Hürriyet

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Kendimi Dr. Jivago Filminde hissettim.

Ertesi sabah karlı bir Şikago sabahına uyandık. Otel çok rahat ve lükstü. Zaten Embasy Suit hakikaten çok üst kalitede bir otel. Suit şeklindeki odalarında ailelerin kalması ve rahatı için her türlü gereksinim karşılanmış durumda. Otelin odaların tam ortasında, aşağıda büyük bir lobisi var. sabah kalvaltısı ve akşam üzeri drinkleri burada yapılıyor. Ayrıca diğer zamanlarda da oturmak ve lobide çalan piyanoyu dinlemek de mümkün. Kahvaltılar sanki binbir çeşidin bulunduğu bir şölen adeta.Tabii drink saatleri de öyle. Boğazına çok düşkün Amerikalılar burada yiyor da yiyor. Suitler çok rahat. Yataklar duble. Tam obez Amerikalılara göre. Oturma bölümü, çalışma masası. ufak çay kahve mutfağı, ütü masası bile var suitlerde.
Bu kadar lükse pahalı mı. çok değil. Tam Şikago merkezde olan ve heryere çok yakın Hilton oteller zincirinin bir parçası olan bu otel çok pahalı değil. Eğer pahalı olsa çoluk çocuk Amerikan aileleri buraya pek gelemez. Ben daha önce gelişimde de Pamelaya sormuştum. Zira iki kişilik odaların 700 dolar falan olduğunu okumuştum resepsiyonda. Pamela bana erken rezervasyon yaplıırsa, belli indirim kuponları uygulanırsa, bazı ucuz dönemler seçilirse çok uygun fiyata kalınabileceğini söylemişti bu otelde. Anlayacağınız Amerikalılar işini biliyor.
Şikago tern istasyonuna varınca kalabalığı görüp ürktüm. Herkes bizim gibi noel tatiline gidiyordu ve inanılmaz bir insan kalabalığı vardı. Bütün bu  kalabalığa rağmen iyi bir organizasyonla yorulmadan trenlerimize bindik. Tren hareket edip Şikago'dan yavaş yavaş uzaklaşınca kendimi Dr. Jivago filminde gibi hissettim. Tren bembeyaz karla kaplı ıssız yerlerden geçiyordu. İnanılmaz zevkli bir yolculuktu.Kahvelerimiz elimizde sıcak trende Burcu ile sohbet ederek bu karlı manzarayı seyretmek çok zevkliydi.
 Aylardan aralık olduğu için varacağımız istasyona varmadan hava karardı. Nihayyet Protage'ye yaklaştığımızı Eric müjdeledi.Tren istasyona girdi. Biz bavullarımızla iniş kapısının önünde bekliyoruz. Tren durup kapı açılınca önce dışardaki bembeyaz karı, daha sonra trenin öninde başlarında kürk iağkaları üstlerinde yakaları kürklü gocukları ile adamları gördüm. Eric önce indi. Ben kapıya yaklaştım. O sırada trenin basamağının önüne ek bir basamak kondu adamlardan biri tarafından. Gocuklu, kğrk şapkalı adamlardan biri elimden tuttu ve bir kraliçe indirir gibi beni trenden indirdi.İşte o zaman hakikaten Dr.Jivago filmindeyim dedim.Karlarla kaplı bir istasyon, kürk şapkalı adamlar, trenin önüne konulan basamak ve yüzüme çarpan buz gibi hav. Dışarsı kimbilir eksi kaç derece idi.Elimden tutup indiren adamın yüzüne baktım. Kürk şapkasının altındaki bu yüz bana hiç yabancı değildi. Beni trenden indiren Eric'in baası Bopdu. Bugüne kadar hep yazlık giysi ile gördiğim Bop'u tanımamıştım. Diğer şapkalı adamlar da bizi karşılamay gelen Eric'in kardeşleri ve tanıdıkları idi. Bu harika karşılama töreni beni çok duygulandırdı.
Anlaşılan çok güzel bir noel tatili bizi bekliyordu.
Arabalara binip hareket ettiğimizde eve gidene kadar geçtiğimiz yoıllarda gördüklerim tam bir masal aleminde olduğum hissini yaşattı bana. Bütün evler birbirinden çok farklı şekilde süslenmiş, ışıklandırılmıştı. Sanki bir yarışma vardı. Engüzel noel süslemesi yapılan ev seçilecektı sank.Gerçekmiş. Hakikaten Portage'de en güzel süslenen ev seçilecekmiş. Bunu daha sonra öğrendim.
Bu çok güzel noel anılarım uzayacak sanırım. Devamı bir sonraki yazımda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder