Hürriyet

2 Mart 2015 Pazartesi

Ben hüznü yazmayı sevmiyorum.

Daha önceki yazilarimda bir aydir Burcu Goker'in Tahalesse'deki evinde misafir olduğumu yazmistim.Bu yazımda kaldığım yerden devam etmeden önce Amerika yolculuğumun son günü yazdığım bir yazıyı eklemek istiyorum. Bu yazı evladını Denizler ötesinde bırakıp geri dönmek zorunda kalan bir annenin haykırışıdır.
 Bugun Istanbul'a dönüyorum. Artık veda zamani geldi. Bugün duygularimi yazmak istiyorum. Bugune kadarki bütün yazılarımda Burcu'nun yurt dışı eğitimini ve başarilarini, bu başarilari elde etmek icin yasadığı sıkıntıları  yazdim. Ilk defa bugün bir anne olarak şu anda yaşadigim duygulari yazmak istiyorum. Birkac saat sonra Istanbul'a doğru cok uzun bir yolculuğa cıkacağim. Gelirken geçirdigimiz uzun ve zor yolculuğu önceki yazilarimda anlatmistim. Dönüşte daha şanssizim. Zira gelirken Burcu ile birlikte idik. Dönüşte yalnızım. Yalnız başına üc aktarmali en az 36 saat süren ve tam olarak dilini bilmediğiniz bir ülkede yapilan uçak yolculuğunun ne denli zor oldugunu tahmin edebiliyor musunuz? Özellikle bu yolculuğu yapacak kisi 65 yasinda bir kadinsa. Iste bu zor yolculuğun zorluğu ,bir de cok sevdiğim yavrumdan ayrilığın verdiği hüzünle birlesince cok yıpratıcı  oluyor. Ben  ayrilik hüznünü  cok yaşadim. Yillardir yasamım hep ayrilip hüzün yaşamakla geçiyor. Tabii biraraya gelmenin mutluluğu da var. Ama galiba bugün ben ayrılığı yazacak durumdayim. Hep söylüyorum. Eğer kalbim sevdiklerimle dolu ise ise hic bir zaman tum parcalari bir arada olmuyor. Zira tüm sevdiklerim cok az bir arada oluyor. Bu arada yazarken bir sey farkettim. Ben hüzünü  yazmayi beceremiyorum. Mutluluğu, sevgiyi yazarken dökülen kelimeler, hüzünü  yazarken tıkaniyor. Hüzünü  sevmiyorum. Hep mutluluk, hep kavusma olsun istiyorum galiba. Biliyorum ki her ayriliğın sonunda bir kavusma oluyor. Burcu gene mayista konserler icin gelecek ve kavusacağız. Iste bu düsünce şu anda gözlerimden inen ve yazmamı engelleyen yaşlari biraz olsun azaltabilecek.
Birazdan yazmaya ara verip Burcu icin kahvalti hazirlamaya mutfağa gidecegim. Bu ona burada hazirladigim son kahvalti olacak. Ama ona Istanbul'da daha cok kahvaltilar hazirlayacağim. Istanbul'da veya baska yerlerde....
Ben hüzünü  yazmayi sevmiyorum, zaten beceremiyorum da...
Ben o gün İstanbul'a döndüm. bir kaç ay sonra mayıs başında Burcu ve Eric gelecekti Türkiye'ye gene çok yoğun bir konser turnesi bekliyordu onları. Ben gene onlara kahvaltı hazırlayacaktım, yemekler yapacaktım.
Bugün o tarihte yazdığım yazıyı okurken bir şey dikkatimi çekti. artık ayrılıklar beni eskisi kadar üzmüyor.İnsan alışıyor. Dünyanın bir yerlerinde evladınızın başarılı, mutlu olduğunu bilmek yetiyor. eğer oralarda mutsuz, sağlıksız olduğunu duyarsanız kuş olup uçacağınız geliyor.
Kısacası tekrar söylüyorum. Sevgi sevdiklerinizin mutluluğu, iyiliği için onlardan vazgeçebilmek bence.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder