Hürriyet

21 Kasım 2013 Perşembe

Burcu Göker'in önünde açılan hazine sandığı

 Yazıma başlamadan önce eklediğim resmi açıklayayım. Burcu Göker Fransa Ulusal Gençlik Orkestrası ile turnede arkadaşları ile gözüküyor.
 Şimdi kaldığım yerden anlatmaya başlıyabilirim. Mart 2001 de Burcu'nun Fransa Ulusal Gençlik Orkestrası ikinci seçmelerine gireceğini evimize gelen bir mektuptan öğrenmiştik. Gelen mektupta 23 Mart 2001 tarihinde Burcu'nun ikinci elemeye  gireceği yer ve saat te bildiriliyordu.Bir hafta sürecek olan bu ikinci elemeye Fransa'nın bir çok yerinden bir çok müzik öğrencisi katılacaktı ve ben bu elemede şansımızın ne olacağını bilmiyordum.
  Bize bildirilen sınav günü sınavın yapılacağı binaya gittik. Sınavı birinci elemeyi yapan ve sonra Fransa'nın bütününü gezerek sınavı tekrarlayan jüri yapacaktı ve elemede çalınacak eserler daha önceden bildirilmişti. Her yarışmacı aynı eserleri çalacaktı.
  Bu ikinci elemede başımıza gelen ilginç bir olayı anlatmadan geçemeyeceğim.
  Sınavın yapılacağı binaya sınav saatinden önce gelmiştik. Burcu'yu öğrencilerin ön çalışma yapması için ayrılmış odalara aldılar.Burcu bu tek kişilik odada çalışırken ben de bulduğum  bir sandalyeye oturdum ve beklemeye başladım.Burcu çalışırken sınav salonun kapısı açıldı orta yaşlı iki Fransız bey dışarı çıkıp benim bulunduğun yere doğru yürümeye başladılar. Bir yandan da aralarında konuşuyorlardı.Beni gördüler ama kim olduğumu bilmiyorlardı. Bir görevli, bir ebeveyn veya herhangi bir kişi olabilirdim.Tam konuşurken Burcu'nun odada çaldığı müziği duydular,sustular ve dinlemeye başladılar.Ben de onlara fark ettirmeden onları izlemeye başladım.İçerde kimin çaldığını bilmiyorlardıve sadece kim olduğunu bilmedikleri bir adayı dinliyorlardı.Uzun bir süre Burcu'nun çalışmasını merak ve hayranlıkla dinleyen kişilereden biri sonunda suskunluğunu bozdu ve Fransızca yanındaki arkadaşına 'Harika,olamaz böyle bir yorum.Kim çalıyorsa çok profesyonel ve inanılmaz mükemmel çalıyor.'dedi.Diğer arkadaşı da evet diyerek onu  onayladı.Ben Burcu'yu hiç tanımayan kişilerin yorumunu duyduktan sonra onun başarısına olan inancım daha da arttı. Daha sonra kapıda Burcu'yu dinleyen ve öven şahisların sınav salonundan biraz dinlenmek için çıkmış jüri üyeleri olduğunu öğrendim.Kişilerden biri Fransa Gençlik Orkestrası Müdürü, diğeri ise Radio France'nın Genel Müdürü imiş. Burcu biraz sonra sınava girdi ve çaldı, çıktı. Sınavdan çıkan Burcu'ya bu olayı anlatmadım. Olur da sınavı kazanamazdı. Hüsrana uğramasını istemiyordum.
 Sınavdan sonraki hafta çok yoğun geçti. 30 ve 31 mart günleri üst üste iki ayrı orkestranın konseri olacaktı ve martın son haftası bu orkestra provaları ile dolu geçti.
  Bu doluluk sırasında bir mektup aldık. Biz Fransa Gençlik Orkestrasının seçme sonuçlarını heyecanla beklerken aldığımız mektup bizi şaşırttı.
  İkinci elemeden bir kaç gün sonra gelen bu mektup Fransa Gençlik Orkestrası Yönetiminden geliyordu.1 Nisan tarihinde Strasburg'da yapılacak Orkestra kampına ve arkasından Strasburg ve Paris'te yapılacak konserlere çağırıyorlardı Burcu'yu. Bu duruma çok şaşırdık. Zira duyduğumuza göre bu kamp ve konserlere bir yıl önce seçilmiş öğrenciler gidiyordu.Burcu ancak sınavı kazandıktan sonra yaz ayında Orkestrada görev almaya başlayacaktı.Biz Burcu'nun sınavı kazanıp kazanmadığını bile bilmiyorduk.Bir sonraki gün ikinci elemeyi kazandığını gösteren mektubu aldık.
  Evet Burcu Göker Fransa Ulusal Gençlik Orkestrası sınavlarını kazanmış ve 20 sene önce kurulan bu orkestranın ilk ve tek yabancı tabiyetli üyesi olarak görev yapmaya hak kazanmıştı.Yalnız bir hafta sonraki Strasburg olayını anlayamadım. Muhakka onda bir yanlışlık vardı.
  Yapılan incelemeler sonuncunda bir yanlışlık olmadığı anlaşıldı.Geçen yıl kazanan öğrencilerden biri rahatsızlanıp turneye katılamayınca Orkestra Yönetimi sınavda olağan üstü başarılı buldukları Burcu'yu bu turneye çağırmaya karar vermişler. Bu Burcu için harika bir fırsattı.Önünde adeta bir hazine sandığı açılmıştı.1 Nisan günü Burcu'yu diğer öğrencilerle birlikte Strasburg trenine bindirirken bu olağanüstü fırsatı düşünüyordum.
   Bu güne kadar çok yol almıştık ama yolumuz daha çok uzun ve meşakkatli idi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder