Hürriyet

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Zenginlikle Fakirliğin yanyana olduğu Nassau Adası

Fırtına sebiyle Key West limanına girememiştik ama Bahama adalar topluluğundan Nassau adasına yanaşabildik.Aynen yabancı bir ülkeye giriş yapar gibi bu adaya giriş yaptık. Oysaki Ada A.B.D ne aitti. Adada kalacağımız süre belli idi ve bize gemiden inmeden görevliler tarafından Adanın çok ilkel olduğu ve belli yerler dışında bir şey yiyip içmemizin sağlığımız açısından mahzurlu olduğu uyarısı yapılmıştı.
Adaya indiğimizde iskelenin çıkışında çok eski minübüslere rastladık. Bizim ülkemizde 30 yıl önceki eski dolmuşları andıran bu vasıtalar yanlarında yaşlı, pejmurde kılıklı şöförleri ile gemiden inenleri bekliyordu.Bizim gibi bir Amerikalı aile ,ile hemen orada anlaşıp bir minubus şöförü ile pazarlığa başladık . Bize adayı gezdirecekti. Bu adanın en önemli tesisi içinde dünyanın en büyük akvaryumunu da barındıran Atlantis Resort idi.Zaten bu tesisten başka bir şey olmadığını da gezdiğimizde anlayacaktık.
Hakikaten Ada çok fakir ve ilkeldi. Ada halkı çok eski evlerde yaşıyordu. Adada bir tane bile elle tutulur kafe, restoran göremedik. Aylardan aralıktı ve adanın harika plajlşarına da gidecek hava yoktu.
Zavalılı şöförümüz ıhlaya zıhlaya giden çok eski minübüsü adanın bozuk yollarında götürmeye çalışırken bir yandan da bize adasını anlatıyordu. Bizi tarihi bir mekan diye götürdüğü tepede bir kaç savaş kalıntısınıa rastladık. Bize de onu kırmamak için çok önemli bir olay görmüş gibi resim çekiyorduk.Bu arada bize hatıralık eşya alıp almak istemediğimiz sordu. Biz de adaya ait hatıralık eşya almak istediğimiz söyledik. Bizi çok zavallı bir barakaya dükkana götürdü. Dükkanda bir kaç eski taş , bir iki deniz kabuğu ve ada kadınlarının yaptığı ilkel bazı örme şeyler vardı. Gördüklerimiz karşısında çok etkilenmiştik. Zavallı dükkan sahibi adama yardım etmek için bir şey almak ,istedik ve alacak elle tututlur bir şey bulamadık.
  Biraz adayı gezdikten sonra harika görkemli bir tesisi önünde durdu pejmurde arabamız. Biraz önce gezdiğimiz yerlere hiö benzemeyen harika bir tesisti burası. Şöförümüz 'İşte burası AtlantisResort.'dedi. Arabadan inip yürüyerek tesie girdik. Gördüğümüz ihtişam karşısında etkilendik. Yaklaşan noel sebibiyle her yer devasa çam ağaçları ile süslenmişti. Uzun bir süre hayran hayran tesisi gezdik, resimler çektik. Böylesine zavallı bir adada fakirlikle zenginliğin bu kadar yanyana duruşu bizi şaşırtmıştı. Fakirlik daha fakır, zenginlik daha zengin gözüküyordu yanyana.
  Atlantis'te dünyanın en büyük akvaryumunu gezdik. Bütün deniz mahlukatı vardı akvaryumda. Bol bol resim çektik. Bizim gibi gezen bir çok kişi vardı. Atlantisin yakınında harika yapılmış oteller rezidanslar gördük. Bir çok zengin kişi buralarda gelip ev sahibi olmuşlar ve ada halkından ayrı refah içinde yaşıyorlardı.
  Atlantisten çıkışta şöförümüzü kapıda bizi bekler bulduk. Dönüş yolculuğumuz kısa sürdü.Gemiye girerken adada hiçbir şey yemediğimizi fark ettik. Bize verilen uyarıya uymuştuk.Gemide bizi harika açık büfeler, yemekler , pastalar bekliyordu nasılsa........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder