Hürriyet

10 Kasım 2013 Pazar

Sanat Eğitim yapacak çocuğu ya iyi seçemiyoruz veya iyi yetiştiremiyoruz........

 2000-2001 yılı Paris anılarımızı anlatmaya başlamadan önce bir konuya değinmek istiyorum. Bu arada yukarda eklediğim resmi açıklayayım. Resim günümüzden, 9 kasım 2013 tarihini taşıyor.Bu kare A.B.D Alabama Eyaletinde Kore şehitleri anıtında çekildi. Burcu Göker Alabama Eyaletinde Mobile Senfoni Orkestrası konseri için geldiğinde bu şehitliği de ziyaret etmiş ve oradaki Türk şehitliğinde Türk Bayrağı altında bu resmi çektirmiş. 10 Kasım Atamızın ölümünün 75. yılında ülkesinden bu kadar yıldır uzak bir Türk Gencinin  ülkesine, bayrağına olan büyük saygı ve sevgisini gösteren bu resim beni çok duygulandırdı. Bu duygumu sizlerle paylaşmak istedim.
 Dediğim gibi Paris'te yeni bir yılı anlatmaya başlamadan önce değineceğim bir konu var. Geçenlerde bir gazete küpürü elime geçti. 1983 tarihli bu küpür bir sınav sonucunu gösteriyordu. O zamanlar Kolej ve Anadolu Liseleri sınavları iki aşamalı ve beraber yapılırdı. Sınav sonuçları da gazetelerde ilan edilirdi. Bu küpürde 1983 yılında İstanbul Saint Benoit Fransız Lisesini kazanan öğrencilerin listesi yazılı idi. Benim için çok önemli olan bu liste bana o günlerde yaşadığımız zorlukları anımsattı.Tam 2 yıl süre ile o zaman ilkokulda okuyan büyük kızımı kolej hazırlama kurslarına taşımış. evde saatlerce test çözdürmüş ve bu sınava yoğun bir şekilde hazırlamıştım. İnanıyorum ki benim gibi bir çok aile aynı şeyleri yaptılar ve yaşadılar.İşte bu zorlu mücadele sonunda kazanan kişiler arasında kızımın adını da görünce büyük mutluluk duydum. Ülkemiz eğitim yaşamında yabancı dille eğitim yapan bir yabancı okulda yapılan eğitim köklü ve iyi bir Üniversitenin kapılarını açmakla kalmıyor, iş yaşamında da büyük başarı sağlıyordu. Nitekim büyük kızım Sait Benoit'te yaptığı eğitimin ardından çok istediği İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanmış ardından gene bu lisede öğrendiği Fransızcası sayesinde Paris Sorbonnne Üniversitesinde Master yapmıştı. Şu anda bir Hukuk bürosu sahibi olan kızım çok başarılı bir avukat.O sınav sonuçlarını gösteren küpür elime geçince listeye şöyle bir baktım. Listedeki isimlerin büyük çoğunluğunu tanıyorum ve hepsi ile kızım ve ben hala görüşüyoruz. Listede bulunanların çoğu şu anda toplumda, ,iş yaşamında çok başarılı yerlere gelmiş kadınlar. Hepsi iyi üniversitelerde eğitim yaptılar. Aralarında Üniversite Öğretim Üyesi, Mühendis, Doktor, Avukat, Öğretmen olan çok kişi var. Üniversiteye gitmeyen, meslek mensubu olmayan kimse yok.Bütün hanımlar meslek mensubu olduğu gibi toplum içinde aileleri , çocukları ile çok saygın yerlere gelmiş seçkin kişiler. Ve sanırım hepsi yaptıkları işten, yaşadıkları sosyal yaşamdan mutlular. Kısacası hepsi toplum ölçülerine göre çok başarılılar.
  Gelelim konunun diğer yönüne. Büyük kzımın bu eğitimine karşı küçük kızım gösterdiği büyük yetenek sonuncunda İstanbul Üniversitesi Deevlet Konservatuarı'nda  eğitime başladı. Başladığında 8 yaşında idi. Onunla birlikte gene onun gibi çok yetenekli bir çok çocuk bu eğitime başladı.Daha sonra kızım gösterdiği büyük ilerleme ve başarı sebebiyle tam zamanlı Konservatuar eğitimine yönlendirildi. Kısacası o artık müzisyenlik mesleğini seçmişti. Bu seçimi yaptığında ise 10 yaşında idi. Keza bir çok çocuk da onun gibi bu seçimi yapmıştı . Aslında bu seçimi onlar değil de ebeveynler yapmıştı. Onları da o zamanlar bu işin uzmanı sandığımız öğretmenler yönledirmişti bu seçime.Şimdi düşünüyorum, hafızamı zorluyorum, o zamanlar beraber bu savaşa başladığımız çocukları , ebeveynleri hatırlamaya gayret ediyorum.
  Ne yazık ki büyük kızımın 30 sene önce beraber yola çıktığı arkadaşlarının hepsi ortada, oysaki küçük kızımın 1990 yılında beraber yola çıktığı kişilerden eser yok. O kadar az kişiye rastlıyorumki aramalarım sonucunda. Oysaki sanat diğer mesleklere göre daha göz önünde ve bilinen  bir dal. O dalda olanların tanınması daha kolay. Ben bütün konser haberlerini takip ediyorum. Bir zamanlar büyük ümitlerle , yetenekli diye Müzisyenlik mesleğine yönlendirilen çocuklar ortada yok. veya çok azı var. Nerede  bu gençler. Şu anda ne yapıyorlar. Niçin o günlerde yetenekli olduğu için bu mesleğe yönlendirilen  çocuklar bugün konserler vermiyor, adları duyulmuyor.
  Diyeceksiniz ki ülkemizde sanat pek geçerli değil, konser imkanları az, sanatta ilerlemek zor. O zaman neden o gençler daha çok küçük yaşlarında diğer bütün kapılar kapanarak sadece sanata yönlendirildiler. Ben şu anda bir çok gencin hiçbir mesleğe mensup olmadan , mutsuz ve tatminsiz bir yaşam sürdüğünü sanıyorum.Daha doğrusu sanmıyorum, örneklerini de biliyorum. Açıkça belirteyim, bir zamanlar büyük ümitlerle sanat eğitimine başlamış , şu anda mesleğini ifa edemeyen, ya bitirememiş veya bitirip iş bulamamış bir çok genç tanıyorum. Ayrıca iş bulanlar da yetenek ve performansları ile değil şahsi güçleri ve tanıdıkları sayesinde bir yerlerdeler. Anlayacağınız ülkemizde sanat pastasından pay alanlar yetenek ve performansları ile doğru orantılı pay almıyorlar.
  Biz şanslı idik. Burcuyu çok küçük yaşında bu mesleği daha iyi öğrenebileceği ve daha iyi uygulayacağı bir ülkeye gönderdik. Şimdi özlem çekiyoruz ama bir yerlerde onun başarılı , mutlu olması bize yetiyor. Ama bir çok aile bu imkana ve cesarete sahip olamadı. Yüzlerce genç sanatçı olacağım diye okudu, çalıştı. Ayrıca bu eğitimi yaparken ne çocukluğunu, ne de gençliğini tam yaşadı. Büyük kızımın Saint Benoit günlerini hatırlıyorum. Eğlenceli ve sosyal bir gençlik yaşamı idi. Oysaki ülkemdeki Konservatuar öğrencilerinin ne zorluklarla yaşadıklarına şahidim. Değer mi bu çocuklara bu zahmeti yaşatmaya.
  Kısacası bu sabah adeta günah çıkartır gibi bir yazı oldu. Binlerce yazık olmuş, mutsuz çocuğun adına yazdım bugün. Sanat eğitimine başlamadan, çocuğunuzu yönlendirmeden iyi düşünün diye...
  Daha önceki yazılarımı okuyanlar hatırlayacaklardır. Sanatta ya iyisinizdir veya yoksunuzdur diye yazmıştım. Şu anda da şunu belirteceğim. Çocukları sanat eğitimine yönledirken meslek olarak seçme durumunda iyi düşünmek gerek. Bu çocuk bu mesleği yapacak kadar çok iyi mi diye.
  Biz bir yerde yanlış yapıyoruz. Ya çocukların seçiminde veya yetiştirlmesinde. Kısacası ya yetenekli çocukları seçemiyoruz veya seçtiğimiz yetenekli çocukları yetiştiremiyoruz. O zaman da mutsuz , yetersiz gençler yetişiyor.

2 yorum:

  1. Merhaba. Ben de 9 yaşındaki bir flütçünün annesiyim. Üstelikkarı koca 89 Saint Benoit mezunu bir anne babayız:) yazılarınızı tesadüfen keşfettim. Google'da konservatuar, flüt, enstrüman vs araştırıken karşılaştım sizinle. Kızım Beril 9 yaşında. Bu yıl Mimar Sinan flüt bölümğne seçildi. Aslında 3 yıldır piyano dersi alıyordu anca Mimar sinan'da enstrümanı onlar seçiyorlar. Zaten beril'de ne istediği sorulunca flüt demiş ( biz de söylendiği şekliyle yan flüt ). B.eril şimdi 4. Sınıfta. Bizim gibi frankofon eğitim alıyor. Akademik olarakta başarılı bir çocuk. Seneye ortaokul olacağız. Tam zamanlımı yoksa şimdiki gibi yarı zamanlımı devam etmeliyiz? Müzik yeteneğininde olduğu söyleniyor öğretmenleri tarafından. Biz de ileride yurtdışında hatta Burcu gibi Fransa'da yüksek eğitimine devam etsin çok istiyoruz ama bir yandan da kendi hedefleri olan bir çocuk. galatasaray'ı ya da Robert'i kazanmak ve ileride tıp okumak istiyor. O durumda flütist olabilirmi yoksa bu yan ili ya da hobisimi olacak? Siz hem büyüğüm hem de her iki tarafta da çocuk yetiştirmiş bir anne olarak ne önerirsiniz? Umarım bir gün Burcu'yu dinleme fırsatı yakalarız kızımla. Sizinle tanışmayı da çok isterim. Sevgiler, esenlikler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Yasemin Hanım. yorumunuzu ancak bugün görebildim. Ve hemen cevaplıyorum. Gecikmeden dolayı beni mazur göreceğinizi umuyorum. Zira bizim yaşlarımızda bilgisayar zor keşfedilen bir oyuncak. Böyle aksamalar oluyor ne yazık ki.
      Sizi sorduklarınız konusunda aydınlatmak çok isterim. Hem SB li olmanız hem de Müziksever bir anne olmanız beni çok etkiledi. Zaten hep vurguluyorum. Bu blogumu ve diğer yazılarımı da yazma nedenim sizlere biraz ışık tutabilmek. Milliyet Blogda da 2011 yılından bu yana yazıyorum. İlk blog yazılarımı okuma imkanınız olursa MB de bu konuya değindiğimi okuyacaksınız.
      Size aşağıda mail adresimi yazıyorum. Yazarsanız iletişim kurabiliriz. Size yardımcı olabilmek çok isterim. Zira bize yardım eden kimse yoktu bu zorlu yolda.
      Kızınız Beril'e başarılar diliyorum her iki eğitim alanında.
      Görüşmek dileği ile Sevgilerimle
      Oya Göker

      Email gokoya2000@yahoo.com

      Sil