Hürriyet

19 Kasım 2013 Salı

Bazen kraliçe gibi mağrur, bazen bir küçük kız gibi mütevazi...

  Yazıma kaldığım tarihten devam etmeden önce eklediğim resmi açıklayayım.Bu resim Canet en Roussillon'de gerçekleşen Concours Jeunes Interpretes"in  ödül töreninde çekilmişti. Burcu o yarışmada finale kalmıştı. Resimde Burcu ile yarışmaya katılan ve Fransa'nın başka bölgesinden gelmiş ve bizim o yarışma sırasında tanıdığımız bir yarışmacı ve ailesi ile görülüyoruz. Şimdi düşünüyorum da yaşamımızın bir kaç gününde yollarımızın kesiştiği bu kişiler şimdi nerelerdedir ve ne yapıyorlardır. Onlar da arada bizi hatırlıyorlarmıdır.
  Gelelim 2001 yılı başına. Yeni yılın ilk günlerinde ailemizin diğer fertlerini İstanbul'a yolculadıktan sonra gene yoğun günler başlamıştı. Burcu 10 ocak günü Paris'te Fransa Uluısal Gençlik Orkestrasının birinci seçmelerine girdi. Bu orkestranın seçmeleri daha önce de bahsettiğim gibi aynı jüri tarafından yapılıyor ve yarışmacılar aynı repertuarı çalıyordu. Jüri bütün Fransa'yı dolaşarak çeşitli okullardan 18-25 yaş arası gençler arasından çok sıkı bir seçme ile orkestra için elemanları seçiyor. Seçilen bu kişiler daha sonra Paris'te ikinci bir elemeden daha geçiyor ve sonunda o yıl ki Orkestranın elemanları belli oluyordu.
  Burcu 10 ocakta Paris'te girdi dedim ama birinci elemenin sonuçları jüri bütün Fransa'yı gezip tüm seçmeleri yaptıktan sonra belli olacaktı ve bu da mart ayını buluyordu.
  Biz ocak ayındaki birinci seçmeden sonra günlük yaşamımıza dönmüştük. Bu arada Burcu bir başka Orkestranın daha kadrosuna katılmıştı. Tabii bu orkestraya girmek için de gene seçmeler girmişti. Anlayacağınız Burcu hep elemelere girmekten yorulmuyordu. Bu seferki orkestra Orchestra Symphonique de Jeunes en ille de France. Yani Paris Gençlik Senfoni Orkestrası.
  Yeni bir Orkestra demek yeni çalışmalar, yeni provalar demekti. Bugünlerde dikkatımı çeken bir olayı kısaca anlatayım burada. Paris'te bulunduğumuz zaman zarfında Burcu ile ne zaman metroya binsek sürekli bir takın gençlerle selamlaşırdı. Bunlar kim dediğimde A orkestrasından, B orkestrasından, C Orkestrasından diye anlatırdı. Burcu bütün Paris'teki orkestralarda çalan gençleri tanıyordu, zira hepsi ile çalışmışlığı vardı. Kısacası Burcu sanki Orkestraların kesişim kümesi gibi idi. Herkesi tanıyor ve her orkestrayı biliyordu.
  Paris Gençlik senfoni orkestrasının 16 mart günü Chatelet Tiyatrosunda çok büyük bir konseri olacağını ve orada Burcu'nun da çalacağını duyunca çok mutlu oldum. O gün Gala Musical Europeen de la Finance 2001 konseri harika bir konser olacağa benziyordu. Konserin gelen davetiyesinde beylerin smokin , hanım davetlilerin ise uzun giymeleri rica ediliyordu. Anlaşılan güzel  bir gece olacaktı.
  Bu konserden önce bir mektup aldık. Fransa Ulusal Gençlik Orkestrası birinci seçmeleri sonuçlanmış ve Burcu birinci elemeyi kazanmıştı. İkinci elemede Burcu 23 Mart günü dinlenecekti. İkinci eleme bir hafta sürecekti ve herkesin dinleceği gün ve tarih belli idi. Bir çok gencin çekişeceği bu yarışmada Burcu'nun şansı ne idi.
   16 Mart gecesi Chatelet tiyatrosundaki konsere hazırlandım ve gittim. O gece konser için Burcu Yurdakul ailesinin butiğinden harika staplez bir siyah tuvalet giymişti. Saçlarını ensesinde hafif bir topuz yapan ve tuvaletinin göğsüne Agatha'den bir minik broş  takan Burcu bir prenses kadar zarif ve güzeldi. Hele tuvaletin arkasındaki kabarık kuyruk ona 18. y.y asilzadesi  havası vermişti.
  O gece benim yerim 7. katta idi. O kadar seçkin ve kalburüstü konuk vardı ki benim gibi bir orkestra elemanın ailesi ancak 7. kata yer bulabilirdi. Burcu'ya ayrıca davetlilerine vermek üzere 6 tane davetiye vermişlerdi ama ne yazık ki davetiyeyi verdiğimiz kimse konsere giremedi. Zira davetiyenin altında not olarak yazan kıyafet mecburiyetine kimse dikkat etmemiş ve kıyafetleri uygun olmadığı için içeri alınmamışlardı.
   2001 yılı Avrupa Ekonomik forumunun Gala konseri olan bu konsere Fransa Maliye Bakanı, diğer Bakanlar ,üst düzey yöneticiler, sanayiciler de davetli idi. Ben hiç bu kadar şık ve güzel kadını bir arada görmedim. İnanılmaz güzel tuvaletler  ortada geziniyordu. Salondaki yerime çıkınca koltuğumun üstünde bir büyük poşet buldum. Gerçi bütün koltuklar üzerinde aynı poşetten vardı. Poşeti açınca şaşırdım. İçinden en ünlü Fransız parfümlerinden Bucharon'un büyük bir şişesi, çok şık marka bir fular ve bir kaç hediye daha vardı. Ayrıca konser programı ve Orkestra tanıtım broşürü de bulunuyordu.
  Konser harika başladı. Burcu çok şık ve palıyordu. Ara oldu. ben de fuayeye çıktım. Böylesine görkemli bir olay görmedim. Tiyatronun her katına ayrı açık büfe hazırlanmıştı. Dondurma, pasta büfeleri ayrı, yemek büfeleri ayrı, içki büfeleri ayrı idi. Şampanya su gibi içiliyor, en pahalı havyarlar yeniyordu. Ben de bir açık büfeye yanaştım. Herkes yiyor, içiyor ve gülüyordu. Bir ara uzaktan Burcu'yu gördüm. Bana ulaşmaya çalıştığı fark ettim ama Burcu'nun etrafını bir sürü insan çevirmiş tebrik ediyordu. Bir kraliçe gibi tebrikleri kabul eden Burcu  harika tuvaleti içinde çok güzel gözüküyordu. Etrafını saran kişilerden kurtulup benim yanıma gelmesi imkansızdı.
  Ben de şampanyamı içip konserin ikinci yarısı için yerime gittim.
  Konser bittikten , alkışlar dindikten sonra Burcu'yu salonun çıkışında epey bekledim. tuvaletini çıkartıp kot pantolonunu giyen, makyajını silen Burcu ile evimize dönüş için metroya bindiğimizde göz ucu ile ona baktım. Bir süre önceki kraliçe kızdan eser yoktu yanımdaki mütevazi Burcu'da. İşte Burcu hep böyleydi.
  Bazen bir kraliçe gibi mağrur, bazen de küçük bir kız gibi mütevazi.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder