Hürriyet

10 Ekim 2013 Perşembe

Kaderi çalışmak, hep çalışmak olan çocuk

Canet'te ilk gecemiz erken uyuyarak geçti. Hepimiz çok yorgunduk. Elizabeth ve eşi bizi Malibu Village'ye bıraktıktan sonra Burcu Dairemizde bi gün sonra gireceği ilk eleme için çalışmaya başlamıştı. Ben ve eşim de akşam yemeği için açık market bulmak ve bir şeyler almak peşinde idik. Neyse Paris'te herzaman alışveriş yaptığımız ve Natıon'da en büyük market olan Cazino Market'in bir şubesini bulduk ve alışveriş yaptık.
 Ertesi sabah güneşli harika bir Güney Fransa havasına uyandık. Balkonumuzda çiçekler içersinde yaptığımız kahvaltı bizim neşemizi yerine getirmişti. Buradaki çiçeklere baktığımda ülkemizde Ege ve Akdeniz bölgelerinde rastlanan Begonvil çiçeğinin çok fazla olduğunu gördüm. Demek ki buranın iklimi de ülkemin Ege ve Akdeniz Bölgeleri gibi idi.
 Yarışmanın yapılacağı bina kaldığımız tatil köyüne yürüyüş mesafesinde idi. Yürürken burasının tek katlı, bahçeli evleri ile adeta bir sayfiye yeri olduğunu ve Elizabeth'in emeklilikte niye Paris'i terkedip buraya yerleştiğini bir kez daha anladım.
 Yarışma binasına gelince kapıda kalabalığı görünce şaşırmadım. Zira bu yarışmanın önemli yarışmalardan bir olduğunu ve sadece Fransa'dan değil, başka Avrupa ülkelerinden de katılımlar olduğunu daha önce duymuştum.Yarışmacılar bizim gibi aileleri ile gelmişlerdi. Sanırım onlar da bizim gibi bu güzel Mayıs havasında bu tatil yöresinde yarışmanın yanısıra tatilde yapmak amacında idiler.
  Herkes büyük heyecan içinde idi. Aynı repertuarı çalacak onlarca yarışmacı birinci elemeyi geçebilmek için bütün gün çalacaklardı. Burcu yarışmada orta sıralarda idi. Onun sırasının gelmesini beklerken biz de eşimle binanın dışındaki bahçede oturup bekleyen anne baba ve yarışmacıları izledik. Ne tuhaftı. Dünyanın farklı farklı ülkelerinden gelmiş, dilleri, ırkları, dinleri ayrı bir çok genç aynı şeye ulaşmak için kıyasıya bir mücadele içinde idİ. Herkes sessizce birbirini gözlemliyordu. Bu gözlemleme birinci elemeden sonra daha ayan beyan ortaya çıktı. Artık herkes futursuzca birbirini izliyordu. Çünkü herkes birbirinin rakibi idi.
  Bütün gün aynı eserleri çeşitli kişilerden dinliyerek geçti. Bana göre hepsi çok iyi çalıyordu. Zira böyle bir yarışmaya girmek bile belli bir seviye gerektiriyordu. Çünkü yeteri kadar iyi olmayan yarışmacı kendisi ile hocasının da kariyerini tehlikeye atıyordu. Hocalar isimleri bilinen kişilerdi. Böyle bir yarışmaya yetersiz öğrencisini sokmak o hocanın marka değerini düşürüyordu.
  Akşama doğru yarışmanın birinci elemesi bitti. İkinc i elemeye katılacak kişilerin ilanın beklerken herkes çok heyecanlı idi. İster istemez bu heyacana siz de ortak oluyorsunuz. İstediğiniz kadar önemli değil, benim için önemli olan yarışmaya katılmak deyin, etrafınızdakilerin hırsı ve mücadele azmi sonunda sizi de etkiliyor ve ha va giriyorsunuz.
  Birinci elemeyi kazanan yarışmacılar katılanların neredeyse beşte biri id. Burcu birinci elemeyi geçmişti. Biz yarışma salonundan ertesi gün yapılacak ikinci eleme için ayrılırken mutlu idik. kazanamayanlar ise mutsuz ve ağlamakli idi. O anda çocuklara acıdım. Binbir hayalle geldikleri yarışmadan ilk gün elenmişlerdi. Ama zaten herkes elenecekti. Zira üç kişi seçilecek ve sadece birinciye Paris Orkestrası ile solo konser hakkı verilecektı.
 O akşam sahilde şık bir restoranda balığımız yerken baba ve ben mutlu, Burcu ise yorgundu.Gene erken uyuduk.Zira ertesi gün zor bir gün olacaktı.
 Ertesi gün yarışma salonunda herkes çok iddaalı idi. Sanırım Burcu da iddaalı yarışmacılar arasında idİ. Zira çalma sıarsı Burcu'ya geldiğinde salon birden doldu. Bütün veliler çocuklarının yanısıra en büyük rakip kabul ettikleri Burcu'yuı dinlemeye gelmişlerdi.
  Bu sefer yarışma orkestra eşliğinde Koncerto bölümünü de kapsıyordu. Burcu ikinci elemeyi çok güzel çaldı. Ben ilk başlarda pek ümitli değildim ama şimdi kazanabileceğimizi düşünmeye başlamıştım. Bu arada akşam Burcu yarışmacılardan birinin babasının Paris Orkestrasında baş kemancı olduğunu ve o yarışmada iken kazanmanın çok zor olduğunu söyledi. Ben burasının Fransa olduğunu , iyi olanın kazanacağını, torpi gibi olaylar burada geçerli olmadığını belirterek onu rahatlatmaya çalıştım.
  Bu sefer ikinci eleme dünkü kadar uzun sürmedi. Zira yarışmacı sayısı düne göre beşte bire inmişti. gerçi çaldıkları süre uzundu ama dünkü kadar geçe kalmamıştık.
  Yarışmanın ikinci elemesi bittikten sonra sonuçları öğrenmek için epey bekledik. Zaman geçmek bilmiyordu.
  Neyse sonuçlar ilan edildi. 5 kişi finale kalmıştı. Burcu finale kalanlar arasında değildi. Orkestra baş kemancısının oğlu finale kalmıştı. Burcu biraz bozuldu ama söylediği doğru çıktığı için haklı haklı başını salladı.
  O gece Burcu biraz kırgındı. Zira belki de finale kalmayı hak ediyordu.
  Ertesi gün final ve gece de ödül töreni olacaktı. Sonraki gün de Paris'e dönecektik.
  Finalde Paris Orkestrasının baş kemancısını n oğlu birinci seçildi. Aslında ondan daha iyi çalan kemancılar vardı. Bir kez daha anladım ki dünyanın neresinde olursanız olun torpil denen olay var.
  Gece törende herkes Yarışmacıların aileleri ve hatta jüri üyeleri bile Burcu'yu tebrik ediyorlardı. Burcu çok iyi imiş. O zaman neden başkasına biribciliği verdiniz.
  Paris'e dönerken güzel bir yerde tatil yapmaktan ve yeni kişiler tanımaktan, güzel bir deneyim geçirmekten huzurlu idik. Ayrıca belirteyim tatili babası ile ben yapmıştık. Burcu sadece çalışmıştı. Onun kaderi bu idi. Çalışmak, hep çalışmak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder