Hürriyet

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Karadeniz Gözüktü.

İki saatlik yolculuktan sonra önce Karadeniz'i gördük.
Burcu Göker Akçakoca Meslek Yüksek okulu konserinden sonra

Burcu Göker pianisti Eric Jenkins ile Mayıs 2009 da Düzce Üniversitesi Konser salonunun açılış konserinde öylesine coşkulu ve sevgi dolu karşılanmış ve ağırlanmıştı ki Düzce Üniversitesi ile Kasım 2008 de doğan büyük dostluk yıllarca gittikçe artan oranlarda devam etti ve günümüze değin sürdü. Sadece Düzce Üniversitesi değil bugunkü yazımda da bahsedeceğim Düzce Üniversitesi'ne bağlı Akçakoca Meslek Yüksek Okulu ile de aynı sevgi devam ediyor. Bloglarımı okuyanların dikkatini çekmiş olabilir. Sürekli Düzce Üniversitesini anlatıyorum.  Biz Düzceli değiliz. Burcu ve ben Düzce'yi İstanbul'a yakın bir şehir olarak biliyorduk ve bir Kasım günü korkunç bir deprem geçirdiklerini gazetelerde okumuş ve çok üzülmüştük. Mayıs 2009dan bu yana ise Düzce ve Düzce Üniversitesi bizim için çok güzel anıları barındıran bır yer oldu.
27 Mayıs 2009 günü Düzce Üniversite'sindeki konserde dikkatimi çeken bir diğer husus basının bu tür olaylara gösterdiği aşırı ilgi idi. Gerek Düzce yerel basını, gerek ulusal basının Düzce bölge görevlileri Konser salonu açılışına çok büyük bir ilgi göstermiş ve gerek konser esnasında gerek konserden sonra sürekli resimler çekilmiş ve röportajlar yapılmıştı. Burcu basının ve izleyicinin bu yakın ilgisinden çok mutlu idi. Bir sanatçı için en güzel armağan konserden sonra gelen tebrikler, alkışlar ve çekilen resimler. Bu güne kadar hem Burcu'nun hem de başka bir çok sanatçının konserlerinden sonra dikkatimi bir şey çekti. Sanatçılar konser bitiminde ne kadar yorgun olurlarsa olsunlar  tebrikler sırasında bütün yorgunluklarını unutuyorlar. Birçok kişi konser sonrası sanatçıları rahatsız ederiz düşüncesi ile tebrik etmek için kulise gitmekten çekiniyor. Oysaki sanatçı inanin bu alkışlar ve tebriklerle besleniyor. Biz de bir çok yerde konsere gittik ve çok ilgi ile karşılandığımız yerler oldu ama Düzce Üniversitesi ve Akçakoca Meslek Okulunde gördüğümüz ilgiyi, coşkuyu hiçbir yerde görmedik. Belki de devamlı onları anlatış nedenim budur.
Düzce Üniversite'si konserinden sonra o gece Düzce'de Avrupadaki otellere büyük fark atacak kalitede bir otelde çok güzel dinlendikten sonra ertesi sabah önce Düzce Konuralp Müzesi ile yöre gezimize başladık. Milattan önce 3000 yıllarına ait bir çok medeniyetin kalıntılarını muhafaza eden müzede Müze müdiresi Züleyha hanımın sıcak ve sevgi dolu açıklamaları ile aydınlandıktan sonra yolumuz Akçakoca'ya doğru devam etti. O sabah Rektör Funda Hanım Akçakoca'yı mutlaka görmemiz gerektiğini ve doğasını çok beğeneceğimizi söyledi. Ayrıca Akçakoca'da Düzce Üniversite'sine bağlı bir Meslek Yüksek Okulu olduğunu ve orada da Burcu küçük bir dinleti yaparsa çok sevineceklerini belirtti. Yanlız oradaki konferans salonunda piyano yoktu. Burcu konser tekliflerine daima çok sıcak baktığı için solo da çalabileceğini repertuarında solo keman parçaları da olduğunu söyledi. Harika doğa manzaraları arasından Üniversite'nin tahsis ettiği araç ile yaptığımız 2 saatlik bir yolculuktan  sonra önce Karadenizi sonra kapısında ellerinde çiçeklerle bizi bekleyen onlarca kişinin olduğu Meslek Yüksek Okulu binasını gördük. Bu çoşkulu kalabalık bizi nasıl arabadan indirdi ve konferans salonuna götürdü hatırlamıyorum. Yanlız giriş kapısından geçerken dikkatimi Burcu'nun resminin yer aldığı bugunkü dinletiyi ilan eden afiş çekti. O anda bu konserin sabah konuşulduğu ve bu kadar kısa sürede bu resmi nereden bulup , afişi tasarlayıp , bastıkları sorusu aklıma geldi. Demekki  insan isterse zaman bir sorun değil. Konserin yapılacağı konferans salonuna geldiğimizde 300 kişilk salonda 500 kişinin yer aldığını, kapılara kadar dolu olduğunu gördük. Bu kalabalık muhtemelen uzun bir süredir bizim gelişimizi bekliyordu. Üstünde kot pantolan ve gömlekle yol kıyafeti içinde arabadan inen Burcu bu kalabalığı ve salonu görünce konser giysisini giymek için 5 dakika izin istedi. Benim izleyicime saygım var, gündelik kıyafetle çıkamam onların karşısına dedi. Burcu giysisini değiştirip gelince konser başladı. Burcu tek başına takriben bir saatlik bir dinleti ile salondakilerin yüreğinde sevgi dalgaları yarattı. Konser sırasında sahnedeki perdeden Burcu'nun resimleri ve daha önce basında hakkında çıkmış yazılar geçti. Daha sonra o sabah Bölüm başkanı Emrah hocanın internetten bu görselleri bulup bu gösteriyi hazırladığını öğrendik. Konser bitiminde Akçakoca belediye başkanı ve Yüksek okulu Müdürü, Öğretim üyeleri, öğrenciler tek tek sahneye gelip Burcu'yu tebrik ettiler, çiçekler, hediyeler verdiler. Resimler çekildi.Gerçekten bu çoşku görülmeye değerdi. Onlarca kişi ellerinde çiçekler, hediyeler kuyruğa girmiş bir düğün töreni gibi tebrik sırası bekliyordu.
Bu  çok güzel tebrik merasiminden sonra bütün Yüksek okul hocaları beraberce sahilde çok lüks bir otelin deniz kenarı restoranında Karadeniz'in eşsiz balıklarından oluşan nefis bir yemek yedik. Kahveler de içildikten sonra Üniversite'nin tahsis ettiği bir araçla hep beraber çevre gezimize başladık. Yemyeşil bir  tarih ve tabiat gezisi önce birbirini az tanıyan kişilerin çekingenliği ile görev gibi başladı ama daha sonra sanki uzun zamandır birbirini tanıyan dostların şarkılarla, türkülerle, kahkahalarla devam eden gezisine dönüştü. O gezide yörenin çağlayanlarını, dağlarını, yüzyıllar ötesinden gelen dünyada eşi bulunmayan çivisiz camiini, mavi bayraklı  Karadeniz plajlarını, yöre halkının çoluk çocuk eğlendiği harika piknik alanlarını gördük. Epey yüksekte üşürken çay içip, saçta pişmiş gözlemeler yedik. O akşam geç vakit  Akçakocalı dostlarımızdan ayrılırken kalbimiz sevgi ve bir sonraki görüşmemize kadar özlemle dolu idi. Şimdi her yıl Burcu Türkiye'ye geldiğinde gene aynı ziyareti yapıyoruz ve dostlarımızla özlem gideriyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder