Hürriyet

6 Kasım 2013 Çarşamba

Paris'ten uçmaya hazırlanan küçük kuş

Yazıma kaldığım yerden anlatmaya başlamadan önce eklediğim resmi açıklamak istiyorum.Resim anlattığım yıllarda Paris'teki mütevazi öğrenci evimizde çekilmiştir. Resimde Paris'te tanıdığımız, daha önce de anlattığım Saniye ve Ahmet Yurdakul ailesi , çocukları Habibe, Şule ve Şakir ile gözüküyorlar. Ahmet ve Saniye kardeşimiz aslen Konya'nın Seydişehir kazasından ve uzun yıllar önce evlenerek Paris'e yerleşmişler, Bir butik çalıştıran ve büyük tanınmış firmalara giysi hazırlayan bir atölyeleri olan aile üç çocuklarını da harika yetiştirdiler. Paris'te bulunduğumuz sürece bize bir aile sıcaklığını veren dostlarımızla daha sonra da görüşmeye devam ettik ve şu anda aileden daha yakınlar bize. Demekki insanlar gurbette bu kadar yakın olabiliyorlarmış birbirlerine.
  2000 yılına giriş öykümüzü bir önceki yazımda anlatmıştım. Bu yıl Burcu'ya çok yeni kapılar açıyordu.Kasım ayında Konservatuarlar Birliği Orkestrasının sınavlarına girip başkemancı olarak çalmaya hak kazandığını yazmıştım. Bu orkestra ile ilk konseri 22 ocak 2000 tarihinde Salle Gaveau!da gereçekleşecekti. Konsere Paris'te yaşayan bütün dostlarımızı davet ettik. O gece konser salonunda önden en az üç sırada  Burcu'nun dostları oturuyordu. Herkes bu güzel konser salonuna yakışır şıklıkta giyinmiş, büyük heyecanla Burcu ve orkestrayı dinlemeye hazırdı. Salle Gaveau Paris'in en büyük konser salonlarından biri. Bu görkemli salonda ilk defa bir orkestra ile çalmak Burcu'yu da çok heyecanlandırmıştı.
  Konser çok zevkli geçti. Konser çıkışı bütün dostlarımız çıkış kapısının önünde toplanmış ve bekliyordu. Bu bir alışkanlık haline gelmişti artık. Konser bitiminde bütün tanıdıklar kapıda sözleşmiş gibi toplanıyordu. Burcu giyinip gelince hep beraber çıkılıp bir kafeye veya restorana gidiliyordu. Bu kafede aç olanlar bir şeyler yiyor ama genellikle çay, kahve veya birer kadeh bir şey içiliyordu. Herkesin kendi parası ile yaptığı bu davet gerçekten çok zevkli geçiyordu. Herkes Burcu'yu tebrik ediyor, konserin kritiği yapılıyor, kısacası müzik dolu bir gece geçiriliyordu dostlar arasında. Bu kafe sohbetleri, konserde epey gerilmiş olan sanatçılara da inanılmaz bir rahatlık ve mutluluk veriyordu.Bu alışkanlığı ondan sonra hep sürdürdük.
  Şubat ayı başında Burcu'yu bir başka sınav daha bekliyordu. A.B.D Juliard Scholl Profesörlerinden Devy Erlih bir masterclass için Paris'e gelecekti ve Nisan 2000 da yapılacak bu masterclassa katılmak için bir sınav gerekiyordu. Bu sınavı da kazanan Burcu artık Nisan ayında Devy Erlih ile çalışabilirdi.
  Farkındaysanız Burcu Paris'e de sığamamış ve Paris'te çalıştığı hocalarından başka önce Lyon daha sonra başka ülkelerden gelen hocaların da çalışmalarına katılarak ufkunu genişletme yolunu seçmişti.
  Nisan ayında 6 ve 16 Nisan tarihleri arasında 20. Printemps Musical İnternational de Provence 'de C.N.S.M Lyon Profesörü Stephane Tran Ngoc ile bir staj programına katılan Burcu bu çalışmalarda da çok beğeni almış ve 14 nisan günü Lyon Chateau des Templiers'de verdiği konserde performansı ile kendisine daha sonra A.B.D nin yolunun açılmasını sağlamıştı.
  Evet Burcu Lyon'da Prof Stephane Tran Ngoc ile daha önce de çalışmış ve bu hocanın dikkatini çekmişti. Bu olaylardan bir kaç yıl sonra aynı hoca A.B.D.Şikago Lawrence Üniversite'de görev alacak ve Burcu'nun da Amerika'ya gidiş yolu açılacaktı.
  Burcu yaşamında bir yol çizmeye çalışıyor ve iğne ile kuyu kazar gibi minik minik taşları üst üste koyarak bir gelecek inşaa ediyordu.
  Lyon'dan döndükten hemen sonra Amerika'dan gelen Devy Erlih'in masterclassı başladı. Bu çalışmalardan sonra 29 Nisan günü Auditorium des Halles'de bir konser verdiler. Burcu altı kişilik bir grup olarak Brahmsin eserini yorumluyorlardı. Beraber çaldığı diğer 5 kişinin dördü Çinli , biri İsrailli idi. Misafir gelen bir arkadaşımla birlikte bu harika konseri dinlerken gözyaşlarımı tutamadım. Bir yandan da video çekiyordum. Zaten ben Burcu'nun hiçbir konserini arkama yaslanıp seyredemedim. Hep video çekiyordum. Neyse ki son zamanlarda çekim işinde profesyonel yardım alıyorum da artık arkama yaslanıp seyredebiliyorum.
  Bütün bu çalışmalar arasında okulda rutin eğitim, konserler, oda müziği konserleri devam ediyordu tabii.
  Mayıs ayı sonunda gene Salle Gaveau'da Konservatuarlar Birliği Orkestrası konseri vardı. Bu konserlerde çok ünlü bir orkestra şefi Xavier Rist yönetiyor va çalıştırıyordu sanatçıları.
  Haziran başı gene Stephane Tran Ngoc ile Lyon'da 4 günlük bir masterclass ve bir konser daha.Galiba Burcu Stephane hocaya çok alışmıştı.
  Burcu artık şehir dışına sık sık gidiyordu. Ben Paris'te yalnız kalıyordum. İyi ki dostlarım vardı ve beni hiç yalnız bırakmıyorlardı. Sanırım benim küçük kuşum yavaş yavaş yuvadan uçmaya hazırlanıyordu. Burcu daha o zamanlardan Amerika fikrini kafasına koymuş ve yavaş yavaş işlemeye başlamıştı.
  Artık yaz tatili başlamıştı. Ülkemiz dönme ve ailemizin diğer fertleri ile hasret giderme zamanı gelmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder