Hürriyet

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Michigan Gölü kıyısında adeta bir Malikane


Michigan Gölü kıyısında adeta bir Malikane
Burcu Göker,Ebru Tütüncü ve Ural göl kıyısında ateş başında

Michigan gölü kıyısındaki eve vardığımızda vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Ebru, Ural ve eşim uyuyorlardı. Araba durunca herkes uyandı. Geldiğimiz yer sık ve uzun ağaçlar arasında karanlık bir yerdi. Etrafı görmüyorduk. Daha sonra da çok düşündüm. O gece Burcu ve Eric daha önceden hiç gelmedikleri bu yeri ve evi bu karanlıkta nasıl bulabilmişlerdi. O tarihlerde navigasyon cihazları da bu kadar yaygın kullanılmıyordu.
Arabadan inip eve girmeye hazırlanırken Eric de cebinden anahtarları bulmaya çalışıyordu. Daha sonradan öğrendiğimize göre bir senatöre ait olan bu evi Eric internet kanalı ile kiralamış ve anahtarı da kargo ile göndermişler. Eve girdiğimizde Eric elektirk şalterlerini buldu ve elektirkleri açti. Ev inanılmaz büyüktü. Son derece şık ve modern döşenmiş olan ev iki katli büyük bir malikane gibiydi. Salondaki şöminenin yanında odunlar bile hazırdı. Temmuz ayı olmasına rağmen ev serindi. Eric hemen kalorifer sistemini devreye sokup evi ısıtmaya başladı. Eric'in ev konusunda nasıl bu kadar bilgili olduğunu daha sonra öğrendim. Meğer kiralama şirketi evle ilgili tüm bilgileri ,aletlerin çalışma sistemlerini bir dosya halinde Eric'e göndermiş. Tabii  evdeki aletlerin güvencesi için bir tazminat tutarını da peşin ödemek gerekmiş. İlk gördüğüm kadarı ile ev aşağı katta büyük bir salon, yemek bölümü, çok geniş bir mutfak, banyo ve hizmetliler bölümünden nüteşekkildi. Hizmetliler bölümünde iki hizmetli odası ve banyoları mevcuttu. Bu evde yaşayacak kişinin en az 4 hizmetli çalıştırabileceği varsayılmıştı ki bu kadar büyük evi de ancak o kadar kişi temizleyip düzenleyebilirdi.Hemen yatak odalarının olduğu üst kata çıkıp yatak odalarımızı seçmeye başladık. Zira Ural uykudan uyanmıştı ve mızmızlık yapıyordu. Acilen Ural'ın odasına yatırılması gerekiyordu. Üst katta  herbirinin içinde ayrı banyosu ve giyinme soyunma  bölümü olan 5 yatak odası bulunuyordu. Herkes kendine bir oda seçti. Ebru hemen odasına girip ,arabadan çıkardığı bavuldan Ural'ın pijamalarını çıkartıp Ural'ı yatırma işlemlerine başladı. Yukarı katta en büyük yatak odası anne baba olduğumuz için bizim payımıza düşmüştü. Adeta bir daire büyüklüğünde olan bu yatak odasında yatak bölümü, duşu ve sanunalı ik ayrı banyo, giyinme soyunma odasından başka çok şık döşenmiş bir de oturma odası vardı. Bütün odalar ve ev çok temiz ve sanki hiç oturulmamış gibi idi. Yataklar tertemiz, ütülü keten takımlarla kaplı idi. Ebru Ural'ı yatırıken biz de bagajdan çıkardığımız eşyalarımızı odalarımıza bırakıp evi keşfetmeye aşağı indik. Hakikaten keşfetme kelimesi tam uydu. Zira ev keşfedilecek kadar büyüktü. Her kapıyı açtığımızda karşımıza ayrı bir yer çıkıyordu. Harika bambu takımlarla, çiçeklerle kaplı kış bahçesi de bunlardan biri idi. Bu arada birçok kapı da kilitli idi ve sanırım ev sahibi kendine ait özel bölümleri kilitlemişti. Bir de onlar açık olsaydı.
Yaşadığımız yorgunluk ve heyecandan hepimizin uykusu kaçmıştı. Aşağıda salonda toplandık,.Ev ısınmış, Burcu bize kahve yapmıştı. Kahvelerimizi içerken Uralı uyutan Ebru da aşağı indi. Hepimiz yorgun ama çok huızurlu idik.  Evin güzel, sakin atmosferi, 5 gün sonra olacak düğün, bütün sevdiklerimizin bir arada olması bize bu huzuru vermişti. Kahvelerimizi içip uykuya çıkabilirdik. Yarın yeni keşifler yapabilmemiz için çok güçlü olmalıydık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder