Hürriyet

5 Mayıs 2013 Pazar

9 aydır yüzünü görmediğim yavrumun resmini internette görünce ağladım.

1997 Yılında Paris Pantheon önünde görülüyorum.
 29 Ekim 1997 de Burcu Göker'in Epina Sur Seine'de Cumhuriyet bayramı kutlamalarında  bir konser vermek üzere T.C Paris Başkonsolosluğundan bir davet aldığını önceki yazımda yazmıştım. İşte o Cumhuriyet Bayramı kutlaması Paris'te başlayan yaşamımızda bir merhale, iyi bir merhale oldu bizim için.
 Ama ben bugün geçmiş anılarıma bir ara verip bugüne dönüp , dün gece olan bir olayı anlatmak istiyorum.
 Dün gece Bodrum'daki bahçemizde dostlarımla mütevazi bir akşam yemeği yerken internete bakmak aklıma geldi. Zira 4 mayıs 2013 tarihi benim için önemli bir olaya tanıklık edecekti.A.B.D Florida State Üniversitesinde doktora eğitimini bitiren kızım Burcu Göker bu tarihte yapılacak törende cüppe giyecek ve diplomasını alacaktı.Aylar öncesinden cüppesi ısmarlanmış hazırlıklar yapılmıştı. Hatta cüppe ısmarlama olayını okuyunca epey gülmüştüm. Zira bildiğiniz gibi Amerikalılar oldukça iri kıyım insanlar. Cüppeler de beden beden dikiliyor ve ne yazık ki Amerikalılar gore tasarlanan bu cüppelerin en küçük small bedeni bile Burcu'yu 3 kere sarıyormuş.Burcu  da içinde kaybolacağı bu cüppeyi giymek zorunda kalacakmış törende.
 İşte günlerdir beklenen tören dün olacaktı. Ben de yemek sırasında dostlarımı bir kaç dakika yalnız bırakıp internetimi açtım. Birden bilgisayar ekranında Burcu'nun cüppesi ile resmini görünce içim bir tuhaf oldu. İnsanın 9 aydır yüzünü görmediği, ne zaman göreceği de belli olmayan evladını bu kadar zaman sonra doktor cüppesi içinde görmesi çok duygusal oluyor. O anda heyecandan ağlamadım ama şimdi ağlıyorum.
  Bu doktora töreni Burcu'nun çok mücadeleli geçen eğitim yaşamının sonu, daha mücadeleli geçecek gibi gözüken çalışma yaşamının başı oluyor. Burcu bu savaşı terketmedi. Ben olsaydın şu ana kadar çoktan terk ederdim. Sanıyorum ki başka kişiler de benim gibi yapardı. Zira çok engellerle karşılaştı bu mücadelede.Kimi zaman bu engellere, alt oymalara, kıskançlıklara, çelme takmalara kazasız belasız katlandı, kimi zaman stresten hasta oldu, organları bile isyan etti bazen.Ama o yılmadı. Savaşı daima mücadeleyi bırakmayıp sona kadar direnenlerin kazanacağını biliyordu.Evet gerçekten savaşın galibi mücadeleyi bırakmayanlar oluyor.
  Bu törende Burcu'nun yanında olmak çok isterdim. Ne yazık ki A.B.D çok uzak. Daha önceleri gidebildiğim  bu ülkeye artık yaşım ve sağlık durumun nedeniyle o kadar sık gidemiyorum. Şimdilik sadece Burcu'nun resimleri ile yetiniyorum. Umuyorum ki törenin videosu çekilmiştir ve onu da seyredebilme imkanımız olur.
 Şimdi Burcu'yu daha büyük bir savaş bekliyor. Biliyorum ki her biten savaş, yeni bir savaşın başlangıcı oluyor. Yıllar once büyük kızım Ebru'yu kolej sınavlarına hazırlarken sınavı kazanınca herşey bitecek deme yanlışına düşmüştüm. Sınavlar bitip de Ebru kolej sınavını kazanınca rahatladı. Fakat girdiği kolejde yabancı dil eğitiminin yoğun yapıldığı ilk sene bana 'Hani anne sen sınavı kazanınca bütün sıkıntılar bitecek.demiştin. Oysaki şimdi daha yoğun bir çalışmanın içindeyim.'diye serzenişte bulunmuştu. Ben bir daha çocuklarımın eğitimi sırasında bu hataya düşmedim. Her zaman biten bir olayın arkasından başka sorunlarla dolu bir başka olayın başlayacağını ve yaşamın bu sorunlar yumağı olduğunu anlattım.
 Bundan sonra Burcu köklü bir Üniversitede hocalık elde etmek için mücadele verecek. Hocalık kadrosunu aldıktan sonra oradaki diğer kişilerin alt oyma, kıskançlık gibi kötü huyları ile mücadele edecek. Kısacası hep bir mücadelenin içinde olacak. Ama o sabırlı, inatçı, hoşgörülü bir genç hanım. Bütün bu savaşlardan çıkacak donanıma da sahip.
 Ben inanıyorum ki bundan sonraki bütün savaşlarının da galibi hep kendisi olacak. Bizler de onu uzaktan seyredip alkışlayacağız sadece.Bir de internette resmini haberini görüp ağlayacağız belki de. Gururdan,özlemden ağlayacağız.
 Gördüğünüz gibi bizim Paris maceramız bir sonraki yazıya kaldı. Benimle bugünkü mutluluğumu paylaştığınız için teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder