Hürriyet

23 Ekim 2013 Çarşamba

Paris'te Ben Gurbet Annesi Oldum.

Burcu ile Paris'teki eğitim yaşamımız son hızla devam ediyordu. Eğitim yaşamımız dedim. Zira ben de bu süre içinde kendimi Paris'te bir öğrenci gibi hissetmeye başlamıştım. Gerek gittiğim lisan dersanesi, gerek etrafımın hep genç öğrencilerle dolu olması bende bu duyguyu güçlendirmişti. Burcu'nun da bir çok arkadaşı olmuştu. Burcu bu yıl Madam Gazeau ile Paul Dukas Konservatuarındaki eğitiminin yanısıra, sınavına girip kazandığı Ecole de Nationale Musique d'Aulney Sois Bois'te Prof. Jose Alvarez ile keman eğitimine de başlamıştı. İki ayrı okulda iki ayrı öğretmen ile eğitim. resitaller, oda müziği çalışmaları,çeşitli Orkestralarda konserler,kurslar, yarışmalar ve bir de yoğun Fransızca eğitimi. Fransızca eğitimi diyorum, Zira Burcu bir önceki yıl benim gittiğim Alliance Frances'de yoğun Fransızca kursuna gidiyor ve bir yandan da Fransa'da Tofel karşıtı olan Delf sınavlarına hazırlanıyordu. Fransa'da Amerika'daki Tofel sınavının karşıtı Delf sınavları var. 6 aşamalı olan bu sınavları verip bu diplomaları almak gerekiyor eğitim için. İşte Burcu da tek tek bu sınavlara girerek bu aşamayı  gerçekleştiriyordu.
  Akşamları ise evimiz Paris'te eğitim gören Türk doktora ve master öğrencilerinin toplantı yeri gibi adeta. Akşam üzeri okuldan çıkan öğrenciler bizim eve telefon ediyorlar ve 'Ne yemek var Oya Teyze.'diyorlardı. Sonra da eline bagetini alan bizim evde.Öğrencilerin her biri benim gurbet evlatlarım, ben de onların gurbet anneleri olmuştum. Onlar asansöre binip sizin eve gelirken uçağa binip ülkemize gitmiş gibi oluyoruz diyorlardı. Evimizde Türk çayı, Türk yemekleri.Türk gazetesi, Türk televizyonu ve herşeyden önce Türk bir anne ve kardeş vardı.Akşamları Türk öğrencilerimizle yemek, çay eşliğinde yaptığımız bu kültür dolu sohbetler Burcu'nun kültürel gelişimi açısından çok yardımcı oldu.
 Bu arada Burcu Fransa'da yayınlanan klasik müzik dergilerini , konser haberlerini yakından takip ediyor, yeni çıkan cdleri hemen alıyorduk.Semtimizde evimizden iki blog sonra çok büyük bir belediye kütüphanesi vardı. Biz hemen bu kütüphaneye üye olmuştuk.7 katlı olan bu kütüphanenin çok geniş dvd, cd ve film hazinesinden sürekli faydalanıyorduk. Hazine diyorum. Gerçekten Picpus Kütüphanesi bir hazine idi. İlk geldiğimiz yıllarda aldığımız videoplayer , bu kütüphaneden her hafta muntazaman aldığımız opera, konser videolarını seyretmemize yardımcı oluyordu. Bütün bunlar Burcu'nun mesleki gelişimine çok yararlı oluyordu. Bir klasik Müzikçi, dünyada gerçekleşen müzik etkinliklerini takip etmek zorundadır.Konserler, Operalar,yayınlanan  cdler, mesleki gelişim için takip edilmesi gerekli materyellerdir. Ayrıca bu yayınlarla dünyanın başka ülkelerindeki yarışmalardan, kurslardan haberdar oluyor ve bu kurslar için gerekli bursların duyumunu alabiliyordunuz.
  Ben ise kütüphanenin film bölümünde gençliğimde seyrettiğim ve beni çok etkileyen West Side Story, Fantasia gibi filmleri buluyor ve bunları tekrar seyredebiliyordum. Bir gün cd katında bzim bir zamanlar ünlü Şantörümüz Dario Moreno'nun cdlerini buldum. Alıp koşa koşa eve geldim. Dario Moreno 'Ah İstanbul' dedikçe şarkıda ben de gözyaşlarımı tutamadım.
  Kasım ayı başında Burcu'ya Paris Blediyesinden gelen bir mektup bizi sevince boğdu. Zira Paris Belediyesi her yıl gerçekleştirilen Le Concorus Marquerite Long-Jacques Thibaut yarışmasında Paris Belediyesi jürisine seçildiğini ve 13 kasım 1999 günü Radio France'de yapılacak yarışmada oy vermek üzere davet edildiğini bildiriyordu. Bu iananılmaz onurlu bir olaydı. Bir kere jüri olduğu yarışma Fransa'nın en prestijli yarışması idi. Ayrıca bu yarışmaya bİnlerce konservatuar öğrencisi arasından en başarılı, gelecek vadeden müzisyen gibi görülüp seçilmek büyük onurdu. Bu yarışmada birçok ünlü müzik Profesörü, Müik Eleştirmeni ile bir masaya oturmak ve oy vermek bir müzik öğrencisi için rüya gibi bir olaydı. Bir çok aşamalı yapılan bu yarışmanın son aşamasına bir genç müzikçinin jüri koltuğu için davet edilmesi Fransa'da gençlere verilen önemi, büyük sanatçıların mütevaziliğini göstermesi açısından çok ilgi çekici değil mi.
  Bu yarışma gününü bir sonraki yazımda anlatacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder