum var. Burcu'nun harika bir müzik kulağı var. Demekki Verdi ile Ferdi Tayfur'un müziğinde bir benzerlik var.
  Burcu Newyork'taki yaşama çok iyi adapte oılmuştu. İstanbul'da doğup çocukluğu geçen, ilk yetişme çağlarını Paris gibi büyük bir metropolde geçiren Burcu'ya Newyork hiç yabancı gelmemişti.
  Newyork'taki eğitim günlerinde sanat ve kültür olaylarını da izleyerek mesleki gelişimine büyük katkıda bulunuyordu.
  Bütün bunlar olurken Burcu hiç mi zorlukla karşılaşmıyordu. Olmaz mı. herşeyden önce özlem vardı. Ülkesine, ailesine karşı, Ama Burcu'nun çok büyük bir amacı vardı.Bu amacını gerçekleştirmeye çalışırken çok zorluklarla karşılaşacağının bilincinde idi.
  Günler geçerken Burcu gelen konser tekliflerini de değerlendiriyordu.
8 şubat 2003 günü Alem Dergisinin tertiplediği bir etkinlikte konser vermesi için bir davet aldı. Ülkemizde çok tanınan Alem Dergisi, Amerika'da yaşayan çok ünlü cerrahımız Prof. Dr. Mehmet Öz, Atlantic Records sahibi Ahmet Ertegün, Grammy ödüllü prodüktör Arif Mardin, Ünlü ressamımız Burhan Doğançay ve çok tanınmış tiyatrocumuz Şirin Devrim'in bir araya gelerek Turkcell'ın sponsorluğunda gerçekleştirdiği bir projede konser vermesi isteniyordu.
  Newyork'un en ünlü salonlarından Central Park'daki Tavern on the Grenn'de gerçekleşecek ve Newyork'da yaşayan Türk Jet sosyetesi mensupları ile  Amerikan jet sosyetesinden kişilerin katılacağı bu gecenin geliri ile bir Türk doktorumuz 6 ay Prof. Mehmet Öz'ün yanında Amerika'da staj yapacaktı.
  Bu harika gecede konser verme teklifi Burcu'ya gelmişti. Bu onur verici teklifi büyük bir sevgi ve mutlulukla değerlendiren Burcu yoğun çalışmaları içinde hemen çok güzel bir repertuar hazırlamış ve çalışmalara başlamıştı.
  Bu harika konseri ve sonrasını bir sonraki yazımda anlatayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder