Hürriyet

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Michigan Gölünden Esen Sert Rüzgar


Düğün provasında Michigan Gölünden esen sert rüzgar beni kaygılandırdı.
Burcu ve Eric mangal yakıyor.

O gün düğünün yapılacağı evde düğün provası yapılacaktı. Bu provanın yapılma nedenini prova yapılırken daha iyi anladım. Zira düğün seramonisi adeta bir konser gibi çok özen gerektiren bir olaydı.
Sabah kahvaltıdan sonra hepimiz giyinip verilen saatte düğünün yapılacağı yerde Pamela, Bob ve Eric'in kardeşleri ile buluştuk. Düğünün yapılacağı mekan  Michigan gölü kıyısında çok şık beyaz bir köşktü.Temmuz ayının son günü olmasına rağmen hava soğuktu. Michigan gölünden esen rüzgar insanın kemiklerini sızlatıyordu. Düğün seramonisi açık havada yapılacaktı. Evin göle bakan bahçesine davetlilerin oturması için beyaz sandalyeler dizilmişti. Yeşil cimenlerin ve çiçeklerin arasında beyaz sandalyeler çok güzel duruyordu. Yapılan plana göre  evden önce Burcu ile Eric çıkacak, arkadan iki nedime, onların arkasından Burcu'nun babası ile ben, daha sonra Bob ile Pamela ve en sonda Eric'in kardeşleri yürüyecekti. Bu yürüyüş davetlilerin önüne kadar devam edecekti. Bizler yerlerimize oturuken Burcu ile Eric evlilik andını yapacakları beyaz tüllerle süslenmiş kameriyenin altına geçeceklerdi. Kameriyanin sol tarafında iki nedime, sağ tarafında ise Eric'in iki erkek kardeşi duracaktı. Evlilik yeminini de hakim bir bey yaptıracaktı. Aslında hazırlanan düğün seramonisi dini nikah şeklinde idi. Amerikan filmlerini izleyenler hatırlarlar bu seramoniye çok rastlamışlardır. Evlilik yeminini bu seramonilerde papaz yaptırır. Dini nikah istemeyen kendi deyimi ile sadece Hükümet nikahı isteyen Burcu'nun arzusu ile bu seramoni bu şekilde hazırlanmışti. Ayrıca Burcu,Eric ve biz yürürken kenarda duran arptan bir arp sanatçısı klasik eserlerden parçalar çalacaktı. Evlilik yemininden sonra tebrikler, resim çekimi ve açık büfe ikram faslı olacaktı.
O sabah gündelik giysilerimiz içinde gerçekleşen provada o kadar üşüdük ki ertesi günü aynı saatlerde gerçekleşecek düğün merasiminde straplez gelinliği içinde Burcu'nun donup hasta olacağından korkmaya başlamıştım. Düğün töreninde en açık ve ince giysi Burcu'nun ki idi.Gerçi Pamela da kolsuz bir tuvalet giyecekti ama Burcu uzun süre okyanusa arkasını verip tebrikleri kabul edecek ve aile bireyleri ile resim çektirecekti. Bu hava şartlarında Burcu çok tehlike içinde idi. Gerçi ben her ihtimale karşı beyaz bir şal almıştım ama Burcu'nun gelinliğin üzerine şal takacağına inanmıyordum. Prova sırasında bunları düşünürken yüzümün asıldığını Pamela'nın dikkatli bakışından anladım. Töreni hazırlayan Pamela benim yüzüm asılınca beğenmediğimi sanıp çok üzülmüş. Ben hemen kaygılarımın gerçek nedenini Pamela'ya izah edip onu rahatlattım ama ertesi günü havanın açması ve ısınması için dua etmekten başka çaremiz yoktu.
Prova sonunda eve hep beraber döndük. Pamela'ları da çay içmeye çağırmıştık. Bizim evimiz kısa süreliğine de olsa kız evi sayılıyordu, çünkü gelin oradan çıkacaktı. Eve gelip salonda çaylarımızı içerken zihnim hep yarın ki hava durumu ile ilgili idi. Birden kafamın içinde bir ampulun yandığını hissettim. Bu olaydan 6 yıl önce büyük kızım Ebru 1 Haziran günü açık hava düğünü ile evlenmişti. Haziran ayı başında İstanbul'da açık hava düğünü yapmak büyük risk taşır. Bu şekilde bir çok düğünde yağmur yağıp içerlere kaçtığımızı hatırlıyorum. Bütün bunları Ebru'ya ve müstakbel eşine söylediğimizde biz bu şekilde evlenmek istiyoruz deyip kestirip atmışlardı. Bize de gençlerin bu kararına uymaktan başka çare kalmamıştı. O zaman ben gene çok endişeli iken bir öğretmen arkadaşım şimdi birçok kişinin duyduğunda hurafe diyeceği bir yol önermişti. Güya bunu yapınca hava açıyormuş ve yağmur falan yağmıyormuş. Bizde can havli ile bu çareye sarılmış ve onu düğün öncesi tatbik etmiştik. Hakikaten Ebru'nun düğünü güneşli, harika bir hava içinde geçmişti.
Yıllar önce İstanbul'da uyguladığımız ve beylerin bizle gülerek alay ettiği bu yöntem Amerika'da yapılmaz mıydı. Bunu düşününce kendi kendime güldüm. Ben ki böyle şeylere hiç inanmaz ve inananlarla dalga geçerdim. Demek ki insan çocukları ve onların mutluluğu söz konusu olunca nelere sarılıyor. Aynen denize düşenin yılana sarılması gibi. Ama tek korkum Eric'in ailesinin bunu duyunca göstereceği tepki idi. İşte bu harika bir o kadar da komik çözümü ve uygulamasını bir sonraki yazımda anlatacağım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder