Hürriyet

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Kar ve buzla kaplı Şikago'da Noel süslemeleri şahane idi.

Gemi yolculuğumuz sırasında görevlilerden birine sordum. Gemideki 2000 personel arasında Türk varmı diye.Metin bey diye bir personel olduğunu söyledi görevli. Ne tuhaftı. Ülkemizden bu kadar uzakta 3 Türk aynı gemide buluşmuştuk. Dünya gerçekten çok küçüktü.
Kamarama geldiğim zaman yatağın üstünde bir tabak çikolata ile kaplı çilek ve çiçek buldum.bir de kart tabii. Bu çok şık jest gemide görevli Metin Bey'in hediyesi idi. O da aynen bizim gibi gemide Türk yolcu olup olmadığını araştırmış ve bizim ismimizi görünce kamaramıza bu güzel jesti göndermişti. Tabii güzel dilekleri içeren bir kart ile. Ertesi gün çay salonunda iken yanımıza çok şık bir beyefendi geldi. Kendisini takdim etti. Gemide ikinci kaptan olarak çalışan  Metin Bey..Biz onu tanımaktan çok mutlu olduk. 20 yıldır bu gemilerde görevli olduğunu anlatan bu zarif beyefendi ile güzel bir sohbet ettik.
Yolculuğumuz bittiğinde Jacsonwille'de gemiden çok güzel anılar ile ayrıldık.Gerçi Eric deniz tutmasından biraz perişan olmuş ve yolculuğunun büyük bölümünü Dramamin alarak ve uyuyarak geçirmişti.
Jacsonwille'den evimize doğru yola çıktık. Bu benim Burcu'nun Thallasse'deki evine ilk gidişimdi.Zatan pek fazla da kalamayacaktık.Bir kaç gün sonra noel kutlamaları için Eric'in ailesinin bulunduğu Şikago Portage'ye doğru uzun bir yolculuğa çıkacaktık.
  Burcu' ile Eric'in beraber oturduğu ev Thalllese'de Thallewille adlı bir sitede idi. İki katlı evlerin olduğu bu site oldukça geniş bir alana inşa edilmiş , evlerin arasında yüzme havuzu, tenis kortu ve diğer sosyal tesisleri de olan bir yerleşim yeri idi. Şehir merkezine çok yakındı ama hep araba ile gidiyorduk merkeze.
  Evler çok yeni değildi ama şirin ve kullanışlı idi. Her dairenin merdiveni ayrı .önden ve arkadan girişi vardı. Dairelerin salonun önündeki küçük balkonda sincaplar dolaşıyordu.Evden de sadece yeşil alan gözüküyordu. Evler öyle inşaa edilmişti ki birbirlerini görmeyecek şekilde idiler. Kısacası rahat ve şirin bir evdi.
 Bir kaç günümüz yerleşmekle geçti. Bir sabah gene yola çıktık. Thallese'den Panama City'ye araba ile gidecek, bir gece orada otelde kalacak ve ertesi sabah Şikago uçağına binecektik. Panama City Obamanın da tatil yaptığı çok lüks bir tatil merkezi. Panama City'de kalacağımız oteli görünce hayran oldum. Okyanus kıyısında çok lüks bir oteldi. Zaten Amerika'da oteller hakikaten çok lüks. Adeta bir daire büyüklüğündeki otel odalarında her türlü ihtiyacı karşılayacak şey var.
  Çok güzel bir dinlemenin sabahı Şikago uçağına bindik. Hakikaten Amerika çok büyük bir ülke. Bir yerinden başka bir yerine gidiş saatler alabiliyor.
   Thallesse, Panama City güneyde olduğu için hava aralık sonu olmasına rağmen sıcaktı. Şikago ise kuzeyde. Biz ılık bir sonbahar havasından Şikagoda karlı buzlu bir kış havasına indik.İnanılmaz bir hava değişikliği vardı. Noel için süslenmiş , karlı Şikagoyu görünce kışın varlığını bir kez daha anladım. Şikagoda bir gece kalacaktık. Ertesi sabah bizi Portage'ye götürecek trene binecektik. Şikagoda daha önce kaldığımız Embasy Suit adlı otelde yerimiz ayrılmıştı. Şehirin içinde olan ve Hilton oteller zincirinin bir uazntısı olan otel, noel tatili için gelen turistlerle tıklım tıklım dolu idi. Otel çok lükstü ve pencerelerinden bile Şikago'nun güzelliği görülebiliyordu.
  Ben yorgundum. Odamda kalıp dinlenmeyi tercih ettim. Burcu ve Eric dışarı çıkıp gezmek ve Şikago'nun noel için süslenmiş sokaklarında resimler çekmeyi tercih ettiler. Ben odamda dinlenirken bir süre sonra Burcu geldi.Dışarda her tarafın buz ve kar olduğunu ama şehir merkezine kurulmuş dev çam ağacının çok güzel olduğunu anlatıyordu.
  Yarın bizi çok uzun bir yolculuk bekliyordu. Bu havada  bu uzun yolculuk hakikaten büyük macera idi.Şikago yolculuğumuzu bir sonraki yazıma bırakıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder